,

HARF DEVRÄ°MÄ° ve MERSÄ°N OKULLARI – H.Åžinasi DEVELÄ°

harf-devrimi.jpg

(Atatürk Latin harflerinin kabulüne AÄŸustos ayında karar vermiÅŸ, 1 Kasım ‘da uygulamıştır. Bunun dünyada örneÄŸi yoktur. Ä°smet PaÅŸa dahi bunun için altı yıl süre verilmesini önermiÅŸtir. Ä°lk alfabeyi hocalarımızla birlikte öğrenmiÅŸtik.)
68 yıl önce Tarsus’tan Mersin’e göçüp Mahmudiye Mahallesi 159 sokaktaki yarı ahÅŸap, yarı baÄŸdadi evimize yerleÅŸtiÄŸimizde, karşımızdaki tek katlı bir evin kapısında Arap harfleri ile yazılı bir levha görülürdü. “Fatma Hacının Mahalle Mektebi”. Ayrıca kapıda bir de Türk Bayrağı vardı. Küçük ay, kocaman yıldızı ile Türk Bayrağına pek, benzemese de yine Türk bayrağıydı.
Benim ilk okula baÅŸladığım 1928 yılında, emsalleri ile birlikte Fatma Hoca’nın Mektebi de tedrisatına son vermiÅŸti. Çünkü Fatma Hoca Latin harflerinden bihaberdi. O yıllarda Türkiye’de okur yazar oranının pek az oluÅŸu Arap Harflerinin öğrenme güçlüğünden neÅŸet ediyordu. Düşünülebilir mi ki, okuma yazma bilmeyen paÅŸalar varmış. Yedi-Sekiz Hasan PaÅŸa nam i ile maruf paÅŸa örnek gösterilir. PaÅŸa, Arap Harfleri ile önce yedi sonra sekiz yazıp birleÅŸtirince Hasan oluyor ve böylece imzasını da atıyormuÅŸ.
Bugün her çocuk ilk yarı yılda okumayı sökebiliyor. Eskiden bu imkan Rüştiye’de bile güçlükle oluyormuÅŸ.
Latin alfabesine dönüleceği yaz aylarında biliniyordu ve bütün öğretmenler kursa çağrılmıştı. Atatürk kararını 1928 yılı Ağustos ayında açıkladığı zaman derhal uygulanmasına en yakınları bile rıza göstermemişlerdi. Hatta ismet Paşa bile bunun bütün yurtta kesin uygulanması için altı yıllık bir sürenin tanınmasını önermiş, fakat Atatürk derhal uygulanmasında ısrarlı olmuştur.
O yıl ilk okullar Ekim ayında, o günkü ismi ile TeÅŸrinievvel’de açılmıştı. Ben de ilk okula o zaman baÅŸlamıştım. Ancak hocalarımız henüz kendileri yeni harfleri bilmediklerinden derslere baÅŸlanmadı. Sanırım TeÅŸrinisani, yani Kasım ortalarında derslere baÅŸladık. Hocamız Zeki beydi. (Åžair hemÅŸehrimiz Turhan OÄŸuzbaÅŸ’ın babası) Hocamızın yazısı da hemen bizimki gibi idi ve adeta yeni harfleri birlikte öğrenir gibiydik. Çok enteresandır ki, Devlet Dairelerinde yeni harflerin kullanılması için tanınan süre sadece altı ay idi. Bütün evraklar bu süre içerisinde yeni harflere dönüştürülmüş olacaktı.
Okulların dışında kadın-erkek insanların yeni harfleri öğrenmeleri için gece mektepleri açılmıştı. Gündüz talebelere öğreten hocalar, gece halka öğretiyorlardı. Ben Çankaya ilk Mektebi’nde okurken, gece de annemi Ä°nönü Mektebi’ne götürüyordum. Böylece anne ve babasını götüren çocuklar iki kere öğrenme fırsatını buluyordu.
1928 yılında Mersin’de yedi ilk mektep vardı. Çankaya ilk Mektebi her velinin çocuÄŸunu okutmak için tercih ettiÄŸi bir okuldu. Veliler böyle istese de talebeler bu mektepten pek hoÅŸlanmazdı. Zira mektebin disipline çok düşkün olan bir müdürü ve sert hocaları vardı. Müdür Niyazi Bey (Arığ) daha üst seviyede mekteplerde yönetici olacak deÄŸerde bir kiÅŸiydi. Bu mektebin üzerinde biraz durmak isterim.
Åžimdiki Bit Pazarı’nın bulunduÄŸu yerde tek katlı Marromation Partenagogion isimli bir Rum kız okulu olarak kullanılmakta iken, Rumların gitmesinden sonra Türk ilk Okulu olmuÅŸtu. Ön bahçesinde mermerden büyük bir havuz ve üzerinde kuÅŸ heykelcikleri vardı. Okulun 5 ve 4’üncü sınıf talebelerinin teneffüs yeri burası idi. DiÄŸer uçtaki teneffüs yeri 1,2 ve 3’üncü sınıflara aitti.
Okul çıkışı talebeler rastgele dağılıp gidemezdi, her semtin ayrı postaları ve posta baÅŸları bulunuyordu ve evlere böylece dağılınmadan gidilirdi. Evi uzak olan talebeler öğle yemeklerini “sefer tasları” ile getirirler ve okulda ayrılan yerde, öğretmen nezaretinde yemekler yenirdi. YemeÄŸe zamanından önce baÅŸlayan ve
uygun olmayan davranışı olan talebeler diğerlerinin yemekleri bitinceye kadar tek ayak üzerinde durma cezasına çarptırılırdı.
BilindiÄŸi üzere o yıllarda PerÅŸembe yarım gün ders yapılır, Cuma günü tam gün tatildi. Ayrıca ÇarÅŸamba günleri öğle sonları ders yapılmaz müzik dinlenirdi. Mektep’te Rumlar’dan kalma bir Laterna vardı. Büyükçe bir piyano kadar olan bu alet bir kol çevrilmesi ile çalıştırılır ve bugün bilemiyeceÄŸim bir melodiyi çalardı. Halen Ä°stanbul Rumlarının da belirli günlerinde çaldıkları bu Laterna’yı dinlemeye baÅŸka okullardan talebelerin katıldığı da olurdu.
1930 yılında Çankaya Mektebi’nin 1.2. ve 3’üncü sınıfları kaldırıldı, yalnız 4 ve 5’inci sınıflara tahsis edildi. Bizleri de baÅŸka mekteplere dağıttılar.
O yılların bir diÄŸer önemli okulu, Cumhuriyet ilk Mektebi idi. Åžimdiki Özel idare iÅŸ Hanı’nın bulunduÄŸu yerdeki bu bina da eskiden Rum Erkek Okulu imiÅŸ. Sonradan Mersin idadisi olan Rüştiye yanınca, tedrisata burada devam edilmiÅŸ. Yanan idadi ÅŸimdiki Özgür Çocuk Parkı’nın yerinde olan ve Mavromati mülkü olarak bilinen, hala Yanık Mektep diye anılan yerde idi. Cumhuriyet ilk Mektebe dönüşmeden burası Mersin Orta Okulu haline getirilmiÅŸ ve Orta Okul, Latin Kilisesi civarına taşınınca ilk Okul olmuÅŸtur. Cumhuriyet ilk Mektebi’nin bir özelliÄŸi o tarihteki diÄŸer ilk Mekteplerin laboratuvarı durumunda olmasıydı. Faraza bir Okulda talebeye insan vücudu anlatılacaksa, talebeler bu okula getirilir ve burada mevcut iskelet üzerinde tatbiki ders yapılırdı. Buna benzer daha birçok malzeme burada vardı. Bu uygulama sırası ile Mersin’deki diÄŸer Mektepler için de olurdu.
Halen ismi Çankaya olan ve o tarihte KurtuluÅŸ ilk Mektebi ismini taşıyan Okul da, 1888 yılında Esat Hayık adında bir kiÅŸi tarafından ev olarak inÅŸa edilmiÅŸtir. 1930 yılında burası trahomlu çocuklara tahsis edildi. O tarihte Mersin’deki bütün okullarda trahom taraması yapıldı. Sonradan Mersin Mebusu olan Dr. Muhtar (Berker) Bey tarafından yapılan muayene sonucu trahomu tespit edilen bütün çocuklar bu binada toplandılar. 1930’lu yıllarda Mersin’de Trahom adeta salgın halde idi. Ben de bu Trahomlular arasında seçilip buraya nakledilenler arasında idim. Daha sonra Trahomlular buradan da alınıp, adı sonradan Necati Bey olan SoÄŸuksu Caddesi’nde “Küçük ilk Mektep” adı ile tedrisata baÅŸlayan Yahudi Havrasının yanındaki binaya nakledildi.
Bir de “Tarla Mektebi” vardı. Bu mektep ÅŸehrin son bölümünde ve bir tarla ortasında olduÄŸu için bu isimle söylenirdi. Adı sonradan ismet PaÅŸa oldu. Gregos isimli bir Ermeni tarafından ev olarak inÅŸa edilmiÅŸ, daha sonra Kilise’ye dönüşmüş ve Cumhuriyetten sonra da okul haline getirilmiÅŸtir. Tek katlı bir bina olan buraya okul olduktan sonra ahÅŸap sınıf ilaveleri yapılmıştı. Tarla Mektebi, erkek-kız karışık ilk Mersin okulu olarak bilinir.(1) Okul Müdürü Bigam Bey’in eÅŸi yine orada öğretmen olan Behiye Hoca kız ve erkek talebelere modern danslar öğretirdi. Kız ve erkeklerin o tarihte mesela bir Tango yapmasını bugün bile garipseyebiliriz. Mektebin doÄŸru dürüst bir yolu yoktu. 1932 yılı 23 Nisan Çocuk Bayramında Belediye BaÅŸkanı bu okuldan seçilmiÅŸti. 23 Nisanlarda bir hafta süre ile her mektepten seçilen talebeler Daire Müdürlüğü yaparlardı. Ben de bir seferinde bir hafta süre ile inhisar Müdürü olarak seçilmiÅŸtim. Tarla Mektebinden seçilen çocuk Belediye BaÅŸkanlığı süresinde, Okulun yolunu yaptırmıştı.
Halen Mesudiye Mahallesi’ndeki Kayatepe ilk Mektebi, Mersin’in oldukça eski okullarından birisidir. Fehim PaÅŸa’nın Mutasarrıf olduÄŸu 1896 yılında Mektep haline getirilmiÅŸtir. Bir ara Rüştiye de olan bu Mektebi Fransız iÅŸgalinde askeri Vali kapatmıştır. 1919 yılında Numune Mektebi olarak eÄŸitime açılmış, bir ara ismi Åžehit Halil olmuÅŸ ve istiklal Harbinden sonra da Garp Cephesi Karargahı’nın yeri olan Kayatepe adını almıştır. Bina birçok ilaveler görmüş olarak halen eÄŸitimini sürdürmektedir.
Silifke Caddesi üzerinde bulunan “Gazi PaÅŸa” ilk Mektebi sükkari taÅŸtan inÅŸa edilmiÅŸ güzel bir bina idi. Bugün yıkılıp yenisi yapılmış bu binayı 1905 yılında Hanna Budros yaptırmıştır. Kendisi hem eczacı, hem çiftçi olan bu kiÅŸi binayı ev olarak kullanıyordu. 1923 yılında Maarif Cemiyetince 12.000 TL. bedelle satın alınmıştır. Bu paranın 5000 Lirasını Hadra ailesinin ödediÄŸi söylenmiÅŸtir.
1928 yılının mekteplerinden bir diğeri de Mahmudiye Mahallesinde, sonradan İnönü adını alan bir okuldur. 1897 yılında kız mektebi olarak inşa edilmiş, bilahare kız rüştiyesine dönüştürülmüş yıkılıncaya kadar da ilk okul olarak hizmet vermiştir.
Cumhuriyetten önceki iptidai mekteplerinden olan Camiatik, Hamidiye, Şükraniye, Maderi Vatan gibi mektepleri 1928 yılında görmedik. Åžimdiki Borsa Sarayı’nın bulunduÄŸu yerdeki Maderi Vatan iptidai Mektebi bir ara Halkevi ve daha sonraları da ilkokul olmuÅŸtur.
Yazımıza son verirken, 1928 yılında bizleri okutan öğretmenlerimizden aklımızda kalanları zikrederek onları saygı ve rahmetle anıyoruz. Niyazi Bey, Hakkı Akif Bey, Salih Bey, Zeki Bey, İbrahim Bey, Selahattin Bey, Hayri Bey, Mahmut Hoca ve diğerleri.
(1) Mersin Mutasarrıfı Cemal Bey tarafından 1902 yılında tesis edilmiÅŸ olan Hamidiye ilk Mektebi Mersin’in kız-erkek karma bir okulu idi.
* Bu yazı  “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Aralık 1995 – 42. Sayı” sından alınmıştır.

Aynı konuda baÅŸka bir yazı için burayı tıklayınız…………..

Biyografik Bilgi

scroll to top