,

KURTULUŞ SAVAŞINDA İÇEL – ALTINCI BÖLÜM

Kurtuluş-Savaşında-Mersin-4.jpg

KİTABIN BAŞ TARAFINA DÖNMEK İÇİN BU SATIRI TIKLAYINIZ……………………………..

İŞGÂL BÖLGESİNE GİRİŞ VE İLK OLAYLAR

– İleri hareket başlıyor

– Alınan kararlara ve verilen emir ve direktiflere uyularak Mart başlarında  işgâl bölgesine doğru ileri harekâta başlamak üzere fedai müfrezeler komutanı Emin Arslan Bey şu tertibatı almıştır:

1 – Yedeksubay Kozan’lı Mustafa Nail komutasındaki 22 mevcutlu birinci bölük Güzeloluk’tan alacağı kılavuzla Efrengi (Aslanköy) hedef alarak 24 Şubat 1920 de Mağara’dan hareket etti.
2 – Başçavuş Adana’lı Hasan Tahsin (Şahin Efe) komutasındaki 22 mevcutlu ikinci bölük Güzeloluk – Arslanlı üzerinden Karahıdır’lı istikametinde harekete geçirildi. (2 Mart 1920)
3 – Yedeksubay Ali Rıza Timurtaş komutasında 25 mevcutlu üçüncü bölük 4 Mart 1920′de Güzeloluk – Arslanlı üzerinden Alata istikametinde harekete geçirildi.
4 – Yedeksubay Adil komutasındaki müfreze de Susanoğlu – Kızkalesi istikametine hareket ederek (2 Mart 1920) Silifke Mersin ulaşımını kesmeye memur edildi.

Arslan köy işgal ediliyor

Yedeksubay Mustafa Nail komutasındaki bölük 28 Şubat 1920 de Güzeloluktan aldığı iki kılavuzla karlı ve tipili bir havada yürüyüşe geçti. Geç vakit Mersin’in Sorkun köyüne ulaştı. Köy halkı fedaileri sevinçle karşılayarak istirahatlerini sağladılar, Burada, işgâl bölgesinde üç kişilik Müdafaa-i Hukuk heyeti kuruldu. Ertesi gün erken saatlerde yoluna devam eden müfreze kar tepelemek ve yol açmak üzere köy halkı tarafından sağlanan on kişilik bir kılavuz ekibi alarak akşama yakın Arslanköy’ün batısında Mersin çayı’nın kaynağı olan Yedigöz denen yere ulaşıp burada bir köy evine konuk oldular. Komutan daha önce kendisine yardımcı olabileceğini tesbit ettiği Başçavuş Hüsnü’ye haber göndermekle beraber her ihtimale karşı tertibat aldırdı. Bir miktar silahlı kimselerin köy civarına geldikleri haber alınınca Arslanköy’den çolak Hasan (Yırdıran) müfreze komutanı ile temasa gelerek bunların soyguncu çetesi olmayıp Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile kurulan Kuvayi Milliye müfrezesi olduğunu öğrenmiş ve dönüp durumu Arslanköy’lülere anlatması üzerine müfreze 1 Mart 1920 sabahı Arslanköylüler’in coşkun sevgi gösterilerile karşılandı. Mersin’in en büyük köylerinden biri olan Arslanköy’ün bu suretle Kuvayi Milliye’ye katılması kuşku içinde bulunan diğer köyleri de uyarmış, örnek olmuş ve milli kuvvetlerin her tarafta gösterilerle karşılanmasında öncülük yapmıştır.

Müfreze doğruca jandarma karakoluna gitti. Jandarma karakol komutanı ve erler de Kuvayi Milliye’ye katılmayı kabul ettiklerinden silah üzerine yemin ettirilerek bu kabulleri teyid olundu.
Kuvayi Milliye’nin Arslanköy’e geldiği ve jandarma karakolunun katıldığı haberinin etrafa sızdırılmamasına ve jandarmanın eskisi gibi vazife görmesine, kendi takımı ile temasını sürdürmesine fakat Kuvayi Milliye hakkında bilgi vermemesine karar verildi.

Arslanköy’de müdafaa-i Hukuk Heyeti şu şekilde kuruldu:
1 – Ali Yıdıran (Çolak Ali);
2 – Keşli Molla Mehmet Gürbüz,
3 – Köle Hacı Veliyüddin Efendi,
4 – Darendeli İlyas Kâhya (Muhtar).

İleri harekatâ ait rapor ve yazışmalar
Tarihî birer belge olmaları bakımından fedai müfrezeler komutanlığı ile bölük komutanları arasında ileri harekâta ait rapor ve yazışmaları aynen kaydediyoruz. Birinci Bölük Komutanı Kozan’lı Nail Mağara’da bulunan fedai müfrezeler komutanlığına şu raporu göndermiştir:
Mağara’da Müfreze Komutanlığına;
Sorkun
28 Şubat 1920

28 Şubat’ta Güzeloluk’tan hareket ettim. Sıkı bir yürüyüş ile öğleden sonra Mersin’in Sorkun köyüne ulaştım. Kariye halkı bizleri çok iyi karşıladı. İstirahatimizi temin ettiler. Derhal Müdafaa-i Hukuk Teşkilâtı kurduk. Bir de bu köyden Güzelolu’ğa bir telâki seçtirdik.
1 Mart 1920′de Mersin’in Efrenk köyüne hareket edeceğiz. Burada birtakım jandarmanın da bulunduğu öğrenildi. İnşallah burayı kolayca işgal edeceğimi ümit etmekteyim. Sonucu ayrıca arzedeceğim efendim.

Müfreze Komutanı
Mustafa Nail

Bu raporu alan fedai müfrezeler komutanı Emin Arslan Bey Güzeloluk’ta bulunan Yedekteğmen Genç İzzet’e (Tevfik Bölgen) şu emri vermiştir:

Güzeloluk’ta Tevfik Efendi’ye,
Mağara

2 Mart 1920

1 – Mustafa Efendi’nin Efrenge işari ahire kadar gitmemesi yazılmış ise de bu emrimi almadan hareket ettiği anlaşılmıştır. Mumaileyhi takviye etmek lâzımdır.
2 – Oradaki mevcutla emrimi alır almaz onbeş günlük erzaklarını da oradan alarak Sorkun’dan Mustafa Nail efendiyi takviye etmek ve muamaileyhle irtibat sağlamak lâzımdır. Harekâta geçilmiş olduğundan haberler muntazaman ve süratle bildirilecektir. Elinizdeki kanun gereğince vazifesini lâyıkıyle yapmıyanların cezası idam olduğunu bilirsiniz.
Harekatı Milliye Müfrezeleri Komutanı
Binbaşı Emin Arslan

Tahşiye: Müstaceldir. Tehiri mucibi tecziyedir.

Efradınızdan bir çavuş komutasında 10 neferi Gölpınar’ın altındaki Dinikâr boğazına yerleştiriniz. Külli ile de Sorkun’da Mustafa Nail efendi’yi takviye edeceksiniz.
Fedai müfrezeler komutanı birinci bölük komutanı Mustafa Nail’e de şu emri göndermiştir.

Sorkun’da Birinci Bölük Komutanı

Mustafa Nail Efendi’ye;

1 – Güzeloluk Müdafaa-i Hukuk Reisi ile müştereken yazdığınız tahrirât üzerine ve gösterilen espaba binaen işari ahire kadar Güzelolukta kalmanızı size bir tahrirat ile bildirmiştim. Bu emrimi almadan Aslanköy’e hareket edildiği anlaşılıyor.
2 – Seni Sorkun’da takviye etmek üzere 20 mevcutlu Tevfik Efendi müfrezesini Sorkun’a gönderiyorum. Göreyim seni Kozanoğlu. Cenabı Hak muvaffakiyetleri ihsan buyursun. Harekâtından ve icraatından beni her gün haberdar ediniz. Sorkun’da Tevfik efendi ile irtibat tesis ediniz. Arslanköy ile Mersin arasındaki telefon hattını tahrip etmeyi unutmayınız oğlum. Mart 1920.

Harekâtı Milliye Müfrezeleri Komutanı

Emin Arslan

Güzeloluk’tan hareket eden Şahin Efe komutasındaki ikinci bölÜk ile Alata istikametine hareket eden Doğan Efe (Ali Rıza Timurtaş) komutasındaki üçüncü bölük Karahadır’lı sırtlarında birleşerek burasını işgal etmiş ve jandarma karakolunu teslim almıştır. hizmetler.site Her iki bölük yürüyüşüne devam ederek Alata’yı da işgâl edip jandarma karakolunu teslim almışlardır.

Fransızların hazırlıkları

Fransız işgâl makamları, Mersin ve havalisine mürettep Emin Arslan Bey komutasındaki müfrezelerin 15 Ocak 1920 de Mut’a geldiklerini ve buradaki gelişmeleri Mağara’daki ajanlarından, Mağara’ya gelişlerini de Silifke’deki ajanlarından haber alarak durumu dikkatle izlemekteydiler. Ancak Mağara’nın Kuvayi Milliye’nin Sıkı kontrolu altında bulunması yüzünden son gelişmelerden bilgi alamamakta ve kuşkulanmakta idiler.

İşgal makamlarınca mevsim kış olduğundan dağ köy yolları ve patikalar karla kapalı ve geçit vermez durumda, oldukları bilindiğinden batıdan yapılacak herhangi bir hareketin ancak Köypınar’ı – Karahadıl’lı – Erdemli arasından yapılabileceğini hesaplayarak ona göre hazırlık ve tertibatta bulunuyorlardı.

Jandarma taburunun bu bölgede merkezi Tömük’te olmak üzere Elvan’lı takımı vardı. Karayakup, Karahadır’lı Alata ve Mezit’li karakolları bu takıma bağlı bululuyorlardı. Bu takımda yoğun bir hazırlık başlamıştı. Merkezdeki teğmen Antranik bu takıma atanmış ve görevine başlamıştı. Yardımcılığına da asteğmen Hayrettin getirilmiş, Elvanlı takımı eski komutanı Başçavuş Dervişi Karahadırlı karakol komutanlığına atayarak oradaki Başçavuş Yahya (Tansal) yı da Tömük merkezine almıştır. Karayakup karakolunda bir jandarma bırakarak karakol komutanı Tarsus’lu Müştak çavuşla onbaşı ve erleri Elvanlı’ya getirmişti. Aynı şekilde Mezit’li karakolunu da Elvanlı’ya aktarmış, ancak Alata’daki Dağlı köyünden Halil Çavuş komutasındaki karakolda değişiklik yapmamıştı. Bu atama ve değiştirmeler ile Fransız’ların jandarma kuvvetlerini toplu bir halde bulundurmak istedikleri anlaşılıyordu.

Diğer taraftan Alata köprüsü doğusunda bulunan gümrük merkezindeki Fransız süvari birliği de takviye edilmişti. Antranik ayrıca Mersin seyyar jandarma bölüğünden de güvendiklerini seçerek Tömüğ’e getirmişti. Bunları düzenledikten sonra merkezden cephane de aldırmış ve takımını da alarma geçirmişti. Bu arada Silifke – Mersin yolunun Alata köprüsü doğusunda sıkı yoklamalar başlamış, köypınar ve Karahıdır’lı tepelerinde gözetme yerleri kurulmuş, telâki devriyeleri dolaştırılmağa başlanmıştı.

Mersin jandarma taburu 17 Şubat 1920 tarihinde aldığı emirle silah değiştirmiş, cephanelerini almış; kumanyalarını hazırlamış, her an harekete hazır olarak alarma geçmişti. Fransızlar, jandarma yönünden bu tertipleri alırken kendi birliklerini de gizliden gizliye hazırlamaya başlamışlardı.

Jandarmada kaynaşma

Fransız işgâl makamları, Kuvayi Milliye’ye karşı Mersin – Silifke sınırı üzerinde bu tedbirleri aldıkları sırada ilk Kuvayi Milliye müfrezesinin Mersin sınırına geçeceğinin duyulması üzerine seyyar jandarma bölüğü ve merkez takımında bulunan gönüllü Türk jandarmaları arasında bir kaynaşma başlamıştır. Bu kaynaşmayı Seyfi (Köroğlu) çavuş organize ediyordu. Gizliden gizliye yapılan propaganda ve anlaşmalar sonunda 20′yi aşkın bir ” gönüllü müfrezesi Kuvayi Milliye’ye katılmak üzere hazırlanmıştı. 23 Şubat 1920 de yaptıkları gizli toplantıda aldıkları karara uyarak silâhlarını depodan değiştirmişler, alabildikleri kadar cephane almışlar, fişeklik ve benzeri noksanlıklarını tamamlayarak harekete hazır duruma gelmişlerdi. Kuvayi Milliye’nin Mersin sınırını geçtiğini öğrendikten sonra da, hareket gününü, izliyecekleri yolları kararlaştırmak üzere 26/27 Şubat 1920 gecesi yaptıkları toplantıda tesadüfen bulunan jandarma çavuşu Ahmet (Oğuzbaş) ın seyyar bölük komutanı Galip Tekin’i durumdan haberdar etmesi üzerine Galip Tekin Seyfi Köroğlu ve arkadaşlarını gizlice çağırtarak onlara zamanı geldiğinde kendisinin ve bütün jandarma teşkilatının Kuvayi Milliye’ye katılacağını, öyle bir harekete vakitsiz başladıkları taktirde Fransız’ların ona göre tedbir alarak Türk jandarma ve subaylarını vazifeden uzaklaştıracaklarını ve böyle bir halin memleket yararına aykırı olduğunu söylemiş yapılacak bu hareketi önlemişti.

Bir hata ilk şehit

Arslanköy karakol komutanı Başçavuş Ali Paşa (Vuruşkan) Kuvayi Milliye’nin gelişi sırasında ağır hasta olarak muhtarın evinde yatmakta ve karakol komutanlığını vekaleten Hacı onbaşı yapmakta idi.

Kuvayi Milliye’nin Yedigöz’e geldiğini öğrenen Hacı onbaşı, henüz telefon irtibatı kesilmediğinden bu haberi telefonla Erçel’de bulunan takım komutanı Teğmen, Emin Semre’ye (Dolunay) bildirmiştir. Emin Semre de aldığı bu haberi aynen Mersin jandarma tabur komutanı Yüzbaşı Haydar Bey’e telefonla ulaştırmıştır. Haydar Bey’in gelen kuvvet hakkında bilgi istenmesi üzerine de telefon irtibatı kesildiğinden Arslanköy karakol komutanına (Gelen müfreze komutanının adı, mevcudu, silâhlarının cinsi, yeni kuvvetler gelip gelmediği ye karakolun durumunun bildirilmesi) hakkında yazdığı mektubu bir atlıyla göndermiş, fakat bu atlı Arslanköy sınırındaki gözcüler tarafından yakalanarak elde edilen mektup birinci bölük komutanı Teğmen Kozan’lı Mustafa Nail’e götürülmüştü.

Mustafa Nail, durumu incelemeye lüzum görmeden Kuvayi Milliye’nin gelişinin gizli tutu1acağı hakkında verdiği emrin yerine getirilmemesinin karakol komutanı Başçavuş Ali Vuruşkan tarafından yapıldığını sanarak Çeceli’li Hasan Çavuşu (Bağlar savaşında şehit oldu) 5 fedai ile muhtarın evine göndermiş ve Başçavuş Ali’yi öldürmüştür.

Silâh sesleri üzerine feci durumu öğrenen Hasan onbabaşı, Mustafa Nail’e koşarak Ali Vuruşkan’ın rahatsızlığı dolayısıyle ve vekili sıfatiyle Kuvayi Milliye’nin gelişini Erçel takım komutanlığına kendisinin bildirdiğini ve eğer ortada bir suç varsa vurulması gereken kişinin kendisi olduğunu pervasızca haykırması üzerine Mustafa Nail yaptığı bu hatadan dolayı çok üzülmüş ve bu üzgünlüğünü her vesile ile tekrarlamıştır.

Haksız yere öldürülen Ali Vurşukan’ı İçel Kurtuluş savaşının ilk şehidi olarak rahmetle anarız.

Seyyar jandarma bölüğü kuvayi milliyeye katılıyor

Jandarma tabur komutanı Yüzbaşı Haydar Bey (Emekli Albay Haydar Gülener, rahmetli) Erçel takım komutanından Kuvayi Milliye’nin Efrenge geldiği haberini aldıktan sonra Mersin Fransız güvernöru Binbaşı, Anfre’ye giderek alarm durumunda olan seyyar jandarma bölüğünün çeteleri tenkil etmek üzere gönderilmesini teklif etmiş ve aldığı müsbet cevap üzerine bölük komutanına derhal hazırlanıp hareket etmesini emretmişti. Yapılan görüşme ve anlaşmalara göre seyyar jandarma bölük komutanı civar yerlerde bulunan karakolları da emrine alarak harekete geçecek ve Kuvayi Milliye’ye katılacaktı.
Bu karara göre merkeze bağlı karakollardan Buluklu’daki çavuş Eyüb Sabriye (Asteğmen Eyüp Sabri Yılmaz rahmetli) komutasındaki karakol erleri ile Erçel’de seyyar bölüğe katılması emri verilmiş, Kazanlı, Karacailyas ve Yakaköy’deki karakollara süvari jandarmalar gönderilerek hazır durumda bulunmaları tebliğ edilmişti. Ayrıca bu süvarilere görevlerini yaptıktan sonra Erçelde bölüğe katılmaları emri verilmişti. Merkezden 10 süvaride irtibatı sağlamak üzere seyyar bölük emrine alınmıştı.
Üsteğmen Galip Tekin son olarak bölüğünü gözden geçirmiş, hastaları ayırtmış, düşük çaplı silahları değiştirmiş ve erlere götürebilecekleri kadar cephane dağıtmış aileleri ile de vedalaşmalarına izin vermiş, gece nöbetçilerini düzenlemiş, 5 günlük komanyalarını dağıtarak bölüğünü hazır duruma getirdikten sonra Haydar Bey’le son görüşmesini yapmıştı. Ancak bütün bu hazırlıklar sırasında dikkati çekmemek ve bir sızıntıya meydan vermemek üzere bütün erlere aynı şekilde muamele yapmaya dikkat etmişti. Çünkü, bölük erleri arasında Ermeni ve diğer şüpheli gönüllü jandarmalar da bulunuyordu.
3 Mart 1920 Salı günü sabahın erken saatlarında 60 erbaş ve er, 10 süvari ile harekete geçen seyyar jandarma bölüğü Menteş – Emirler yolu ile akşama doğru Erçel’e vardı. Buluklu karakolu da aldığı emire uyarak Emirler’de bölüğe katılmış, Kuzucubelen karakoluna da haber gönderilerek bu karakolun katılması da sağlanmıştı. Jandarma bölüğü Erçel’de yerleştikten ve gerekli tertibatı aldıktan sonra bölük komutanı Galip Tekin ve Erçel takım komutanı Emin Semre durumu görüşerek şu karara varmışlardı:

1 – Milli mücadeleyi desteklemek üzere Kuvayi Milliye’ye katılacakları Arslanköy’deki müfreze komutanına bildirilecek;
2 – a) Ancak jandarma ailelerinin Mersin’de bulunmaları dolayısıyle Fransız’lar tarafından onlara bir kötülük ve zulüm yapılmaması için bu katılma sun’i bir çarpışma ile kamufle edilecek;
b) Şüpheli jandarmalar muhafaza altına alınmakla beraber merkezde bulunan erbaş ve erlerin de Kuvayi Milliye’ye katılmaları çareleri aranacak;
c) Merkezdeki depodan bir miktar daha cephane getirilmesi sağlanacak, durumu şüpheli gösterecek her türlü hareketler önlenecek;
ç) Erçel takımının ve diğer karakolların katılması ile mevcudu 133′ü bulan seyyar bölük Kılavur sırtlarında mevzilenerek durumun gelişmesini bekleyecek.

Bu kararların Kuvayi Milliye komutanına ulaştırılması ve alınacak tertibatın düzenlenmesi için Eyup Sabri çavuş’ görevlendirildiğinden 4 Mart 1920 sabahı erkenden Arslanköy’e hareket etmiş, seyyar bölük te Kılavur sırtlarında mevziye girmişti.
Görevini dikkatle başaran Eyüp Sabri çavuş Kılavur’a dönmüş ve Kuvayi Milliye komutanının seyyar bölük komutanı ile görüşmek isteğini ulaştırmıştı. Bölük komutanı Galip Tekin tereddüt etmeden bu isteğe uymuş ve Eyüp Sabri çavuşla yola çıkarak Medreselik mevkiinde Mustafa ile buluşarak sarmaş dolaş olmuşlardır. Varılan mutabakata göre; .
Her iki müfreze Kılavur sırtlarında mevzilenmişler, yakılan ateşler ve verilen işaretler üzerine kısa bir çarpışma ve ateş gösterisi yapmışlar ve karşılıklı okunan ezan sesleri ile ateşi Kesmişlerdi.
Seyyar jandarma bölüğü Kılavur köyü doğu yolu gerisine çekilmişti. Kararlaştırılan anlaşmaya göre buradan bir süvari Mersin jandarma tabur komutanlığına gönderilerek: “5 Mart 1920 günü sabahın erken saatlerinde Kılavur sırtlarında  başlayan çarpışmanın  şiddetlendiği, çeteler üstün kuvvetde olduklarından acele takviye ve cephane gönderilmesi” istenmişti.
Yine 2 komutanca alınan karara göre: Mersin seyyar jandarma bölüğü, Topaktaş – Fındıkpınar’ı yolu ile karargâhı Arslanlı’da bulunan fedai müfrezeler komutanı emrine hareket etmiş, bu arada Başçavuş Şevki (Güraltay) komutasındaki Dinikar (Tepeköy) karakolu da bölüğe katılmıştı.
Diğer taraftan Dinikar karakolunun asıl komutanı Kara Çavuş (sonradan Tegmen) Veysel Arıkol da 5 Mart 1920 de Erçel’de Mustafa Nail’le mülâki olmuş, emrinde olduğunu bildirmiş ve seyyar jandarma bölüğüne katılması emrini alarak Sorkun’da bölüğe iltihak etmiştir.
Fedai müfrezeler birinci bölük komutanı Mustafa Nail de Erçel’e giderek teşkilâtını düzenleme ve genişletmeye devam etmiştir. Millî müfrezeler Erçel’de halk tarafından coşkun gösterilerle karşılandı. O sırada’ Erçel’de Nahiye Müdürü olan Tahsin bey ve köyün nüfuzlu şahsı olan Hacı Yusuf ağa zade İsa (Ersoy) efendi de müfrezeye büyük bir ilgi göstererek her türlü ihtiyaçlarının temininde birinci derecede âmil olmuşlardır.
Diğer taraftan, millî müfrezelerin Erçel’e geldiğini haber alan Kerimler köyünden Osman Muzaffer (Koçaşoğlu) Birinci Cihan Savaşından tanıdığı Müfreze Komutanı Mustafa Nail’i ziyaret etmek üzere 6 Mart 1920 da Erçel’e gitmiş ve kendisine Mersin ve köylerinin genel durumu hakkında bilgi vermiş ve ileri hareketler hakkında mutabık kaldıktan sonra köyüne dönerek dört deve yükü erzak ve ikiyüz lira para yardımında bulunmuştur.
Bu arada Müfreze Komutanı, kendi emniyetini temin maksadile stratejik bir mevki olan Başna’lar Kalesinde ileri karakol tertibatı almıştır.

Mersin’den takviye ve cephane gönderiliyor
Seyyar jandarma bölük komutanı Üsteğmen Galip Tekin’in merkezden takviye ve cephane istemesi üzerine jandarma tabur komutanı Yüzbaşı Haydar Bey, 50 kişilik bir müfreze ve 3 katır yükü cephane ile takım komutanı Teğmen Cemil’ (Özden rahmetli)i Başnalar köyü istikametine göndermişti. Başnalar köyünde Galip Tekin’in Kuvayi Milliye’ye katıldığını öğrenen Cemil Özden Erçel’e giderek Mustafa Nail ile görüşmüş ve jandarma bölüğüne iltihak emrini aldığından takımı ile birlikte Dinikirda bölüğe katılmıştır. Bu katılmayı haber alan Fransız makamları, Cemil Özden’in kardeşi ve ailesi efradını tevkif etmiş ve hertürlü işkenceyi reva görmüşlerdir.

Adil Efe’nin Çamalanı istikametine akını
Kuvayi Milliye’ye katılışından sonra “Adil Efe” takma adını alan Arslanköy’lü Başçavuş Hüsnü fedai müfrezeler birinci bölük komutanı Teğmen Mustafa Nail’den ayrılarak Belenkeş’liğe gelmişti. Yanındaki kuvvetten bir kısmını Belenkeş’likte bırakarak 16 kişilik seçme bir kuvvetle Çamalan’ı istikametinde bir akın yapmayı tasarlayarak Belenkeşlik’ten hareketle, Tarsus’un Namrun nahiyesi doğusundaki Darıpınar’ı köyüne vardı. Halkın da yakın ilgi ve desteğini gören Adil efe, burada Tekel’i oğlu Mustafa ağadan aldığı bir habere göre Ermeni jandarma Takım Komutanı Bedros çavuş komutasında 30 kişilik bir müfrezenin 25 Mart 1920 günü Karageçit köprüsünü tahribe geleceğini öğrendi. Aynı günün erken saatlerinde Karageçit köprüsünün batısında pusu kurdu. Tekeli oğlu Mustafa ağa, jandarma takımı arasında bulunan ve eşkiya Kara Yusuf çetesini imha ettiği söylenen Fransız taraflısı İbrahim Çavuş adındaki şahsın çok yaman bir atıcı olduğunu ve bindikleri hayvanların donları hakkında da bilgi verdiği için Adil Efe ona göre tedbirli davranmış, kendisi İbrahim Çavuş’a ve seçtiği iki atıcı arkadaşını da Bedros çavuşla yanındaki atlı Karabet’e ateş etmelerini kararlaştırmıştı. Bu tertibattan habersiz olarak hiçbir tedbir almadan Karageçit köprüsüne gelen müfrezenin elebaşıları ilk atılan kurşunlarla derhal yok edilmiş ve çoğunluğu Türk olan jandarmalar da müfrezeye katılmışlardı.
Bu olay bölgede çok müsait bir tesir yarattığından jandarmadan başka müfrezeye katılanlar olmuş ve mevcudu 34 kişiyi bulmuştu. Ayrıca bölgede bulunan Tekeli oğlu Mustafa, Dede ve Derviş Ağa, gibi tanınmış kişilerde müfreze kurmakla meşgûl bulunuyorlardı. Karageçit’ten hareket eden müfreze Mart’ta Çamalanı’nı basarak buradaki Fransız kuvetlerini yok etmiş ve mevcut jandarmanın da katılmasını sağlamıştı. Burada 9 düşman esir edildi.
Sıra Pozantı yolu üzerinde mühim stratejik bir mevki olan Kadir hanını işgale gelmişti. Burada mühüm bir Fransız kuvveti bulunuyordu. O gün Müfreze doğudaki dağ eteklerinden Kadirhanı’na yaklaştı. O sırada aldığı emir üzerine bu bölgeye gelen istihkâm Üsteğmeni Cemal Efe (merhum Albay Cemal Ziyal) mevcut kuvvetlerin komutasını eline alarak Kadirhan kuşatma ve baskınını idare etmiştir. Müfrezeye katılanlar ve baskına iştirak edenler arasında Yanıkkışla’lı Tekeli oğlu Mustafa, Kara Hacı, Molla Nasuh, jandarmadan Cevdet ve Kemal Çavuşlar, Abdurrahman Kâhya, Cin Osman, Koca bucaklı Hasan, Deli Mehmet Ağa, Polat’lı Emin ve Fettah Ağalarla Damlama jandarma karakol komutanı Hamdi Çavuş bulunuyorlardı. Önce düşmanın Tarsus’ta olan ulaşımı telgraf tellerinin kesilmesi ile kesildi.
Kadirhan’da kuşatılan düşmana teslim olmaları için yapılan tekliflere silahla karşı koyduklarından burasının yakılması kararlaştırıldı. Hanın damına çıkan Gülekli Lütfi tarafından çatıdan gazlı paçavralarla tutuşturularak yakıldı. Ancak bu sırada Lütfi’ye omuz vererek dama çıkmasını sağlayan Şıhlı köyünden Abdurrahman (Çırak) şehit düştü. Burada da düşmandan 21 esir alındı.
Tarsus – Pozantı karayolu bu suretle Fransız karakollarından temizlendikten ve bu yolun emniyeti sağlandıktan sonra sıra demiryolu ulaşımının kesilmesine gelmişti. Bu bölgeyi çok iyi tanıyan Kızıldağlı Hacı Osman yanına aldığı istihkam eri ile Yaramış köprüsünü attıktan sonra 2 Nisan’ 1920 gecesi Durak ve bucak istasyonları da köylülerin yardımı ile işgal edildi. Buranın işgâlinde Tepeçay’lak ve Durak jandarma karakol komutanları Zekeriya Karayayla’lı ve Osman Polat’ın fedakarlıkları görülmüştür. Hacıkır’da bulunan Fransız karakolunun kuşatılmasında da vazife gören Adil Efe buranın zaptından sonra aldığı emir üzerine Mersin grubuna döndü.

Tarsus’ta bir bayrak olayı
Fransızlar’ın kendi maksatlarına alet olabilecek kişileri muhtelif görevlere tayin etmek suretile bölgede tam bir sömürge politikası güttüklerine muhtelif vesilelerle değinmiştik. Bu politikanın tipik bir örneği de Tarsus’ta cereyan etmiştir.
Aslen Ceyazir’li ve Türk muvazzaf subayı olan Fethi adındaki şahıs Türk ordusunun Çukurova’yı boşaltması sırasında Tarsus’ta kalmış ve Fransız işgâlinden sonra Guvernörlük baştercümanlığı görevine tayin edilmişti.
Kardeşi subay adayı Fevzi ise, Adana’da açılan Jandarma okulunda bir süre staj gördükten sonra def’aten Üsteğmenlik rütbesile Tarsus Jandarma bölüğü Merkez takım komutanlığına atanmıştı.
Tarsus’tan evli olan bu iki kardeşten Fethi’nin nisbeten daha makul hareketlerine rağmen Fevzi koyu bir Fransız taraftarı kesilmiş ve her fırsatta Türk’lere ve Türk’lüğe hakaretten çekinmemiştir.
Bu gönüllü Türk jandarmalarından Fuat Çavuş’la, Hacı Emin (Talas) ve Abdürrezak (Kıral) jandarma deposunda buldukları bir Türk bayrağını temizledikleri sırada depoya giren Fevzi ne yaptıklarım sormuş ve Türk bayrağını temizlediklerini öğrenince çileden çıkarak:
– Bu paçavraya hala mı itibar ediyorsunuz? Siz bugün bir büyük devletin himayesinde yaşıyorsunuz. Buna memnun olup şükredeceğiniz yerde nankörlük ediyorsunuz, demiş ve ellerinden aldığı bayrağı yırtarak çizmelerini sildirmiştir. Bu hale tahammül edemiyen Türk jandarmaları olayı ağlayarak takım Başçavuş Hilmi efendi’ye haber vermişler, tanıkları yanına alan Başçavuş Hilmi doğruca Guvernör Kostilyer’e giderek durumu anlatmış ve tanıkları da dinliyen Guvernör Fevzi’yi çağırarak tekdir etmişse de olay böylece kapanmıştır.

Fevzi esir ediliyor
Kuvayi Milliye’nin teşkilâtlandığı günlerde, Karatiken’de jandarma takım komutanı olan Ermeni asıllı Teğmen Setrak Karatiken’in milli kuvvetler tarafından basılacağı endişesile Tarsus’a kaçmış, Karatiken Nahiye merkezinde bulunan jandarmalar da başlarında Fuat Çavuş olduğu halde Kuvayi MUliye’ye katılarak Gözne’ye çekilmişlerdi. Bu arada, Nahiye Müdürü olan Şükrü (Gül rahmetli) de kendisini davet eden ve bu bölgede teşkilât  yapan Musalı’lı Teğmen Veli Haşim’in tavsiye ve direktifi ile Erçel’e oradan da Silifke’ye gönderilmiştir.
Bu arada Gözne’de bulunan jandarmalar tarafından jandarma bölük komutanı Yüzbaşı Hilmi bey’e bir rapor gönderilerek Gözne’ye kadar geldikleri halde çetelere rastlanamadıklarını bildirmeleri üzerine Guvernör Kostilyer tarafından Merkez takım komutanı Fevzi’nin Gözneye giderek çeteler hakkında bilgi alması ve mümkün olduğu takdirde imha etmesi kararlaştırılmış ve Fevzi yanına aldığı jandarmalarla Karatiken üzerinden Gözne  istikametine harekete geçmiştir.
Fevzi’nin Kuvayi Milliye üzerine hareketini öğrenen, gerek Tarsus’ta bulunduğu sıralarda, gerek sonradan Kuvayı Miliye’ye iltihakında değerli hizmetleri görülen Karamehmet zade Hafız Mehmet bey, akrabası Yanpar’lı Hüseyin efendi’ye bu haber ulaştırılmış, o sırada Belenkeş’likte müfrezesini kurmuş olan Y. Üsteğmen Osman Koçaşoğlu’na durum bildirilmiş olduğundan Fevzi’nin pusuya düşürülmesi için gerekli tertibat alınmıştır.
Durumdan habersiz olarak Gözne’ye hareket eden Fevzi Musalı köyünü geçip de Sarınç mevkiine geldiği sırada birden önüne çıkan kendi jandarmalarını görünce çok memnun olmuş ve:
– Aferin! Jandarma dediğin böyle olmalı… şeklinde konuşmak istemişse de bayrak olayından yüreği yanık  olan Jandarmalardan Hacı Emin (Talas) atının gemine sarılarak aşağı indirip belindeki tabancasını almış ve kolundaki yeşil Fransız apoletlerini söktükten sonra:
– Burarsı Fransız’ların idaresinde değil Kuvayi Mil1iye’nin emrindedir. Senden Türk bayrağını yırtıp çizmelerini sildiğinin hesabını soracağız, demesi üzerine durumun ağırlığını sezen Fevzi, aşağıdan almış ve binbir vaitte bulunmuş’ isede tutuklanarak Belekeş’liğe getirilmiş ve oradan kendi jandarmalarının korumasında o günlerde kararğâhı Lâmas’ta bulunan Fedai Müfrezeler komutanlığı emrine sevkolunmuştur.

Fevzi kurşuna diziliyor
Fevzi kaçmayacağı ve Kuvayi Milliye’ye canla başla hizmet edeceği hakkında vermiş olduğu vade ve yemine rağmen bir gece Küçük Fındıkpınar’dan jandarmaların uykuda olduğu sırada don-gömlek yola düşmüşsede kese yollardan arkasına gönderilen Karayakup muhtarı Süleyman efendi tarafından Mersin’e yaklaştığı sırada yakalanmış ve tekrar jandarmalara teslim edilmiştir.
Fevzi’yi teslim alan jandarmalar Abdürrezak (Kıral)ın başkanlığında Hacı Emin (Talas), Durmuş (Köksal) ve Hüseyin (Tümer) den bir Harp divanı kurup sanığı muhakeme etmişler ve:

1 – Türk bayrağını parçalama ve hakaret etmesinden;
2 – Yeminle söz verdiği ve subay olduğu halde düşmana kaçmasından; Suçlugörülerek idamına karar verip KURŞUNA dizmişlerdir.

Fransızlar Fevzi’yi arıyor

Fransız’ların  yaptıkları teşebbüs üzerine Fevzi’nin akıbeti hakkında Silifke As. Şubesi Başkanı ve 4. Mıntıka Komutanı Binbaşı Emin (Mengenli) bey’den bilgi istemiş ve onun sorması üzerine Fedai Müfrezeler Komutanı Milis Yüzbaşı Emin Arslan (Karakaş) tarafından rapor verilmiştir:
“Tarsus Jandarma subaylarından ve Fransız teb’ası Fevzi efendi, müfrezelerim tarafından esir alınmamıştır.
Belenkeş’lik civarında milli kuvvetlere tesadüf ediyorlar ve (İşte eşkiyalar, ateş açın!…) diyor. Ateş açılıyor.
Fakat karşı tarafın eşkiya değil, milli kuvvetler olduğunu anlayan Tarsus jandarması ateşi kesiyor. Fevzi efendi bu karışıklıktan faydalanarak Tarsus’a doğru firar ediyor elde edilen bilgi budur.”
(İçel Kurtuluş Savaşı – Emin Arslan Karakaş, Cilt: 1, sahife: 50 – 51)
Diğer taraftan Fevzi’nin esareti üzerine Silifke’ye gönderildiği hakkında özel olarak kendisine teminat verilen Guvernör Kostilyer’in tercümanı Fethi hareketlerini İslâh lüzumunu duymuş ve velinimeti olan Türk’lere karşı daha müsait bir davranış takınmıştır..………….KİTABIN DEVAMI İÇİN BU SATIRI TIKLAYIN……………..

Biyografik Bilgi

scroll to top