,

2 – G – MÜHÜRLENİŞ (Kapanış)

Mersin-Halkevi-Binası-Önünde.jpg

MERSİN HALKEVİ / MERSİN KÜLTÜR MERKEZİ – Sayfa 76-83   “Kitabın başına dönmek için bu satırı tıklayınız…

14 Mayıs 1950 seçimlerini Demokrat Parti kazanmıştı. İktidar değişmişti, Halkevleri hakkında karalama kampanyaları basında yer almaya başladı. Adnan Menderes’in konuşmalarından bölümleri yorumsuz alıyoruz:
“Halkevleri, Halkodaları kurmak, Gençlik Teşkilatını ele almak faşistvari telakki ve düşüncelerin mahsulüdür. Bunlar içtimai bünyemiz
içinde tamamiyle abes, beyhude, geri ve yabancı huzur halindedirler …Halkevleri içi boşalmış, tarihe karışmış, maksatsız birer varlık halindedirler.”
1951 yılında verilen teklif sonucunda, 08.08.1951 gün ve 5830 sayılı yasa ile Halkevleri ve Halkodaları kapatıldı.
Halkevleri’nin kapatılma kararından sonra Mersin Halkevi binası, içindeki eşyaları ile birlikte (etkinliklerin devam edebileceği durumda) terk edildi.
Halkevi borçları Cumhuriyet Halk Partisi’ne devredilirken, malları Hazine’ye aktarıldı. Ardından gelen 14.12.1953 tarih ve 6195 sayılı yasa ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin “haksız iktisapları” Hazine’ye aktarıldı.
Mersin Halkevi Binası’nda II. Dünya Savaşı’nın yokluk yıllarında, Atatürk ilkelerini ölçü alan bir valinin önderliğinde Mersinliler’in özveriyle inşa ettiği anıt yapı kısa sürede kaderine terk edildi.
Kapısına vurulan mühür, içindeki değerli eşyayı korumaya yetmedi.
Mersinli avukat Şeref Gökçel 1950’li yıllarda yaşanan parti çekişmeleri sonunda kapatılma durumuna gelen halkevleri için tepki göstermişti. Düşüncelerini Yeni Mersin gazetesine (13 ocak 1951) yazarak belirten Gökçel’in sözlerini Resul Yiğit derlemiş, tezinde yayımlamıştır.
Şeref Gökçel endişesini özetle şöyle açıklıyor: “CHP tarafından vatandaşlar için bir kültür yuvası olması için oluşturulan Halkevleri, politikanın kurbanı olarak bugün verimsiz bir hale getirilmiştir. Geniş bir aydın kitlesinin yardımını alarak ülke için gereken kültür ve sanat çalışmaları gerçekleştiren Halkevleri, politikacıların baskılarıyla devlet memuru, doktor, öğretmen gibi elemanlarının desteğini kaybetmiştir.
Halkevleri bir kültür kurumudur, her iki partinin anlaşarak, geniş ölçüde milletin istifadesine sunulacak olanakları sağlamalıdırlar. Halkevi mallarının hazineye devredilmesinden vazgeçilmelidir.
Halkevlerinin milletin kullanımına geniş ölçüde açılması için gereken yasa değişikliği yapılmalı, politikaya kapalı, vatandaşın huzur içinde benimseyip tılacağı bir Halkevi oluşturulmalıdır.” (Şeref Gökçel, Mayıs 2006 da S.V ile yaptığı söyleşide de benzer görüşlerini dile getirdi.)

2 – G1 – KAPANIŞTAN SONRA HALKEVİ BİNASI İÇİNDE ÇALIŞAN KURUMLAR
27 Mayıs 1960 Devrimi Mersin Halkevi için yeni bir soluk oldu. Devlet ya da parti Halkevi’ni sahiplenmedi ama bina çok başlı bir kullanıma girdi.
Mersin Halkevi binası, 1951’de Halkevleri’nin kapatılmasından bir süre sonra çeşitli kurumlara ev sahipliği yaptı.
Halkevi Sineması ve Spor Salonu uzun yıllar bu çatı altında hizmet verdi. Zaman içinde Halk Sineması, Dumlupınar Ortaokulu, Kız Meslek Lisesi, Halk Eğitim Merkezi, Güzel Sanatlar Galerisi gibi birçok işlevi de üslendi.

HALKEVİ BİNASI ONARILIYOR 
Halkevleri kapatıldıktan sonra da binanın çeşitli üniteleri yoğun olarak kullanılmıştı. 1960’lara gelindiğinde, farklı kurumlar tarafından kullanılan binanın, işletiminde tek sahibi olmadığı, yönetim boşluğu olduğu için, (özellikle yoğun talep gören sinema-tiyatro salonu) bakıma muhtaçtır. 1962 yılında (Paşa) Vali Ö. Lütfi Hancıoğlu’dur. Yurt dışında kültür ataşeliği yapan paşa vali Mersin’in sanat ortamını yükseltmek için gönüllüdür. Mersinliler tarafından bir kamuoyu oluşturulup Halkevi ana salonunun onarımı için valiliğe başvurulduğunda olumlu yanıt alınır. Bir süre sonra onarım için bütçe ayrılır.
14 Aralık 1964 tarihinde, özellikle çatı onarımı ve tiyatro ana salonunun dekorasyon işi için Valilik Özel İdare Müdürlüğü kanalıyla açılan ihaleyi Mimar Yaşat Manav alır. 15 Aralık 1964 tarihli Yeni Mersin gazetesinde haber olarak da yer alır. Bu, Yaşat Manav’ın aldığı ilk ihale işidir. Onarımın hem mimari projesini hazırlar, hem de uygulama müteahhidi olur. Güvenilen bir teknik adam olmasına karşın, aslında bu ihaleyi çevirecek yeterli mali kaynağı yoktur. Mahmut Nedim Sabah onu yüreklendirerek gerekli ön finansmanı sağlar. Kârda veya zararda ortak olarak giriştikleri bu işten, araya bazı hesapta olmayan ödemeler girmesine rağmen kâr ederler ve Yaşat Manav daha ilk istihkak bedelini alır almaz borcunu ödemeye başlar.
Bayındırlık Müdürü Fuat Dengiz, Bayındırlık Müdürlüğü’nün mimarı Sezai Abacıoğlu’dur. O dönem Mersin’e yeni atanan Vali Muhlis Babaoğlu kontrole gelir ve yapılan işleri çok beğenir. Onarımın tahsisat sorunu çıkmaması için mali yılın sonu olan 28 Şubat tarihine kadar bitirilmesi gerekmektedir. Onarım öngörülen tarihte bitirilir, ama Bayındırlık Müdürlüğü tarafından ekip oluşturulup kabulü daha sonra olur.
Bu ihalede çatı onarımı yapılır, salon aydınlatma, sahne, sahne perdesi, duvarlarda ses emici levhalarla akustik iyileştirmesi işi, hatta ahşap koltuklara suni deri kaplanması tamamlanarak tiyatro salonu yeniden hizmete girer. Ama daha çok “Halk Sineması” olarak kullanılır. Sezonun en iyi filmleri, diğer sinemalardan daha az ücretle orada seyredilir.1950’li yıllarda Vali Konağı önü. Fotoğraf: Meriç (Arısoy) Alkan Koleksiyonu

1950’li yıllarda Vali Konağı önü. Fotoğraf: Meriç (Arısoy) Alkan Koleksiyonu

HALKEVİ’NDEN  1965 SONRASI ANIMSAMALAR 
ADİL YILDIZ

Halkevi’ndeki Dumlupınar Ortaokulu’nda matematik öğretmeni olarak iki yıl çalışmıştı.(1974–75). Döneminden kısa notları alıyoruz: Binanın ana girişini Milli Eğitim Müdürlüğü kullanıyordu. Öğrenciler ise okula giriş için doğu kapısını kullanıyordu. Her iki kat okula aitti. Sonradan okul lise olup Bahçelievler’deki okulla birleşti, kendi binasına taşındı.

İLHAN ÇEVİK
Ressam İlhan Çevik Mersin’de Devlet Güzel Sanatlar Galerisi kurucusudur. Kurumunun 1960’ların başından beri yaşadığı traji-komik öyküsünü anlatırken Akkahve ve Halkevi’ndeki yıllarını gülümseyerek anımsıyor.
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Belediye Akkahve salonundan zorunlu taşındığı Fuar Apartmanı’nın bodrum katından rahatsızdır. Halkevi’nde yer aranır. Kısa süre sonra o zamana kadar Halkevi’nde hizmet veren Kız Meslek Lisesi kendi binası yapıldığı için çıkmıştır. Galeri Halkevi’ne taşınır. İlhan Çevik, Mersin’de üçüncü kez taşındığı Halkevi Binası’nın şimdiki Müze kısmında Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde çeşitli sanatçıların ve okulların pek çok sergisini açar.
Bu sırada Halkevi’nin Kapalı Spor Salonu kullanılmaktadır. İl Halk Kütüphanesi ve Şeref Salonu’ndaki Çocuk Kütüphanesi de kullanılmaktadır.

LEVENT SAİT

Matematik öğretmeni, eskiden fotoğrafçı kalfalığı yapmış. Babası Burhanettin Sait’in çektiği, foto Cemil’in bastığı bir Halkevi fotoğrafı verirken anlatıyor:
“1970’li yılların başında Halkevi kütüphanesinden yararlanıyorduk. Ama bize daha cazip gelen konu, iç avluda yapılan “satranç” çalışmalarıydı. Ücretsiz olarak öğretmenlik yapan büyüğümüz gençlere satrancın teknik kurallarını, ustalıklarını öğretirdi. 6-7 masada yapılan karşılaşmalar ilgi ile izlenirdi.
Büyüklerimiz Halkevinin yerinde eskiden bir kum tepesi olduğunu, üzerinde eski bir yerleşimin izlerinin bulunduğunu anlatırlardı. Benim hatırladığım bugün müze olan bahçede bayramlarda kurulan kayık salıncaklardır.”
Uzun süre Mersin’de Güzel Sanatlar Galerisi müdürü olarak çalışan İlhan Çevik bir cemile olarak çalıştığı Mersin Halkevi binasını kazandıran Vali Tevfik Sırrı Gür’ün bir büstünü yapar. “Çıkarma Birlikleri Komutanlığı” desteği ile bronz dökümü aşamasına gelinir. Ancak teknik bazı sorunlarla karşılaşılır. Komutan’ın tayini çıkınca da iş kalır, tamamlanamaz. Büst şimdi Ressam Doğan Akça’da emanettedir.
Gönül arzu eder ki bu büst 60 yıl sonra uygun görülecek bir alana dikilebilsin. Belki de bu, belleği olmayan kente gereken bir “kültür köşesi”nin de başlangıcı olur.

BİNADA “YENİ BİR MÜZE” KURULMASI DÜŞÜNÜLMEKTEDİR. 
Şimdi Mersin Müzesi’nde görevli Hititolog Yaşar Ünlü, kuruluş aşamasında müzenin oluşturulmasını anlatıyor. Müzenin yeri önce binanın doğu yanında üst katta idi. Alt katı Halk Eğitim Müdürlüğü idi. Şimdiki müzenin yerinde Güzel Sanatlar Galerisi bulunuyordu.
Müze kurulma kararıyla 1985 yılında kapatılan Erdemli Müzesi’nin malları paylaşıldı. Anamur Müzesi’ne gönderilenlerden artan taş eserler, pithoslar, toprak kaplar, mimari parçalar, heykeller Mersin Müzesi’ne getirildi. İlk Müze Müdürü öğretmen Remzi Aslan’dı. Bir iki ay sonra Müyesser Tosunbaş göreve geldi.
Eserler toplanmaya başlayınca yavaş yavaş müze de oluşmaya başladı. 1994 yılına gelindiğinde ancak 3000 olan eser sayısı, bugün 15 000 e ulaştı.
2000’li yıllarda yapılan iyileştirmede, çağdaş aydınlatma, güvenlik sistemleri ile donatılan müze salonlarının teşhir vitrinleri de yenilendi.
Kültür Merkezi kadro oluşturma aşamasında müzede görevli Yaşar Ünlü şunları söyledi: “Mersin Kültür Merkezi içinde yer alacak kurumlar tartışmasında Güzel Sanatlar Galerisi’nin binadan ayrılmasına karar verildi. Kültür Merkezi’ne ilk atanan müdür, seçimi kaybeden Kozan Belediye başkanı Ersan beydi. Sonra Seyfi Çelik göreve geldi.
MKM açıldığı zaman pek çok eksik vardı. Perde vardı, arkası yoktu. Sahne arkası bomboştu. Sahne ekipmanı ve sistemi kurulmamıştı”

KUDRET ÜNAL 
Eğitimci Kudret Ünal “Halkevi” ve “Tiyatro” konularında ilk çalışanlardan biridir. Mersin’de ilk gençlik yıllarından itibaren Halkevi binasını tanıyan, hatta burada 1950’lerin sonlarında ilk özel tiyatro çalışmalarını başlatan kişilerdendir. Çatı aktığı için, salonu uzun yıllar kullanan sinema çıktığında, izin alıp, çok dar olanaklarla, temizlik işlerini de yaparak, salonun içinde panolarla perdelerle adeta yeni bir iç mekan yaratırlar. Lise çağlarında olan Kudret Ünal’la birlikte, Belda Altınay, Behzat Ergenç, Tuncay Böcüoğlu, Erdal İlter “İkinci Tiyatro” adı ile bir grup oluştururlar. Sahneye konan oyunlarda yer gösterme işlerini bile kendileri yaparlar.
Zaman geçer, Avni Akyol’un Kültür Bakanı olduğu (21.07.1977 – 05.01.1978) dönemde Kudret Ünal Beden Terbiyesi Müdürlüğü’nden ayrılır. Yeni örgütlenmede kültürel açıdan pilot bölge seçilen Mersin’de ilk İl Kültür Müdürü görevine gelir. İl Kültür Müdürlüğü’nün talebi ile Bakanlık, Halkevi binası restorasyonu için bütçede 30 milyon liralık tahsisat ayırır. Ancak kabine değişikliği ile umutlar suya düşer…
Müdürlük bünyesinde Çocuk Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrosu çalışmalarını başlatır. Astsubay Ayhan beyin yönetmenliğinde “Cengiz Han’ın Bisikleti” sahneye konur.
Naim Cömertoğlu’nun Valiliği döneminde Mersin Müzesi’ni kurma çalışmalarını başlatır…
1989 yılında Kudret Ünal da Hanri Atat, Semihi Vural, İsmet Barlas, Ali Adalıoğlu ile birlikte Mersin Kültür Merkezi derneğinin kurucuları arasındadır.

ALİ PEHLİVAN 
Tiyatro yazarı ve yönetmeni Ali Pehlivan 1974 yılında Mersin’de tiyatro çalışmalarına başlamıştır. 1976 yılında Halkevi binasındaki Halk Eğitim Merkezi çatısı altında etkinliklere başlamasından kısa süre sonra, tiyatro büyük ilgi görür. 1977’den 1980’e kadar sekiz oyun sergilerler. Tiyatro yanında halkoyunları çalışmaları da devam eder.

Halkevi binası önü, tiyatro çalışma grubu. Arşiv fotoğraflarda çalışmalardan örnekler görülüyor.

Halkevi binası önü, tiyatro çalışma grubu. Arşiv fotoğraflarda çalışmalardan örnekler görülüyor.

1979 yılında Mersin’e gelen dönemin Kültür Bakanı, eski Halkevi binasını da ziyaret eder. Ahmet Taner Kışlalı, tiyatro çalışmalarını izledikten sonra, “Binanın onarılarak özellikle tiyatro olarak hizmete açılacağı” umudunu verir.Afiş Asma
1981 yılı sonlarında büyük tiyatro ustası Muhsin Ertuğrul oyunları izleyerek, “Kadrolu oyuncularla tiyatro yapmak kolaydır, sizler amatör bir ruhla, ama profesyonel bir yorumla tiyatro yapıyorsunuz”, diyerek mutluluğunu belirtir.

Bu yıllara gelindiğinde oyuncu adayı sayısı 100’ e yaklaşmıştır. 1980-81 yıllarında Halk Eğitim Müdürü Feyyaz Alaçam döneminde emekli astsubay Ayhan… bir başka grup kurup, alternatif tiyatro oluşturmaya çalışır. Feyyaz Alaçam, Sabri Yıldırım çalışmaların hep içinde olurlar… 1980’den sonra (Cuma Gümüş’ün desteği ile) Kültür Müdürlüğü Tiyatro Grubu kurulur.

Afiş Asma
Ali Pehlivan, Halkevi binasında yapılan çalışmaları anımsatırken hüzünleniyor: “ O kadar insanın yaptığı başarılı çalışmalar sonucunda 1982 yılı sonunda binadan uzaklaştırıldık…oysa Halkevi binası onarıldıktan sonra tiyatroya yer verilecekti…tiyatro küçük de olsa bir “oda” hak etmişti”… derken yaş dolan gözlerini kaçırıyor.

Ali Pehlivan

1989 yılında Halkevi’ni Mersin Kültür Merkezi’ne dönüştürme çalışmaları sırasında Hanri (Atat) beyin de; “Biz tiyatro salonunu onarıp Mersin’de tiyatroyu canlandıracağız” sözlerini hatırlıyoruz…

Halkoyunları çalışması

ŞENGÜN ERDOĞAN
Avukat Şengün Erdoğan’dan alınan bilgiye göre 1977 yılı yerel seçimlerinde İlçe Seçim Kurulu Halkevi’nde çalışmıştı. Yalçın Toroğlu sonuçlara itiraz etmiş, 40 Meclis üyesi CHP’den çıkmış, torbalar toplanmış, mazbatalar burada yapılmıştı.

AYFER, AYŞE, MERİÇ
Ayfer Akça, ilkokul yıllarında Halkevi’nin tiyatro salonunda müsamerelerde sahneye çıktığını anımsayarak, ”bütün ilkokullar müsamerelerini büyük sahnede yaparlardı” diyerek, tiyatro oyunları için üç kayar sahne kullanıldığını anımsıyor. “Ayrıca şimdi Müze olan bölümde bir küçük sahne vardı, burada Karagöz-Hacivat oynatılırdı,” diyor. (Sonraki yıllarda Küçük Sahne bölümünde Ali Pehlivan da tiyatro çalışmaları yapmıştı.)
Ayşe (Barut) Vural ve Meriç (Arısoy) Alkan ilkokul birinci sınıftayken 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Halkevi’nin şeref salonundaki bir çocuk balosuna katıldıklarını hatırlıyorlar. Farklı ilkokullarda okuduklarına göre demek ki baloya Mersin’deki tüm ilkokullardan öğrenciler katılmış.

Ayşe Barut

RAFET VAN
Rafet Van, ilkokul yıllarında 23 Nisan’larda Halkevi’nde etkinliğe katıldığını anlatırken, “okullararası halkoyunları gösterilerinde biz de zeybek oynamıştık” diyor. İlginç bir anekdotu da not edelim istedik, “47-48 yıllarıydı, Tarsus Mersin arası mecburi iniş yaptığı söylenen küçük bir uçağın parçaları getirilip, Halkevi iç avlusunda sergilenmiş, tahribattan korunmuş ve uzun süre ilgi ile izlenmişti”. Bu olayı Ayfer Akça da anımsıyor. “bizler ilk kez uçağa orada bindik”, diyor.
Rafet Van, …Lise son sınıf münazaralarının ateşli bir şekilde bu binada, şimdiki Müze salonunun bulunduğu salonlardan birinde yapıldığını, 90-100 kişinin ilgi ile izlediğini anlatıyor. Çeşitli duyumlarla tanıdığımız, “kristal ayaklı, siyah parlak lake kaplı piyano”nun Halkevi’nden Mersin (TSG) Lisesi’ne getirildiğini söyleyen Rafet Van, “Neden bir odaya alınmayıp iç bahçede bırakıldığını anlamadığını, ilgisizlikten piyanonun yağmur altında kaldığından yavaş yavaş eriyip dağıldığını, yumuşak tahta tuşlarından küçük kayık modeller yaptığını” anlatıyor. Kütüphane’nin yağmalandığını, salonlarda bulunan onlarca yağlı boya tablonun akıbetinin bilinmediğini, Kamil Seyhan’ın birkaç tablosunun İl Halk Kütüphane’sinde olduğunu belirtiyor.

HEM Tiyatrosu'nun açılışı

YURDAKUL DİNÇERDEN

Pota Dergisi sahibi, Mersin Belediyesi Halkla İlişkiler eski müdürü Kayınvalidesi öğretmen Nezihe Özavcı’nın Madam Butterfly’ı hayranlıkla seyrettiğini, yıllar sonra heyecanla anlattığını aktarıyor.
Halkevi ile ilgili bir anısı ise ilgi çekici. 1976 yılı 3 Ocak Mersin’in Kurtuluşu etkinliklerinde, gösterilen çabaları anlatır. Metruk haldeki tiyatro salonu belediye işçileri tarafından temizlenir. Elektrik donanımı çalışır duruma getirilir. Ancak kışın ortasında salonun ısıtılması gereklidir. Bunu sağlamak, salonu ısıtmak için Belediye’nin Makine İkmal Bölümünden Nişan Sancar usta varillerden dev sobalar yapar. Salon orta koridoruna kurulan sobalar bir gün önceden yakılan kütüklerlerle ısıtılır. Günün anlam ve önemine uygun tören düzenlenir.

Bir saptama yapmak yerinde olur:
Süreç içinde biriken sanat ürünleri de erozyona uğramıştır. Sahipsiz kalan antik değeri olan etnografik eserler, yağlıboya suluboya tablolar, heykeller, temsil kollarının tiyatro oyunlarının kostümleri, görkemli aydınlatma elemanları hoyrat ellerde yitip gider.
Ama Halkevi 1952 yılında resmen kapatılsa bile, Halkevi binası çok başlı bir yönetimle de olsa, salonlar aşırı ve amaç dışı kullanımdan ve bakımsızlıktan yıpransa da, 1977 yılına kadar hizmete devam etmiştir..…………..Kitabın devamı için bu satırı tıklayınız……………………..

Biyografik Bilgi

scroll to top