,

ATATÃœRK’ÃœN MERSÄ°N’Ä° SON ZÄ°YARETÄ° – SEMÄ°HÄ° VURAL

Atatürk-son-kez-Mersinde.jpg

GAZÄ° MUSTAFA KEMAL ATATÃœRK’ÃœN MERSÄ°N’E  10. VE SON GELİŞİ  
20–23 MAYIS 1938
Atatürk, 19 Mayıs 1938 günü Gençlik ve Spor Bayramı törenlerini Ankara’da 19 Mayıs Stadyumunda izledikten sonra istasyona gitti ve 17.00’de trenle Mersin’e hareket etti. Sürüncemede kalan Hatay sorununu çözmekte kararlı olan Atatürk, Mersin ve Adana’da askeri birlikleri teftiÅŸ edecek ve Fransızlara gözdağı verecekti.
Fransız radyoları onun hastalığını ve yataktan kalkamadığını dünyaya duyuruyordu. Fransa’dan çaÄŸrılan uzman doktorun kesin istirahat önerisine karşın geziye çıkıyordu.
Yanında Afet İnan, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp, Göz Mütehassısı mebus Şakir Ahmet Bey, Kulak Mütehassısı Ziya Bey, Kılıç Ali, Salih Bozok vardı.
Atatürk’ün hastalığı belirgin hale gelmiÅŸti. Ä°lerleyen sirozdan karnı su toplamıştı. Eski dermanı kalmamış, daha alıngan, daha sinirli olmuÅŸtu. Ancak hayatı pahasına da olsa Hatay’ı anavatana baÄŸlamak istiyordu. ( “Atatürk Hatay ÅŸehididir. Çünkü sorunun en karıştığı sırada, kendisine hastalığı dolayısıyla doktorların kesin dinlenme ve hemen hep hareketsizlik öğütledikleri bir devrede, Mayıs 1938’de Mersin ve Adana’da asker geçit resimlerini ayakta izlemiÅŸ ve her türlüsü dolaÅŸmalarda bulunmuÅŸtur. Bu tutum O’nun yaÅŸamını bir-iki yıl kısaltmıştır.”- A. Ä°nan-H. Bayur)
20 Ekim 1921 Fransızlarla Ankara AnlaÅŸmasına göre Ä°skenderun Sancağı Suriye’den ayrılmış 8 Eylül 1922’de bölgesel yönetim kurulmuÅŸtu. Eylül 1936’da Suriye Fransa’nın manda yönetiminden bağımsızlığını ilan etmesi üzerine, Suriye ve Lübnan gibi Ä°skenderun Sancağına da bağımsızlık tanınmasını bir nota ile Fransız Hükümetine bildirdik. Atatürk 1936 yılında Meclisi açış konuÅŸmasında kararlılığımızı dile getirdi. Fransa’nın konuyu
savsaklaması ve sonra da Türk tezini reddetmesi üzerine Atatürk, Ocak 1937’de trenle güneye hareket etti. SavaÅŸ olasılığının diplomatik yoldan ele alınması üzerine Atatürk Ulukışla’dan geri döndü. Sorun Cemiyet-i Akvam’a (Milletler Cemiyeti) havale edildi. 24 Ocak 1937’de kabul edilen statüye göre bütünlüğü Milletler Cemiyetinin kontrolündeki Sancak, iç iÅŸlerinde serbest, dış iÅŸlerinde Suriye’ye baÄŸlı olacak, resmi dil Türkçe olacaktı.
Uygulamada Fransa zorluk çıkarıyordu.

KARÅžILAMA HAZIRLIKLARI
Bu gezi kesinleÅŸince Mersin’e verilen talimat üzerine, görkemli karşılama ve geçit töreni hazırlandı. (Atatürk daha önceki ziyaretlerinde karşılama töreni istemez, halkın içten sevgi ve coÅŸkusuyla mutlu olurdu.) UlaÅŸtırma Bakanlığı tarafından trenin sahile varabileceÄŸi ÅŸekilde ek hat yapılmış; Devlet Demir Yolları Ä°skelesinin yanında kum tepecikleri tesviye edilmiÅŸ, palmiye ve yeÅŸil aÄŸaçlıklı bir bahçe hazırlanmıştı.

İSTASYONDA KARŞILAMA VE GEÇİT TÖRENİ
20 Mayıs Cuma günü saat 13.30’da tren Mersin istasyonuna geldi. Ä°stasyonu ve meydanı dolduran Mersinliler, tüm okullar, izciler, askeri kıta, dernekler, kurum ve kuruluÅŸlar yerlerini almıştı. “HoÅŸ geldiniz Aziz Atamız” sesleri, alkışlar ve sevgi gösterileriyle karşılanan Atatürk, herkesi güler yüzle selamladı, zevatın elini sıktı, hatırlarını sordu. Limandaki gemilerin ve fabrikaların düdükleri, alkış tufanı ve sevinç çığlıkları istasyonu ve meydanı inletiyordu.
Atatürk, istasyon meydanında askeri birlikleri teftiÅŸ etti. Askeri birliklerin ve öğrencilerin katıldığı geçit töreninde ayakta 45 dakika zor kalabilmiÅŸti. Tümen Komutanı Ä°smail Hakkı AkoÄŸuz’u kutladı. Geçidin sonlarına doÄŸru marÅŸ marÅŸ komutu veren Atatürk’ün önünden hızla geçen öğrenciler, onun hizasına gelince Atasını görmek için duruyor ve yüzüne bakıyorlardı. Atatürk bu sevgiden çok duygulanmıştı. (… Bu resmi geçidi ayakta takip buyurdular. Fakat resmi geçidin sonlarına doÄŸru halsizliÄŸin, mecalsizliÄŸin kendisine ızdırap verdiÄŸi, zorla büyük bir kuvvet sarfederek ayakta durduÄŸu görülüyordu.
Bir aralık arkadaşım Salih ile dayanamadık, hareketimizden dolayı belki hiddetleneceklerini göze alarak yanlarına sokulduk. Usulcacık, kimse duymadan ve hissetmeden bize dayanmalarını istedik. Bunu yapmadılar, yalnız resmigeçidin süratle bitmesi için bizzat durdukları yerden “marÅŸ marÅŸ” kumandası vererek geçidin bu suretle neticesini aldılar.
Resmi geçitten sonra ikametgahlarına tahsis edilmiş olan Vali Konağını adetleri veçhile şöyle bir gözden geçirdikten sonra şehrin methalinde yeni yapılmış şimendifer makas tertibatını gezmek ve görmek için alakadarların yersiz ve lüzumsuz olarak yaptıkları ricayı da reddetmediler. O sıcak altında burasını gördüler. Vali Konağına vardığımızda adeta bitap bir halde idiler. Hemen istirahata çekildiler. O günü ve gecesini istirahatla geçirdiler. –Kılıç Ali: Atatürk’ün Son Günleri, s 22)
Özel fotoÄŸrafçılar, geçit töreninde çektikleri fotoÄŸrafları yabancı ajans ve gazetelere gönderdiler. Atatürk’ün sapasaÄŸlam, ayakta ordusunun başında olduÄŸunu gösteren fotoÄŸraflardan sonra yabancı basındaki hastalık haberleri kesildi. Kısa bir süre sonra Fransız ve Ä°ngilizler Hatay konusunda tüm koÅŸullan kabul ettiklerini bildirdiler.

PLAJ
Bayraklar ve yeşilliklerle süslenmiş caddeleri dolduran halkın coşkun sevgi gösterileri arasında, otomobille önce Devlet Demir Yolları İskelesi yanında hazırlanan plaja gidildi.
Atatürk burasını çok beğendi. Yaverine, Ali Beye (Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya) telefon ederek teşekkürünü iletmesini söyledi. Oradan Vali Konağına gidildi.
Önceki ziyaretinde (19 Kasım 1937 Cuma) inşaatını gezdiği yeni Vali Konağını inceleyen Atatürk öğleden sonra istirahat etti.
Saat 18.30’da plaj iskelesinden motorla denize açıldılar. Karaduvar, Kazanlı tarafındaki gezi sonunda Ä°dman Yurdu Ä°skelesi’nde gençlerin ve halkın sevgi gösterileriyle karşılanan Atatürk, Vali Konağına geldi.
Gece ÅŸehir ve Halkevi Meydanı ışıklandırılmış; fener alayı, ÅŸenlikler hazırlanmıştı. Saat 21.00’de Halkevi bandosu, askeri birlik, ortaokul öğrencileri, izciler, partili ve Halkevliler ellerinde meÅŸalelerle Vali konağı önünde yerlerini aldılar. Liman Åžirketi deniz araçları ışıklandırılmış olarak Konağın karşısında sıralanmıştı. Karadan ve denizden coÅŸkun ve dinmeyen sevgi gösterilerinden heyecanlanan Atatürk, balkona çıkarak Mersinlileri selamladı ve teÅŸekkür etti.

ÇEVRE GEZİLERİ, SOHBETLERİ
21 Mayıs Cumartesi günü öğleye kadar Plaj Köşkünde istirahat eden Atatürk, saat 18.00’de Vali ve Belediye Reisi ile otomobillerle bir gezinti yaparak ViranÅŸehir’de Pompeiopolis harabelerine gezdi. (“Otomobillerle Silifke istikametine gidilirken 7-8 km. sonra eÅŸekli birkaç köylü kafilesine rastgelindi. Atatürk hemen otomobili durdurdu ve indi, hepimiz indik. Köylülere yanaÅŸtı, eÅŸeklerin üzerinde çuvallar vardı.
– Ne var bu çuvalların içinde?, dedi.
– Harnup var, dedi köylü.
Yüzümüze baktı, “Keçiboynuzu demek istiyor PaÅŸam” dedik.
– Ne yaparsınız bu harnupları?
– Mersin’e götürüp satarız. Parasıyla tuz, sabun alır köyümüze döneriz.
Bir çuvalın üzerinde çıkın gördü.
– Bunda ne var, bu nedir?, dedi.
– Bu da azığımız.
– Açın bakalım.
Çıkın açıldı. İçinden birkaç yeşil zeytinle iki baş soğan ve evde yapılmış esmer ekmek vardı.
Atatürk’ün yüzünde bir üzüntü ifadesi belirmiÅŸti. Bu sırada köylülerden biri Atatürk’ü tanıdı. KoÅŸtu elini öpmek istedi, Atatürk elini vermek istemedi.
– Benim ahdim var, senin elini öpmeden bir adım bırakmam.
Sonra Atatürk “Allahaısmarladık çocuklar” dedi ve ayrıldık.” -Mithat ToroÄŸlu’nun TRT 1 ‘de yayımlanan röportajından)
Deniz kıyısında bir süre dinlendikten sonra 19.30’da ÅŸehre dönüldü. Gece, Valinin yemeÄŸinde Gazi’nin burnundan 2–3 kez kan geldi.
22 Mayıs Pazar günü Akdeniz Plajına doÄŸru Gümrük Ä°skelesinden motorla hareket edildi. Halk sahilden coÅŸkun bir sel halinde o yöne akıyordu. Plajda toplanan binlerce Mersinli, candan sevgi gösterisiyle Ata’sını alkışlıyor, Atatürk de ÅŸapkasıyla onları selamlıyordu. Plajda 20 dakika kadar kalındı ve ViranÅŸehir yönündeki motor gezisinden saat 20.00’de Gümrük Ä°skelesine dönüldü. (“Mersin’de bulunduÄŸumuz sıralarda ÅŸayanı dikkat bir hadise oldu. Evvelce Riyaseti Cumhur Alaturka Musiki Grubu’nda hanende Hafız Mehmet adında biri vardı, sesi çok içliydi. Onun söylediÄŸi gazeller Atatürk’ü fevkalade duygulandırdı. Hafız Mehmet birkaç hafta önce vefat etmiÅŸti.
Mersin Limanı’nda bir motor gezisi yapılırken Atatürk emrettiler. Gramofon kuruldu ve Hafız Mehmet’in plakları çalmaya baÅŸladı. Plak biter bitmez Atatürk derin derin içini çekti:
– Çocuklar, dedi, bu kubbede kalan meÄŸer yalnız bir hoÅŸ sada imiÅŸ.
Atatürk, Mersin’de kaldığı müddet zarfında karşılama törenindeki yorgunluk veren hareketlerinden sonra bütün zamanını doktorların tavsiyesi üzerine hemen hemen istirahat halinde geçirdiler. Vali Konağının hususi dairesinde istirahatla geçen zamanlarında sevdikleri ÅŸarkı ve gazelleri dinlemekteydiler.” – Kılıç Ali. Atatürk’ün Son Günleri, s 22).
Atatürk Mersin’de 4 gün kaldı. Geceleri Vali Konağının Halkevine bakan odasında konuk edildi. Plaj Köşküne gidiÅŸ geliÅŸlerinde özel ziyaretler yapan Atatürk, Belediye BaÅŸkanı Mithat ToroÄŸlu’nun evinde konuk edildi. Park ziyaretinde kendisine gül takdim eden park bekçisine bahÅŸiÅŸ verilmesini yaverine bildirdi. Portakal bahçelerine gitmeyi arzulamış fakat doktorları uygun bulmamışlardı. ( Belediye BaÅŸkanı Mithat ToroÄŸlu’nun 1982’de ölümünü radyodan öğrenen Park bekçisi, ToroÄŸlu ailesine NevÅŸehir’den gönderdiÄŸi mektupta “Ata’nın o gün verdiÄŸi yüz lira bahÅŸiÅŸle iÅŸ yeri kurduÄŸunu, giderek zenginleÅŸtiÄŸini, o sırada Atatürk’e gül takdim etmesini tavsiye eden Reis Beyi rahmetle andığını” yazmıştır. -Bu bilgiyi Mithat ToroÄŸlu’nun oÄŸlu Atila ToroÄŸlu’dan alındı.)
Atatürk, Hatay konusuyla meÅŸgul olmuÅŸ, her akÅŸam sofrasında bulunan zevatla Türk dili üzerinde konuÅŸmuÅŸtur. Arapça, Farsça zannettiÄŸimiz birçok kelimenin öz Türkçe olduÄŸunu örneklerle kanıtlıyordu. Bir defasında “Türk dili o kadar geniÅŸ ve zengindir ki ben dört sene fasılasız olarak bu konu üzerinde çalıştım ve çalışmaktayım. EÄŸer bu mesaimi baÅŸka bir ilim sahasına tevcih etmiÅŸ olsaydım ÅŸimdiye kadar o ilmin âlimi olurdum. Hâlbuki dil bahsinin henüz eÅŸiÄŸindeyim. Fakat itiraf edeyim ki 14 sene daha çalışsam zevkine doyamayacağım” demiÅŸti.
(Mithat Toroğlu. 17 Mart 1941 günü Halkevindeki konuşması)
Atatürk bu defa Mersin’de uzun süre kalmak istiyordu. O günler hava çok sıcaktı. Mevsimsiz yakıcı sıcaklardan yakınması üzerine Belediye BaÅŸkanı Mithat ToroÄŸlu’nun “Atam, bu sıcaklar yörük kaçıran sıcağı” demesi üzerine Atatürk güler yüzle “Hayır çocuÄŸum, cumhurbaÅŸkanı kaçıran olmalı” diye yanıt vermiÅŸti. (Mithat ToroÄŸlu’nun TRT l’de yayınlanan röportajından)
2 Eylül 1938’de Hatay’da seçim yapıldı ve Bağımsız Hatay Cumhuriyeti ilan edildi, Tayfur Sökmen CumhurbaÅŸkanı seçildi.
23 Haziran 1939’da yapılan anlaÅŸma ile Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye baÄŸlanmasını kabul etti. Halk oylamasıyla Hatay, anavatana baÄŸlandı. Atatürk’ün 15 yıl önce Adana’da (16 Mart 1923), önünde diz çöken siyahlara bürünmüş Hataylı genç kızın “Bizi de kurtar!” diyen hıçkırıklı yalvarmasına karşı “Kırk asırlık yurt köşesi düşman elinde esir kalamaz” sözü gerçek olmuÅŸtu.

ATATÃœRK MERSÄ°N’DE “Hayali Cihan DeÄŸer”  KÄ°TABIN SON BÖLÃœMÃœ için bu satırı tıklayınız.

Biyografik Bilgi

scroll to top