,

TEVFİK SIRRI GÜR – PROF.DR.UĞUR ERSOY

T.S.Gür-e1382429630494.jpg

1942 yılında Mersin’e tayin edilen bir vali, kente büyük bir hareket getirdi. MuÅŸ’ta yaptığı imar faaliyetleri o daha gelmeden duyulmuÅŸtu.
Mersin’e bir pazar günü ulaÅŸan Tevfik Bey doÄŸru bizim portakal bahçesine geldi. AkÅŸam yemeÄŸinde babamla bol bol eski günleri andılar. Sonra Tevfik Bey babama Mersin’de nelere gereksinme duyulduÄŸunu sordu. Babam da gereksinmeleri söyledi.
Tevfik Bey kendine çok güvenen bir adamdı. O yıllar savaş yıllarıydı, tahsisat olmadığı gibi, hiçbir şey bulunmuyordu piyasada. Fakat o, bunları umursamıyordu.
T. S. Gür’ün bir Macar mühendisi vardı, hemen iÅŸe baÅŸladı. Önce Liseyi ele aldı. Åžehrin ileri gelen zenginlerinden büyük bağışlar topladı. Toplanan bağışlarla yapılan dershane o kiÅŸinin adını alıyordu. Tevfik Bey Ankara’ya giderek büyük bir beceri ile o günlerde piyasada bulunmayan kamyon lastiÄŸi, çimento gibi endüstri ürünleri getirtti. Bunların satışında lise için bağış yapılmasını ÅŸart koÅŸtu. Lisenin kiremitleri batan bir gemiden çıkartıldı. Sonunda yoktan var edilen lise tamamlandı. Sıra Halkevine gelmiÅŸti. Tevfik Bey büyük düşünüyor, yokluk tanımıyordu. Mersin’e Türkiye’nin en büyük Halkevi binasını yaptı. Halkevinde büyük tiyatro salonu vardı. Döner sahneli, son derece güzel bir salondu bu. Tevfik Bey Ankara’ya gidip Devlet Operası’nı Mersin’e davet etti. Ona opera için gerekli sahnenin Ä°stanbul’da bile bulunmadığını anlatmışlar. Tevfik Bey de rejisörü sahneyi görmek üzere Mersin’e davet etmiÅŸ. Gelenler sahneyi görünce çok ÅŸaşırmış, sahnenin Ankara’dakinden bile iyi olduÄŸunu söylemiÅŸler.
Tevfik Bey Mersin’de bir de Tüccar Kulübü binası inÅŸa etti. Yanındaki kemerli eski bir binayı restore ederek nefis bir kafe yaptı, adını Akkahve koydu. Kafenin üstüne de bir otel inÅŸa etti. Bu bina ÅŸimdi Belediye olarak iÅŸlev yapıyor.
Tevfik Sırrı Gür Mersin’e güzel bir stadyum bir de Ticaret Lisesi yaptı. Atatürk ve Ä°nönü heykellerini diken de odur. Tevfik Gür’ün bu kadar yokluk içinde Mersin’e kazandırdığı eserlere inanmak gerçekten zordur.
Vali sosyal hayata da çok önem verirdi. Mersin’in ileri gelen ailelerine telefon eder, onların Akkahve ve Tüccar Kulübü’ne gelmelerini rica ederek bu iki güzide yerin canlılığının devamını saÄŸlardı.
O dönemde akÅŸam üzeri genelde Akkahve’ye gidilirdi. SavaÅŸ yıllarında orada bir Macar orkestrası vardı. Orkestranın kemancısı Matmazel Kato sarışın, hoÅŸ bir kadındı. Erkeklerin çoÄŸu Kato’ya hayrandı. Hatırladığıma göre Akkahve’de dans edilmezdi. Aileler ve gençler orada akÅŸam çayını içer, müzik dinlerdi. Dans, gece Kulüp’te yapılırdı.
Tevfik Bey’in devlet adamlığı da örnek olacak nitelikteydi. 1950 seçim kampanyası sırasında içiÅŸleri Bakanı olan Emin EriÅŸigil babamların Mülkiye’den sınıf arkadaşıydı. Bir gün Emin EriÅŸigil Mersin’e propoganda amacı ile geldi. O gün biz Vali konağındaydık. Babam Valiye istasyona gidip Emin Bey’i birlikte karşılamayı önerdi. Tevfik Bey bunu kesinlikle reddetti.
“Emin özel bir ziyaret için gelmiÅŸ olsaydı, arkadaşımız olarak karşılamaya seve seve giderdim. Bakan olarak resmi bir ziyarete gelseydi, ben vali olarak elbette onu karşıladım. Ama bugün o bir partili olarak geliyor. Ben oraya gidersem devletin tarafsızlığına aykırı bir davranışta bulunmuÅŸ olurum. Sen git, ben gidemem. Yarın sizin bahçede buluÅŸup sohbet ederiz. Lütfen kendisine bunu ilet”
O dönemde hava karardıktan sonra konuÅŸma yapmak yasaktı. Hava karardıktan bir süre sonra telefon çaldı. Arayan emniyet müdürüydü. Anladığımız kadarı ile Emin EriÅŸigil hava kararmış olmasına raÄŸmen seçim konuÅŸması yapmak istiyordu. Tevfik Bey son derece kararlı bir biçimde, “Lütfen Sayın Bakan’a yasayı hatırlatın ve konuÅŸma yapmasını kesinlikle engelleyin. Bu iÅŸin sorumluluÄŸu bana ait. Bakan ısrar ederse, bununla ilgili tamimin onun imzasını taşıdığını da hatırlatın.” dedi.
İşte Tevfik Bey böyle bir devlet adamıydı ve kesinlikle ilkelerinden taviz vermezdi. Acaba bugün bir vali böyle bir davranış sergileyebilir mi? Sergilerse o valiye acaba ne olur?
O dönemin yöneticileri çok ilginçti. Tevfik Sırrı Gür’den bir süre önce vali olan Saip Örge zamanında savaÅŸ baÅŸlamıştı. Devlet üretilen tahıla el koymuÅŸ ve ekmek vesikaya baÄŸlanmıştı. Åžeker ve un bulmak olanaksızdı. Tahin helvası bile pekmezle yapılır olmuÅŸ, millet börek, baklava gibi yiyecekleri unutmuÅŸtu. Devlet, çiftçi olup da tahıl üretenlere ürettiklerinin küçük bir bölümünü bırakıyordu. Bu nedenle çiftçinin durumu diÄŸer halk kesimlerine göre daha iyiydi. Bizim de tarlalarımız olduÄŸundan, ender de olsa börek yiyebiliyorduk.
Bir pazar günü Vali bizim eve geldi. Havadan sudan biraz konuÅŸtuktan sonra, “Yakup, senden bir ricam var, ama söylemeye utanıyorum. Bizim oÄŸlan günlerdir börek diye tutturdu. Acaba iki avuç un vermen mümkün mü? Bunu baÅŸkasından isteyemem, sonra bunu kullanmaya kalkarlar”, dedi.
Düşünebiliyor musunuz, Çukurova’nın bir ilinin valisi, iki avuç buÄŸday rica ediyor. Bu adamın her gün elinden tonlarca buÄŸday ve un geçiyor, ama o bunun bir gramına bile dokunmuyor. Kendi için deÄŸil, oÄŸlu çok istedi diye bunu kötüye kullanmayacağını bildiÄŸi bir arkadaşından un rica ediyor, hem de sadece iki avuç. Ä°ÅŸte o dönemin yöneticilerinden birçoÄŸu böyleydi.
Mersin’e inanılmaz hizmetler yapan Vali Tevfik Sırrı Gür’ü halk nasıl baÅŸtacı yaptı diye düşünüyorsunuzdur sanırım. Halkı bilmem ama, o günün iki partisi, Demokrat Parti ve CHP il yönetimi ilk kez bir konuda anlaÅŸtılar ve valinin alınması için Ankara’ya baÅŸvurdular! BaÅŸvuru için özellikle yaz ayları seçilmiÅŸti, babam yayladaydı. Vali ile ilgili yapılan ÅŸikayet iki nedene dayanıyordu; diktatör gibi davranmak ve para yemek!
Ä°ki parti bir olunca Ankara gerekeni yaptı ve bir yıldırım kararla Tevfik Sırrı Gür Kastamonu’ya atandı, bir süre sonra da emekli oldu. Emekli olduktan sonra yaÅŸadığı mütevazı ve hatta sıkıntılı hayat bilmiyorum onun hakkında çirkin dedikodu yapanları biraz olsun utandırdı mı? Acaba bu kiÅŸiler kör olma tehlikesi ile karşılaÅŸan emekli Valinin, ameliyat olabilmek için borç almak zorunda kaldığını duydular mı?
Ãœlkemizde insan deÄŸeri ölümünden sonra bilinir. Tevfik Sırrı için de bu kural bozulmadı. Liseye ve stadyuma onun adı verildi. Her vesile ile onun yaptığı hizmetler anıldı. Halkevindeki salon yeniden operaya açılırken hep ondan söz edildi. KeÅŸke Tevfik Bey bunları görebilse, duyabilseydi. Mersin’e büyük hizmetlerde bulunan bu örnek devlet adamını bir kez daha rahmetle anıyorum.
*Bu yazı “İçel Sanat Kulübü” Aylık Bülteni “Nisan 1997 – 58. Sayı” sından alınmıştır.

** Bakınız. Bu Sitede Av. H.Åžinasi DEVELÄ°’nin “VALÄ° TEVFÄ°K SIRRI GÃœR” baÅŸlıklı yazısı.

**Bakınız Bu sitede T.Sırrı GÜR le ilgili bölümlerin geçtiği diğer yazılar.

Biyografik Bilgi

scroll to top