,

MERSİN’DE SİNEMA – Av. H. Şinasi DEVELİ

Doğan-Akça-Sinema.jpg

MERSİN’DE SİNEMA “DÜNDEN BUGÜNE”
Mersin sinema ile ne zaman tanıştı? Nasıl gelişti? Halen ne durumda? Fazla belgeli olmayan bu konuyu – özellikle geçmişini – biraz da duyumlarımızla ve kendi yaşamımızdaki bilgilerimizle işlemeye çalışacağız.
Önce genel duruma bir göz atmakta konununun daha belirgin olması yönünden yarar görüyoruz.
Genellikle keşiflerden Türkiye çok geç haberdar olur. Bunda kendini din adamı sananların büyük etkisi olmuştur. Matbaa Türkiye’ye asırlar sonra gelmiştir. Ancak nedense telgraf ve sinema bu konuda istisna teşkil etmektedir. İlk sinema gösterisini Lumıer Kardeşler Paris’te 1885 Yılı sonunda yapmışlar. Grand Cafe denilen yerde yapılan bu gösteriden iki yıl sonra İstanbul’da Galatasaray’da Sponeck Birahanesinde ilk sinema gösterisi yapılmış. Eğer gösteriyi sağlayacak makina bulabilseler Paris’teki gösteriden bir yı l sonra bunu gerçekleştireceklermiş. Gösteriler, Concodıa, Fevziye isimli Kırahathanelerde ve Odeon tiyatrosunda da sürdürülmüş. İstanbul’da ilk sinema Cinema Pathe (*) isminde bir sinemadır. Mersin’de de ilk sinemanın adı aynıdır. İstanbul’daki kapalı, Mersin’deki Bahçe. Fark bu. Mersin’de ilk sinemanın hangi tarihte faaliyete geçtiği hakkında bir bilgiye elimizde mevcut bir fotoğraftan erişmeye çalışıyoruz. Şöyleki:
Fotoğraf Millet Bahçesinin ön kısımım gösteriyor. Resimdeki yazı şöyle “Vue Du Jardin. Du Cınema Pathe” fotoğrafı çekenlerin adı da var. “Torosıan Freres” Genelde bu kardeşler işgal yılları hatta önceleri çekilmiş fotoğraflara da imza atmışlar. Fotoğraftaki insanların fesli oluşu ve çekenlerin isimlerinden, Mersin’de 1910—1919 yılları civarında sinemanın mevcut olduğunu tahmin etmek sanırım yanıltıcı olmayacaktır. Mersin’de sinemanın İstanbul’dan çok sonra olmaması gerekir. Zira gerek sosyal, gerek ekonomik yönden o tarihteki İstanbul’la, Mersin arasında fazla bir fark yoktur.
Görüldüğü üzere Mersin’deki ilk sinemanın adı da Pathe’dir. Bu isim İstanbul’a da Paris’ten gelmiştir. Kapalı salon olarak Mersin’de ilk sinema yine İstanbul’da olduğu gibi seyyar makinelerle kıraathanelerde olmuş olmalıdır. Mersin’in ilk Kapalı Salon Sinemasının adı “Türk Ocağı” Sonradan isim “Halk Sineması”na dönüşmüş. 1927 yılı Mersin Ticaret Odası Sicil kaydında Küçük Fahri – Büyük Fahri – Rifat (Uslu) isimli üç ortağın bir şirket halinde sinema çalıştırdıkları görülmektedir. Ancak 25.1.1925 günü yanında Milletvekili Niyazi Ramazanoğlu ve diğerleri ile birlikte Atatürk’ün sinema izlediğini biliyoruz. Sinema o tarihte yeni açılmıştır. İlk salon sinemasının Mersin’de bu tarihte faaliyete geçtiğini kabul edebiliriz. Tescil iki yıl sonra yapılmıştır.
Bu tarihten sonrası için bilgi aramamıza gerek yok, çünkü 1930’lu yıllarda 10 yaşında bizde sinema ile tanışıktık. Sesli film dönemine girinceye kadar Mersin’de Halk Sinemasında bir değişiklik yoktu. Salon küçüktü ve gaz lambası ile ışıklandırılıyordu. Sinemanın başlamasına yakın arka bölümdeki makine dairesinde bulunan bir lokomobil devreye sokuluyor ve sinema Işıklandırıldığı gibi, filmin oynatılmasına gerekli ceryan temin edilmiş oluyordu. Sanırım 1932 yılına kadar sinema bu şekilde işlemekteydi. Kısa filmler hariç, diğerleri birkaç bölümde izlenebiliyordu. Bir filmi tam olarak görmek için iki veya üç haftanın oynatılma gününde sinemaya gitmeniz gerekiyordu.
Gözünüz iyi görmüyorsa, yazıları iyi takip edemeyeceğinizden filmden bir şey anlamanızda zordu. Nitekim ben gözümün miyop olduğunu daha o tarihlerde yazıları okumamaya başlayınca anlamış ve gözlük takmıştım.
Sahne yakınlarında Piyano – Org arası bir enstrümanla gerektiğinde filme müzik eşliği sağlanıyordu.
Bazı belgeseller, Şarlo’nun filmleri gibi olanlar bölünmeden gösterilirdi. Ancak konulu filmler birkaç bölümde gösterilirdi. Birkaç defa gidip filmin tamamını ancak böyle görebilirdiniz. Arada bir filmin tam gösterildiği de olurdu. Bunu dellal sokaklarda filmi tanıtırken “Tekmili Birden” diye belirtirdi. O günlerin meşhur film kahramanları olarak Tom Miks, Ken Maynard gibi isimleri benim yaşımdakiler hatırlar. Sinemaya giriş parası yanılmıyorsam beş kuruştu.
Mersin’de ilk sesli filmin 1933 yılında ve kapatılıp yeniden yapılan Halk Sinemasında oynatıldığını hatırlıyorum. Sesli Türk filmleri de oynatılmağa başlamıştı. Bunlardan ” İstanbul Sokaklarında” isimli film, ilk sesli Türk filmlerindendir. Sesli filme geçerken sinema binası da tamamen değiştirildi. Elektrik geldiğinden makina dairesi salona eklenip salon büyütüldü. Salonunun yukarıda üç yönünü kaplayan localar yapıldı. Localar sağlı sollu sahneye kadar uzanıyordu. Sinemayı çalıştıranlar yine iki Fahri ve Rıfat Uslu ortaklığı idi.
Zaman zaman Darülbedayi temsiller verir ve büyük ilgi görürdü. Arşın Mal Alan, Lüküs Hayat hatırladıklarımdandır. Tabii bu temsillere gitmeye mali gücümüz de yaşımız da elvermezdi. Ancak İstanbul’lu olan büyük dayımın eşine yoldaşlık etme durumunda olmam bu tür gösterileri izlememi sağlardı. (Küçük Fahri (Ölmez) ile de uzaktan akrabalığımız vardı) Halk Sineması bir süre sonra yıktırıldı ve yerine sebze hali yapıldı. Zira Güneş Sineması yeni bir sinema olarak faaliyete geçmişti ve Mersin iki sinemayı kaldırmıyordu.
Bu sebze hali işi de pek iyi sonuç vermemiş olmalı ki, sinemanın maliki Çocuk Esirgeme Kurumu, tarafından bugünkü “KURUM” Sineması inşa edildi.
GÜNEŞ SİNEMASI : Bugünkü Belediye Binasının karşısındaki arazinin asıl sahipleri T. Sırrı Gür Lisesinin bulunduğu yerde dahil, Sursok ailesine aitti. Bu kısmında Ammi Nur olarak yaşlı Mersin’lilerin iyi tanıdığı bir zat odun, kömür satardı. Arka tarafında da Alanyalı’ların Nal-Çivi ve sonraları makine imal eden fabrikaları bulunuyordu.
Sonradan burası Dr. Abdullah Ersoy, Eski Belediye Başkanı Mitat Toroğlu ve Jozef Dakkak’a geçti ve kişiler buraya GÜNEŞ sinemasını inşaa ettirdiler. Dakkak hissesi daha sonra Diş Tabibi Bahir Taylan’a geçmiştir. Güneş Sinemasının açılış tarihini yakın bir zamana ait olmasına rağmen tam olarak tespit edemedim. Birkaç yerde 1938 olarak yazıldığını gördüm. Atatürk’ün ölümüne ait filmin gösterimi ile faaliyete geçtiği yazılıp söyleniyor. Ancak benim bildiğim bu tarihten birkaç yıl öncesidir. Nitekim sinemayı ilk çalıştıran Halil Eser’in oğlu halen yine sinemacılıkla uğraşan Mustafa Eser’de benimle aynı görüşte. Fakat sanıyorum, kesin tarihi bulacağız.
Güneş Sinemasının üstü yazlıktı. Bir ara sinema binasının kalabalık yükü çekemeyeceği iddia ve resmi makamlara ihbar edilmiş, ve gerekli inceleme yapılana kadar burasının işletilmesi durdurulmuştu. Mersin’in sıcak gecelerinde gerek yüksekliği, gerekse denize yakınlığı nedeniyle halkın tercihi burası oluyordu.
HALKEVİ SİNEMASI : Mersin’in ve Türkiye’nin en modern ve geniş sineması Tevfik Sırrı Gür’ün inşa ettirdiği Halkevi Binası içerisindeki bu sinemadır. Esasen sahnesi Türkiye’nin ikinci müteharrik sahnesiydi. Nitekim bu imtiyazı ile Puççini’nin Madam Butterfly Operası açılışın ilk temsili olmuştur. İran İmparotorluk Bale’si dahil birçok büyük temsiller burada verilmişti.
Sinema 29 Ekim 1946 günü Merhum Valinin konuşması ile hizmete girdi.
T. Sırrı Gür Sinemayı bir işleticiye vermeden önce bir kural koymuştu. Halkevi Sinemasını işletecek kişinin Mersin’de bir sinema işletmeyen bir kişi olması şarttı. Bununla rekabeti teşvik ve halkın daha iyi film izlemesini sağlamayı düşünmüştü. Nitekim sinema işleticiliğine talip olan Halil Eser’in isteğini kabul etmedi. İlk işletici daha önce tuhafiye mağazası olup bu işi bırakan Hayri Gültekin olmuştu. Sinemacılık Hayri Bey’in işi değildi. Nitekim devam edemedi, Adana’da Alsaray Sinemasını çalıştıran Cahit Ener işletici oldu. Sinemanın ayrıca aşağıda temas edeceğimiz bir de yazlık bölümü vardı.
Halkevlerinin Hazineye intikalinden sonra diğer üniteleri ile birlikte sinema faaliyeti de durdu.
KURUM SİNEMASI: Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi, Halk Sineması yıkılıp burası Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından sebze hali şekline dönüştürülmüştü. Gerekli yarar sağlamış olmalı ki, tekrar sinema inşaatına yönelindi. Şimdi Mersin’in halen faaliyette olan en eski sineması Kurum Sinemasıdır. Eskiden daha ziyade ikinci sınıf filmler burada, iyileri Güneş Sinemasında gösterilirdi. Zira müstecirler iki sinemada da Halil Eser ve daha sonrada çocukları Reşit ve Mustafa Eser’di. Bu aile sinemacılığı yalnız Mersin’de yapmıyordu. İstanbul’da da Fitaş, Dünya gibi sinemaları da çalıştırmışlardı.
KAMER SİNEMASI: Rahmetli Reşat Karamehmet’in Mersin’de modern bir sinema binası inşa ettirip çalıştırmak gibi bir arzusu vardı. Kamer Sinemasını bunun için inşa ettirmişti. Burası Cumhuriyetten önce Rum zengin Maromati’ye ait bir bina idi. Bilahare onun yurdu terk etmesinden sonra Milli Emlake intikal etmiş, bir ara Tüccar Kulübü binası olarak kullanılmış, Deniz Pavyon olmuş, daha sonra da bina Karamehmetler’e geçmişti. Pavyon tahliye edildi, alt kısım pasaj, üst kısım sinema olarak yeniden inşa edildi. 1965 yılında hizmete açıldı. Sinemada önceleri dini yönü ağırlıklı filmlerin gösterilmesine önem verildi. Zira rahmetli Hasan Karamehmet’in muhafazakar kişiliğiyle bazı filmleri izlemeden önce abdest aldıklarına şahit olunuyordu… Sinema Mersin’de olduğu kadar yakın çevrelerde de büyük ilgi gördü. Aile çok varlıklı idi ve bu işten bir kâr beklemiyordu…
Sinemanın açılış günlerinde enteresan bir olay cereyan etti. O tarihlerde Suriye Televizyonu yayına girmiş ve Mersin’den çok net izlenir olmuştu. Ayrıca Lübnan’da da birkaç TV. yayını izlenebiliyordu. Yayınlar ve doğal olarak filmler de Arapçaydı. Ben de dahil dört arkadaş İstanbul’a göç eden Yugoslav Göçmenlerinin İstanbul’a getirdikleri televizyonlardan 2500 liraya TV. alıcısı satın almıştık. Reşat Merhum kendine aldığı alıcıyı Kamer sinemasının girişine koydu. Devamlı yayın Arapçaydı. Bilindiği gibi Mersin’de Arapça konuşan çok insan var. Bunlar sinema için bilet alıyorlar, fakat salona girip film izleyeceklerine Şam’dan ve Beyrut’tan yapılan Arapça yayınları izliyorlardı. Hatta bu olayı o tarihte Hürriyet Gazetesi Mersin muhabiri olan dostumuz Müfit Bekiroğlu kendine has ifadesi ile gazetesinde yayımlatmıştı. Bilindiği gibi o tarihlerde sadece İstanbul’da haftada bir defa kısa süre yayın yapan, çok az izleyicisi bulunan Teknik Üniversitesinin bir vericisi bulunuyordu. Türkiye’de yalnız Mersin’de Suriye, Lübnan ve Kıbrıs Televizyonlarının yayınları izlenmekteydi.
GEDİZ SİNEMASI : Sayın Mehmet Gediz’in maliki bulunduğu ve kendisi tarafından inşa ettirilen bu sinemada şehrin merkezinde oldukça modern bir sinemadır. 1960 yılında hizmete girmiştir. …
Gediz Sinemasını da Mersin’de sinema işletmeciliğinin tek isimi olan Eser’lerden Reşit ve kardeşi Mustafa bir süre çalıştırmışlardır. Ancak sinema binası tek sinema olmayıp aynı binada birkaç sinema olarak faaliyet göstermektedir.
Ahmed Fadıl Sıdalı tarafındanda inşa ettirilen Sıdalı Sineması halen faaldir. Ayrıca Menderes Bulvarındaki Belediye’nin yaptırdığı su deposu da sinema haline getirilmiş ve faal durumdadır.
Yazlık Sinemalar
Mersin kış aylarından ziyade yaz aylarında etkili mevsime sahip bir kenttir. Bu nedenle halkın yaz sıcaklarından kendini koruyacak çareler araması doğaldır. Onun için birçok yazlık bahçeler yanında, yazlık sinemaları da vardır. Kısaca bilebildiğimiz bunları da zikretmek istiyoruz.
Güneş: Yukarıda belirttik. Güneş Sinemasının yazlığı binasının üstünde idi.
Kurum Sineması: Şimdiki Kültür Müdürlüğünün üstünde idi.
İstasyon Yazlığı: Konyalı Naim ismindeki bir zat istasyon bahçesinde bir yazlık sinema açtı. Hatta “Şeyh Ahmet’ isimli bir filmle haftalarca buraya insan taşıdı. İlginç yanı, arka kısımda masa ve sandalyeler bulunuyordu ve isterseniz filmin şarkıları ile içkinizi de içebiliyordunuz. Bu bir sezon sürdü.
Kervan Sineması : Kuvay-l Milliye Caddesinde
Eser Sineması : Silifke Caddesinde. Eser Ailesi çalıştırıyordu,
Aydın Sineması : Cengiz Topel Caddesinde. Karaçaylar çalıştırıyordu.
Meram Sineması : Osmaniye Mahallesinde faaliyette idi.
Atlas Sineması : Soğuksu Caddesinde Tahsin Şayan çalıştırıyordu.
Lale Sineması : Ali Paşa çalıştırıyordu.
Elvan Sineması : Mesudiye Mahallesinde Mustafa Paycı çalıştırıyordu. Zeytinlibahçe Bahri Ok arsasında yazlık Perşembe mülkünde. Yazlık sinemalar Mersin halkının sıcak yaz gecelerinde bir yandan film izleyip, bir yandan serin bir gece geçirme isteklerini karşılıyordu.
(*) Charles Pathe, ilk Fransız film yapımcılarındandır. İstanbul’da da temsilciliği bulunuyordu. Sinemalara verilen Pathe ismi burdandır.
İÇEL SANAT KULÜBÜ Bülteni KASIM ‘1998 Tarihli 75. Sayısından Alınmıştır.
Mersinde Sinemalar Konusunda Doğan AKÇA’nın yazısı için bu satırı tıklayınız.
Güneş Sinemasına ilşkin Gündüz ARTAN ın yazısı için bu satırı tıklayınız.
Mersin sinemalarına oldukça geniş bir yer verilmiş olan Mehmet KAYADELEN’in “Soğuksu Cad”. yazısı için bu satırı tıklayınız. 

Biyografik Bilgi

scroll to top