Demirel Amca, Şu Deniz Var ya, Evlerimizi Yıkıyor
Mehmet KAYADELEN
Başlıktaki ifade, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in, termik santralin üçüncü ünitesinin temelini atmak için 06.05.1968 günü Karaduvar Mahallesi’ne geldiğinde karşılama heyetinin en önünde duran küçük bir çocuğun taşıdığı pankarttaki ifadedir. Demirel, makam aracından iner inmez karşısında bulduğu o çocuğu okşayıp, “Yavrum mahallenizi yaptıracağım, planları hazırlanıyor” deyince, çocuk “Demirel amca mahallemizi yaptıracaaak!” diye bağırmaya, karşılamaya gelen kalabalık da alkışlamaya başlamış.
Çocuğa taşıttırılan pankartla Mahalleli Demirel’e ne anlatmak istiyordu? Demirel’in sözleri ne anlama geliyordu? Mahalleli niye sevindi? O günün öncesinde ve sonrasında kimlerin katkısı ile ne zaman, neler oldu? Bu ve benzeri soruları cevaplayabilmek için bir kısmı tanıklıklara ve bazı resmi belgelere, çoğu 1984 yılında kaybettiğimiz zamanın Adalet Partisi Merkez İlçe (sonraları İl) İdare Heyeti azalarından (kuyumcu) İbrahim Kayadelen’den kalan bazı kişisel belgelere dayanarak, şimdilerde Akdeniz Belediyesi sınırları içinde bulunan Karaduvar Mahallesinin [1] 1960’lı yıllarda geçen yok olmaktan kurtuluş öyküsünü baştan sona özetlemek gerekecektir. Özetleyelim.
Mersin Limanı inşa edilince
Öykü, Mersin Limanının inşasıyla başlıyor. Mersin Limanı yapıldıktan (1959) sonra, doğu mendireğine çarpan dalgalar Karaduvar Mahallesi kıyılarına yönelmeye, yolu üzerinde rastladığı kumsal, verimli arazi, yol, bina, ağaç ne varsa her şeyi önce tahrip etmeye, sonra da yutmaya başlamıştı. Durumun ciddiyeti fark edilip yetkililere anlatılıncaya ve yetkililer ikna olup gereğini yapmaya başlayıncaya kadar yıllar geçmiş, Karaduvar’da deniz, binaları yıkmaya, arazileri bünyesine katmaya devam etmişti. Örneğin Mahalle Muhtarı ve İhtiyar Heyetinin, Demirel’in anılan ziyaretinden 29 ay öncesinde (Ocak 1966’da) hazırladığı bir “ilmühaber”de 18 ev ve 11.100 metrekare arsanın;17 ay öncesinde (Aralık 1966’da) hazırladığı bir başka “ilmühaber”de de 26 ev ve 3 kahvehanenin sular altında kaybolduğu belirtilmiş. Demirel gelinceye kadar ve geldikten sonra gereği yapılıncaya kadar geçen sürelerdeki tahribata ilişkin bilgi bulunmamaktadır.
Çocuğa taşıttırılan pankartla Mahalleli bu durumu anlatmak istiyordu Demirel’e.
Yapılması gerekenler de belliydi: Hiç vakit kaybetmeden, önce dalgaları etkisiz hale getirmek, sonra felaketzedelerin yok olmuş arsalarına ve evlerine tekrar kavuşmalarını sağlamak. Dalgaları etkisiz hale getirmenin yolu da, dalgaların aşamayacağı, yığma iri taşlardan (kayalardan) oluşacak bir set yapmak. Yapılması gerekenler belliydi ama özellikle o günün koşullarında hiç de kolay değildi. Çünkü denizde set yaptırma işi merkezi hükümetin yetki ve görev alanındaydı. Mahallelinin Valiliğe başvurması, Valiliğin başvuruyu Bayındırlık Bakanlığına iletmesi, Bayındırlık Bakanlığının ön proje hazırlaması, projenin Yıllık Yatırım Programına alınması ve Bayındırlık Bakanlığının işi emanet usulü ya da ihale ile yaptırması gibi ardışık bürokratik işlemleri gerektiriyordu. Bu sürecin en zor aşaması da, Projenin Yıllık Yatırım Programına alınmasıydı. Çünkü yıllık yatırım programına alınması teklif edilen projeler, her yıl için belirlenen tarihler öncesinde Devlet Planlama Teşkilatına (DPT) gönderilmeliydi. Ayrıca, yıllık yatırım programlarını DPT hazırlıyordu ama Başbakanın başkanlığında toplanan ilgili bakan ve bürokratlardan oluşan Yüksek Planlama Kurulu’nun onaylaması gerekiyordu. Yatırımlar için öngörülen bütçe kısıtlı, proje sayısı çok olduğundan, hangi projenin yıllık yatırım programına alınacağına büyük oranda politikacılar karar veriyordu. Ve Karaduvarlılar bu süreçten bihaberdi ve bu sürecin üstesinden gelebilecek donanıma da sahip değildi.
Set inşa süreci
Denizin Karaduvar’daki tahribatını yetkililere anlatmaya yönelik en önemli adımın Ağustos 1965’te, yani Demirel Karaduvar’a gelmeden 3 yıl önce atıldığı kabul edilebilir. 10 Ekim 1965 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimleri öncesindeki propaganda çalışmaları kapsamında Karaduvar’ı ziyaret eden İçel [2] milletvekilleri Mazhar Arıkan ve Dr. İhsan Önal, Aziz Altıntaş’ın sahili bütünüyle görebilen kahvehanesinin dam terasında bir grupla sohbet ederken, İ. Kayadelen, denizin mahalleye yapmakta olduğu tahribatı göstermiş ve bir an önce çare bulmanın öneminden söz etmiş; milletvekilleri de, “Müracaat ediniz, bizler de destekleriz” demiş.
Mahalleli müracaat edecek, ama nereye? Bilen yok. İ. Önal Ankara’da araştırıp öğrenmiş. Verdiği bilgilere dayanarak hazırlanan ve Mahalle Muhtarı ile İhtiyar Heyeti Üyelerinin imzasını taşıyan 11.01.1966 tarihli dilekçe Valiliğe verilerek, set inşa kararının aldırılmasına yönelik resmi başvuru yapılmış. Dilekçe ve ekinde, denizin Karaduvar’a yapmakta olduğu tahribat hakkında bazı bilgiler verilmiş ve Mahallelinin içinde bulunduğu feci durumdan bir an evvel kurtulması için, [dilekçenin] bütçe müzakerelerinden önce İmar ve İskân Bakanlığına intikali talep edilmiş. Valilik, zararın belirlenmesi için dilekçeyi Belediyeye de havale etmiş, Belediye bir heyetle yerinde inceleme yaptırmış, zararı 300 bin TL olarak belirlemiş; oysa Mahallelilere göre zarar daha fazlaymış.
Dilekçedeki “bütçe müzakerelerinden önce İmar ve İskân Bakanlığına intikali” talebi ile amaçlanan, 1966 Yılı Bütçe Kanunu-milletvekilleri ve Cumhuriyet Senatosu üyelerinden oluşan- Karma Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken set yaptırma işi bedelini de bütçeye dâhil ettirebilmekti. Ancak bu ifade iki açıdan sorunluydu. Birincisi, dilekçe tarihinde Komisyon çalışmalarına başlayalı 25 gün olmuş, olasılıkla Bayındırlık Bakanlığının bütçesi de görüşülmüştü. Dolayısıyla set yaptırma işinin 1966 yılı bütçesine dâhil ettirilmesi mümkün değildi. İkincisi, dilekçenin, seti yaptıracak olan Bayındırlık Bakanlığına (Demiryollar ve Limanlar İnşaat Reisliği) intikalinin istenmesi gerekirdi. Buna karşın Mahallelinin talebi Bayındırlık Bakanlığı’na ulaşmış. Ama ne zaman, bilinmiyor.
Bayındırlık Bakanlığı hazırladığı ön projeyi, izleyen yıl (1967 yılı) Yatırım Programına alınması teklifi ile DPT’ye göndermiş. O tarihte 1967 Yılı Yatırım Programı hazırlanmış ve onaylanmış olduğundan, Projenin 1967 Yılı Yatırım Programı’na alınabilmesi için ya Bayındırlık Bakanlığının Programda tadilat talep etmesi ve bunun Yüksek Planlama Kurulu’nda kabul görmesi ya da Karma Bütçe Komisyonu’nda Bakanlığın bütçesi görüşülürken bu proje tutarının da Bütçeye eklenmesi gerekiyormuş. Milletvekillerinin Bakan ile görüşmeleri ve felaketzedelerin Başbakana yazdıkları mektup işe yaramamış; ne ilgili Bakanlık Programda tadilat talep etmiş, ne de Karma Bütçe Komisyonu bu proje için bütçeye ekleme yapmış ve sonuçta Proje 1967 Yılı Yatırım Programı’na da alınamamış. 1968 yılı Yatırım Programı’nda 68.E.03.17 numara ve “Mersin Karaduvar Sahil Müdafaası” adı [3] ile yer alan Projenin, 1969 yılında tamamlanacağı, Toplam Tutarının 2,8 milyon TL ve 1968 yılı yatırımının 250 bin TL olacağı öngörülmüş [4]. Böylece, set inşa sürecinin en zor aşaması, iki yıl gecikme ile aşılabilmiş. Projenin, 1967 Yılı Yatırım Programına yetişebilmesi mümkün iken yetişememesinin nedeni, Valiliğin mi, Bayındırlık Bakanlığının mı, yoksa her ikisinin mi elini çabuk tutmaması, bilinmiyor.
Sıra gelmiş işin ihale ile yaptırılmasına. İhale ilanı 17.05.1968 günkü Resmi Gazete’de “Karadıvar Köyü Sahil Tahkimatı ve Mersin Limanı Kuzey Doğu İstinat Seddi Onarımı İşi” adıyla ve 2.634.100 TL muhammen keşif bedeliyle yer almış. İlandan, ihalenin, Karaduvar’a set yapım işi dışında, aynı nitelikteki “Mersin Limanı Kuzey Doğu İstinat Seddinin Onarım” işini de kapsadığı anlaşılmakta. 31.05.1968 tarihinde yapılan ihaleyi, yüzde 33,43 tenzilat öneren müteahhit Rıza Alpay kazanmış.
Buna göre Demirel, ihale ilan tarihinden 11 gün önce ve ihale hazırlık çalışmalarının yapıldığı günlerde Karaduvar’a gelmiş. Pankartı taşıyan çocuğa “Mahallenizi yaptıracağım” derken olasılıkla Mahallenin sorunlarını bildiğini ve set inşaatına yakında başlanacağını ima ediyordu [5].
Setin, ihale şartnamesinde öngörülen 1500 m uzunluğunun yeterli olmayacağı yapım sürecinde anlaşılınca Mahalleli, 150 m uzatılmasını Bakanlıktan talep etmiş (Eylül 1969);talep önce ret edilmiş, sonra –girişimler sonucu olsa gerek- Bakan yetkisi ile yüzde 46,36 oranında (813.000TL) keşif artışı yapılarak set boyu 150 m uzatılmış ve 31.07.1970 tarihinde inşaatın geçici kabulü yapılmış. Ancak bu ilavenin de yeterli olmayacağı görülmüş ve set boyunun 100 m daha uzatılması Bakanlıktan ve Başbakan Nihat Erim’den [6] ayrı ayrı talep edilmiş (Temmuz 1971).Bakanlık önce, maliyeti 350 bin TL olarak tahmin edilen bu talebi tahsisatsızlık nedeniyle karşılama imkânının bulunmadığını, daha sonra ise, -yine girişimler sonucu olsa gerek- konunun önemi dikkate alınarak Mersin Limanı sedde onarımı için tefrik olunmuş tahsisatın [yani, aynı ihale kapsamındaki diğer iş için ayrılmış ödeneğin] kullanılması, kısmen de önceden ikmal edilen yapının kesit fazlası anroşmanların kullanılması suretiyle tahkimatın 186 metre [daha] uzatılarak [7] ıslahının Limanlar V. Bölge Müdürlüğünce emaneten yapılması için Mersin Defterdarlığına 382.085 TL ödenek gönderildiğini bildirmiş (21.1.1972). İşin bu yöntemle, yani “önceden tamamlanan bölümdeki fazla olduğu düşünülen taşlar kullanılarak” yapılmasının riskli olacağını düşünen Mahallelinin Başbakan Erim’e “zata mahsus” telgrafla yaptığı uyarı da dikkate alınmamış.
Arsalara ve evlere yeniden kavuşma
Set inşası devam ederken, felaketzedelerin yok olmuş arsalarına ve evlerine tekrar kavuşabilmeleri için; önce set ile kıyının o günlerdeki sınırı arasında kalan alanın toprakla doldurulması, sonra İmar Planının hazırlanması ve son olarak da konutlarını yaptırabilmeleri için yeterli miktarda parası olmayanların bir yerden kredi bulmaları gerektiği farklı zamanlarda gündeme gelmiş.
Dolgu işi için yapılan başvurulara Bayındırlık Bakanlığı; anroşman arkası dolgu işi 20.000 metreküp mertebesinde, keşif bedeli yaklaşık 550.000 TL, 1970 Mali Yılı Bütçesi sınırlı olduğu ve işin süratle ele alınması gerektiği için, ancak başka imkânlarla (M. Arıkan’a verilen bilgiye göre, vatandaş gayreti ve mahalli idareler yardımı ile) mümkün olacağı cevabını vermiş (30.12.1969). Bu iş için ayrıca İ. Kayadelen, Mersin’e 05.01.1971 tarihindeki gelişinde Başbakan Demirel’den, elden verdiği bir mektupla da talepte bulunmuş. Ancak, o dönemdeki bazı gelişmeler sonucu bu talep karşılanamamış. Dolgu işinin nasıl yaptırıldığına dair bilgi bulunmamaktadır.
Felaketzedeler, ev ve iş yerlerini yeniden yaptırmaya niyetlendiğinde, Mersin kenti için hazırlanmakta olan imar planının tamamlanmasının beklenmesi gerektiğini öğrenmiş. 1969 Yılı Yatırım Programı’nda, İller Bankası projeleri arasında, 69K03136034T23033 proje numarası ile yer alan Mersin İmar Planı için proje toplam tutarı 166 bin TL, Bitiş Yılı 1971 olarak öngörülmüş. Ancak İmar Planı bir yıl gecikme ile 1972 yılında tamamlanabilmiş. İmar Planı’nın bir an önce tamamlanması için de siyasetçiler devreye girmiş.
Konutlarının inşasını finanse etmek amacıyla, ilk etapta Ali Yıldırım ve 7 arkadaşı, İmar ve İskân Bakanlığı Tabii Afetler Umum Müdürlüğünün uzun vadeli kredi olanağından yararlanma talebi ile Valiliğe başvuruda bulunmuş (29.01.1971). Bu talebin akıbetine ve felaketzedelerin yeni evlerini ne zaman ve nasıl yaptırabildiklerine dair bilgi bulunmamaktadır.
Katkıda bulunanlar, sete ad verme ve süre
Eldeki belgelere göre, set yapım kararının aldırılmasında, inşa sürecindeki sorunların aşılmasında ve İmar Planı akıbetinin sorgulanmasında bazı İçel milletvekilleri ve senatörleri etkili olmuş. Dönemin Bayındırlık Bakanı, İmar ve İskân Bakanı, DPT Müsteşarı ve Bayındırlık Bakanlığındaki ilgili Daire Başkanı ile en azından toplam 12 görüşme yapmışlar; Mecliste 2 adet soru önergesi vermişler, Karma Bütçe Komisyonuna Proje tutarının 1967 yılı bütçesine eklenmesi için önerge verdirmişler; 2 başbakan ve 3 Bayındırlık Bakanına konunun önemini ve aciliyetini anlatmış, onların ilgi ve desteklerini istemişler. Bu girişimlerin tamamına yakınını M. Arıkan üstlenmiş. Milletvekilleri Kadri Çelik, Çetin Yılmaz, Cavit Tevfik Okyayüz (senatör olarak da görev yapmıştır) ile senatörler Talip Özdolay ve Dr. Lütfi Bilgen’in de bazı katkıları olmuş. Mersin’de yapılması gereken işlerin hepsini de İ. Kayadelen yaptı. Ki bunların arasında; yetkilileri ikna etmede ve işleri hızlandırmada izlenecek strateji ve uygulanacak taktiklerin belirlenmesi, felaketzedeleri yönlendirme, resmi makamlara başvuruda bulunma, milletvekilleri ile iletişimi sağlama, gerek kendi mektuplarını gerekse de Karaduvarlıların imzaladığı dilekçeleri, mektupları ve telgrafı kaleme alma ve/veya daktilo etme, sayısız telefon konuşması, yüz yüze görüşme, toplantı yapma, karşılama töreni düzenleme, pankart hazırlama gibi belgelere yansıyanlar da var yansımayanlar da.
Bu nedenlerledir ki, şimdilerde önünde kumsal oluşmuş setin önemli bölümü inşa edilince geceleri rahat uyuma olanağına kavuşan Karaduvarlılar, M. Arıkan ve İ. Kayadelen’e vefa borçlarını ödeme anlamında sete “Arıkan-Kayadelen” adının verilmesini istemişler. Adalet Partisi’nin 26.07.1970 günü gerçekleştirilen Karaduvar Mahallesi Delege Seçim Toplantısında Süleyman Acar ve dört arkadaşının bu konuda verdiği önerge oy birliği ile kabul edilmiş ve karar AP Merkez İlçe İdare Heyeti Başkanı Salim Ongun tarafından ertesi günü gönderilen bir telgrafla AP Genel Başkanı ve Başbakan Demirel’e iletilmiş. Bu kararın da akıbetine dair bir bilgi bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi siyasetçilerin bürokratik işlemlerin hızlandırılmasına ve bazı eksikliklerin giderilmesine yönelik yerel ve merkezi yönetim kurumlarındaki sayısız girişimlerine karşın felaketzedelerin arsa ve evlerine yeniden kavuşabilmeleri, sorunun milletvekillerine aktarılmasından itibaren 7 yıldan fazla zaman almış. Ya adı geçen siyasetçiler bu çabaları göstermeselerdi, Karaduvar’ın, ana dilleri Arapça ve yetişkinlerinin eğitim düzeyleri düşük olan sakinleri, Mersin ve Ankara’daki anlı şanlı bürokrasiye dertlerini nasıl anlatabilir, mahallelerini yok olmaktan, kendilerini açıkta kalmaktan nasıl kurtarabilirlerdi?
Ne için?
Merak edenler olabilir diye, “M. Arıkan ile İ. Kayadelen’in, Karaduvarlıların sorunlarını çözebilmek için yıllarca koşturmalarının nedeni neydi?” ve “Bu koşturmalarının karşılığında nasıl bir kazanç elde ettiler?” sorularının cevaplarını da vererek öyküyü bağlayalım. Ne de olsa toplumun büyük çoğunluğunun, karşılığı olmaksızın parmağını bile oynatmadığı günlerdeyiz. Birinci sorunun cevabı, “Siyasi parti organlarında, ülke kalkınmasına ve toplumun refah düzeyinin arttırılmasına katkıda bulunmak; toplumun sorunlarını çözmeye çalışmak amacıyla görev alınır” anlayışıdır. İkinci sorunun cevabı da “Yalnızca manevi haz”dır. Öylesine ki, İ. Kayadelen, dükkânına teşekkür için gelen birçok Karaduvarlının vermek istediği, içinde nane, maydanoz vb yeşilliklerin bulunduğu sepetleri bile, tüm ısrarlarına karşın parasını ödemeden almadı. Ve siyasi partilerin ülke ve toplum yararı için değil kişisel ve/veya grupsal çıkarlar için araç olarak kullanılmasının ve bunların organlarında yer alabilmek için mide bulandıran ayak oyunlarının yaygınlaştığını görünce, 1973 Milletvekili Genel Seçimlerinin hemen sonrasında, 1950’li yıllardan itibaren sürdürdüğü siyasi parti çalışmalarına katkıda bulunma çabasından vazgeçti. M. Arıkan da aynı seçimlerde yeniden aday olmamıştı.
(İlk yayımlanma: Haziran 2022; gözden geçirme: Eylül 2022)
Teşekkür: Sevgili babamız (kuyumcu) İ. Kayadelen’den kalan belgeleri bugünlere kadar koruyabilen ve bu yazıya önemli katkılarda bulunan sevgili kardeşim Av. Hüseyin Kayadelen’e teşekkür ederim. Onun çabaları olmasaydı bu yazı yazılamazdı.
Yararlanılan Belgeler
1) Dr. İ. Önal’ın İ. Kayadelen’e 28.12.1965 tarihli mektubu ve İ. Kayadelen’in bu mektuba 22.01.1966 tarihli cevabi mektubunun kopyası.
2) M. Arıkan’ın İ. Kayadelen’e; 24.11.1966, 15.12.1966, 01.01.1967, 10.01.1967, 17.06.1967, 26.02.1968, 03.05.1968, 19.11.1968, 23.12.1968, 06.08.1971 ve 16.8.1971 tarihli mektupları.
3) Karaduvar Mahallesi Muhtarı Ali Canbolat ve İhtiyar Heyeti’nin Vilayet Yüksek Makamına sunduğu 11.01.1966 tarihli dilekçe ve ekinde yer alan deniz tahribatından zarar görenlerin ad ve soyadları ile tahrip olan taşınmazları hakkında bilgi içeren, Muhtarlıkça düzenlenmiş İlmühaber’in kopyaları.
4) İ. Kayadelen ve 18 Karaduvarlının Bayındırlık Bakanı O. Alp’e gönderdiği 27.06.1967 tarihli mektubun kopyası ve bu mektuba cevap olarak Bayındırlık Bakanlığı’nın İ. Kayadelen’e gönderdiği 08.07.1967 tarihli resmî yazı.
5) Karma Bütçe Komisyonu’nun 06.01.1968 günkü toplantısında Komisyon Başkanlığına Karaduvar’a set yapım işi ile ilgili olarak verilen önergenin kopyası.
6) Bayındırlık Bakanı O. Alp’in M. Arıkan’a Karaduvar işi ile ilgili gönderdiği 16.06.1967 ve 20.03.1968 tarihli mektupları.
7) Başbakan Demirel’in Karaduvar’a 06.05.1968 günü gelişinde çocuklara tutturulan 2 pankart örneği.
8) İçel Valisi Nihat Bor’un Karaduvar Mahallesi Muhtarlığına gönderdiği ve setin uzatılmasının mümkün olmadığını belirten 25.10.1969 tarihli resmî yazı.
9) Bayındırlık Bakanı O. Alp’e S. Acar ve 27 arkadaşının imzaları ile gönderilen 09.06.1969 tarihli mektubun kopyası.
10) M. Arıkan’ın, Bayındırlık Bakanı Turgut Y. Gülez’in cevaplaması istemi ile Meclise sunduğu soru önergesine verilen 30.12.1969 tarihli cevap.
11) AP Karaduvar Mahalle Delege, Temsilci ve Yedeği Seçim Toplantısı’nda (26.07.1970) Seddin isminin Arıkan-Kayadelen Set’i olması için S. Acar ve 4 arkadaşının verdiği önergenin kopyası ve Merkez İlçe İH Başkanı S. Ongun’un bu konudaki kararı AP Genel Başkanı ve Başbakan Demirel’e bildiren 27.07.1970 tarihli telgraf metninin kopyası.
12) İ. Kayadelen’in, Karaduvar sakinleri adına yazdığı ve Başbakan Demirel’e Mersin’e geldiği 05.01.1971 günü elden verdiği mektubun kopyası.
13) Karaduvar’da yıkılan evlerin yeniden yapılabilmesinde kullanılacak kredi için mahallinde keşif ve tespit yapılması talebiyle ilgili A. Yıldırım ve 5 arkadaşının imzaladığı 29.01.1971 tarihli dilekçenin kopyası.
14) Başbakan N. Erim’e setin boyunun 100 m uzatılması ve Karaduvar İmar Planı ile ilgili olarak gönderilen 8 Karaduvarlının imzaladığı 16.07.1971 tarihli mektubun kopyası ve Başbakanın bu mektuba cevap olarak M. Arıkan’a gönderdiği 09.08.1971 tarihli mektup.
15) İ. Kayadelen’e, Karaduvar İmar Planı ile ilgili olarak, İçel Valiliğinden gelen 06.03.1971 tarihli ve İmar ve İskân Bakanlığının 2 ayrı biriminden gelen 16.9.1971 ve 22.9.1971 tarihli cevabi yazıları.
16) İ. Kayadelen ve 4 Karaduvarlının Başbakan N. Erim’e gönderdiği, set boyunun önceden tamamlanan bölümdeki fazla olduğu düşünülen taşlar kullanılarak uzatılmasının yanlışlığını belirten 23.01.1972 tarihli mektubun kopyası.
17) Bayındırlık Bakanı Mukadder Öztekin’in Karaduvar Seddi ile ilgili olarak M. Arıkan’a gönderdiği 11.02.1972 tarihli mektup.
18) İ. Kayadelen’in Karaduvar Seddinin açılış töreninde yaptığı konuşmanın metni.
19) Günlük Kurtuluş gazetesinin 25.02.1969, 14.05.1969, 16.07.1969, 6.01.1970, 23.07.1970, 29.07.1970, 24.08.1970, 25.12.1970, 20.07.1971 ve 25.01.1972 günkü nüshalarında yayımlanan Karaduvar Seti ile ilgili haberlerinin kupürleri.
20) DPT Müsteşarlığınca yayımlanan 1968, 1969, 1970 ve 1972 yıllarına ait Yatırım Programları.
21) 1966 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı Karma Bütçe Komisyonu Raporu, Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, Cilt: 32.
___________________
[1]Karaduvar, köy statüsünde iken, ATAŞ Rafinerisi ve yardımcı tesislerinin kendi sınırları içinde inşa edilip işletmeye alınmasını (1962) izleyen ilk yıllarda, İ. Kayadelen’in, Belediyenin vergi gelirlerini arttıracağı öngörüsü ve ısrarlı çabaları ile Mersin Belediyesinin sınırları içine alınarak mahalle statüsüne geçirilmişti.
[2]Mersin ilinin adı 1933-2002 yılları arasında “İçel”di.
[3] Set, belgelerde farklı adlarla anıldığından, belgelerin diline mümkün olduğunca sadık kalmak amacıyla, bu yazıda da farklı biçimlerde adlandırılmaktadır.
[4] Proje, 1969 yılında tamamlanamayacağı belli olunca, 1970 yılı Programı’nda da yer almış. Yatırım Programlarında, 1968 ve 1969 yıllarında Projeye, sırasıyla, 250 bin TL ve 2.513 bin TL harcandığı belirtilmiş; 1970 yılında 287 bin TL harcanarak tamamlanacağı öngörülmüş. Ne var ki, yazının ilerleyen satırlarında açıklandığı üzere setin yapımı ancak 1972 yılında tamamlanabilmiş.
[5] Demirel’in, pankartı taşıyan çocuğa “planları hazırlanıyor” yerine set inşaatının ihale aşamasında olduğunu belirten bir ifade kullanmış olması beklenir.
[6] 12 Mart 1971 günü Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a verdiği muhtıra sonrasında istifa eden Süleyman Demirel’in yerine Prof. Dr. Nihat Erim başbakan olmuştu.
[7] İnşaat sürecinde set boyunu iki aşamada toplam 336 m uzatma ihtiyacının ortaya çıkması, ön projenin gerçeklerden ne kadar uzak hazırlandığını göstermektedir.
(İlk yayımlanma: Haziran 2022; Gözden geçirme: Eylül 2022)
Bayındırlık Bakanı O. Alp’in M. Arıkan’a Karaduvar işi ile ilgili gönderdiği 16.06.1967 tarihli mektubu.
İ. Kayadelen ve 18 Karaduvarlının Bayındırlık Bakanı O. Alp’e gönderdiği 27.06.1967 tarihli mektubu.
İçel Valisi Nihat Bor’un Karaduvar Mahallesi Muhtarlığına gönderdiği ve setin uzatılmasının mümkün olmadığını belirten 25.10.1969 tarihli resmî yazı.
İ. Kayadelen’in, Karaduvar sakinleri adına yazdığı ve Başbakan Demirel’e Mersin’e geldiği 05.01.1971 günü elden verdiği mektubun kopyası.
j