,

ELİM BİR KAYIP VE MİLLİ MÜCADELEDEN BAZI NOTLAR – Yrd.Doç.Dr.Kemal ÇELİK

Mersin-Dekovil.jpg

Mersin'de Dekovil'in iskeleye giriş hattı

Mersin ve Mersinli, 27 Temmuz 1995 PerÅŸembe günü, son derece kibar, nazik ve hanımefendi bir insan olan Bedia GENÇ’Ä°, talihsiz bir trafik kazası sonucunda kaybetti. Milli Mücadele’de “Yılmaz EFE” olarak tanınan ve Mersin Grubu’na baÄŸlı Yılmaz Müfrezesi Kumandanı Åžeref (Åžerafettin) GENÇ’in eÅŸi olan Bedia Hanım, 1916 yılında Ä°stanbul’da doÄŸmuÅŸtur. 1936 yılında gerçekleÅŸen evliliÄŸi takiben, bir erkek, beÅŸ kız çocuk sahibi olan GENÇ çifti, Mersin’in siyasi, sosyal ve kültürel hayatına olumlu katkılarda bulunmuÅŸlardır.
Bedia GENÇ Hanımefendi, 1948-1968 yılları arasında C.H.P Kadın Kolları’nda zaman zaman baÅŸkanlık yapmış ve çeÅŸitli görevlerde bulunduktan baÅŸka, ilki …. (1971-1974), ikincisi …. (1975-1979) olmak üzere, iki dönem Belediye Meclis ÃœyeliÄŸi görevini yürütmüştür. Sosyal faaliyetleri arasında en baÅŸta belirtilmesi gerekeni, yirmi yıl süreyle devam ettirdiÄŸi, Yardım Sevenler DerneÄŸi ve Kızılay’daki çalışmalarıdır. Çocuk Esirgeme Kurumu ve Huzurevi’ne de fahri hizmetlerde bulunmuÅŸtur. Merhume, Mersin’le ilgili kültürel faaliyetlere ve basın yayın etkinliklerine yakın ilgi gösterir ve takip ederdi. EÅŸini kaybettikten sonra, yalnız yaÅŸamakla birlikte, çocukları, torunları, aile yakınlarının ilgisi ve sosyal kültürel aktivitesi nedeniyle pek yalnızlık hissetmemiÅŸtir.
Bedia Hanımefendi’nin bu elim kaybı dolayısı ile bizzat kendi yazmış olduÄŸu bazı anılarından ve hizmetlerinden söz etmek istediÄŸimiz eÅŸi Åžeref GENÇ, 1898 yılında Mersin’de doÄŸmuÅŸtu. Birinci Dünya Savaşı baÅŸladıktan sonra, Osmanlı Devleti tarafından rüştiye ve idadi (l ) mekteplerinde okuyan ve içlerinde Åžeref GENÇ’inde bulunduÄŸu 17-19 yaÅŸları arasındaki öğrenciler, erbaÅŸ ve subay adayı yetiÅŸtirilmek üzere talimgahlara alınıyorlardı. Bunlardan fiziki bakımdan yeterli görünmeyenler önce “geliÅŸme taburlarında” yetiÅŸtiriliyor, yükselme kurallarına uygun biçimde rütbelerini alıyor ve gerekli geliÅŸmeyi gösterdikten sonra askeri birliklere gönderiliyorlardı.
Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra, bir kısım muvazzaf subaylar, kurmay olmak gayesi ile okula girmek çabası içinde iken, düşman iÅŸgalinde bulunan yerlere ve bu arada Mersin’e dönen yedeksubaylardan öğrenimini tamamlayamamış olanlar kurmay olmak imkanını da elde edememiÅŸlerdi. Ayrıca, öğretmen olanların mesleklerine atanma istekleri de reddedilmiÅŸti. Osman Muzaffer (KoçaÅŸoÄŸlu), Veli HaÅŸim (Çiftçi), Ömer Nazmi (Çiftçi) ve Karayakup Köyü’nden Veli Mecdi çiftçilik ve davar yetiÅŸtirmekle uÄŸraÅŸtıkları halde, düşmanın iftira ve takibinden kurtulamamışlardı. AyvagediÄŸi’nde Bakkallık yapan Ahmet Mithat (ToroÄŸlu) da, Mersin’den satın aldığı ve atına yüklediÄŸi malları köyüne götürürken, Araplar Köyü’nde bulunan Fransız askeri birliÄŸine baÄŸlı Ermeni askerler tarafından çevrilmiÅŸ, atı ve malları elinden alınmıştı. Jandarmaya yaptığı baÅŸvuru sonucunda, atı bulunarak kendisine verilmiÅŸ malının akibeti ise öğrenilememiÅŸti. (2)
Mondros Mütarekesi’nden sonra, Pendik’deki Ä°htiyat Zabitleri Talimgahı’ndan biraz geç bırakılan ve 23 Ocak 1919’da Mersin’e gelmiÅŸ olan genç yuduksubaylardan biri de Åžeref GENÇ idi. Babası memurdu. Åžeref Bey’in de, bir iÅŸ kurmaya yeterli sermayesi olmadığı gibi, bir sanat sahibi de deÄŸildi. Kendisine uygun bir iÅŸ bulması gerekiyordu. En uygunu da memuriyet idi. Åžeref Bey, Tahrirat Kalemi’nde Evrak MemurluÄŸu’na baÅŸladı. Fakat, kısa süre sonra iÅŸine son veren Fransızlar, yerine diÄŸer cemaatlerden birini getirdiler. GirdiÄŸi sınavda baÅŸarı kazanarak, Ä°cra Katibi oldu. Bu kez, ikinci ayın sonunda “memuriyetinin onaylanmadığı” ileri sürülerek, görevinden uzaklaÅŸtırıldı. Ä°kinci maaşı verilmediÄŸi gibi, birinci maaşını da geri almak istemiÅŸlerdi. Dava vekili, arzuhalci ve adli iÅŸler takipçisi Asım Efendi’nin (Rıza Bozkurt’un babası) yanında çalışmaya baÅŸladı. Asım Efendi tehdit edilince, O’nun yanından da ayrılmak zorunda kalarak, YoÄŸurt Pazarı’nda az da olsa gelir saÄŸlayacak birtakım iÅŸler tuttu. Bu sırada bile rahat bırakılmadı. Tabii, o zamana kadar cereyan eden birtakım olaylar bunda etkili olmuÅŸ, Fransızlar ve Ermeniler, milli heyecanı nedeniyle, kendilerine karşı çeÅŸitli zamanlarda tepki gösteren Åžeref Bey’i tanımış, O’nun huzurunu kaçırmaya ve bertaraf etmeye ÅŸevketmiÅŸti. Çünkü, Åžeref Bey, Mersin’in iÅŸgali süresince, Yeniköy Faciası’nı protesto için düzenlenen mitingde ön safta yer alarak, Mersin’in Fransız Ä°ÅŸgal Komutanı Gouverneur Anfre’ye hakaret etmiÅŸ, bir kunduracı dükkanına ve posta arabasına Ermeniler’in baskını olayları ile Türk bayrağının paspas yapılmasına tepki göstermiÅŸ, TaÅŸhan karşısındaki bir gazinoya saldıran Ermeni Legionerleri’ne karşı koymuÅŸ, Tarsus Caddesi’nde Fransız askerleri ile silahlı çatışmaya girmiÅŸ, yine Ermeni Legionerleri ve fedailerinin (kamavurların) Veysel ARIKOL’un evi ile Nüfusçu Ziya’ (Yalaz)nın evine düzenledikleri baskınları önleyen Türk jandarmasının yanında yer almış ve bu olaylar nedeniyle hapis cezasına çaptırılarak, 48 gün hapis yatmıştı. (3)
Mersin’de bir süre Gizli TeÅŸkilat içinde yer alarak, topladığı haberleri Milli Kuvvetlere ulaÅŸtıran Åžeref GENÇ, daha sonra Mersin dışına çıkarak, Mersin Grubu Milli Kuvvetleri’ne katıldı. Yukarıda belirttiÄŸimiz gibi, “Yılmaz EFE” lakabını aldı ve Yılmaz Müfrezesi Kumandanlığı’nı yaptı. Milli Mücadele sona erdikten sonra, Mersin C.H.P.’de Merkez Ä°lçe BaÅŸkanlığı yaptı ve çeÅŸitli görevlerde bulundu. Ãœnlü Mersinli Ahmet zamanında, güreÅŸ baÅŸta olmak üzere, çeÅŸitli sportif faaliyetlere destek verdi. Asıl önemli hizmeti, Milli Mücadele’de bilfiil görev almakla kalmayıp, cephede gördüklerini ve yaÅŸadıklarını yazmak yanında, diÄŸer anı sahiplerini yazmaya teÅŸvik etmek ve Milli Mücadele ile ilgili vesikaları toplayarak yayınlamak olmuÅŸtur….
Yrd. Doç. Dr. Kemal ÇELÄ°K – D.Ãœ. EÄŸitim Fakültesi Tarih Bölümü öğretim Ãœyesi
1) Rüştiye : Ortaokul, idadi: Lise dengi okullar 2) Åžeref Genç, “Ä°stiklal Savaşında Mersin’i Kurtarma Çabası”, K.M., Sayı 107, s. 17, 18 3) Åžeref Genç, “AynıMakale”, K.M., Sayı 107, s. 15-18, sayı : 108, s. 14-16
Bu yazı İÇEL SANAT KULÜBÜ AYLIK BÜLTENİ EYLÜL 1995 SAYI 39 dan alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top