,

AKKAHVE ‘nin SANATÇILARI : OSMAN ÖZEREN – (Nuri ABAÇ – 15 /16 )

OSMAN ÖZEREN KİMDİR ?
1922 Kilis doÄŸumlu Osman Yüzbaşı’yı 1950’Ii yılların baÅŸlarında tanıdım. Çok düzenli taranmış saçları, sinekkaydı traşı ve tertemiz kıyafeti ile bir Bab-ı ali efendisine benziyordu. Mersin’de o zamanlar yerleÅŸik olan Astsubay Okulu’nda Fransızca ve Psikoloji derslerine giriyordu.
Son derece uyanık, izleyici ve araştırıcı, olaylarla sıkı biçimde ilgilenen, onlarla yaşayan, onları düşünce potasında, en üst düzeyde eriterek yeni sentezlere götürebilen, canlı, çevik bir zekaya sahipti Özeren. Bu özellikleri ile yeni tanıyanlar arasında, bir askerden çok, edebiyatla, müzikle ilgilenen bir entellektüel izlenimi yaratıyordu.
Akkahve olayının baÅŸlamasıyla birlikte O’nu hemen yanıbaşımızda, aramızda bulduk. Askeri öğretmen olmasının getirdiÄŸi durgunluk yok olunca daha da içimize aldık Osman’ı. Özellikle HaÅŸmet Akal ve Celal Çumralı’nın kuÅŸkuları da dağılınca Özeren’in yörüngemize yerleÅŸmesine engel kalmamıştı.
Böylece hiç bir dalda ürün vermemesine karşın usta bir eleştirmen olarak gruptaki yerini aldı. Güzel Sanatların her dalında çarpıcı, kavrayıcı, çoğu zaman sentezci bir tutumla sorunların üstesinden gelirdi. Onun sonuçlandıramadığı sorunlar o gün ortada kalırdı. O olmadan, kendiliğimizden hiç bir sanatsal sorunu sonuçlandıramazdık. Sonuca bağlasak bile yine de onun onayını almamız gerekirdi.
Özeren’in en fazla ilgilendiÄŸi konu tiyatro idi. Tiyatro denilince, tam bir aktör gibi rahat bir oyun sergileyerek bizlere açıklamalar yapar, çok keyifli saatler geçirmemizi saÄŸlardı.
Özetle, Özeren’e bir fikir üreticisi demek daha doÄŸru olur belki. Ancak gerçek ÅŸu ki, O Akkahve’liler arasında yerini almasaydı, belki Akkahve olayı olmazdı. Bizi birbirimize baÄŸlayan böylesine yapıcı güç olmaz, o entelektüel ılık rüzgar esmezdi. Nuri Abaç.
* Bu yazı  “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Temmuz 1996 – 49. Sayı” sından alınmıştır

Biyografik Bilgi

scroll to top