,

GAZİ ÇİFTLİĞİ – H.ŞİNASİ DEVELİ

Tekir-Çiftliği.jpg

Yakın zamana kadar yanıbaşımızda ok modern bir zirai tesis vardı. Öncelerİ “GAZİ ÇİFTLİĞİ” veya “TEKİR ÇİFTLİĞİ” diye anılırdı. Sonraları “ATATÜRK ÇİFTLİĞİ” denildi. Susanoğlu plajı ile Taşucu sahil bandı arasında 12.000 dekar genişliğinde bir araziyi kapsıyordu. Atatürk bu araziye sahip olunca yozlaşmış topraklar demir tekerlekli büyük traktörlerle işlenip bulgur gibi yapılmış, o zamanlar makbul olan hediye edilmiş Karagül cinsi koyunlardan alınan derilerden astragan elde edilip satılmış gelire eklenmiştir. Çiftlikte gerekli bütün tesisler, hangarlar, antrepolar akaryakıt depoları, ahırlar, idare binaları, fırın, yemekhane, lojmanlarla, bir mektep ve karakol da çiftliğin bütünlüğünü temin ediyordu.
BU modern kocaman ve örnek tesis ne oldu? Atatürk hazineye bağışladı ve onlar da buraları parçalayıp yok ettiler. Göçmenlerin ve işsiz köylülerin iş ve toprak sahibi olmasına karşı çıktığımız sanılmasın. Bu tesisi yok etmeden kendisi de bazı köylülerle ortak olmuştu. Bu Kooperatif genişletilebilir, arazi parçalanacağına olduğu gibi kalır ve herkes yararlanabilirdi. Anonim şirket haline getirilir, ihtiyaç sahibi göçmen ve köylü ortak edilirdi. Aynı zamanda dışarıdan çalışan aranmaz, ortaklar bilfiil hizmet edebilirdi. Ancak kolayı seçildi parçalandı. Güzelim “GAZİ ÇİFTLİĞİ”de yok oldu.
Ben çiftliği biraz yakından tanımıştım İkinci Dünya Harbi sıralarında on kadar çiftlikte misafir olmuştum. Çiftlik Müdürü Sırrı Türkmen’le akrabalığım da vardı. İzzet Aslan’ın kitabı da her zaman ki gibi bilgimize bilgi kattı. Bu konusuna niçin girdik? Çiftlikte bir çiftlik evi vardı. Mütevazı bir binaydı. üst katı balkonlu yatı kısmı, alt kat idare yeri olarak kullanılıyordu. Çiftliğin bütün binaları yok olmuş, bunun da tanınmaz halde yıkıntısı kalmış. Binanın halini Rotary Kulübü’nün Hilton’da yaptığı bir toplantıda dia gösterisinde görmüştüm. Hatta Atatürk’ün Kooperatif ortaklarından İki köylü de toplantıda bulunuyordu. Son günlerde yerel televizyonlarda da konu gündeme getirilmiş. Atatürkçü Düşünce Derneği de binanın onarılması ve müze haline getirilmesi için çalışacaklarını belirtiyorlardı. Güzel bir çaba. Atatürk’le aynı havayı teneffüs etmiş olan bizler, daha ziyade Atatürk’ün ilkeleri ve devrimlerini esas alacak hatırlatmaların daha yararlı olduğunu savunuruz. Fakat O’nu hatırlatacak her teşebbüsü de yararlı buluruz. Fakat bu binanın onarılıp müze haline getirilmesinde bazı güçlükleri de belirtmek isteriz.
Fakat önce kısaca bu çiftliğin ne suretle ve niçin Atatürk’çe satın alındığına da temas etmek istiyoruz.
Atatürk mülk meraklısı bir kişi değildi. O, Türk Tarımına hizmet etmek yeni imkanları Türk çiftçisine gösterip daha çok verim almalarını temin etmek İçin çiftlikler kurmayı istemiştir. Bu sebeple Türkiye’de Ankara Orman Çiftliğinden başka Tarsus’ta – Piroğlu – Yalova ve Dörtyol’da da çiftlikleri vardı. Tekir Çiftliği de bunlardan birisiydi. Çiftliklerin hepsi merkezlerden uzak ve işlenmesi zor arazilerden seçilmişti. Hatta Orman Çiftliğini satın aldığında burada çiftlik olamayacağını, harcanacak paraların boşa gideceği şeklindeki ikazlara önem vermemiş ve gayesinin böyle arazilerde çiftlik kurmak olduğunu söylemiştir? Nitekim bütün çiftliklerinde arazi yapısı aynıdır.
Tekir Çiftliği arazisinin satın alış hikayesi de şöyledir: Bilindiği üzere Atatürk’ün 20.1.1925 günü ikinci Mersin ziyaretlerinde Mersin’de on bir gün kalmışlardı. Kendisine Mersin Ziraat Odası tarafından 26.1. 1925 Pazartesi günü bir öğle ziyafet verilmiştir. Eşi Latife Hanım’la birlikte katıldığı bu yemek, şimdiki Toroslar Belediyesi binasının karşısında yerinde şimdi apartman olan portakal bahçesinde tertiplenmişti. Bir süre İdris-EI Sunusi’nin de misafir olduğu bu yer Mavromati’den Milli Emlak’a oradan da Veli Haşim ve İsmail Çiftçi’ye geçmiş bulunuyordu. Atatürk, ağaçtan mandalina koparıp yemekten oldukça hoşlanmıştı. Narenciye üzerinde bir süre konuşulduktan sonra, Hacı Bey’e hitaben,
– Hacı Bey, bir çiftlik almak istiyorum. Çevrenizde bana tavsiye edecek bir yer var mı? diye sormuşlar, Hacı Bey de:
– Evet Paşam var.Silifke’de Bodasaki’den metruk on bin dekarlık bir çiftlik var. Yeter derecede müstakil suyu da var. Bugünkü rayiçle 50.000 lira eder. Burası az gelirse yakınında 5.000 dekarlık bir arazi daha var, o da alınabilir, cevabını vermiş. Atatürk ertesi günü bu araziyi görmeye hemen karar vermiştir.
Ancak bu konuda İzzet Aslan, Atatürk’ün bu araziyi almaya Ankara’da karar verdiğini yazmaktadır. Vaktiyle Silifke’de Mutasarrıflık yapan Tarım Bakanı Zekai Bey Atatürk’e bu çiftliği tavsiye etmiş, Atatürk de orada satın alma kararını vermiş. Öyle veya böyle Atatürk belirttiğim gibi 27.1.1925 günü yanlarında İkinci Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa, Diyarbakır Mebusu Fevzi ve Rize Mebusu Ahmet Kudsi Beyler olduğu halde gelmişler ve araziyi görmüşlerdir. Arazinin çiftlik olmaya pek elverişi olmadığı tespit edildiği halde, fikrini değiştirmemiş ve satın almaya karar vermiştir.
Ankara’ya dönüldükten sonra satış ihalesine katılabilmek için Sadık Taşucu’na 10.5.1925 tarihli Vekaletname göndermiştir. Satışın yapılacağı gün, Silifke’de yayınlanan İÇEL isimli gazetede ilan edilmiş, ihaleye Atatürk adına katılan Sadık Taşucu’dan başka Tüccardan Mahmut Şükrü ve Ahmet Ovacık katılmışlar, ancak en yüksek olan 36.000 lira bedelle çiftlik arazisi Atatürk’ün olmuştur ve 8.7.1925 gün ve sayısı ile ve 12.000 dekar olarak Tapu Siciline geçmiştir. Atatürk Çiftliği satın aldıktan sonra ancak üç defa Silifke’ye gelmiş, sadece iki gece çiftlikte yatmış, diğer ziyaretleri gündüz olmuştur. Ancak buna rağmen çiftlikle ilgisini hiç eksiltmemiş, Ankara’da Ziraat Mektebi’nde Zirai Makinalarda uzman olan Sırrı Türkmen’i Uzman Ziraatçi olarak Nazım Kale adında bir zatı da İdari Müdürü olarak görevlendirmiştir.
Atatürk bu arada Taşucu’nda bir Deniz Köşkü yaptırıp deniz dinlenmesini burada yapmaya da karar vermiş ise de, bu tahakkuk etmemiş, tesisler Florya’da kurulmuştur. 12.1.1926 tarihindeki çiftliği ilk ziyaretinde Deniz Evinin projesi ile ilgilenmiş ve Silifke’de yaşayan Macar asıllı Radomesko adındaki mimarın hazırladığı projeyi beğenmiştir. Güney sahillerimizde yılın belirli aylarında dinlenmek Atatürk’ün çok arzuladığı bir husustu. Nitekim 1937 yılındaki Mersin ziyaretlerinde şimdiki Vali Konağı yeni İnşa edilmişti. Hatta bu binanın projesinde Atatürk önerilerinin de bulunduğu söylenir. Atatürk konağa geldiğinde o zamanki Vali Rüknettin Nasihioğlu’na,
– Vali Bey konağı çabuk düzenleyin ve noksanlarını tamamlayınız. Her sene Nisan ayını burada geçirmek istiyorum, demiştir. Bunlar gerçekleşmiş olsa, sanırım bölgemizin çehresi de daha değişik olabilecekti.
Atatürk Evi konusuna gelince:
İlk çiftlik binasından sonra o terk edilerek bir başka bina daha yapılmış olduğunu biliyorum. Televizyonda harabe haline gelen binanın hangisi olduğunu kestiremedim. Herhalde harap olan yapının Atatürk’ün sağlığında yapılmış olan yapı olduğunu tespit etmişlerdir. Yoksa sonraki yapının hiçbir özelliği yoktu. Bir hususta da; civar köylülerimizi suçlamadan edemiyorum. Arazi olduğu gibi dağıtıldı, İçerisinde her şey mevcuttu, bunların yok olmasını önleyecek tedbirler neden olmadı? Neden ilgilileri uyarmayıp binanın bu hale gelmesine kadar beklediler?
Ne ise yukarıda zorluklardan söz etmiştim. Atatürkçü Düşünce Derneğinin şevki kırılmasın, ancak bu hususları da nazara almalılar diye düşünüyorum.
1- Çiftlik arazisi dağıtıldıktan sonra tamamı bir ekin tarlası haline gelmiştir. Etraf kamulaştırılıp, ağaçlandırılmak ve iyi bir yolla ana yola bağlanmaz ise Atatürk’e yakışır bir müze olabilir mi?
2- Atatürk’ü hatırlatacak bugün hiçbir eşyanın bulunabileceğini sanmıyorum. Yalnız fotoğrafı yeterli görür müsünüz? Veya Silifke’de Ata’dan kalmış öteberi aransa bulunabilir mi?
3- Müze yapılmış olsa, merkeze uzaklığı nedeniyle korunması, bakımı, ziyaretçi kabulüne ait hususlar nasıl karşılanacaktır?
4- Yukarıda da belirttiğim gibi bu bina çiftliğin idare binası olarak kullanılıyordu. Atatürk sadece iki gece burada yatmış, daha sonraları bazı personel burada yatmıştır. Benim çiftlikte bulunduğum günlerde binanın terk edilmiş bir hali vardı.
Bu yazdıklarım ve tespit edilebilecek başka sorunlar önemli görülmezse, eski İçel’de bir Atatürk Müzesi neden olmasın.
İçel Sanat Kulübü Şubat 2000 – 89. Aylık Bülteninden alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top