II. Dünya savaşı bitmiştir. “Yeter Söz Milletindir” söylemi, Türkiye’de demokratik yaşamın ilk sloganı olmuştur. 30 yıllık tek parti dönemine veda edilirken; çok partili hayata “Merhaba” denilmiştir.
Şapka devriminin yazlık ve kışlık fötr şapka modasının yanına “kasket”;evlerin en güzel köşelerine “lambalı radyo”; sofralara “Hollanda peyniri” ve “süt tozu”; Sümerbank mağazalarına “Amerikan bezi” gelmiştir. Tursil” ve “Vim” kimyasalları ile öküzbaş marka çivit;mangal külü yerine mutfaklara dadanmış,Frıgıdaire marka kısa boylu buzdolapları konak salonlarının başkösesinin demirbaşı olmuştur.
Emektar tel dolaplardan ve çarşıdan kilo ile alınan “buz”dan ,gaz ve ispirto ocağından kömür ütüsünden henüz vazgeçilmemiştir.Kızarmış ekmelere “Sana” yağı ;”Vita”yağı tenekelerine küpe çiçekleri ve ortanca çiçeği ekme zamanıdır.
Türkçe Ezan yeniden “Arapça”ya dönerken, “Köy Enstitüleri” tabelaları indirilmeye başlanmıştır. Türkiye’ye 7000 km,10 saat uçuş mesafesindeki Güney Kore’yi Mehmetçikler savunmaktadır (1950).
721 evladımız şehit olmuştur.Türkiye “Nato”ya girmiştir (1952).
İş dünyasının, dış ticaretin ödeme aracı, bankalarda, cüzdanlarda, kasalarda İngiliz Sterlini, Fransız Frangı yerini Amerikan Dolarına bırakmıştır.Yüz para, metelik, gümüş para yavaş yavaş tarihe karışmaktadır.
Milli Koruma Kanunu ile TL’nin değerini savunma savaşı verilmektedir.
Mersin’in kentleşme öyküsünün başlangıcındaki muhteşem Osmanlı kültürünün yanı başında yol alan Fransız, Rum, İtalyan renkleri giderek kaybolmaktadır.
Yeni bir mavi ve yıldız grubu Türk bayrağının kırmızı ve beyaz ay yıldızı’nın müttefiki olmuştur.
Çukurova topraklarına “Yeni dünya hava gücü”, “daha fazla ışık” gelmiş,
iskelelerin yerini liman; limon bahçelerinin kokusu ve denizin mavisinin yerini
zift almaya başlamıştır.
1954 yılı
İNCİRLİK HAVA ÜSSÜ ,
Türkiye’de ABD’nin hava üssü kurma anlaşması yapılmasını müteakip,
1955 yılında Adana’da İncirlik Hava üssü inşaatı başlar.
Amaç,Türk genelkurmayının kontrolünde NATO adına Sovyet baskısına karşı caydırıcı olmak ve Ortadoğu’da muhtelif siyasi krizlere engel olmaktır (1).
Çukurova’da Amerikan jean’i, çikleti, sigarası zamanıdır.
!956 yılı ,
ÇUKUROVA –SEYHAN BARAJI VE HİDROELEKTRİK SANTRALI
Çukurova coğrafyasının bereketini arttırma,
Çukurova’nın gece karanlığına ışık, gelişecek sanayisine güç vermek adına
Türkiye’nin en büyük baraj ve hidrolik santralı inşaatı başlamıştır.
Çukurova’da “Ağa”ların ayak sesleri yükselmektedir.
1954 yılı
MERSİN LİMANI -SİLOSU
Tarih tekerrür etmektedir. Çukurova’nın bereketli topraklarının, gelişen sanayisinin ürünlerini dış dünyaya göndermek; dış dünyanın yeni ürünlerini, yeni pazar Türkiye’ye teslim etmek adına yine Türkiye’nin en önemli Limanı ve Silosu inşaatı başlamıştır.
Mersin’in hemen güney önüne.
Mersin sokakları, caddeleri kamyon homurtuları, egzoz dumanı ve tozu ile kaplıdır.
Kocahasanlı -Limonlu- kıyıya yakın tepeleri delinerek Mersin’e “taş” yığılmaktadır.
Mersin’lilerin kent önünden denize, plaja girmelerine veda zamanıdır.
1958 yılı,
ATAŞ
Türkiye’nin ilk petrol rafinerisi Mersin’e kazandırılmaktadır.
Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi “ATAŞ”tır adı.
Dünyanın en güzel nane, maydanozu yetişen Karaduvar köyü nadide toprağı üzerinde
Petrol depolama tankları, LPG depoları yetişmektedir artık.
Rafineriye ham petrol getiren tankerlerin sintinelerinden Akdeniz’e boşaltılan petrol kiri, zift kalıntısı, dalga dalga plajları bir kanser gibi kirletmektedir.
Mersin şehir içindeki plajlara giren Mersin’lilerin ayak tabanları artık zift kaplıdır.
Nefesleri de!
Bu büyük inşaatların projelendirilmesi, uygulanması ve ilk işletilmesinde gerekli beyin ve kol gücü dünyanın ve Türkiye’nin her tarafından bölgeye akmaktadır.
Konaklayacak, yiyecek, içecek, eğlenecek mekanlar aramaktadırlar.
Bölge “Kent Pansiyon” kültürü ile tanışır.
Çukurova konaklama, otel dünyası bu yatırımlara, inşaatlara geç yakalanmıştır.
ADANA;
Ağba Oteli, Santral Palas, Kristal Palas…
Günümüz standartları ile 2-3 yıldızlı otellerdir.
Tavanından kristal avizeler sarkan muhteşem Erciyes Sinemasının önündeki
Erciyes Palas Oteli en lüks oteldir. İncirlik üssü ve Seyhan Barajı proje ilk yöneticileri, mühendisleri bu otelde konaklamaktadırlar.
Bu otellerin ne havuzu, ne tenis kortu, ne bahçesi vardır.
Belki de asansörü…
Sıcak suları var mıydı?
(Bu otellerden sadece “Ağba” bir yadigar olarak hizmete devam etmektedir (2)).
MERSİN,
Bugünün standartları ile herhalde 2 yıldızlı olan,
Emirgan, Maarif, Gülnar Otelleri
Ve herhalde 3 yıldız verilebilecek denize çok yakın,
Zemin katında şahane bir restaurant olan “Toros” Oteli vardır.
Toros Otelinin önü de giderek kamyonlarca toprakla doldurulmakta,
Denizi yok edilmektedir.
Bu otellerin ne havuzu, ne tenis kortu, ne bahçesi vardır.
Ne asansörü…
Sıcak suları var mıydı?
Bu otellerden herhangi bir yadigar kalmamıştır. Adları belgelerde saklıdır.
**
Mersin için hayal kuran ve hayalleri ile yaşayan,
ve hayallerini gerçekleştiren, çiftliğinde Türkiye’de ilk portakal şarabını üreten, limonata fabrikası kuran bir markadır rahmetli Şevket Pozcu (3).
Hayallerini gerçeklerle taçlandıran iş adamı Şevket Pozcu, arsası üzerinde kurduğu bir kolektif şirket aracılığı ile 1950 -1955’li yılları arasında, Kuşimato sokağının doğu ve batısında tek ve iki katlı villalardan oluşan bir mahalle (bir nevi uydu kent-bahçelievler ) inşa etmeğe, maliki olduğu arsalarını pazarlamaya başlar.
Bu inşaatlarla beraber Kuşimato sokağının sonunda (ki deniz oradan başlamaktadır) bugünkü ”Kıratlı Pastanesi”nin önünden batıya dönünce, yaklaşık 100-150 metre sonra,deniz kıyısına 50-100 m sınırda ”Türkmen Oteli” inşaatına da başlar.Amaç Adana ve Mersin’de yapılan büyük yatırımlarla ortaya çıkan konaklama, dinlenme, eğlence tesisleri açığına da çözüm bulmadır (hayalidir).
Türkmen Oteli’nin mimarı Türk Resim sanatının büyük isimlerinden Mersin’li Nuri Abaç’tır. İnşaat demiri sıkıntısı sebebiyle kolonlar dışındaki bölümlerde “Bağdadi” yani dolgu malzeme planlanmış ve uygulanmıştır (4).Beş katlıdır. Otelin hemen batısında bir havuz ve tenis kortu olacaktır. Sonrası kilometrelerce ince kum sahilidir. Güneyin de ise denize çakılmış demir direkler üzerine monte edilmiş ahşap platform vardır. Burası Yazlık restaurant olacaktır. Bu restauran’tın altı “Dalga”sesleri ve “Deniz – yosun kokusu” işgali altındadır. Türkmen otelinin hemen kuzeyi Silifke caddesine kadar “Kum” tepecikleridir. Şevket Pozcu’nun Nuri Abaç’la hayalleri artık gerçekleşmektedir.
1950’li yılların ortasında, inşaatın kabası bitince bina, o zaman ATAŞ’ın müteahhidi ”Foster Wheeler” şirketine, inşaatı tamamlama ve tefrişi koşulu ile personelinin lojman ve sosyal tesisi olarak kiralanır. Kira akdi sonunda da tüm eşyası ile birlikte Pozcu ailesine teslim edilecektir. Ancak o günkü yasalar gereği geçici ve gümrüksüz ithal edilen tefriş malzemeleri iş bitimi yurtdışına tekrar iade edileceğinden bu durum gerçekleşmez ve kira akdi sonunda, o günkü gümrük mevzuatı şartları ve nakliye maliyeti sebebiyle eşyalar iade edilmez, gümrüksüz sahaya taşınır. Foster Wheeler şirketi tarafından üzerinden dozerler geçirtilerek hurda haline getirilir.
Boşalan bina, Pozcu ailesi tarafından otel olarak tefriş edilmiş ve çeşitli anlaşma ve kişilerce işletilmeye başlanmıştır. Türkmen Oteli konaklama tesisidir, otel, deniz üzerinde ve kapalı alanlarda lokanta işletmesidir. Oyun salonu, tenis kortu, yüzme havuzu ve plajı ile çok popülerdir…Otelin mükemmel hizmet kalitesi tüm Çukurova’ya yayılmıştır. Çukurova’da uygun otel arayışları devam eden, mevcut otellere sığamayan İncirlik, Seyhan barajı, Mersin limanı ve Ataş projeleri üst yöneticileri ve aileleri artık bu otelde konaklamaktadırlar. Bunlara Mersin’deki yeni yatırımların Akdeniz Gübre A.Ş., Anadolu Cam Sanayi ve Soda Sanayi A.Ş kurucu yönetim ve teknik ekipleri de ilave olmuştur.
Restoranlarda sürekli canlı müzik vardır ve dönemin ünlü yerli, yabancı sanatçıları sahne almaktadır. Türkmen oteli sahnesinde yer almak eğlence dünyası CV’lerinde önemli bir referanstır.
Çukurova düğünlerinin mekanı artık Türkmen Otelidir.
Yapıldığı dönem için Türkiye’nin güney sahillerinden, İzmir’e dek bir “tek” olan havuzlu, tenis kortlu, saygın işletmesi ile Türkmen Oteli Mersin’in tanıtımında da çok etkili bir rol üstlenmiştir (5).
Türkmen Oteli’nin işletilmesinde emeği geçen yüzlerce isimsiz kahraman personelin yanı sıra işletmeciler Derya Pozcu, Nazmi Alanya, Fasih Arda, Kerim Aksoy, Nuri Kavcı, Ahmet Kalkan (Tamtam Ahmet), aşçıbaşı Durmuş Şener, Metrdotel Hazım Bey’i sevgi ve saygıyla anıyoruz. Ebediyete göç edenlere rahmet olsun.
Evet;
Biz onu çok sevdik…
1980’li yılların ortasında ”Sahil Yolu” sonraki adı ile “Adnan Menderes Bulvarı” projesi Pozcu mahallesi sınırına kadar gelmiş, Türkmen Oteli önünde durmuştu.
O hayallerin büyük sahibi Şevket Pozcu hayata veda etmiştir. O dönemin ANAP’lı Büyük Şehir Belediye yönetimi ile Pozcu ailesi arasında bir anlaşma yapılır.Türkmen Oteli’nin hayatına son verilir. Adnan Menderes Bulvarı’na geçit sağlanır.
Büyükşehir Belediye yönetimi ile Pozcu Ailesi arasında otelin durumu ve karşılıklı mükellefiyetlerle ilgili hukuki anlaşmazlıklar, aradan otuz yıl geçmiş olmasına rağmen hala canlılığını korumakta mıdır?.Konumuz dışı..
Türkmen Oteli yerinde şimdi yeller esmektedir…
Şevket Pozcu ve Nuri Abaç’ın hayallerinin ürünü ve kaynağı Türkmen Oteli, tenis kortu, yüzme havuzu ve deniz üstü restaurant’ı ,müzikhol enkazı, Adnan Menderes Bulvarına “dolgu malzemesi” olmuştur.
**
Evet;
Biz onu, Türkmen Otelini çok sevdik!…
Hayal edildiği müddetçe yaşayacaktır.
KAYNAKÇA:
(1) İncirlik Hava üssü (Air Base) İngilizce web sitesi
BİLGİ ALDIĞIM KİŞİLER (Çok Teşekkür ederim)
(2)Sn.Cengiz Taltekin –İş Adamı/Adana
(3) (3)Sn. Nihat Taner (20-22 Ekim 2011-Mersin Üniversitesi -4. Tarih İçinde Mersin Kolokyumu-“Bir Semte Adını Veren Kişi Sevket Pozcu” bildirisi.
(4) Sn. İlyas Halil-Edebiyatçı-Öykü Yazarı-Kanada
(5) Sn. Özaydın Yalçın-Pozcu Şirketler Grubu emekli Yöneticisi – Lise arkadaşım.