,

SUNTURAS – Turan Ali ÇAĞLAR

sns.jpg

Sunturas, Mersın’in 42 km. kuzeyinde, Efrenk çayı vadisinde kurulu şirin bir köydür. Denizden 900 m. yükseklikte olup, yaz ayları oldukça serin geçer. Yörenin kalker yapısından dolayı, akarsu biçimlendirmesiyle oluşan nefis doğal şekiller bulunur. Güneyinde ve doğusunda dev iki taş kütle, yarları ve uçurumları ile heybetini gösterir. Köyün hemen altında bor taşının, su eritmesi ile oluşan uçurumu bulunur. Bu uçurumun diplerinde nefis sarkıtların bulunduğu mağaralar vardır. Köyden büyük bir su çıkar. Taş yarıklarından bembeyaz çıkıp toplanan bu su; değirmenler döndürerek, Efrenk Deresi’ne karışır. Bu dereyi asıl besleyen de Sunturas suyudur. Yaz günlerinin sıcağında Mersin’den çıkıp gelen birisi; bu sudan birkaç kez içmeden kendini alamaz.
Köyün önemi de bu suyun eseridir. Binlerce yıl öncesi insanların toplanıp buraya kent kurması, bu suyun sayesinde olmuştur.
Köyün yeni adı Çağlarca’dır. 1962 yılında, yurt genelinde yapılan bazı yerleşme yerlerinin adları değiştirildiğinde; Sunturas olan burasının adı, Çağlarca yapıldı. Köyün yeni adı, kulağa hoş gelen bir çağrışım yapmasına karşın, çevreden hep eski adıyla konuşulur. Çağlarca adı yalnız resmi dilde geçer. Bugüne kadar Sunturas adının, yanlışlıkla Ermenice bir ad olduğu sanılıyordu. Son yıllarda yapılan tarihi araştırmalara göre, bu adın yaklaşık 3.000 yıldır söylendiği ortaya çıktı.
Hitit ve Asur yazıtlarının ışığında derlenen bilgilere göre; Hititler döneminde, Mersin kuzeyindeki yaylalarda KUE krallıkları yaşamış, Arzava’ya komşu olan bu toplumların, zaman zaman Kizzuvatna ve Hititler egemenliğine, sonraları da Asur egemenliğine girdikleri anlaşılıyor. Arzava krallıkları gibi önemli sorunlar çıkarmadıklarına göre bu krallıkların küçük, rahip krallıklar olduğu ve en önemli kralının adının da SANDURI olduğu biliniyor. Fakat SANDURİ (veya SANDUARİ) devrinde krallığın epey büyüyerek Maraş’a kadar olan alanı zaptettiği; Asur kralı ASARHADON devrinde yaşamış olan bu krala aynı zamanda SİS (o zamanlar Çukurova’nın merkezi) kralı da denildiğini STRABON yazmaktadır. İkibin yıl önce buralardan geçen Strabon’un; “Çukurova kralları hazinelerini kayalık bir arazideki CYINDA kentinde saklarlardı” dediği bir yer vardır. Kue kralı SARDUARI, kışlık kent olarak CYINDA’ da kalıp, yazın serin ve sulak olan SUNTURAS’ı yazlık kent yaptığı bilinmektedir. O dönemlerde yörede: Turku, Arinna, Heba, Teşup ve Iştar gibi tanrı ve tanrıçaların yanında, en büyük ilah, SANTA adını taşır. Burada, tarihçi Bekir Uluğ’un görüşüne yer vererek; “Sunturas Sözcüğünün, SANTA IRAS aslından Türk fonetiğine göre SUNTI – RAS şeklini aldığı açıktır. Ve bu taktirde, Santa – trastaki A harfi düşerek SANTIRAS, sonra da SUNTURAS şekline dönüşmüştür ki; KUTLU SANTA anlamına gelir.” (Cilt. 3. Sh. 58.)
Sunturas adını kral SUNDUARl’den mi, Tanrı SANTA’nın adından mı geldiği tam olarak çözümlenmemiş olmakla birlikte, bunlardan birinin olması büyük olasıdır. Bugün köyün oturumunun büyük bir bölümü, antik SANTA IRAS kenti üzerindedir. Ev temelleri kazılırken, toprağın en az bir metre altından çıkan kiklop taşlar, bunun kanıtıdır.
Köyün kuzey doğusunda, dağ tepesindeki ASAR kulesi bir Bizans yapısı olmakla birlikte kalede bulunan seramik eserlerdeki mühürler içinde Hitit olanlara da rastlanması, kale temelinin eski bir Hitit yapısı olabileceğini akla getirmektedir. Ayrıca, köyün kuzeybatısında ve Asur kalesinin tam karşısına düşen blok kaya üzerinde bir kaya mezarı bulunur. Köylüler buraya “mağara” der.
Bütün bu tarihi veriler ve son yıllarda yapılan Hitit, Asur tabletlerinin okunması sonucunda, bu güzel köyde; yaklaşık 3000 yıl önce Kilikya’nın yerli halkının (ya da kue’lerin) oturduğu, bundan 2000 yıl sonra Kapadokya Ermenilerinin, Bizans yönetimince buraya yerleştirildiği (yaklaşık 900 yıl önce), En sonunda da, yörenin yeni sahipleri olan Türkmenlerin 200 250 yıl önce buraları yurt edindiği anlaşılmaktadır.
En görkemli şeftalilerin yetiştirildiği, alabalık havuzlarının çoğaldığı ve çağlayanın (şelale) güzelliği ile, bu antik köyümüz, ülkemizin en güzel köylerinden biridir.
İçel Sanat Kulübü Aylık Bülteni 1998 Haziran sayısından alınmıştır.

Öğretmen. Halk Bilimi Araştırmacısı. Yöre kültürü üzerine bir çok makalesi var. Roman ve birçok ödüllü hikaye yazarı.

scroll to top