,

ORTAÇAĞ’DA YUMUKTEPE – Yard. Doç. Dr. Gülgün KÖROĞLU

yumuktepe187.jpg

Kilikya bölgesi, ortaçağ’a (MS 5. yy ile 15. yy) ait oldukça önemli kent ve dinsel yapıları sınırları içinde barındırmaktadır. Bu bölgede yer alan Kız Kalesi. Emirzeli, Kanlıdivane. Ayaş ve diğer kentler Ortaçağ içinde bölgenin canlılığını yansıtır niteliktedir.

Prof. Dr. veli SEVİN başkanlığında 1993 yılından itibaren Yumuktepe Höyüğünde sürdürülen çalışmalar da bu dönemde Mersin kent merkezinde bir Ortaçağ merkezini tanıtması açısından önem taşımaktadır.

1937-39 ve 1946-47 yılları arasında Yumuktepe’de kazılar yapan John GARSTANG ve ekibinin höyüğün kuzeybatı kesiminde, zirveden Soğuksu deresine kadar pasta dilimi şeklinde yaptığı arkeolojik kazılarda höyüğün stratigrafisi yani tabakalaması genel olarak saptanmıştır. Garstang’ın çalışmalarının ağırlık noktasını Neolitik, Kalkolitik ve özellikle Son Bronz Çağı’na tarihlenen Hitit suru oluşturmaktaydı. Garstang, Prehistoric Mersin. Yümük Tepe in Southern Turkey (Oxford 1953, s.260-2) adlı kitabında sadece iki üç sayfada Yumuktepe’nin Ortaçağ’ından İslami dönem olarak, mimari ve buluntular üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmaksızın bahsetmektedir.

Oysa 1993 yılından itibaren höyüğün tepesinde Zl VE Z3 YT Genel Yerleşim Planı adını verdiğimiz IOx10 m. boyutlarındaki üç büyük açmada sürdürdüğümüz kazılarda Ortaçağ yapı katları ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Gerek bu ve gerekse höyüğün diğer kesimleri 1960’lı yıllarda Yumuktepe’yi büyük bir park yapma girişimi sırasında tahrip edilmiş ve höyüğün zirvesinden yaklaşık 1 mt derinliğinde toprak kaldırılmıştır.

Zirve açmalarında, Bizans dönemine (10-14. Yüzyıl tarihlendiği sikke ve diğer buluntularla da saptadığımız üç yapı katı ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan son ikisinde yapı katları arasında çok büyük zaman değişiklikleri görülmemekte, yapıların yönleri (kuzeybatı-güneydoğu) ile kireç harçlı ı kesme kalker taş yapı malzemesi her iki yapı katında da bulunmaktadır.

Höyüğün kuzey batı bölümünde yer alan, kap lama taşlan sökülmüş, küçük dere taşlarının böl kireç harcıyla tutturulmasından oluşan sur duvarı ile Bizans yapı katlan arasındaki bağlantı henüz tam olarak ortaya çıkarılmış olmamasına rağmen 1b yapı katını kuşatmış olduğu düşünülmektedir.Yumuktepe 55

Garstang genel sonuç raporunun “Islamic Remains” adlı bölümünde ilk tabakayı I, onu izleyen iki Ortaçağ yapı katını 2a ve 2b olarak adlandırmıştı. Bununla birlikte kitabının başındaki stratigrafik tablosunda ise, en üstteki tabaka tümüyle göz ardı edilerek, 2 a yapı katı 1, 2 b yapı katı da 2 olarak tanımlanmıştır. Garstang’ın O yapı katı olarak belirttiği, park yapımı sırasında tamamen ortadan kaldırılan geç döneme ait  Marsilya kiremiti ve az sayıda yüzey buluntusu veren yapı katı, bizim stratigrafimizde de 0 olarak adlandırılmıştır.

Garstang’ın kitabındaki Ortaçağ yapı katlarına verilen farklı iki stratigrafinin meydana getireceği karışıklığı giderebilmek için yeniden bir tablo  düzenlenmiştir.Yumuktepe 54

Garstang “Stratigrafic Table”

1 (1100-1500, İslam)

2(700-900, Bizans)

3 (Demir Çağ)

Garstang ” Islamic Remains”

1

2A (900-1500, İslam)

28 (700-900, İslam)

3 (Demir Çağ)

Yeni Kazı

0

1a-b (Bizans 12-14 yy)

2 (Bizans 10-11 yy)

3 (Demir Çağ)

Mimari : Höyüğün batı kesimindeki ZI plan karesinde yapılan kazılarda la yapı katında çok tahrip olmuş durumda, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan sıkıştırılmış toprak tabanlara sahip mekanlar ile duvar kalıntıları bulunmuştur.  Mekanların çevresinde, taşları sökülerek alınmış duvar temel çukurları yer almaktadır la-b yapı katında. 1b yapı katında ise çift kanatlı bir kapı vasıtasıyla girilebilen, duvarları daha geç bir dönemde taşlarından faydalanılmak üzere Sökülmüş geniş mekanlar Söz konusudur. Kuzeybatı, güneydoğu yönünde uzanan bu mekanların tabanları da yine sıkıştırılmış çamurdandır. Burada 2, yapı katına tarihlenen bir de tandır saptanmıştır

Z2 açmasında yine 1a tabakasına ait olduğunu düşündüğümüz yapı katında dağınık durumda, bir kilisenin kuzeydoğu köşesine ait kesme taşlardan kalıntılar ile başı batıya gelecek şekilde, doğu-batı doğrultusunda uzatılmış bir cesede ait basit toprak mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu açmanın daha sonraki evresinde (1b) sütun ve sütun başlıklarının devşirme olarak duvarlarda kullanıldığı, tabanın küçük boyutlu çakıl taşlan serilmiş bir koridor ile bu koridora açılan bir kapı geçidi saptanmıştır. Yine aynı yapı katının (1b) erken evresinde düzgün kalker kesme taştan (35×40, 40×60 ve 30×70 cm. boyutlarında) yapılmış bir platform-190 cm. derinlikte görülmüştür. Düzgün döşemeli bu platformun kaldırılmasından sonra, bu yapı katına ait olduğu anlaşılan ve kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan düzgün kesme taştan yapılmış bir kanal ile kuzeyinde yine bu sistemle doğrudan bağlantılı iki küçük hücreden oluşan bir kanalizasyon sistemi ortaya çıkartılmıştır.

Höyüğün batı yamacında uzanan sur ile Ortaçağ yapı katları arasındaki bağlantıyı saptamak amacıyla, Z1 açmasına bitişik olarak 1994-1995 yıllarında açılan, 5.50×10 m. boyutlarındaki Z0 açmasında varılan en son derinlik 1m. yi bulmuştur.  Burada Ortaçağ’a tarihlenen en geç yapı kalıntıları, kireç harçlı taban parçaları ile karışık ve çok tahrip edilmiş durumdaki duvarlara ait kesme taşlar ile devşirme olarak kullanılmış olan bir lahit parçasından ibarettir.

1996 yılından itibaren çalışmaya başladığımız Z2 açmasında iki yapı katına ilişkin kalıntılar saptanmıştır. 1. yapı katı oldukça silik durumda, birkaç kesme taştan oluşan duvar parçası ile bununla ilişkili iki sıkıştırılmış toprak tabandan meydana gelmektedir. Bu tabanlardan kuzeydekinde bir tandır ortaya çıkarılmıştır. Aynı yapı katının tabam sabit bırakılarak, 1b yapı katının hemen tümüyle sökülmüş olan duvarlarının temel çukurları belirlenmiştir Bu temel çukurları Z2 açmasının 1 b yapı katı mekan ve duvar temel çukurlarıyla paralellik göstermektedir Z3 açmasında ortaya çıkan 1b yapı katına ait mekanlardan batıdakinde çok sayıda büyük boyutlarda pişmiş toprak depo kapları ile yanık taban tabakası üzerinde zeytin ve tahıl parçaları ele geçirilmiştir.

Yumuktepe Höyüğü’nün batı yamacında yer alan sur değişik boyutlardaki dere taşlarının kireç harcı ile örülmesinden yapılmıştır Bu sur duvarının düzgün kalker blok taşlarla kaplı olduğu mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır. 2.20 m, kalınlığındaki surun Ortaçağ yapılarından özellikle 1 b yapı katının etrafını kuşattığı düşünülmektedir. Höyüğü ağaçlandırma ve teraslama çalışmalar sırasında çok tahrip edilmiş olduğu görülmektedir. Garstang’ın kitabında bu surdan bahsedilmemesine rağmen şekil 159’da verdiği 2A ve 2B yapı katlarım gösteren iki genel planda, mimari kalıntıları batı ve kuzeyden çeviren düzensiz ve kalın bir duvarın işaretlenmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca bir savunma duvarının varlığından S. Lloyd da söz etmektedir (Liverpool Annals of Archaelogy and Anthropolgy, 26/34, s.97).

BULUNTULAR

Yumuktepe’nin Ortaçağ buluntuları arasında sayısal çoğunluğu, hemen tüm arkeolojik merkezde olduğu gibi, sırlı ve sırsız çanak çömlek oluşturmaktadır.

Sırsız çanak çömlekleri şu alt başlıklar altında toplamak mümkündür,

Depo kapları; kiremit veya deve tüyü rengi hamurdan yapılmış olan büyük ölçülerdeki bu kapların üzeri genellikle kazıma veya barbutin (aplike) tekniğinde düz, dalga, zig zag veya noktalardan oluşan yatay bezeme kuşakları ile süslenmiştir Z.2 ve Z3 açmalarının 2, yapı katında depo olarak kullanılmış mekanlarda çok sayıda tümlenebilir parça bulunmuştur.

Testiler; açık san-açık yeşil ve bej renkte gözeneksiz ince hamurlu kilden yapılmış ve yine aynı renkte astarlı, bir veya iki kulplu, değişik boyutlardaki örnekler her yapı katında bulunmaktadır. Koyu kiremit  rengi sert, gözeneksiz hamurlu testilerde genellikle bir bazen de iki kulpludur. Dikey kulpun ağzına yakın olan bölümünde, aynı hamurdan yapılmış C veya zig zag ( belki de sembolize yılan?) şeklinde aplike bir bezeme yer alır.

Pişirim kapları; kaba gözenekli hamurlu, kum ve mika katkılı, kulplu veya kulpsuz kapların hamur renkleri yanma ve is yüzünden gri, siyah ve kahverengi olarak görülmektedir.

Sırlı çanak ve yayvan tabaklarda, astarsız kazıma, sgrafitto (astarlı kazıma), champleve (geniş oyma), slip (astar bezeme), sır altına ve sır üstüne boyama ile yaygın bir biçimde özellikle yeşil, kahverengi, sarı ve mavinin değişik tonlarında tek renk sırlı pek çok örnek bulunmaktadır.

13.14. yüzyıla tarihlendiğini sikkeler sayesinde bulduğumuz seramiklerde sgrafitto ile sır üstüne akıtma tekniklerinin birlikte uygulandığı çok sayıda örnek vardır. Bu teknik İslami dönem seramiklerinde de yaygın olarak kullanılmış ve deşenler Bizans ile İslam örneklerinde büyük benzerlikler göstermektedir. Ortasında bir tavşanın betimlendiği chamleve tekniğinde yapılmış olan bir çanak nadir bulunan örneklerden biridir. Benzerleri İstanbul Hippodrame kazılarında ortaya çıkarılmıştır ve buluntu yerlerine göre 13.14. yüzyıllarda tarihlendirilmektedir.

Renksiz, şeffaf sır altına boyama tekniğinde, yaygın bir biçimde yeşil ve manganez morunun kullandığı, iri fırça darbeleriyle palmet biçimli bitkisel desenlerin işlendiği görülmektedir.

Daha erken bir döneme tarihlenen (10-11 -yy.) yapı katında karşılaştığımız sgrafitto (astar kazıma) tekniğinde bezenmiş çanakların iç kısmında kuş, aslan, palmet ve soyut desenler astar üzerine kazınmış ve genellikle sarının ve yeşilin değişik tonlarında renkli sırla sırlanmıştır.

Slip veya astar bezeme dediğimiz teknikte genellikle soyut bitkisel desenler kabın iç yüzeyine uygulandıktan sonra renkli sırla sırlanmış ve aynı rengin açıklı koyulu iki tonu elde edilmiştir.

Ortaçağ yapı katlarında bunlardan başka sırsız ve yeşil, mavi gibi monokrom sırlı çok sayıda kandiller de bulunmaktadır.

Sikkeler; Yumuktepe kazısının Ortaçağ yapı katları ve buluntularını doğru bir şekilde tarihlendirmemizi sağlayan sikkeler 11.-14 arasına tarihlenmektedir Geçen yıl Z3 açması 1b yapı katında ortaya çıkan altından basılmış çukur sikkenin bir yüzünde imparator Mikhael diğer yüzünde Hz. İsa betimlenmiştir. Sikkelerin çoğunu 11. Yy a tarihlendirilen bronz Bizans anonim follisleri oluşturmaktadır.

Kurşun Mühür: Z2 açmasının 1b tında bulunan kurşun mührün ön elinde rulo, diğer elini takdis eder şekilde yukarı  kaldırmış Hz.İsa, diğer yüzünde ise beş satır halinde yazıt vardır.

Haçlar; Yumuktepe kazısında karşılaştığımız bir diğer malzeme grubunu da kolye sarkacı olarak  hem takanın dindarlığını gösteren hem de takı olarak boynunu süsleyen haçlar  oluşturmaktadır.  Kazı buluntuları arasında bronzdan yapılmış röliker haçlar bulunmaktadır. 1997 kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan sedef haç da ilgi çekici bir örnektir.

Ağırşaklar: Yumuktepe’nin Ortaçağ buluntuları  arasında sık sık karşılaşılan kemik ağırşaklar burada yaşayan kadınların dokuma işiyle uğraştığına işaret etmektedir. Altı düz, üstü bombeli şekilde ağırşakların üzeri kazıma tekniğinde çizgiler ve eş merkezli dairelerle bezenmiştir.

Cam buluntular: Kazıda ortaya çıkarılan çok sayıdaki cam buluntunun büyük bir kısmını düz, bulgulu, spiral sarmal cam ipliği ve boya bezemeli bilezikler oluşturmaktadır. Bunlardan başka camdan yapılmış bardak, değişik boyutlarda şişe ve kaplar da bulunmuştur.

Boncuklar: Akik, turkuaz ve camdan yapılmış değişik boyut ve biçimlerde boncuklar ele geçmiştin

Bronz ve Demir Buluntular: Ortaçağda çok sevilerek yaygın bir şekilde kullanılmış bir metal olan bronz, hem takılarda hem de araç gereç yapımında kullanılmıştır. Yumuktepe Ortaçağ yapı katlarında çok sayıda bronzdan yapılmış çan, matara, değişik boyutlarda kap, bilezik, kemer tokası, zincir ve pek çok farklı eşya bulunmuştur. Demir ise daha çok kazma, bıçak, nal ve çivi gibi araç gereç yapımında kullanılmıştır.

TARİHLEME

Ortaçağ yapı katlarından ele geçen buluntular tarihlemeyi sağlamakta, özellikle mimari, Sikke ve sırlı seramikler Yumuktepe’nin 10.-14. yüzyıllar arasında Bizanslılar veya Ermeniler tarafından kullanılan etrafı surla çevrili müstahkem bir yer olduğuna işaret eder görünmektedir. Elde ettiğimiz verilere göre, 1a yapı katı 13 -14. yüzyıla, 1b yapı katı 11.-12. yüzyıla, 2. yapı katı ise 10.-11. yüzyıllar arasına tarihleniyor olmalıdır.

İçel Sanat Kulübü Aylık Bülteni 62-1997 Sayısından alınmıştır.

 

Biyografik Bilgi

scroll to top