,

ÇİÇEK BAHÇESİ – H. Şinasi DEVELİ

Mersin-Çicek-Bahcesi-4.jpg

Mersin’de; özellikle Bahçe, Mahmudiye, Ä°hsaniye, Mesudiye Mahalleleri sakinlerinden yaşı yetmiÅŸ ve üzerinde olanların hatırlayabileceÄŸini sandığımız çok cici bir bahçe vardı. Millet Bahçesi kadar merkezi bir mevkide olmadığı için, her Mersin’linin burayı tanımaması da mümkündür.Mersin Çicek Bahcesi 3
Bodasaki kaçıp, fabrika Şaşati’lere geçince bahçe halka açılmıştır. Tamamen ağaçlarla ve çiçeklerle kaplı, havuzlu bahçe uzun süre yaz sıcağından bunalmış bölge halkına dinlenme hizmeti vermiş, geceleri de nezih bir aile gazinosu olmuştur.
Gece eğlencelerinde değişik, zengin programlar yer alırdı. Kantolar, Düettolar, Tuluat Tiyatroları, Hanendeler, Sazendeler, Akrobatlar, ip Cambazları, Hokkabazlar bunlardan bazılarıdır: Ortalık kararırken bahçe kapısında bir cambaz ve elinde bir boru ile programı açıklayan bir çığırtkan geceye müşteri celbetmeye çalışırdı. Duhuliye yanılmıyorsam 10-15 kuruş civarındaydı. O tarihte bir kilo koyun etinin 25 kuruş olduğu göz önüne alınırsa, bu rakam küçüksenemez. Ben ağabeyimle duhuliyesiz girebildiğimiz sürece hiçbir programı kaçırmamaya gayret ederdik.
Programın en sevileni Kantolar ve Düettolardı. Zira kantocu hanım, o günler için hayli açık sayılabilecek bir kıyafetle sahneye çıkardı. Bir taraftan söyler, bir taraftan oynardı. Kanto parçaları da oldukça ilginçti.
İpek müslin çoraplar,
Süt gibi beyaz bacaklar
Etmeyin Allah aşkına,
Erkekler çıldıracaklar.

Beyin birisi metresine,
Elmas küpe yaptırmış
Nikahlı karısı duyunca
Beyinin kafasını yarmış.

Ak sakallı ihtiyarlar,
Genç kızlara bayılırlar
Her gün ayna ellerinde
Beyaz kıllar yolarlar

Beyim elli yaşında,
Beyaz donu başında
Gencim deyip duruyor
Birisi de benim başımda.

Söz kantodan açılmışken Mersinli bir Kantocu Hanımın Türkiye’de oldukça meÅŸhur olduÄŸunu da belirtmeliyim. Adı Madam Mari. OÄŸlu Yakup orta okulda sınıf arkadaşımızdı. Evine gittiÄŸimizde annesinin Kantocu kıyafetiyle çekilip büyütülmüş resimleri misafir adasının duvarlarını süslüyordu. Vaktiyle çok para kazanmış olmalı ki, bu iÅŸi bıraktığı halde iyi bir yaÅŸantı sürüyorlardı.
Ben kantoyu; daha küçük yaÅŸta iken, meraklı bir akrabam tarafından Tarsus’ta götürüldüğüm Sadık PaÅŸa Kıraathanesinde de izlemiÅŸtim. Bana verilen 10,20 para gibi nikel paraları sahneye attırırlardı. Bu protesto deÄŸil, beÄŸeni anlamında bir tutum oluyordu. Çiçek bahçesinin bir baÅŸka özelliÄŸi daha vardı. Yine Bodasaki’den kalma etrafı boydan boya kafesli telle çevrili bir Tenis Kortu bahçenin batı yönünü kaplıyordu. Biz bazen burada tenis oynayanları seyrederdik, dışarı kaçan topları içeri atardık. Sonraları rahmetli Fevzi Serdengeçti’den öğrendiÄŸime göre, bu çok modern bir tesismiÅŸ. Kendisi dahil o zaman tenis oynayan gençlerden bir kısmını saymıştı. Cemil Serdengeçti, Edvar Budros, Åžarl Nadir, Gabriel Butros, Bahri Ok gibi.
Åžimdi hepsi rahmetli oldu.
Çiçek Bahçesi; fabrika ÅžaÅŸatiler’den İçpak’a geçtikten sonra bir bölümü fabrika alanına bir bölümü yola alınmak suretiyle bir güzellik daha taÅŸ yığınına dönüşerek yok olup gitmiÅŸtir.
(1) Åžehir mezarlığı buradan, Mahmudiye Mah. 159 sokakta ÅŸimdiki Sanat Enstitüsü’nün bulunduÄŸu yere nakledilmiÅŸtir.
(2) Caddeye adını veren ve şehrin Kuzey hududunu teşkil eden bu zeytinlik alan bazen piknik alanı olarak kullanılır, ekseriye de esrarkeşlere yataklık yapardı.
(3) Bodasaki hakkında “Dünden Bugüne Mersin” kitabımızın ikinci baskısında geniÅŸ bir bilgi verilmiÅŸtir.
*Bu yazı  “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Mart 1996 – 45. Sayı” sından alınmıştır.

** Bakınız “DÃœNKÃœ MERSÄ°N’DEN MÃœZÄ°K SESLERÄ°-ŞİNASÄ° DEVELÄ°” (bu satırı tıklayınız)

Biyografik Bilgi

scroll to top