,

ŞURUP TADINDA NOEL’LER – VAHAP KOKULU

VAHAP.jpg

“Toplumumuzun yardımlaşma ve dayanışmasında
tam bir inanç ve imanla çalışacağımıza,
T.C. kanunlarına geçmişte olduğu gibi bağlı kalıp riayet edeceğimize,
namus, şeref, haysiyet ve
İncilimiz üzerine yemin ederiz…”
Mersin Ortodoks Kilisesi Vakfı
Yönetim Kurulu üyeleri yemini

Mersin tarihinin başlangıcından bugüne dek Mersin’i yaşam dünyaları olarak seçmiş binlerce Hıristiyan dostlarımızla, aileleri ile aynı mahallelerde yaşıyoruz. Hepsine, hayata veda etmiş olanlara ve halen bizlerle birlikte Mersin dünyasını paylaşanlara müteşekkiriz.
Bu yazım ile kentin ekonomik, kültürel, sosyal yaşamına farklı katkılarda bulunmuş, tanınmış Mersin’li Hıristiyanlardan bilgiler vererek ve iddiasız mütevazi duygularla, benim Çankaya ilkokulunda da beş yıl fahri veli’m olan bir Hıristiyan komşumun, Mary teyzemin aziz anısına saygı ile bir vefa görevimi yerine getirmek istiyorum. Elbette unuttuklarım, farkına varmadıklarım vardır. Peşinen özür diliyorum. Affetsinler.

HOŞ GELDİN BÜYÜK MİSAFİR
T.C Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve eşi Latife hanımefendi 20 Ocak1925 tarihinde 11 gün kalmak üzere Mersin’e gelmeden önce konaklayacağı mekanlar için dönemin güvenlik birimleri, kuruluşları Mersin’de araştırmalar yapar ve iki ev saptarlar. Birisi Mesudiye mahallesinde bir ev; diğeri ise sahilde önü plaj olan bir konak’tır. Güvenlik birimleri ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sahile sıfır konağı beğenirler. Bu konak Mersin yakın tarihinin yatırımcı iş adamı Hıristiyan Konstantin Mavromati’nin kızı ile evli Alman Chrystman tarafından inşa edilmiş ve sonra akrabaları “Tahinci” ailesine bağışlanmış bir binadır. Hıristiyan Fedon Tahinci ailesi özel eşyalarını toplarlar ve memnuniyetle evlerini Gazi Mustafa Kemal ve eşinin ikametine tahsis ederler. Atatürk ailesi burada 11 gün yaşarlar. Bu konak şimdi Atatürk Evi Müzesidir.
Bu ziyarette Latife Hanımefendi’ye şık bir elbise dikme onurunu kazanmış o zamanların efsane kadın terzisi Hıristiyan Bedia Dellül’ü hatırlama zamanıdır.

KİLİSEDE T.C. BAYRAGINA SARILI TABUTLAR
Şakir Hayat’la aynı gün doğmuşum.11 Mayıs 1946. Sevgili Şakir, yedek subay görevini Güneydoğu’da ifa ederken şehit olur. T.C. bayrağına sarılı tabutu Latin Katolik Kilisesine getirilir ve dua töreni yapılır.
Doktorların doktoru Viktor Venüs, 2.Dünya savaşı öncesi Atina’da yapılacak bir atletizm şampiyonasında “Vakur Venüs” adı ile milli atletizm takımımızda yer alır. Bu şampiyona savaş sebebiyle iptal edilir. Dr.Viktor Venüs’ün vasiyeti, bu “MİLLİ” vasfı sebebiyle tabutunun zamanı gelince T.C. bayrağına sarılmasıdır. Bu vasiyet dönemin Valisi Sn.Hüseyin Aksoy tarafından yerine getirilir. Dr.Venüs’ün vefatını takiben T.C. bayrağına sarılı tabutu şimdilerde yok olan Mersin Tevfik Sırrı Gür stadyumundaki anma törenini takiben, Latin Katolik Kilisesine getirilir ve dua töreni yapılır.

SEMAVİ DİNLERİN KARDEŞLİĞİ
Dünyada tek olan bir ritüel ve 20 yıldan bu yana Müslümanların Kurban bayramının ilk günü ,halen T.C. Kültür Bakanlığı’nın koruması altında olan ve her din ve mezhepten Mersinlinin ayırımsız ebedi yaşamlarını sürdürdükleri,1930 yılında verildiği ad olan “Mersin Asri Mezarlığı”nda düzenlenir. Bu ritüel’e Mersin’deki kiliselerin ve mezarlığın din görevlileri katılırlar ve barış, sevgi ve kardeşliğe ortaklaşa dua ederler. Bu törene Hıristiyan ve Müslüman Mersinliler birlikte katılırlar ve dualara “amin” derler. Yan yana oturan Mersinlilerden kimi haç çıkarır, kimisi avuçlarını yüzüne sürer.
Bu töreni 20 yıldan bu yana tasarlayan ve uygulayan kişi Hıristiyan bir Mersinli Lina Nassif Hanımefendi’dir. O aynı zamanda emekli bir bankacı ve ressamdır. Mersin’de Akdeniz semtinde bir sokağa “Lina Nassif” adı verilmiştir.
Semavi Dinlerin Kardeşliği ritüeline başlangıcından bu yana destek veren Katolik Kilisesi din adamlarından 50 yıldır bu kilisede hizmet ederek Mersin’de vefat eden ve İtalya’da toprağa verilen Rahip Roberto Ferrari’yi, aynı kilisenin rahip ve yöneticilerinden Felsefe, Teoloji ve Arkeoloji uzmanı bilim adamı Sn.Henri Leylek (1963 Antakya) ve Ortodoks Kilisesi rahibi Peder İspir Teymur (1954 İskenderun) saygı ile anmak vazifemizdir.

BİR DEVLET SANATÇISI YETİŞİYOR
Mersin’de 1939 yılında ortaokulu bitirerek Ankara Devlet Konservatuvarı yatılı bölümüne giren genç Nevit Kodallı, konservatuvar hocalarının verdiği sınıf atlama beste ödevini, 1945 yılında Mersin’de piyano olmaması sebebiyle Latin Katolik Kilisesi yönetiminin ilgi ve desteği ile kilise güneyinde üst katta mevcut bir org’ta aşırı yaz sıcağına rağmen tamamlar. “Yaylı çalgılar için Sextet” oda müziği eseri böyle doğar. Bilindiği üzere Nevit Kodallı 1981 yılında 57 yaşında iken Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.

BİRLİKTE BARIŞ VE SEVGİ
Yüzyıldan fazla onlarla bir aradayız. Camilerimizin ezanı onların kiliseleri çanlarının sesi birleşmiş Mersin’e sevgi ve barış rüzgarları getirmiş ve getiriyor. Sevda’yı öne alan ama dinlerin yüceliğinin şefkatine sığınılan evlilikler yaşanmış onlarla ve bizlerle… Mersin ticari yaşamı, kültürel yaşamının zenginleştirilmesinde el ele vermişiz. Kırmamış, kırılmamışız. Aynı mezarlığı paylaşmışız. Mersine gelen her insan Mersin’de birlikte yaşam kültürü ve mozaiğinin güçlenmesine, sağlamlaşmasına destek olmuşlardır. Bu yüzden mozaiğin her parçası ayrı ve eşsiz bir değerdedir. Türkiye’de elbette göç alan birçok kent mevcuttur. Ancak Mersin tüm kentler içinde farklı bir özelliği sahiptir.

İBADETE ÇAĞIRAN MERSİN’Lİ EZAN SESLERİ İLE,MERSİN’Lİ KİLİSE ÇAN’LARI KARDEŞLİĞİ
Mersin’de Şurup tadına Noel’ler aşağıdaki ibadet mekanlarında kutlanır, sevgi ve barış ve insani değerler bağlamında dualar edilir, ilahiler seslendirilir.

ORTODOKS KİLİSESİ
1850’de Mersin’de 5.250 Ortodoks Rum yaşamaktaydı. Mersin Rum Ortodoks kilisesi, 1849 yıllarında Dimitri ve Tannus Nadir tarafından bağışlanan arsa üzerine Osmanlı Devleti’nin verdiği izinle inşa edilmiştir. Mersin’de halen cemaati olan ve ibadete açık en eski kilise unvanını taşımaktadır. Yasal statüsü ise Tomris Nadir Mitri Kilisesi Vakfı adıyla Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün denetimine bağlıdır.

LATİN KATOLİK KİLİSESİ
Sultan Abdülmecit, 15 Eylül 1855 yılında fermanıyla Latin Katolik kilisenin yapılmasına izin verir. Bunun için Adana ve Maraş valisi Halil Zemal Paşa’ya gerekli işlemlerin yapılması için bilgi verilir. Halil Zemal Paşa’da Tarsus Valisine ve Kadı’sına ve Müftüsü’ne bu yönde talimat verir. Bu ferman bürokratik zorluklar nedeniyle ancak 1891 yılında Mersin Kilisesine teslim edilir.

BU İBADET MEKANLARINDA KİMLER SEVGİ, BARIŞ İÇİN DUA ETTİ..?
MERSİN KÖYÜNDEN MERSİN KENTİNE DOĞRU “KONSTANTİN MAVROMATİS” VEYA ASRİ MEZARLIĞIN GİRİŞ BAŞ KÖŞESİNDEKİ TÜRBE MEZAR .
1830’lu yıllarda Kıbrıs’tan Mersin’e gelip yerleşen Rum Ortodoks Mavromatilerin oğlu Hacı Konstantin Mavromati, çok sayıda fabrika ve görkemli binalar, okullar ve kiliselerle kentleşmeyi de hızlandıran tanınmış tüccar ve fabrikatördür. Mavromati, 1888 yılında Tarsus’ta ilk çırçır fabrikasını kurmuştur. 1886 yılında kurulan Mersin Ticaret Odası’nın kuruluşunda “şehrin maruf tüccarları” K. Mavromati’nin katkısı olmuştur.1866 yılında Azak Han’ın karşısında Taş İskele’yi yapmıştır. 1871 yılında Taş Han’ı yaptırmıştır. Taş Han, son yıllarda restore edilmiş, Antik Galeria olarak açılmıştır. 1883 yılında, şimdiki Toros Otelinin önünde bir iskele daha yaptırmıştır…
Mavromati’nin arsasını bağışladığı ve maddi destekte bulunduğu söylenen Yeni Cami’nin yapımına 1900 yılında başlamıştır. Yeni Caminin (Şimdi Ulu Cami ve Çarşısı) doğrultusunda Toros Oteline kadar bölümdeki binalar ve yolun kuzeyinde (Mübalededen sonra Arabağa Ailesine verilen) binalar Mavromati tarafından yaptırılmıştır. Şimdi yıkılan Kamer Sineması binasının altındaki pasajın dükkânları ve sözü edilen binalar ticarethane ve işyerleridir. Almanya Konsolosu İsviçre asıllı Christman, Mavromati ailesinin kızıyla evleneceği için konut olarak 1897 yılında Mavromati tarafından yaptırılan iki katlı, (Atatürk Caddesi üzerinde Atatürk Evi ve Müzesi) Christman konağı olarak bilinen ev, Christman’ların çocuğu olmadığı için kurtuluştan sonra Mavromati’nin damadı Fedon Tahinci’ye kalmıştır.

1940’lı yıllarda yıkılan çift çan kuleli Aya Georgios Rum Ortodoks Kilisesi1885 yılında Mavromati tarafından yapılmıştır. Konstantin Mavromatis’in cenazesi halen 53.katlı gökdelenin karşısına düşen eski Rum mezarlığı içinde yaptırılmış büyük bir anıt mezara 1905 yılında defnedilmiştir. Mersin Asri mezarlığının yapılması ile birlikte bu anıt mezardan alınan mermer taş ve malzeme ile girişte bir türbe mezar yapılmıştır.(1930)

ÖYKÜLER DOLUSU MERSİN “İLYAS BEY”
Adana’da doğan ama Mersin’de çocukluğundan itibaren yaşayan öykü ve şiir yazarı İlyas Halil halen 88 yaşında Kanada’da Montreal’de ailesi ile birlikte yaşamaktadır. İlyas Halil ülkemizin en yaşlı ve Hıristiyan kökenli edebiyatçısıdır. 30′ a yakın şiir ve öykü kitabı yayınlanmış ve eserleri çeşitli yabancı dillere çevrilmiştir. Dileriz ki İlyas Halil’e de bir gün bu yıl 12.si verilen MTSO Mersin Kenti Edebiyat ödülü nasip olur.
İlyas Halil’in adı halen Akdeniz Belediyesi sınırları içinde bir sokak adında yaşatılmaktadır.

KÜLTÜR MERKEZİ VE MERSİN’İN ULUSLARARASI MÜZİK FESTİVALİNE ADIM ADIM “HANRİ BEY”
Hıristiyan İş Adamı Hanri Atat, sanat sevgisi ile doludur. Kazandığını hayır işlerine ve sanat çalışmalarına bağışlamaktan mutlu olmaktadır. Kurucuları arasında olduğu şimdilerde aktif olmayan Mersin Kültür Merkezi Derneği çalışmaları ile ve arkadaşları ile Mersin Kültür Merkezi’nin onarılmasına destek olur, kamuoyu oluşturur ve eski “Halkevi”, Mersin Kültür Merkezi adı altında Mersin’in kültür hayatına armağan edilir. Bu binanın yapımına maddi desteği olanlar arasında onlarca Mersinli Hıristiyan vardır ve koltuklara adları verilmiştir.(Bu liste Kültür Merkezi Fuayesindedir) Bu binanın çok değerli kuyruklu konser piyanosunun temininde Hanri Atat’ın önemli katkısı vardır. Halen bu piyano Mersin Kültür Merkezi Derneği mülkiyetinde ve Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü koruması altındadır.
Mersin’de emeklilik yaşamını sürdüren Mersinli Devlet Sanatçısı Nevit Kodallı ile başbaşa veren Hanri Atat, Mersin’de kurulu “Çoksesli Müzik sanatı” dernekleri ile bir araya gelir ve Türkiye’de eşi olmayan bir yapıda 2001 yılında “Uluslararası Müzik Festivali” ni yaratır. Festival halen başarı ile devam etmektedir. Hanri Atat’ın adı ‘da halen Akdeniz Belediyesi sınırları içinde bir sokak adında yaşatılmaktadır.

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTAHANESİNE BİR AVUÇ TUĞLA.”ESAT BEY”
Hıristiyan esnaf Foto İlyas (İlyas Yılgör)Mersin’in yaşayan en eski fotoğraf ustalarındadır.(Hayırlı ve sağlıklı ömürler diliyoruz) Foto İlyas Mersin Fotoğrafçılar dünyasına bir esnaf olarak nice fotoğraf ustaları yetiştirirken oğlu Esat Yılgör Tıp tahsili yapmaktadır.Çocuk hastalıkları uzmanı Dr.Esat Yılgör, Mersin’in, Çukurova’nın en tanınmış ve başarılı doktorlarından birisi olarak hizmetlerini sürdürür ve akademik kariyerini tamamlayarak Prof. Dr. Esat Yılgör olur.
Prof.Dr.Esat Yılgör Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Mersin Ticaret Lisesi yanındaki ilk hastahanesinin maddi bağışçıları arasındadır ve ismi bir onur tabelasında yer almaktadır.
Hıristiyan Yılgör ailesi evlatları halen Mersin’in tıp dünyasında ve eğitim-öğretim hizmetlerinde yer almaktadırlar.

DEVLET HASTAHANESİNDE BİR RÖNTGENUZMANI ve DİŞ HEKİMLERİ
Dr.Mişel Tokatlı, Mersin Devlet Hastahanesinde yıllarca Mersin’li hastalara röntgen uzmanı olarak hastalıkların teşhisi hizmetlerini ifa eder. Sevecen ve müşfik karakteri ile Mersin tıp aleminin unutulmazları arasında yer alır. Aynı şekilde 1950’li yılların birkaç diş hekiminden birisi olan Vahan Karacaoğlu’nu da rahmetle anıyoruz. Mersin Diş Hekimleri Odası üyeleri Diş Hekimleri Alen Akın Karacaoğlu (Vahan Bey’in oğlu),Can Yılgör ve Şahin Kısadur’a başarılar diliyoruz.

KENTİ BİRLİKTE YÖNETMEK
1864 tarihli Adana Vilayeti Salnamesi’ne göre Mersin kazası idare meclisinde Kaymakam Reşat bey’le birlikte 5 üye vardır. Bu üyelerden ikisi Hıristiyan’dır. Nikola Ağa ve Kirkor Ağa.1869 yılında Belediye Meclisinin 8 üyesi arasında yine bu kişiler yer alır.1873 yılı Mersin Ticaret Mahkemesinin 2 daimi üyesinin birisi Hireliyos Efendi’dir. Mersin’in İlk Belediye Başkanının adını Sn.Şinasi Develi’nin kitaplarında Hıristiyan “Botros” olduğunu öğreniyoruz.
İlk Hıristiyan doktor rahmetli Dr.Viktor Venüs Demokrat Parti döneminde Meclis üyesi sıfatıyla bir süre Belediye Başkanlığı’na vekalet etmiştir. Günümüzde Sn.Levon Akça ve Sn.Yasmina Lokmanoğlu geçmiş dönemlerde Akdeniz Belediye Meclisinde yer almışlardır. Yasmina Lokmanoğlu halen Mersin Büyükşehir Belediye Kent Konseyi Başkanlığını sürdürmektedir.Yasmina Lokmanoğlu’nun ayrıca Mersin’de ilk ve tek “Mersin Yemekleri” kitabı bulunmaktadır.

MERSİN’DE SANAYİİ İLK BACALARI
Tanzimat fermanını takiben Osmanlı döneminde birçok uluslararası anlaşmalar imza edilir. XIX yüzyılın sonunda dokuma sanayii gelişmeye başlar su ve buhar enerjisi ve bir miktarda mazot’la çalışan fabrikaların bacaları tütmeye başlar Mersin’de.
İngiliz J.B Gout 1863 yılında Çırçır Fabriasını,1869 yılında Mersin’de Mösyö Mavromati’nin Sunturas deresi kenarında mükemmel bir pamuk fabrikasını. 1898 yılında İtalyan Mandelli pamuk dokuma ve buz fabrikasını açar.1899 yılın da Lykiardapulos ve oğulları Mersin’de un üreten, ihracat ta yapan un değirmeni kurarlar.1903 yılında Mösyö Kokani aynı sektörde yatırım yapar.1904 ‘te Zehriyan ve Mıgırdiç kardeşler ve 1910 yılında Bodosaki un, iplik, sabun ve buz üreten fabrikalar kurarlar.1911 yılında İngiliz Wihittman “İngiliz Fabrikası” adı ile bilinen yağ fabrikası, Antonio Riccavi makarna fabrikası kurar.1921 yılında M.Jaseo aynı sektörde sanayi yatırım yapar. Bütün bu fabrikalarda çalışan Mersin’li gençler, geleceğin Mersin’in esnafı, tüccarı ve sanayicileri dünyasının bireyleri olacaklardır. Bu fabrikalar Mersin’lilere “iş “ve “ekmek “kapısı olmuştur.

T.C. DEVLETİNE DAHA ÇOK VERGİ
Mersin kenti,Türkiye Cumhuriyeti Maliyesi’ne an fazla vergi üreten 6.kentidir. Bu verginin oluşumu tarihi sürecinde ve ödenmesinde Hıristiyan kökenli rekortmenlerin önemli yeri vardır. Örneğin rekortmen tüccarlar, iş adamları Remon Kumdereli’yi, Nakkaş, Şaşati ve Botros ailelerini yüksek izinleri ile açıklamak ve kutlamak vazifedir.
Türkiye’nin ilk serbest bölgesinin şirketi MESBAŞ Genel Müdürü Edvar Mum, Mersin Hıristıyan dünyamızın seçkin üst düzey yöneticilerindendir.

URAY CADDESİNİN, AZAKHAN’INDIŞ TİCARET USTA’LARI
İskeleler şehri Mersin’in, iskelelerin kara tarafında bir dış ticaret caddesi ve hanları ve bankaları ve Hükümet binası, Defterdarlık ve Adliye doğar. Bu cadde Uray caddesidir. Azakhan’dır, Taş Han’dır. Bu cadde ve han’larda Mersin dış ticaretle iştigal eden Hıristiyan tüccarları yer alır. Botros’lar, Diyap’lar, Hanna’lar, Dumani’ler, Makzume’ler, Barbur’lar, Nakkaş’lar, Şaşati’ler, Hanna ve Taşçı’lar, Kumdere’liler, Levante’ler, Bolşen’ler, Atat’lar, Babino’lar… Bu Hıristiyan tüccar’lar Mersin’de geleceğin lojistik ve dış ticaret dünyasının adeta eğitim kurumları gibi de çalışırlar.
Bu dünyaya Mersin’in Hıristiyan Avukatlarından Sn.Maria Nadir’i eklemek gerekir.

BİR SANAT ESERİ KOLLEKSİYONERİ EROL BEY
Mersin Hıristiyan dünyasında yaşayan Erol Makzume, dünya çapında sanat eserleri koleksiyoneridir. Oryantalist bir tutkuyla 1891’de İstanbul’a gelen Fausto Zonaro 1896’da Sultan II. Abdülhamid tarafından Saray Ressamlığına atanır. 19 yıl boyunca İstanbul’u tuvaline aktarır ve en tanınmış İstanbul ressamlarından olur. İtalyan ressam Zonaro’nın birçok muhteşem tablosu ve daha birçok eser Erol Makzume’nin koruması altındadır. Erol Makzume ayrıca çeşitli sanat kurumlarında söyleşi ve konferanslarda. Müzayedelerde yer alır.

ESNAF VE SANATKAR’LIKTA HIRİSTİYAN USTA’LAR,HOCALAR
Mersin’in ilk turistik otel küçük yatırımı tarihi süreçte “Toros Otel”dir.Bu otelin ve efsane restaurant’ın kurucusu ve turistik şartlarda işletmecisi Yusuf Dakak’ı hatırlamak gerek. Tarihi değer ve öneme sahip kuyumcuların duayeni ve ustası Jozef Anadalı, el işi erkek kundura imalatı ustası Nikola Arap, erkek terzisi Jorj Kumdereli, fotoğrafçıların duayeni Foto İlyas Yılgör, kadın kuaförü Jorj Mum, kadın terzisi Hanni Dellül, kadın terzisi Madam Olga’, müteahhit Jorj Kesüş, eczacı Sandro Zahlut, kuyumcu Marsel Hanna,ve 90’lı yaşlarında bile aktif olan birkaç sene önce hayata veda eden duayen terzi Mişel Hamawi Hıristiyan dünyasının unutulmazları arasında yer almışlar ve kent ortak hafızasından silinmemişlerdir.

SPOR DÜNYAMIZIN HIRİSTİYAN YILDIZLARI
1940 doğumlu ve Mersin spor tarihinin yakın tanığı, yaşayan en ünlü sporcu Sn.Yusuf Salluhi, Türkiye’de ve Mersin’de halter, vücut güzelliği ve fitness’in gelişmesi bağlamında “ilk”leri getiren, Silahlı kuvvetlerimizce vücut sporları gelişim uzmanlığı çalışmaları tercih edilerek uygulanan ve Mersin’e ödüller kazandırmış halter’ci gençleri yetiştiren Hıristiyan bir spor adamıdır. Mersin’de vücut güzelliği sporunu tanıtma bağlamında geçit törenlerinde takımı ile beraber “gladyatör”ler gibi yer alan ve hala bu spora emek veren, vücut adale sistemi konusunda bilim adamlarına danışmanlık yapan bir uzmandır. Sağlıklı günler diliyorum.(Yusuf Salluhi’nin yaşam öyküsünü yazmak Mersin Üniversitesi ilgili kurumlarına vazifedir.)
Fenerbahçe’nin efsane futbolcusu bir Hıristiyan ,Ordinaryüs Lefter Küçükandonyadis 1966-67 sezonunda 2. Lig’de mücadele eden Mersin İdman Yurdu takımının başındadır. Mersin İdman Yurdu o sezon ilk kez 1. Lig’e yükselmiştir.
“Jorj” lakabı “Deli Jorj” Mersin amatör futbol kulüpleri takımlarında yer alan Mersin’li futbolsever’lerin sevimli ve saygın dostudur. Aynı şekilde yine futbol dünyasının Hıristiyan temsilcilerinden Saba Misavi’yi ve bir zamanlar Mersin İdmanyurdu’nun Metin Oktay’ı Roni Kumdere’liyi ekleyebiliriz. Ojen Salim Mersin spor dünyasına “Çekiç Atma“ disiplinini getiren ve sporcu yetiştiren bir kişi olarak bilinir.

“VAKIF” TESİSLERİNDE MERSİN SPOR DÜNYASINA HİZMET DESTEĞİ
Mersin’in süreç içerisinde en fazla vergi ödeyen mükelleflerinden Remon Kumdereli, spora ilgi ve merakını, Mersin Deniz Feneri bitişiğindeki Vakıf tesislerini bir spor sosyal tesisi olarak yönetmekle yerine getirir. Bu kuruluşun yönetiminde yer alarak, maddi-manevi destekte bulunur. Yüzme havuzunun, tenis kortlarının ve çim sahaların Mersin spor meraklılarının hizmetine açılmasını sağlar. Burada çeşitli pojeler üretir. Spor’la beraber sosyal beraberlikler de yaşanır .

MERSİN’DE TENİS SPORUNUN İFTİHARLARI BABA ROBER VE OĞULLARI ARSEL VE RONİ
Mersin’in ilk Petrol Mühendisi rahmetli Rober Kumdereli, Türkiye ve Mersin Tenis dünyasının kahramanlarındandır. Rober Kumdereli, Türkiye Tenis Federasyonu hakem eğitim kurulunda görev almış ve ülkemize birçok tenis hakemi yetiştirmiştir. Uluslararası turnuvalarda başhakemlik yapmıştır. Türkiye Veteran tenisinde birçok şampiyonlukları vardır. Mersin Tenis Kulübü 3 nolu kortta “Rober Kumdereli kortu” adını yaşatmaktadır. Rober Kumdereli’nin oğlu Arsel Kumdereli; Mersin tenis kulübünün Türk tenisine ve Türk milli takımına kazandırdığı, her yönüyle örnek sporcularımızdan birisidir. 2001 yılı 12 yaş erkekler Türkiye tenis milli takımı, 2003 yılı 14 yaş erkekler Türkiye tenis milli takımı, 2005 yılı 16 yaş erkekler Türkiye tenis milli takımı, 2007 yılı 18 yaş erkekler Türkiye tenis milli takımında yer almış ve sayısız Türkiye ve bölge şampiyonlukları kazanmıştır. Tenis sporundaki başarıları yurtdışındaki eğitimine en büyük referansı olmuştur. Rober Kumdere’linin diğer oğlu Roni Kumdereli’de Mersin Tenis kulübünün yetiştirdiği ilk tenisçilerinden birisidir. Birçok Türkiye ve bölge şampiyonlukları vardır. Arsel ve Roni’yi selam ve sevgilerimizle kutluyoruz.

HIRİSTİYAN DÜNYAMIZDAN BİRKAÇ ŞURUP TADINDA MERSİN’Lİ
1950’li yıllardan 1970’li yıllara kadar Madam Jorjet, pistonlu, cam enjektör, metal iğne, mavi ispirto, ispirto ocağı, hidrofil pamuk, ampul testeresi olan çantası ile ve bisikleti üzerinde sokak sokak dolaşarak, gerektiğinde gece yarıları ve şafak vakitleri tedavi altındaki hastalara, doktor tavsiyesine uygun “iğne “yapan efsane olmuş bir sağlık abla’sıdır. Müşfik’tir, iğne vurulmayı bir korku değil bir keyif haline getiren ve yarı doktor bir hanımefendi’dir. Mersin’in Müftü köprüsü ile Vali Konağı arasında doğmuş 50 yaş üstü yaşayanları sağlıklarını herhalde Madam Jorjet’in dikkatine ve sorumlu hizmetine de borçludurlar. Rahmet ve saygı ile anıyoruz.

1950 ve sonrası yıllarda Mersin gece kulüplerinin, gazinolarının, hafif müzik ve Jazz orkestralarının tabiri caizse joker’i Bay Serkis Yeseren, Hıristiyan dünyamızda yetişen herhalde ilk ve son müzisyendir. Başta saksafon olmak üzere, keman, akordeon çalma ustası ve solisttir. Halen başına “keman silueti” işlenmiş tek mezarda ebedi uykusundadır.

1960 ‘lı yıllarda şimdilerde Belediye Taş Bina karşısında, Güneş sineması yan tarafında köşe başında Hıristiyan Diş Hekimi Vahan Karacaoğlu ve eşi ve ortakları Sarkiz Akça tarafından Tam Tam, pastahanesi açılır. Bu pastahanede nefis ev yapımı pastalar, limonata eşliğinde satılırdı. Üzerinde “Tam Tam” yazılı kakaolu muhallebi ve profiteroller kapışılırdı. Sarkis Bey ortaklıktan ayrılınca pastahanenin adı “YamYam” olarak değiştirildi. Şimdi ne Yam Yam var ne de Tam Tam… Bu pastahanelerde çalışan ve ünvanı “Tam Tam ” olan Ahmet bey ‘i de birkaç ay önce kaybettik.

Türk vatandaşlığını onurla taşıyan İtalyan kökenli Bay Guido Bertamini yakışıklılığı ve artistik yetenekleri ile Mersin Devlet Opera ve Balesi temsillerinde sahnede rol almış Hıristiyan sanatsever dostumuzdur. Tabutunu birçok opera sanatçısı da taşımıştır.

Mersin Katolik kilisesi 1998. Bir toplu yemek hazırlığı sırasında kilise yemek salonunda yangın çıkar ve yangın büyümeye başlar. Yemeği hazırlayan Tenis Kulüp işletmecisi Veli bey, telaş içinde ne yapacağını şaşırmışken beyazlar giymiş bir yaşlı adam hayalet misali kendisine görünür ve “Biz buraya ibadet için geldik. Panik yok!..Panik Yok.!Bir şey olmayacak.!. Bir şey olmayacak! ” der Veli Bey’e. Veli Bey’in bu uyarı üzerine aklına yemek pişirme LPG tüpleri bağlantısını kesmek gelir ve hızla keser, yangın söner.O beyazlar giymiş kişi aslında kilisenin 24 yıllık rahibi İtalyan kökenli Roberto Ferrari’dir. İtalya’da ebedi uykusundadır.

Gazi Mustafa Kemal bir gezisinde Yenice’den makinist Hıristiyan Deli Halil yönetimindeki şimendifer’le Mersin’e yol almaktadır. Atatürk kompartımanda kahve içerken kompartıman vagon bağlantısındaki bir sarsıntısı sebebiyle Ata’nın üstüne kahve dökülür. Korumalar, Deli Halil’i ‘Gavur Halil’ diye tartaklarken Ata olayı fark eder ve müdahale eder… Atatürk, ‘Biz, laik bir ülkedeyiz. Bu bizim gibi Türk, aramızda yaşıyor. Siz bunu nasıl yaparsınız’? der. Bir süre sonra Atatürk Deli Halil Bey’e köstekli, arkasında da şimendifer olan bir cep saati yollar. Bu saat deli Halil’i oğlu rahmetli Dr.Viktor Venüs ailesinde bir onurlu yadigar olarak saklanmaktadır.

SEMAVİ DİNLER VE SEVDALAR
Mersin, Hıristiyan ve Müslüman evliliklerine hoşgörü ile şefkatle sahiplenmiş muazzam bir kent’tir. Sevda’yı öne alan ama dinlerin yüceliğinin şefkatine sığınılan evlilikler yaşanmıştır. Bir Anadolu ritüeli kaçma’lar, kaçırılmalarla başlayan sonra barış’la kucaklaşılanlar dahil.
Cumhuriyet’imizin kuruluşundan bu yana onlarca nikah cüzdanlarının bir tarafında Hıristiyan diğer tarafında Müslüman Mersin’linin fotoğrafları yer alır. Bu aile bireylerinin her biri kendi dinini özgürce yaşar ve diğerinin dinine mezhebine saygı duyar.”Allahın birleştirdiğini kullar ayırmasın” duasına vefa ve sadakatle uyarlar.

ŞURUP TADINDA NOEL’LER
25 Aralık 2018 Mersin’li Hıristiyan dostlarımızın, dünya Hıristiyanları ile birlikte, Hazreti İsa’nın doğumunun kutlandığı Noel bayramıdır. Bu seküler Noel versiyonunda mitolojik figür Noel Baba temel bir rol oynar. Kutlamalar 24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlar ve bazı ülkelerde 26 Aralık aksamına kadar devam eder.
ŞURUP TADINDA NOEL’İNİZ KUTLU OLSUN MERSİN’Lİ ŞURUP TADINDA HIRİSTİYAN DOSTLAR, KARDEŞLER.
HEP BARIŞ VE SEVGİ İLE..(*)
————————————————————————————
(*)Bu amatör heyecanlarla kaleme alınmış yazım içeriğinin temel kaynağı Sn.Avukat Şinasi Develi’nin Mersin üzerine yaptığı araştırmalar ve kitapları’dır…Kendisine sağlıklı ve huzurlu bir ömür dilerim.Rahmetli Gündüz Artan’ın kent tarihi ile ilgili yazılarından ve Sn.Lina Nassif’in yazılı basın’da yer alan ve çeşitli ortamlardaki söyleşilerden de yararlanılmıştır. Ayrıca Sn.Edvar Mum, Sn.Janet Dibo, Sn.Fevzi Eryılmaz, Sn.Yusuf Salluhi, Sn.Veli Kınık, Sn.Cengiz Fedekar ve Sn.Ayşen Kokulu’ya telefonla ve mail’le bilgilendirme katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.

İşletme ve Maliye Akademik eğitimi almıştır. Mersinde çeşitli dernekler yönetiminde, etkinliklerinde yer almıştır. "Şurup Tadında Mersinliler" yazı dizisi ile dergilerde, sosyal medyada kent yaşamı zenginliklerini araştırmakta, yazmakta ve anlatmaktadır.

scroll to top