,

BOLKARLAR’DA JEEP SAFARÄ° – ABDULLAH TÃœRKOÄžLU

Gezi-21.jpg

Sanat Kulübümüzün günübirlik ve çadırlı gezilerinin dışında, uzun yürüyüşlere ve doğa şartlarına dayanıklı arkadaşlarla, bu yıl yapmayı düşündüğümüz altı günlük İvriz Çamalan yürüyüşü, bir ayak burkulması nedeniyle ertelenince, gezimizi Jeeple Torosların Bolkar Dağlarında yapmaya karar verdik.
Bolkarlar, Mersin’inimize en yakın yüksek zirvelerdir. 3585 metre Ä°le Medetsiz, batıda ona yakın yükseklikte Aydos güneye doÄŸru Ä°se 3104 metre Ä°le Yıldız, üçbÄ°n metrenin üzerindeki belli baÅŸlı zirveler… BU zirvelerin arasında ve 2000 metre rakımın üzerinde Karagöl, EÄŸrigöl, Otlugöl, Yazıgöl, Çinigöl, Alagöl, Kızılgöl gibi Ä°rili Ufaklı birçok göl mevcuttur. 2000 metrelerin üzerine çıktığınızda yavaÅŸ yavaÅŸ aÄŸaçlar tükenir, biraz daha yukarılara çıkarsanız yakacak çalı da bulamazsınız, pek canlıya da rastlamazsınız, otlardan baÅŸka. Bir-Ä°kÄ° çobana rastlarsınız, Ä°nsana, sohbete hasret. Kayaların guz taraflarında ala ala karlar görürsünüz, varıp atarsınız aÄŸzınıza bir avuç, serinlersiniz. Çukurova yanarken orda tatlı bir serinlik vardır. Hele geceleri ışıl ışıldır. Gökyüzünü seyredersiniz. Milyonlarca yıldız, elinizi uzatsanız yakalarsınız, size o kadar yakın. Yıldızların ışığındaki o karanlıkta oturursunuz bir taÅŸa, o derin sessizliÄŸi dinlersiniz. Hafif esen rüzgarla irkilirsiniz. SevdiÄŸinizi, daÄŸları, evreni düşünür anlamaya çalışırsınız. Bazen çok uzaklardan bir çakal ulumasını duyarsınız, yanıbaşınızdaki pınarın kıvrıla kıvrıla, gümüş gibi parlayarak akışını seyrederken.

İşte benim Toroslarım, dağlarım böylesine güzel zenginliklerle doludur ve kendisini görebilene, anlayabilene her zaman kucağı açıktır.

Dört günlük yiyeceÄŸimizi alarak Namrun’dan çıktığımızda saat 14.30 idi. Hedef EÄŸrigöl. Yolda orman bitmeden bir-iki odun toplayıp ieepin arkasına baÄŸladık. Papazın Bahçesine Ä°nen yol kavÅŸağı Büklüboyun’a geldiÄŸimizde AtoluÄŸu çeÅŸmesinde mola verdik. Namrun’a kamyonla kar götürenlere rastladık. Uzun bir tırmanıştan sonra Saydibi denen düzlüğe çıktık. Saydibi, Cocakdere Ä°le Kadıncık suyu arasındaki en yakın geçit. Düzlüğü geçtikten sonra yeniden baÅŸladık tırmanmaya. Nihayet vardık SaybaÅŸl denen zirveye. BU sırtı aÅŸtığımızda artık Mersin tarafı bitiyor, EreÄŸli bölgesi baÅŸlıyor. Saybaşı 3100 metre. Araçla tırmandığımız en yüksek zirve. Durdurduk arabayı, manzarayı seyrettik. Namrun’un arkasındaki zirvelere ÅŸimdi tepeden bakıyoruz. Cocakdere hemen önümüzde, alabildiÄŸine orman. Ä°ÅŸte Suçatı, Ä°ÅŸte Depel, en uzakta Deve Tepesi, Bozziyaret. DaÄŸ keçilerini görür gibiyim. Rüyam, güzelim vadi.
Artık tırmanış bitti. Torosları aşıp öbür tarafa varıyoruz. GeldiÄŸimiz yol Ä°eep İçin Ä°yi ama binek oto veya minibüs veya traktör çıkamaz, ancak kamyon çıkabilir. Namrun’dan 60 km sonra, saat 16.00’da Yazıgöl’e vardığımızda, göle süzülüp inen iki ördekten baÅŸka bir tek canlı göremedik. Yörükler çoktan göçmüş gitmiÅŸ. Yazıgölün bulunduÄŸu yer, geniÅŸ bir düzlük, adı Göğere. Meydan yaylasının batı taraflarına düşer. Yazın burada Yörük nüfusu hayli yoÄŸun olur. Hatta futbol takımları kurup maçlar bile yapıyorlar, Buraya Ulukışla Emirler köyünden otomobille çıkılabilir. Buranın havası biraz sert estiÄŸinden, döndük tekrar geldiÄŸimiz yöne. EÄŸrigöl’ün yamacında çayırlara attık yükümüzü. Çadırlarımızı kurduk, ateÅŸimizi yaktık. Arkadaşımız Åžemsi yemek yaparken bir taraftan Aydos’un hemen yanından kıpkırmızı batan güneÅŸi seyrettik. Gece eÄŸlence olsun diye Ä°eeple far safari yaptık. Bir-iki tilkiden baÅŸka bir ÅŸey görmedik.
Ertesi günkü programımız Aydos’dan EreÄŸli’ye inmekti. Bu programımızı deÄŸiÅŸtirerek Berendi üzerinden Ayrancı’ya indik. YemeÄŸimizi yedik, benzinimizi aldık, eksik erzağımızı da tamamlayarak 14.30’da ayrılarak döndük yine Toroslara. AÄŸaçsız düz ovada, tozlu yollarda saatlerce gittik. Büyük KoraÅŸ’tan, Divaz’dan geçtik. Nihayet, Yüğlük Dağının eteklerine, ardıç ormanlarına vardık. Yüğlük Dağı, 2475 metre Ä°le o bölgenin en yüksek dağı. Açık havada zirvesine çıkarsanız Gülnar’daki Kızlar Dağından, Medetsize kadar her yeri seyredebilirsiniz. Buralara düşen yaÄŸmur suları önce Aksıfat’a, oradan Lamas Kanyonundan geçerek Akdeniz’e dökülür. Dağın güney tarafları Erdemlili Yörüklerle dolu. Çadır kuracak yer ararken arkadaşımızın birinin tanıdığı bir Yörük varmış, adı Tin Tin Ali. Sürdük arabayı oraya, yoksa yazının yüzünde donacağız. Hava bir hayli sert. YaÅŸlıca adam, taÅŸtan bir dam yapmış. O gün orada yedik, İçtik, konakladık. Erkan bu anları kameraya aldı. Saatler ilerledi sohbet koyulaÅŸtı, Tin Tin Ali’yi duygular sardı. Yatakların altından bir çanta sandık çıkardı, açtı, İçinden çıktı bir keman, aldı eline kemençe gibi, baÅŸladı çalmaya.

Güneylinin kızları

Güzel olur gözleri

Gözlerine bakarken

Yitirdim öküzleri

Gıy gıy da gıy gıy.

Güzel bir uykudan sonra, sıkma ile kahvaltı yaparak tatlı anılarla ayrıldık Tin Tin Ali’den. Åžimdi hedef Bulgar suyu. Torosların bu kısımları düzlük, tepelik, daha doÄŸrusu yüksek daÄŸ yok. AÄŸaç yok yer yer ardıç ormanı. Güneyden kuzeye Erdemli Sorgun’dan KoraÅŸ’a geçen yolu geçtikten sonra geldik Dedeli’ye. Dedeli binlerce yıllık bir ÅŸehir harabesi. Tek saÄŸlam yer kilise duvar ve temelleri. DiÄŸer ev yıkıntılarının çoÄŸu zaten define arayanlarca delik deÅŸik edilmiÅŸ. Bir pınarı ve aÅŸağısında düzlük çayırlığı var. Burayı gezdikten sonra yolumuza devam ederek öğle saatleri varabildik Bulgar suyuna.
Bulgar suyu Ziyaret Dağı ile Yıldız Dağının hemen güneyinde düzlükte soÄŸuk ve bol suyu olan bir pınar. Åžimdi EreÄŸlili Yörüklerin özel mülkiyetinde. Pınarın başında içki içenlere pek müsaade etmiyorlar. Buranın bir de efsanesi var. Efsaneye göre geçmiÅŸ zamanda bu bölgedeki Yörükler aniden kışın bastırması Ä°le kaçışırlar. Bir çoban kaçamaz ve koyunları Ä°le birlikte orada mahsur kalır. Kar, tipi, boran her tarafı kapatır. Kış mevsimi geçer, karlar erir, bahar gelir. Yörükler yeniden yaylalarına geri döner. Yörüklerle birlikte kaybolan çoban ve koyunların sahibi aÄŸa da çıkar ve onları arar. Bakar ki çoban koyunların başında onları otlatmaktadır. Merak ve ÅŸaÅŸkınlıkla çobana yaklaÅŸmak Ä°ster. O yaklaÅŸtıkça çoban uzaklaşır ve “yaklaÅŸma aÄŸam”der. O yaklaşır çoban uzaklaşır “yaklaÅŸma aÄŸam’ der ve sonunda çoban koyunları ile birlikte oradan kaybolur. BU çobanın saçlarının boz (gri) olduÄŸu söylenir ve bu daÄŸların Ä°smi de ona izafeten Bolkar BozoÄŸları olarak anılır. Çobanın hemen oradaki Yüksek tepede (Ziyaret DaÄŸ’) temsili mezarı vardır ve insanlar çeÅŸitli ÅŸifalar bulmak için ziyaret eder, dilek ve odakta bulunurlar. Bu yaylaların özelliÄŸi buz gibi havasıdır. AÄŸustosta bile akÅŸamdan kıl çadırın içinde soba yandığı gün olur. Orada konaklarsanız görürsünüz ki iÅŸtahla her istediÄŸinizi yer içersiniz yine de her hafta kemerinizden bir delik daraltırsınız. Ortalıkta hiç yiyecek yok zannedersiniz oma oranın havası o kadar Ä°yi gelir ki hayvanlar tokuç gibi olur. BU yaylalarda Ä°yice beslenen siyek teke, güz geldiÄŸi zaman kendisini çiftleÅŸmeye hazırlamak İçin, çıkar bir taşın başına, döner poyraza, durur ha durur, ta ki yaÄŸlarını eritinceye kadar.
Ertesi güne gezecek bir yer kalmaması ve havada yağmur havasının görülmesi üzerine dördüncü günkü programımızdan vazgeçerek Bulgar Suyunda Yörüklerin gönderdiği sıcak tereyağlı börek, bal ve yoğurtla birlikte bol kalorili son yiyeceklerimizi bitirmeye çalıştık.
Güneye doÄŸru hareket ederek Gölpınar gölet Ä°nÅŸaatının yanından dolaÅŸarak Aslanköy üzerinden Dumaz’a, oradan Fındıkpınarı’nı dolaÅŸarak Mersin’e geldiÄŸimizde çoktan akÅŸam olmuÅŸtu. 460 kilometrelik üç günlük gezi hoÅŸtu ama yürümeyi seven bizleri biraz sıktı. Nerede Ä°se kilo alacaktık…. İçel Sanat Kulübü 101 nolu Aylık Bülteninden alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top