,

KARACAOĞLAN’DA GÜZEL BETİMLEMELERİ

Liseliler-derneği.jpg

ALİ UYSAL
Sevgili okurlar,
Büyük bir gücü var zamanın.Zaman taşı deler,mermeri oyar,tahtayı kemirir.Deniz kenarlarındaki kayalarda büyük delikler görülür;koskocaman mağaralar oluşur.Herkes onları dalgaların yaptığını sanır.Oysa zamandır onları delik deşik eden.Bu güce yaşamda örnek o kadar çok ki,saymakla bitmez.İşte tartışılmaz bir güce sahip olan zaman Karacaoğlan’ın sevgisini,beş yüz yıldır,halkımızın gönlünden silememiştir.Nedir O’ndaki,beş yüz yıl,zamana karşı direnen güç! Gerçekte eskimeyen özellikleri çok bu ölümsüz ozanın.Bugün bile yepyeni bir dil,sınırları aşılamayan etkili bir anlatım,kişilerin iç dünyalarındaki duygu ve düşüncelerin dışa vurumu,bunlardan bazıları. Karacaoğlan’ın ilgi çeken özelliklerinden biri de aşık olduğu güzellerin betimlenmesidir.Ben bu yazıda bu konu üstünde duracağım :
“Mendili yudum arıttım / Gülü dalında kuruttum / Adın neyidi unuttum / Sorulmayı sorulmayı.”
Adını unutacak kadar çok sevdiği kızlar.Öyle sanıyorum sevdiğinin adını unutan başka bir ozan yok dünyada.İşte sevdiği kızları öylesine canlı betimler ki bu büyük ozan Yörük kızları karşımıza çıkıverir.Bakarsın ki Toros Dağlarının üstünde develeri katarlayıp çekip giderler:”Havayı da deli gönül havayı / Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı / Türkmen kızı katarlamış mayayı / Çekip gider bir gözleri sürmeli.” Buna benzer değişik güzel betimlemeleri var Karacaoğlan’da. Şimdi bunlardan bazı örnekler sunalım:
Toros Dağlarının üstünde yörüklerin değişik bir yaşam biçimleri var.Kızları genelde oğlak güderler,keçi güderler.Böyle bir yörük kızının davarını arkaca salıp bir taşın üstüne oturup herhangi bir el işi ile uğraştığını düşünelim.Tatlı tatlı da bir aşağı yeli essin. Karacaoğlan’ın sazını ve sesini duyar gibi olursunuz:”Telli turnam sökün gelir / İnci mercan yükün gelir / Elvan elvan kokun gelir / Yar oturmuş yele karşı.”
Mut, Silifke, Mersin, Çukurova yöresinin halkıyla Karacaoğlan’ın şiirleri öylesine kaynaşmıştır ki ozanımızın şiirleri dikkatle incelendiğinde ortaya halkımızın duyuş,düşünüş, giyim kuşam ve yaşam biçimi çıkar.Yörük kızlarının göğüsleri nakışlıdır; yayla çiçeği gibi güzel kokarlar;bakışları kendilerine özgüdür:”Elif’in uğru nakışlı / Yavru balaban bakışlı / Yayla çiçeği kokuşlu / Kokar Elif Elif diye.”Bu özellikler Türk halk kültürünün ortak özellikleridir.Genelde eller kınalı,gözler sürmelidir:”Ak ellere al kınalar yakılır / Ala göze siyah sürme çekilir…”Türk kızlarının çoğunun gözleri ala,kaşları yay gibidir:”Aladır gözlerin, hilaldır kaşın / Aradım cihanı bulunmaz eşin / Yaylanın karından ak beyaz döşün / Uzanıp yanına ölesim gelir…”
Karacaoğlan’ın güzellik betimlemesi yalnızca kızlarla ilgili değildir.O, güzel olan her şeye vurgundur.”Karacaoğlan der ki konanlar göçmez / Bu ayrılık bizden arasın açmaz / Bir deli gönlüm var güzelden geçmez / Ne güzele doymaz gözüm var benim.” O’nun en belirgin özelliklerinden biri bu dörtlükte görünüyor: Güzele doymayan bir göz,sevmekten yorulmayan,usanmayan bir gönül…Karacaoğlan bu işte. Diyelim ki dağlar üstünde kara çalılar arasında dolaşıyoruz. Burnumuza mis gibi bir koku geldi.İzini sürdük kokunun. Bir de baktık ki çalının içine mor menekşeler yayılmış.İşte sana bir güzel. Hiç dengi geçilir mi bu güzelin:”Kadir Mevlam seni öğmüş yaratmış / Çiçekler içinde birsin menekşe / Bitersin güllerin harı içinde / Korkarım yüzüne batar menekşe // Yaz gelince yeşillenir bitersin / Güz gelince kayıbolur gidersin / Yavrum niçin boynun eğri tutarsın / Senin derdin benden beter menekşe.” Bunun gibi doğanın bitmez tükenmez güzellikleri tüm boy gösterir Karacaoğlan’ın şiirlerinde.
Büyük ozanımız bu betimlemelerde Türk dilinin koruyucusu, savunucusu gibi görünür. Gün görmedik duru Türkçe sözcükler çıkar karşımıza O’nun şiirlerinde.Kimsenin aklından geçmeyen özgün deyişleri hep O’nda buluruz.Böylesine etkileyici bir güzel betimlemesini örnekleyerek bu yorumumu bitiriyorum:

Pencereden bakan dilber
Güzelliğin bildirirsin
Ak göğsünde lale sümbül
Ağlayanı güldürürsün

Göğsün açık benlerin çok
Güzellikte menendin yok
Kaşların yay kirpiğin ok
Vurduğunu öldürürsün

Gül bülbülün sekiminden
Perçem zülüf takımından
Geçme mescit yakınından
Çok namazlar böldürürsün

Karac’oğlan, bana yazık,
Yâri gördüm, bağrım ezik.
Bahçendeki gülün nazik,
Pek elletme, soldurursun.

Köy Enstitüsü mezunu, edebiyat öğretmeni. Özellikle halk kültürü, Karacaoğlan, N. Hikmet konularında konuşmacı, yazar.

scroll to top