,

KURTULUŞ SAVAŞINDA İÇEL – YEDİNCİ BÖLÜM

Gözneli-Gök-Mehmet-e1413449790966.jpg

KİTABIN BAŞ TARAFINA DÖNMEK İÇİN BU SATIRI TIKLAYINIZ……………………………..

MERSİN VE TARSUS CEPHELERİNDE
– MÜDAFAAİ HUKUK TEŞKİLÂTI
– Mersin ve Tarsus cephelerinde Müdafaai Hukuk

Fedai Müfrezeler 1. Bölük Komutanı Teğmen Kozan’lı Mustafa Nail’in Arslanköy’e gelişinden sonra burada ilk Bucak Müdafaa-i Hukuk Heyetini teşkil ettiğine yukarıda değinmiştik. Milli teşkilâtın günden güne gelişmesi üzerine bunların yiyecek, giyecek vesair ihtiyaçlarını karşılamak üzere eldeki talimata uyularak 19 Mart 1920 de Belenkeşlik’te Tarsus Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı kurulmuştur. (O zamanki mülki teşkilatta Belenkeş’lik Tarsus’a bağlı idi)
1 – Başkan: Belenkeş’likten Hacı İshak Ağa (Bağlar Savaşında şehit),
2 – Üyeler: Evcili’den Ramazan Hoca,
3 – Koruma’dan Esat Mustafa Ağa.
4 – Esenli’den Halil Efendi;
5 – Yampar’dan Hüseyin Efendi;
6 – Çelebi’liden Hacı Sakar Ömer Efendi;
7 – Belenkeşlik’ten Mehmet Hoca.

Bu suretle kurulan Müdafaa-i Hukuk Heyeti, o günlerin en mühim ihtiyacı olan silah ve cephane temini için Konya Ereğli’si Müdafaa-i Hukuk Heyetinden yardım İstemeyi kararlaştırmış ve Kadınlı aşiretinden temin edilen üç delikanlı bir mektupla Ereğli’ye gönderilmiştir. Bu arada Erçel’de de Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı şu suretle kurulmuştu:
1 – Başkan: Hacı Yusuf Ağazade İsa efendi;
2 – Üye: Rızvan Molla Mustafa;
3 – Emirler’den Kara Bey Molla Ali;
4 – Kayrak Keşli’den Molla Mustafa.

Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti başkanlığına seçilen Hacı İshak ağa okur yazar olmaması dolayısıyle yeni müfrezelerin kurulması ve vazifesinin daha genişlemesi Üzerine Müdafaa-i Hukuk başkanlığından kendi isteği ile ayrılmış, ve 24 Nisan 1920 de Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti grup karargâhı olan Karadiken’de ikinci defa şu suretle teşkil olunmuş ve eski heyetten görevi devr almıştır.

1 – Başkan: Halim Beyzade Salih (Güreş) Bey;
2 – Sarıkavak’tan Ömer Lütfi (Koç) Bey;
3 – Çelebili’den Hacı Sakar Ömer bey;
4 – Karatiken’den Ali Kâhya;
5 – Kösebalcı’dan Güllü Fakı Mehmet bey;
6 – Sebil’den Ahmet Kahya;
7 – Tepeköy’den Halil bey;
8 – Sadiye’den Hutağa;
9 – Namrun’dan Hacı Fakı.

Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti bu suretle kurulmakla beraber heyete yardımcı olmak iaşe ve saire hususlarda fiilen vazife almak üzere şu kişilerde yardımcı Üye olarak seçilmişlerdir:

1 – Belenkeş’likten Hacı İshâk ağa;
2 – Kristan köyünden Kara Fakı Mehmet Efendi;
3 – Sebil’den Hurşit Çavuş;
4 – Manas köyünden Bayezit Ahmet ağa;
5 – Ulaş’tan Beyzade Ömer Bey.

Diğer taraftan Tarsus çay’ı doğusunda kurulan ve sonradan “Kavaklıhan Grubu” na bağlanan müfrezelerin iaşe, malzeme ve sair ihtiyaçlarını karşılamak ve merkezi “Suphi paşa Çiftliği” olmak üzere ikinci bir Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti daha teşekkül etmiştir:

1 – Başkan: Sadık Paşa (Eliyeşil);
2 – Üyeler: Tarsus Müftüsü Hilmi (Toros) efendi; (*) 
3 – Tıs Halil zade Mustafa Efendi;
4 – Zayim Zade Halim (Gücük) Efendi;
5 – Akif zade Hilmi Efendi;
6 – Köylü oğlu Şevki bey;
7 – Kara Mehmet zade Hafız Mehmet bey;
8 – Gafur efendi zade Mahmut (Borhan) Efendi;
9 – Hüseyin Efendi zade Kemal Efendi (Borhan);

Bu arada cephedeki müfrezelere mümkün olan vasıtalar ile yiyecek, giyecek, ilâç ve saire yardımında bulunmak üzere bir “Tarsus gizli Müdafaa-i Hukuk Heyeti” kurulmuş ve bunların başkan ve üyelerinin Kuvayi Milliye’ye iltihaklarına kadar çok mühim hizmetleri görülmüştür. Bu heyete “Şeref oğlu İslâm” takma adıyla başkanlık eden Şuberizade Kemal Bey, bilhassa Fransızların mevcutları ve hareketleri hakkında gizlice Tarsus grubuna gönderdiği raporlarla Kuvayi Milliye’ye yapılacak hareketleri ve tertibatı önceden haber vermek suretiyle çok yararlı hizmet görmüştür.
Gizli teşkilat ilk defa Tarsus jandarma Başçavuşu Hilmi, Arap Kazım Leblebici Salih, Terzi Galip, Tıs Halil Zade Misbah ve Tabak Nuri tarafından kurulmuş daha sonra genişlemiştir. Bu teşkilatta çalışanların başlıcaları şunlardır:

1 – Başkan: Şeref oğlu İslam Bey (Kemal Şuberi);
Üyeler:
2 – Dava vekili Bahittin Bey (İçgören);
3 – Hafız Veyis Bey (Çiğdem);
4 – Kara Mehmet zade Hafız Mehmet bey;
5 – Tıs Halil Zade Mustafa Efendi.
Karatiken’de vazife gören Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti sonradan bazı değişikliklere uğramış bir süre Sadık Paşa (Eliyeşil), Gafur Efendizade Fahri Bey’ler başkanlık yapmışlardır.

Mersin Müdafaai Hukuk Teşkilâtı

Bazı arızî olaylar bilhassa fedai müfrezeler komutanı milis Yüzbaşı Emin Arslan Bey’in halktan toplanan paraları kendi sorumluluğu ve kasasında muhafaza etmek istemesi yüzünden Mersin Müdafaa-i Hukuk teşkilatının kurulması gecikmiş bulunuyordu. Buna mukabil Mersin’in birçok köylerinde müfreze komutanları tarafından üçer kişilik Müdafaa-i Hukuk heyetleri kuruluştu. Cephenin Mersin ve Tarsus grupları adıyla ikiye ayrılması sonucunda keyfi hareket edemiyeceğini takdir eden Mersin grubu komutanı Emin Arslan bey Mersin Müdafaa-i Hukuk heyeti teşkilatını meydana getirmenin lüzumuna kani olarak Çavuşlu köyünden Hıdıroğlu Ali, Mezit’lide Emin ve Çevlik’ten Tolluzâde Mehmet Hulusi efendilerle yaptığı istişarede civar köylerin ileri gelenlerinin ve bu arada Arpaçsakar’lar köyünden Yedeksubay Süleyman Fikri bey’i 1 Mayıs 1920 günü toplanmak üzere Çevliğ’e davet etmiş ve Mersin Müdafaa-i Hukuk Heyetinin kurulmasını teklif etmiştir. Bu arada söz alan Süleyman Fikri bey Birinci Cihan Savaşında muhtelif cephelerde bulunduğundan ve tecrübelerinden bahsederek düşmanların yurdumuzdan bir an önce kovulabilmesi için muntazam ve mazbut teşkilâta lüzum olduğunu ve bunların en önemlisinin Müdafaa-i Hukuk teşkilatını kurmak bulunduğunu belirterek bu teşkilatta kendine görev verildiği takdirde canla başla çalışacağını, kendi köyünde halen 15 silah mevcut olduğunu ve bir müfreze kurulacağını, icab ederse kendisinin de her zaman cepheye gitmeye hazır olduğunu bildirdi.

Bu toplantıda Silifke’den sağlanan (3500) liralık yardımı getiren Hakkâk oğlu Rahmi, Sami Arıkan ve Halil Göksu da bulunuyordu. Yapılan seçim sonunda “Mersin Müdafaa-i Hukuk Heyeti” şu zatlardan kuruldu:

1 – Çavuş’lu Köyünden Hıdır oğlu Ali Efendi (Başkan);
2 – Arpaçsakarlar köyünden Mutlu zade Süleyman Fikri Bey;
3 – Mezit’li köyünden Hacı Yahya efendi zade Emin Bey;
4 – Mezit’li köyünden Alim Bey;
5 – Çevlik köyünden Tollu zâde Mehmet Hulusi Bey;
6 – Erçel’den Hacı Yusuf zâde İsa bey;
7 – Çopurlu’dan Molla Efendi zade Şakir bey;
8 – Çiftlik’ten Ballı Hacı İbrahim bey;
9 – İlemin’den Hakkı bey;
10 – Karayakup’tan Hacı Ahmet bey;
11 – Bozon’dan Gök Molla Mustafa bey;
12 – Emirler’den Dereli Molla Mustafa bey;
13 – Dinikâr’dan Molla Süleyman bey;
14 – Arpaçsakarlar’dan Molla Hacı Resûl bey;
15 – Yalınayak’tan Mehmet Kâhya;
16 – Menteş’ten Şıh Mehmet oğlu Abdullah bey;

Bu suretle kurulan Mersin Müdafaa-i Hukuk Heyeti merkeziyesi aynı gün ilk olarak şu önemli kararları almıştır.

1 – Yukarıda adları yazılı 16 kişiden mürekkep “Mersin Müdafaa-i Hukuk Heyeti Merkeziyesi” adıyla bir heyet teşekkül etmiştir.
2 – Bu heyet bugünden itibaren inayeti  Rabbani ile vazifeyi mukaddeslerine başlamışlardır.
3 – Vazife mukaddestir. Bütün heyet azaları bizler vatani vazifelerimizi namus ve şereflerimizle ifa etmeye söz veriyoruz.
4 – Mıntıkamızdaki kuvvetlerin masarifatını temin etmek için başlıca menabii varidat olan ağnam resminin hermucibi emir 41,5 kuruştan tahsili lâzımdır.
5 – Aşar dahi heyet marifetiyle tahsil ve cemi edilecektir.
6 – Heyet şimdiye kadar olan varidat ve masarifatını tetkik edecektir.
7 – Heyetimizin teşekkül ettiği bucak heyetlerine bildirilecek ve yardımları istenecektir.
8 – İttifakla heyet başkanlığına Hıdır oğlu Ali Rıza Efendi, kâtipliğe Mutlu zade Süleyman Fikri bey, veznedarlığa Hacı Yahya Zade Emin bey seçilmişlerdir.
9 – Silifke Müdafaa-i Heyeti Merkeziyesi tarafından yardım olarak gönderilen 3500 liranın bir mazbata tanzimi ile teslim alınmasına ve bir teşekkür mektubu yazılmasına karar verildi.

Bir ay süre ile vazife gören bu heyetin, Mersin’den Hacı Ömer Lütfi Bey’in iltihakı ve daha başka sebeplerle değiştirilmesine lüzum görülmüş 1 Haziran 1920 de yapılan seçimle şu zatlar Heyeti merkeziyeye seçilmişlerdir:

1 – Başkan:- Hacı Ömer Lütfi Bey; (Kutay)
2 – Üye: Hıdır oğlu Ali Efendi;
3 – Üye: Yamparlı Hüseyin Efendi;
4 – Üye: Mezit’lili Emin Efendi;
5 – Üye: Arpaçsakar’lardan Süleyman Fikri Bey;
6 – Üye: Esenli’den Halil Efendi;
7 – Tömük’ten Çerkez Ali Efendi;
8 – Çiftlik’ten Hacı İbrahim Efendi;
9 – Aladağ’dan Molla Mustafa Bey;
10 – Arslanköy’den Molla Mehmet Efendi;
11 – Menteş’ten Abdullah Efendi;
12 – İlemin’den Hakkı Efendi;
13 – Yalınayak’tan Mehmet Kahya;
14 – Mezitli’den Süleyman Hoca;
15 – Emirler’den Mercan Mustafa Efendi;
16 – Karahıdırlı’dan Hacı Mehmet Efendi;
17 – Erçel’den İsa Efendi;
18 – Arslanköy’den Hacı Veliyüddin Efendi;

20 Haziran 1920 de Mersin Müdafaa-i Hukuk Heyeti merkeziyesi Erçel’e taşınmış ve vazifesine orada devam etmiştir.
Fedai müfrezeler karargahı Lamas’tan Tömüğ’e geldiği zaman burada ilk Müdafaa-i Hukuk teşkilatı kurulmuş ve şu zatlar vazife almışlardır:

1 – Başkan: Hacı Yahya oğlu Veli Efendi,
2 – Üye: Tollu Halil ağa;
3 – Üye: Ballı Hasan ağa;
4 – Tollu Ali Efendi;
5 – Tahsildar Şükrü Efendi;
6 – Molla Veli Oğlu Mehmet Ali Hoca.

İlk milletvekili seçimi
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk’u Milliye Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi, Başkanı Mustafa Kemal paşa, kurulacak Büyük Millet Meclisinde Mersin sancağının da temsili için gönderdiği emirle düşmandan kurtarılmış bölgede derhal milletvekili seçimi yapılmasını ve seçilecek 5 milletvekilliği için 4 aday göstermiş ve bir milletvekilinin de yerlilerden seçilmesini bildirmişti. Heyeti Temsiliye adına gösterilen adaylar şunlardı:

1 – 12. Kolordu Komutanı Albay Fahrettin (Orgeneral Fahrettin Altay),
2 – 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin (Çolak namıyla maruftur),
3 – Adana’lı İsmail Safa bey (Özler),
4 – Adana’lı Muhtar Fikri Bey (Gücüm).

Seçilecek milletvekillerinin 23 Nisan 1920 de Ankarada toplanacak olan Büyük Millet Meclisine yetişebilmeleri için seçimin çok acele olarak yapılması da bildirilmiş olduğundan, civar köyler Müdafaa-i Hukuk ve ihtiyar heyetlerine haber gönderilerek (Son Osmanlı Mebusan Meclisine mebus ve müntehibisani seçilmesine Fransızlar mani olmuşlardır) 13 Nisan 1920 de milletvekili seçimi yapılmak üzere Elvanlı’ya gelmeleri bildirildi. Davet edilen köylerden Müdafaa-i Hukuk ve ihtiyar heyetlerinden 40 küsur kişi seçime katılmak üzere gelmiş bulunuyordu. O günlerde Elvanlı nahiye müdürlüğü görevi Mersin Grup Komutanı Emin Arslan Bey tarafından henüz teşkil edilmemiş bulunan 6. Bölük Komutanı Yedek Teğmen Lûtfi Oğuzcan’a verilmiş olduğundan, mahallin en büyük mülkiye amiri sıfatiyle seçim kendisinin nezaret ve sorumluluğu altında yapılmıştır. Bu sırada, müfreze komutanları ile Emin Arslan Bey arasındaki ihtilafı gidermek üzere cepheye gelmiş olan 4. Mıntıka Komutanı Emin (Mengen’li), Mut müftüsü Nadir (Mutluay), Heyeti Temsiliye adaylarından İsmail Safa, Muhtar Fikri ve Silifke’li Hafız Emin (İnankur) beyler de seçimde hazır bulunmuşlardır.
Nahiye Müdürü, toplantı sebebini ve Mustafa Kemal Paşa’nın gösterdiği adayları seçmenlere anlatmış, açık oyla ve ittifakla kabul edildikten sonra mahallen seçilecek bir milletvekilliği için hazır bulunanlardan kimse istekli çıkmadığından toplantıda hazır bulunmıyan Mezitli’li Emin (İnankur) bey’in yine ittifakla seçilmesi kararlaştırılmış ve hazırlanan iki nüsha seçim mazbatası Nahiye Müdürü ve seçmenler tarafından imzalanıp mühürlendikten sonra bir nüshası İsmail Safa ve Muhtar Beyler’e verilmiş, ikinci nüsha Nahiye Müdürlüğü dosyasına konulmuştur.
Seçilenlerden Mezitli’li Emin Bey sonradan istifa etmiş ve yapılan ikinci mazbata ile milletvekilliğine Yedek Subay Ziya (Eraydın) Bey seçilmiştir.

Hükümet teşkili

Kuvayi Milliye’nin işgâl bölgesine girdiği sıralarda şehirler işgâl altında olduğundan, bazı nahiye merkezlerinde nahiye müdürleri bulunuyorsa da bunlar bir üst makama bağlı bulunmadıkları gibi, yetkileri de mahdut olduğundan çalışmaları da sınırlı ve kısır kalmakta idi. Bu ilk devrelerde teşkil edilen Müdafaa-i Hukuk Heyetleri bazı yönlerden hükümet işlerini de üzerine almış durumda idiler. Pozantı’mn istirdadı ve buradaki düşman taburunun Kuvayi Milliye tarafından Esir edilmesi üzerine Çukurova’da hükümet teşkilatına düzen vermek ve bölgenin ileri gelenleri ile görüşmek ve cephenin de durumunu incelemek üzere yanlarında Ferik Fevzi Paşa (Rahmetli Mareşal Çakmak) ve bazı milletvekilleri olduğu halde Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa 15 Ağustos 1920 günü Pozantı’ya geldi. İlgililerden cephenin genel durumu hakkında bilgi aldıktan ve savaş neticelerinden memnun kaldığını beyan ettikten sonra Çukurova’nın muhtelif bölgelerinden gelen temsilcilere isteklerini sorduğunda temsilciler yeteri kadar savaş malzemesi, bilhassa top gönderilmesini, Pozantı merkez olmak üzere bir sancak teşkili isteğinde bulundular. Mustafa Kemal Paşa: “İmkan nisbetinde silah ve cephane yardımının esirgenmiyeceğini, sancak yerine Pozantı’da Adana vilâyeti kurulmasını ve valiyi kendi aralarından seçmelerini” istedi.
Bunun üzerine toplanan temsilcilerin teklifi üzerine Mersin Milletvekili İsmail Safa (Özler) Bey’in vali olarak seçilmesi kararlaştırıldı. İsmail Safa bey bu görevi geçici olarak kabul edeceğini beyan ettiğinden durum Mustafa Kemal Paşa’ya arzolundu. Mustafa Kemal Paşa, İsmail Safa bey’in derhal vali vekili olarak tayinini ve formalitesinin Ankara’ya dönüşünden sonra ikmal edileceğini  bildirdi. Ayrıca umum Çukurovalı’lara hitaben bir mesaj yayınlayarak Ankara’ya döndü ve 20 Ağustos 1920 tarihinde de şu yazıyı gönderdi:

Büyük Millet Meclisi Azasından Safa Bey’e,

Adana vilâyeti vekâleti uydei alilerine tevdi edilmiştir. Bugünden itibaren hemen ifayı vazifeye mübaşeret  buyurulmasını rica ederim. Vilâyet merkezi şimdilik Pozantı’dır. Mersin ve Tarsus kazaları ile Karaisalı kazası doğrudan doğruya ve müstakilen Adana vilâyetine merbut bulunacaktır.
Mersin kaymakamlığı vekâletine Mersin belediye eski reisi Hacı Ömer Lütfi Efendi, Tarsus Kaymakamlığı vekaletine Namrun Nahiye Müdürü Şükrü Efendi tayin edilmiş ve Karaisalı Kaymakamlığı vazifesini ifa eylemekte olan Sadettin Bey asaleten işbu kazaya tayin edilmiştir. Mersin kazasının merkezi Erçel, Tarsus kazasının merkezi Sıraköy’dür.
Mersin, Tarsus ve Karaisalı Müdafaa-i Hukuk idare heyetleri mahalli kaymakamların riyaseti altında olarak onlarla tevhidi mesai edeceklerdir. İşbu üç heyet ikişer zat intihap ederek Adana valisi nezdine gönderecekler ve işbu zatlar vali beyefendinin riyaseti altında umum Adana vilayeti heyeti merkeziyesini teşkil edecektir.

Büyük Millet Meclisi Reisi

Mustafa Kemal

Mersin kazasının merkezi bir süre Erçel’de kalmış daha sonra Gözne’ye nakledilmiştir. Kurtuluş sıralarında kaymakamlık mutasarrıflığa çevrilmiş ve bu göreve Fahri Bey tayin edilmiştir; Tarsus kaymakamlık merkezi bir süre Ulaş köyünde, bir süre Namrunda kalmış ve kaymakam Şükrü (Gül rahmetli) bey’in Kars (Kadirli) kaymakamlığına tayini üzerine yerine işgal sırasında Tarsus Kaymakamı iken Fransız’lar tarafından sınır dışı edilen Hilmi (Cerit rahmetli) tayin edilmiştir. Daha sonra Adana Vali vekili İsmail Safa bey’in yerine Vali ve 41. Tümen Komutanı olarak Kurmay Yarbay Nuri (Conker rahmetli) tayin edilmiştir.

İaşe ve geri hizmetler
4 Eylül 1919′da Sivas’ta toplanıp 12 Eylul’de görevini tamamlayan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Milliye Cemiyeti, kendi arasından Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında 16 kişilik bir temsil heyeti kurarak kuruluş maksadını açıklayan 10 maddelik bir de mesaj yayınlayıp dağıttı. Önemine binaen bu mesajı aynen naklediyoruz:

Umumi Kongre Beyannamesi

Sivas
11 Eylül 1335 (1919)
Bütün milletçe mâlum olan mehalik’i hariciye ve dahiliyenin tevlid etmiş olduğu intibahı milliden doğan kongremiz mukkararatı atiyeyi ittihaz etmiştir.

1 – Devleti aliyeyi Osmaniye ile düveli itlafiye arasında münakit mütarekenâmenin imza olunduğu 30 teşrinevvel 1334 (Ekim 1918) tarihindeki hududumuz dahilinde kalan ve her noktası İslâm ekseriyeti kahiresi ile meskun olan memaliki Osmaniye aksamı yekdiğerinden ve camiaı Osmaniyeden gayri kabili tecezzi ve hiçbir sebeble iftirak etmez bir kül teşkil eder; memalikl mezkûrede yaşıyan bilcümle anasiri islâmiye yekdiğerine karşı hürmeti mütakabile ve fedakârlık hissiyâtı ile meşhun ve hukuku ırkıye ve içtimaiyeleriyle şeraiti muhitiyelerine tamamiyle riayetkâr öz kardeştirler.
2 – Camiai Osmaniye’nin tamamiyeti ve İstiklâli milliyenin temini ve makamı muallayı hilafet ve saltanatın masuniyeti için Kuvayi Milliye’yi âmil ve iradei milliye’yi hakim kılmak esası katidir.
3 – Memaliki Osmaniye’nin herhangi bir cüzüne karşı vaki olarak müdahale ve işgâller ve bilhassa vatanımız dahilinde müstakil bir Rum’luk ve Ermeni’lik teşkili gâyesine matuf harekâta karşı Aydın, Manisa, Balıkesir cephelerinde mücahadatı milliyede olduğu gibi müttehiden müdafaa ve mukavemet esası meşruu kabul edilmiştir.
4 – Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bilcümle anasarı gayri müslimenin her türlü hukuku tabiiyetleri tamamıle mahfuz olduğundan anasıra mezkûreye hakimiyeti siyasiye ve muvazeneti içtimaiyemizi ihlal edecek imtiyazı itası kabul edilmiyecektir.
5 – Hükumeti Osmaniye bir tazyiki harici karşısında memleketimizin herhangi bir cüzünü terk ve ihmal etmek iztirarında bulunduğu takdirde makamı hilâfet ve saltanatla vatan ve milletin masuniyet ve tamamiyetini kâfil her türlü tedabir ve mukarrarat ittihaz olunmuştur.
6 – Düveli itilafiye mütarekenâmenin imza olunduğu 30 teşrinevvel 1335 tarihindeki hududumuz dahilinde kalıp ekseriyeti islamiye ile meskun olan ve harsî ve medenî faikiyeti müslümanlara ait bulunan vahdeti mülkiyemizin taksimi nazariyesinin bilkülliye feragatine, bu topraklar üzerindeki hukuku tarihiye, ırkıye, diniye ve coğrafiyemize_riayet edilmesine ve buna mağayır teşebbüsatın iptaline ve bu suretle hak ve adle müstenit bir karar ittihaz olunmasına intizar   olunur.
7 – Milletimiz insanî, asrî gayeleri tebcil ve fennî, sinaî ve iktisadî hal ve ihtiyacımızı takdir eder. Binaenaleyh devlet ve milletimizin dahilî ve haricî istiklalî ve vatanımızın tamamiyeti mahfuz kalmak şartiyle altıncı maddede musarrah hudut dahilinde milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı istilâ emeli beslenemiyen herhangi bir devletin fennî, sınaî, iktisadî muavenetini memnuniyetle karşılarız. Ve bu şeraiti adile ve insaniye’yi muhtevi bir sülhun da âcilen takarrürü selameti beşer ve sükûnu âlem namına ahassı âmali milliyemizdir.
8 – Milletlerin kendi mukadderatını bizzat tayin ettiği bu tarihi devirde hükumeti merkeziyemizin de iradei milliyeye tabi olması zaruridir. Çünkü: İrade-i Milliye’ye gayri müstenit herhangi bir heyeti hükumetin indi ve şahsi mukkarraratı milletçe mutâ olmadıktan başka haricen de muteber olmadığı ve olamıyacağı şimdiye kadar mesbuk ef’al ve netayicı ile sâbit olur. Binaenaleyh milletin içinde bulunduğu hali zacret ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat tevessüle hacet kalmadan hükûmeti merkeziyemizin meclisi milliyeyi hemen ve bilâ ifate-i ân toplaması ve bu suretle mukadderatı millet ve memleket hakkında ittihaz eyleyeceği bilcümle mukkarreratı meclisi milliyenin murakabesine arzetmesi mecburidir.
9 – Vatan ve milletimizin maruz olduğu mezalim ve alâm ile ve tamamen aynı gaye ve maksatla vicdanı milliden doğan vatanı ve milli cemiyetlerin ittihadından mütahassil kütlei umumiye bu kere (Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti) ünvanı ile tevsim olundu. Bu cemiyet her türlü fırkacılık cereyanlarından  ve ihtiraasatı şahsiyeden külliyen müberra ve nezihtir. Bilcümle müslüman vatandaşlarımız bu cemiyetin azayı tabiiyesindendirler.
10 – Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin 4 Eylül 1335 tarihinde Sivas şehrinde inikat eden umumu kongresi tarafından maksadı mukaddeseyi takib ile teşkilâtı umumiyeyi idare için bir (Heyeti Temsiliye) intihab edilmiş ve köylerden  vilayet merkezlerine kadar bilcümle teşkilâtı milliye takviye ve tehvit olunmuştur.

Kongre Heyeti

Cemiyet ve onun ana prensiplerinden ilham alan temsil heyeti emperyalist ve sömürücü devletlerle milli kuruluşları eşkiya olarak ilan eden zamanın padişahı ve onun hükümetine karşı açtığı ihtilal metodlarının Türk sağduyusuna dayamakta olduğundan ilk gününden beri bu halkçı hüviyetini korumaya büyük önem vermiş, bütün memleket davalarına halkı ortak etmiştir. Nitekim yer yer kurulan Kuvayi Milliye müfrezelerinin iaşe, giyecek, malzeme ve diğer ihtiyaçlarının sağlanması işleri de tamamen halk tarafından seçilen ve halkı temsil eden Müdafaa-i Hukuk Heyetlerine bırakılmış bulunuyordu.
Konya’dan başlayarak Karaman, Mut, Mağara istikametinden Mersin bölgesine intikal eden müfrezelerin bütün ihtiyaçları kurulan Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı tarafından temin ve idare edilmiştir.
1 Mayıs 1920 de Çevlik köyünde kurulan 16 kişilik Mersin Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi de aldığı ilk kararda “Milli müfrezelerin iaşe ve diğer ihtiyaçlarının merkez heyeti tarafından sağlanacağını” açıkça belirtmiş, bucak ve köylerdeki heyetler tarafından toplanacak her türlü yardımların merkeze gönderilmesi sağlanmıştır.
Daha önce 19 Mart 1920 de Belenkeş’likte kurulan ve daha sonra Karatiken köyüne intikâl eden Tarsus Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de aynı metodlarla hareket ederek müfrezeler ihtiyacını karşılamıştır.
Mersin’e ait sayım defterlerini o zaman bu işlerde çalışan Süleyman Fikri Mutlu Bey iki nüsha yaparak ikinci nüshayı saklamış ve bu sayım esasına göre ağnam vergisi Müdafaa-i Hukuk Heyetince toplanmıştır.
1920 yılının mahsul zamanı bölgemizde henüz mülkî teşkilâtı kurulmamış olduğundan komşu Silifke mutasarrıflığından gönderilen bir heyet Mersin ve Tarsus çevre’lerinin hububat aşarını satmak üzere gönderilmiş ve merkezini Gözne’de kurarak çalışmaya başlamışsa da bu heyetle yapılan tartışmalar sonunda yarısı aynen yarısı nakit olarak sağlanacak aşar gelirinin tamamen bölge ihtiyaçlarına tahsisi kararlaştırılmış, Dalakderesi ve Erçel köylerinde açılan ambarlar kanalı ile iaşe işleri düzene konmuştur. Bu arada aşarın ihalesinde ve sandık emini olarak nakdin ve aşarın tahsilatında Gözne muhtarı Maraşlı zade Ali Efendinin, Dalakderesi ambar memuru Ziya (Talas) ve Maraş’lı Zahit bey’lerin hizmetleri takdire değer görülmüştür.
Sahil köylerinden Karaduvar ve Kazanlı köyleri halkı da yiyecek, giyecek hususunda ve süvarilere binek hayvanı temininde milli müfrezelere büyük yardımda bulunmuşlardır. Bilhassa Karaduvar köyünden Ahmet Çalış, Kazanlı köyünden Esirzade İbrahim, Yusuf, Ahmet (Kurtuluş) ve Salim (Güven) ve Salih Harbali Efendilerin değerli hizmetleri görülmüştür. Ayrıca Karacailyas köyünden İbrahim Cebbur, Ahmet İsmail ve bu köyler halkı, hergün Mersin’le temasları olduğundan Fransızların durumları hakkında bize gayet faydalı malûmat getirmek suretiyle hizmet etmişlerdir.
Müfrezeler subay, assubay ve erat maaşlarının ve para ile sağlanacak diğer maddelerin temini için de “Hayvan sayımı ve ağnam resmi” nin 21,5 kuruş olarak tahsili kararlaştırılmıştır. Ayrıca halktan yapılan bağışlar da bu maksada tahsis olunmuştur. Bu arada Silifke ve Mut’tan sağlanan bağışları şükranla kaydetmek yerinde olur. Çarpışmalar sırasında vesair suretlerle müfrezeler tarafından düşmandan iğtinam edilen hayvanat ve malzemeler de Müdafaai Hukuk eliyle aynı maksada tahsis edilmiştir.
Bu usul müfrezelerin ordu birlikleri haline getirilmesine kadar bölgede aynen ve düzenle uygulanmıştır. Ayrıca Tarsus gurubunda da ambarlar kurulmuş ve gurubun bütün ihtiyacı Müdafaai Hukuk Cemiyeti tarafından sağlanmıştır.
Sağlık işleri

Mersin cephesinde İçme ve Subendi savaşlarından sonra Gözne’de bir hastane açılması yedek üsteğmen Osman Muzaffer Koçaşoğlu, Süleyman Fikri Mutlu ve Veli Haşim Çiftçi beyler tarafından düşünülerek birlikte Gözne’ye gidilmiştir. Gözne muhtarı Maraşlı Ali Efendinin de bulunduğu bir toplantıda durum görüşüldü. Orada mevcut bulunanlar da hastane kurulma teklifini uygun buldular. Aşağı Gözne’de (Sonradan vali konağı olan bina) bir ev tesbit edildi. Bu işi düzenlemek üzere o sırada Gözne’ye gelmiş olan Tarsus’lu Hindi Şeyhi Zade Abdulkadir, Mersin’den çıkmış olan Veli Tevfik ve Müdafaai Hukuk azası olan Esat Mustafa ve muhtar Maraşlı Ali Efendiler elbirliği yaparak halktan yatak, yorgan, karyola, toplamışlar, 10 yataklı bir hastanenin kurulması sağlanmıştır.
Yamparlı doktor Ahmet diye anılan sıhhiye çavuşu bu hastaneye memur edildi. Sağdan soldan bir miktar kinin, tendürdiyot gibi basit ilâçlar da sağlandı. Ancak tentürdiyot pek az olduğundan yaralıların pansumanları için Evcili köyü çevresinden toplatılan sumak kaynatılarak bu işe tahsis edildi.
Haziran ayı içerisinde bir gün Adanalı doktor Salim (Serçe) bey bir miktar tıbbi malzeme ile Gözne’ye geldi ve hastanenin başhekimliğini deruhte etti. Gerek yaralıların tedavisinde gerekse hastaların bakımında çok değerli hizmetleri görüldü. Güney bölgesinde mücadele sona erinceye kadar hastane açık kaldı ve doktor Salim Bey hastaların ve yaralıların başından ayrılmadı.
Haziran 1920 de Adana sağcenah mıntakası komutanlığı teşkil edilince Tarsus cephesinde ve Manas köyünde de bir hastane kuruldu. Başhekimi doktor Tarsuslu Aziz (Köksal) bey yardımcısı yine Tarsuslu doktor Varit (Yazğan) beyler idi. Tarsus’tan terzi Ali Galip (Arkan) da haylice tıbbi malzeme çıkarmayı başarmış ve bu malzemenin yaralı ve hastalara büyük faydası olmuştur.
1921 yılı başlarında Konya Hilali Ahmer (Kızılay) hastanesi hekimlerinden sonradan Mersin milletvekili olan göz doktoru Muhtar Bey bir miktar ilaç ve giyecek malzemesi ile Gözne’ye gelmiş, eşya muhtaçlara dağıtılmış tıbbi malzeme de hastaneye devrolunmuştur.
Doktor Aziz ve Varit beylerin solcenah mıntıkası emrine tayin edilmeleri üzerine ordudan doktor binbaşı Galip bey Ulaşa gelerek sağlık işlerini yürütmüştür. Bu arada Mersin gurubu sağlık işlerinde sıhhiye başçavuşu Kamil Kadri Bey de önemli hizmetler ifa etmiştir.
Tarsus’un Kavaklıhan gurubunda Adanalı doktor Hayri (Gül) beyin de o bölgede yaralıların tedavisi ve hastaların bakımı işlerinde büyük yardım ve gayreti görülmüştür.

(*) yumuktepe.com notu : İyi günler. Babam Tarsus Müftüsü Mehmet Hilmi Gökçek’in torunudur. Soyadı Toros değildir, kardeşi Taha Bey sonradan kendi soyadını Toros yapmış ve Taha Toros olmuştur. Babamın dedesi Mehmet Hilmi Gökçek olarak vefat etmiştir. Düzeltirseniz memnun olurum. İyi çalışmalar dilerim. Sinan Gökçek.24.05.2023

.………….KİTABIN DEVAMI İÇİN BU SATIRI TIKLAYIN…………………………………………..

Biyografik Bilgi

scroll to top