,

İNÖNÜ – ÇÖRÇİL YENİCE GÖRÜŞMESİ

Yumuktepe.com notu: Asağıda duyarlı kisilerin tarihi bir hatanın düzeltilmesi için yaptıklarının öyküsünü sunuyorum.
YENİCE GÖRÜŞMESİ – Av.Sudi Abaç
“30. Ocak. 1943 YENİCE GÖRÜŞMESİ” NE AİT   TARİHİ BİR HATANIN DÜZELTİLMESİ LAZIM

Siyasi hataların bile düzeltilmeye çalışıldığı ve ilişkilerin nefis aşamalar kaydettiği çağımızda tarihin bir sahifesindeki somut bir yanlışlığı açıklamakta yarar görüyoruz. Aslında buna katılmak hepimizin vatandaşlık görevidir.
1989 Ağustos ayında İzmir’in Çeşme ilçesinde Elin Şafırs adlı genç bir İngiliz yargıcı ile tanışmıştım. Yurdumuzu çok sevdiğini belirttikten sonra şunları ekledi:
2. Cihan Harbini incelerken Çörçil’in Türkiye’de İsmet İnönü ile Adana’nın Yenice nahiyesinde 1943 te görüştüğünü okudum. Meraklanarak haritaya baktım. Yenice Adana’da değil İçel’de çıktı. Çörçil’in Adana’ya uçakla inmesi bu çok değerli görüşmenin adını almasına nasıl yeterli olabilmiş anlayamadım… dediler.
48 Yıldır biz de aynı meraka maruz bulunmaktayız. İnşallah düzeltilir vaadinde bulunduk.
Diliyoruz ki tüm basınımız, bilim adamlarımız, parlamenterlerimiz, öğretmenlerimiz konuya dört elle sarılıp bu tarihi çarpıklığı en yakın zamanda düzeltirler.
Evet, olaylar mezrada da olsa şehirde de o birimin acı veya tatlı anısıdır, koparılmaz malıdır, kimliğidir. Hakkını vermek, yanılgıyı düzeltmek er veya geç kaçınılmazdır. Düzeltilmezse daha nice Elin Şafırs’lar karşısında utanç ve üzüntü duyarız.
Buyrun bu yanılgı nerelere uzanıyor;
Galiba 1989 yılının Üniversite Öğrenci Seçme Sınav sorularından biri aynen (2. Cihan Harbinde Çörçil Türkiye’de İnönü ile hangi şehir de görüşmüştür) şeklindeydi. Yenice diyenler kaybetti, Adana diyenler kazandı… Keza devletin televizyon ve radyo gibi resmi yayın organlarındaki bilgi yarışmalarında da aynı yanılgı sürüp gidiyor.
Oysa tarihin hiçbir döneminde Yenice Adana’ya bağlanmamıştır. Devamlı Tarsus dolayısıyla İçel’in nahiyesi olmuştur.
— Niçin Mudanya mütarekesi BURSA olarak anılmaz…
— Dünyada Amerika’nın Yeni Meksika’sında İskoçya’da ve Yunanistan’ın Limni adasında olmak üzere üç tane MONDROS kasabası vardır. Ve bu mütareke Limni adasındakinde olmuştur. Bu karışıklığa rağmen neden Limni mütarekesi denilmemiştir…
— Malazgirt Muş ilimizin kazasıdır. O savaşa Muş savaşı denilebilir mi?
— Veya Adana’da uçak alanı olmasaydı da Çörçil Niğde’ye inseydi Yenice gerçeğine Niğde görüşmesi mi diyecektik…
Netice olarak bu Tarihi hatayı ve hatta ayıbı hem kitaplarımızı düzelterek ve hem de Yenice’ye bir anıt dikmek ya da bir kitabe koymak (x) ve de görüşmenin şimdi bulunan ve onarılıp paylaşılmayan vagonunu da içinde gerçeğe uygun mankenleriyle Mersin veya Yenice’ye koymak suretiyle acele telafi etmek mevkiindeyiz, bu vicdani borcumuzdur.
(x) Yenice istasyonu güney köşesine 1987 lerde takılan zarif bir plaket sonradan nasılsa kaybedilmiştir. Vagon İçel Sanat Kulübümüzün girişimleri sonucunda Konya gar depolarında bulunarak Sivas’ta restore edilerek bugün sergilemeğe hazır vaziyette beklemektedir.
Not: İçel Sanat Kulübü Bülteni. Mayıs 1992-2. sayısından alınmıştır.
İNÖNÜ ve CHURCHILL GÖRÜŞMESİ, 50. YIL KUTLAMA ÇALIŞMALARI – M. Ali Sulutaş
30 Ocak 1943 Tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü duruma gelmesinde önemli rol oynayan dönemeçlerden biridir.
Bilindiği üzere devrin Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü ile İngiltere Başbakanı Sir Winston Churchill Yenice’de bir vagonda buluşmuştu. Bu görüşmenin ellinci yılına rastlayan 30 Ocak 1993 tarihinde Yenice ve Mersin’de bir dizi kutlama ve anma etkinlikleri planlanmaktadır.
Bu kapsamda ilk koordinasyon toplantısı 24 Temmuz 1992 Cuma günü Yenice Belediyesi’nde yapıldı. Başkan Ali Kuru’nun ev sahipliğini üstlendiği toplantıya katılanlar: Yusuf Ziya Ak (İçel İl Kültür Müdürü), Sudi Abaç (görgü tanığı – Avukat), Semihi Vural, iç Mimar (İçel Sanat Kulübü Genel Yayın Yönetmeni), M. Ali Sulutaş, işletmeci (Türkiye – Avrupa Topluluğu Derneği Mersin Şubesi Genel Sekreteri), Vildan Türkoğlu, Peyzaj Mimarı (İller Bankası), Haşmet Biçer, Daniş Boroğlu; Muhittin Kiriş, Hüseyin Sayar, Makine Mühendisi (Adana Mak. Müh. Od. Bşk.), Metin Gürkan.
Daha önce, İçel Sanat Kulübü’nün de programına aldığı 50. yıl kutlamalarını Yenice Belediyesi ile birlikte yürütmeye karar vermesi üzerine, oluşturulan çalışma grubu ilk toplantıda şu konuları görüştü.
1) İkinci Dünya savaşı sırasında İnönü ile Churchill’in görüştüğü Barış Vagonu’nun Yenice’ye getirilerek görüşmenin yapıldığı yere konulması, bir Vagon-Müze haline getirilmesi.
2) Çevrenin düzenlenerek bir Barış Parkı ve kompleksinin oluşturulması,
3) Bu Projenin tanıtılması, tartışılması ve halkımıza aktarılması için 50. yıl Barış Paneli düzenlenmesi, bu panele Türk ve İngiliz panelistlerin davet edilmesi.
Konunun ayrıntılı planlanabilmesi için 12 Ağustos 1992 Çarşamba günü saat 15.00’te Yenice Belediyesi’nde tekrar toplanıldı.   Ali Kuru, Y. Ziya Ak, Sudi Abaç, Semihi Vural, M. Ali Sulutaş, Vildan Türkoğlu’nun katıldığı bu toplantıda çalışma grubu şu konuları görüştü:
1 ) Barış Parkı alternatif projeler,
2 ) Teknik şartlar gereği bir vakıf oluşturmanın güçlüğü,
3) Basın ve radyoda verilen bilgilerin etkili olduğu,
4) Park çevresinin kamulaştırılması için Bakanla görüşülmesi,

5) Yenice’ye giriş yollarına yönlendirici tabela konulması.
Bu tarihi görüşmenin belgelenip, somut hale getirilmesini ilk ortaya atan Sn.  Sudi Abaç’ın aşağıdaki önerileri de benimsendi:
1) Koç, Sabancı gibi holdinglere ve iş adamlarına başvurarak bu projeye katkılarının sağlanması,
2) Ufak nakliye uçaklarının da parkta sergilenmesi,

3) Yapay göletler oluşturularak, parkı gezenlerin değişik bir ortamda dinlenmelerinin sağlanması.

Öte yandan İçel Sanat Kulübü tarafından hazırlanan ve konuyu işleyen özel Derginin yayınlanması, Yenice Belediyesinin Hazırlatmakta olduğu bazı belge ve bilgilerin de Dergiye konulması isteği üzerine ertelendi.   Kutlama çalışmalarına katkılarınızı ve düşüncelerinizi bekliyoruz. Lütfen bizleri arayınız:
Ali KURU (Yenice Belediye Bşk.)

Semihi VURAL (İçel Sanat Kulübü Yayın Yönetmeni)

Not: İçel Sanat Kulübü Bülteni. Ekim 1992 6. sayısından alınmıştır.

YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ – Mehmet Ali Sulutaş M.B.A
Atatürk’ün Türk ulusuna ve dünya insanlarına seslenerek” Yurtta sulh, cihanda sulh” diye vurguladığı ilkeyi benimseyen Milli Şef ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bütün baskılara rağmen, Türkiye’nin ikinci Dünya Savaşı’na itilmesini önledi.
Dünya 1929 ekonomik krizini atlatmak üzere iken 1939 yılında yeniden savaş batağına gömüldü. Almanların Ortadoğu’ya sarkmalarını önlemek için İngilizler ve Amerikalılar, Türkiye’yi de savaşa sokmak için çok ısrar ettiler, tehdit ettiler. Ancak gerçeklerin iyi değerlendirilmesi ve sağduyu, maceraya üstün geldi.
İsmet İnönü ile zamanın İngiltere Başbakanı Winston Churchill 30 Ocak 1943’de İçel, Yenice’de bir araya geldiler. Görüşme bir vagon içinde gerçekleştirildi. Türkiye tarafsızlığını korudu.
İNÖNÜ VE CHURCHILL YENİCE’DE BULUŞTU
30 OCAK 1943 CUMARTESİ
Savaşa girmemizi isteyen İngiliz liderine karşı Mareşal Çakmak uzun bir liste verdi    Türkiye’ye yapılan Batı baskısı 1942’nin sonlarında çok şiddetlenmişti. O günlerde Stalingrad’da Alman yenilgisi kesinleşmiş, Kuzey Afrika’da da Almanlar çekilmeye başlamışlardı. Bu arada İngiliz Başbakanı Churchill, İngiliz Elçiliğine bir şifre göndermiş ve İsmet İnönü’yle uygun bir yerde buluşmak istemişti. İngilizler konuşmanın Kıbrıs’ta yapılmasını istediler. Türkler ise Ankara’da. Nihayet konuşmanın Yenice civarında yapılması kararlaştırıldı. İngiliz Büyükelçisi Huggessen, o günleri şöyle anımsamaktadır:
” Yenice’nin batısındaki bir şube hattı vardır ki, Mersin ve Bağdat hatlarını birleştirir. Bu hat boştur. İşte Mersin ve Yenice’den gelen trenler bu boş hat üzerinde birleşti ve Yenice görüşmesi orada oldu. Churchill’in yanında, Sir Arned Alexandre, Sir Menry Maidland Wilson, Sir Allan Broke, Sir Wilfed Lindsel, Hava Mareşali Drummond donanmadan Komador Dundas gibi önemli askeri kişiler vardı. Dışişlerini de Sir Alexandre Cadogan temsil ediyordu. İnönü’nün beraberinde de Mareşal Fevzi Çakmak, Başbakan Şükrü Saracoğlu, Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ve bir kalabalık danışman kurulu vardı.”
Yenice konferansı İngiliz Büyükelçisinin anlattığı kadar kolay olmamıştı. Churchill’in çağrısı üzerine İnönü bütün ordu kumandanlarını, Mareşal Fevzi Çakmak’ı ve yardımcısı Asım Gündüz Paşa’yı Çankaya’da toplamış onların da görüşlerini almıştı.
Kumandanlar İnönü’nün savaşa girmesini istemiyorlardı. Kimine göre bir hastalık uydurularak buluşmadan kaçınmak ” en doğru yol “du. İnönü buna razı olmadı, hatta kızdı. Bir başka gurup, daha doğrusu III. Ordu Kumandanı Kazım Orbay’ın oluşturduğu Generaller ise, savaşa girmek için Türk ordusunun silah gereksinmelerinin derhal Batılılar tarafından sağlanması görüşündeydiler. İnönü de bunların yanına katıldı. Böylece Türk heyeti Yenice’ye uzun bir silah gereksinme listesiyle gidiyordu.
İngiliz Büyükelçisi Sir Huggessen ise Adana konferansını şöyle anlatıyordu.    ” Yenice konferansı bir bilgi ve durum danışması olarak nitelenebilir. Gaye Türkiye’nin 1943 yılında savaşta yer almasının uygun olup olmayacağı konusuydu. Bütün cephelere ait planlar hazırlanmıştı. Girişime geçmeden önce Türkiye’nin ne yapabileceği ortaya konacaktı. O günkü durum ve geleceğe ait görüşler dile getirilerek beraberce karar alınacaktı. Türkiye savaşa, ya bir saldırı üzerine veya gelecekteki çıkarlarını hesaplayarak girebilirdi. Durum ne olursa olsun, Türkiye’nin silaha gereksinmesi vardı. Türklerin savaşa girmemesi kararlaştırılsa   bile tarafsızlığını Batılılar lehine genişletebilirdi.

Sonunda iki nokta üzerinde anlaşmaya varıldı. Türkiye bir taraftarın silah gücü olarak kuvvetlendirilmeli, öte yandan da kaderini kendi çizmesi için serbest bırakılmalıydı.
Churchill, Türklerden olmayacak şeyler istemek niyetinde değildi. Hazır olmaması ve felakete uğrayacağını bilmesine rağmen Türkiye’nin savaşa atılmasını isteyemezdi.
Bununla beraber Türkiye’ye elimizden geldiği kadar silah verirsek zaman gelirdi ki; Türkiye’den savaşa katılmasını isteyebilirdik. Zafer kazanan ülkelerin yanında olmak elbette ki Türkiye’nin çıkarınadır.
Ertesi sabah Churchill bütün bu konuşmaları bir vesika halinde tespit etti. Hazırladığı bu yazıya da Sabah Düşünceleri adını verdi. Churchill, Türklerle gece yarısından çok sonralara kadar konuşmuş, sabahleyin de erken kalkmıştı. Sabah Düşünceleri adını verdiği yazılarını ne zaman yazdığı bizim için şaşırtıcı olmuştu.
Yenice buluşmasında siyasi tartışmaların arasında ve özellikle İnönü’nün trenin yemek vagonundaki yiyecek, içecek ve meyvelerle dolu yemek sofrasında çok içten konuşmalar yapıldı. Yemek listeleri bir hatıra diye herkes tarafından imzalanıyordu. Yanıma Brynt’in ” Sıkıntı Seneleri” adlı kitabı almış ve Ankara’dan gelirken trende bunu okumuştum. Bu kitapta 170 yıl önce olmuş ve kendi devrimize pek benzemeyen bir sıkıntı döneminin öyküsü vardı. Ben de yemek listeleri yerine buluşmanın hatırası olarak kitabın ilk sayfasını imzalatıyordum. Kitabı ilk olarak İnönü’ye uzattım. Türk Devlet Başkanı’nın İngilizcesi mükemmeldi.     Kitabın başlığını okuyunca:”Sıkıntı Seneleri ha! ” dedi. Acaba Türkiye’de   Sefir sıfatıyla geçirdiğiniz devirden mi bahsediyorsunuz?
Türkler mülakat işinde çok ihtiyatlı hareket ettikleri için, Yenice görüşmeleri konusunda bir bildiri yayınlanmasının sorun olacağını zannediyorduk. Oysa Türk heyeti hiçbir zorluk çıkarmadı. Ertesi gün yayımlanan bildiride buluşmada bulunan bütün askeri yöneticilerin isimleri vardı. ”
Yenice buluşması Ankara’da Von Papen tarafından da olumlu karşılanmıştı. Ama herkes heyecan içindeydi. Bundan sonra ne olacaktı? Çünkü Türkiye’ye askeri malzeme verdiğimiz takdirde onlarda savaşa katılacaklardı.
Yenice buluşması Almanlar tarafından iyi karşılanmıştı. İngilizlere uzun bir silah listesi okuyan Mareşal Fevzi Çakmak’a karşı çıkmışlar hatta onu         ” Modem Harp Sanatını bilmemekle suçlamışlardı.

NOKTA DERGİSİ’NİN GÜNÜMÜZ YORUMU

Nokta Dergisi geçtiğimiz Temmuz ayında Türkiye Cumhuriyetinin o günlerdeki durumunu kronolojik olarak irdeledi.   O yıllar Türkiye’nin seferber edebildiği, tüm olanaklar, idari ve teknik işgücü, savaşların yol açtığı tahribatı onarmaya yönelik olduğu için, dış dünyaya ve milletlerarası dayanışmalara sırt çevirmişti. Bu tavrını haklı çıkaracak mazeretleri de vardı:  SAVAŞA BULUŞMADAN SIYRILMASINI BİLMEK.
Türkiye hükümeti askeri ittifaklardan çekiniliyordu.   Buna karşılık İngiltere ve Fransa’nın yoğun baskılarına da karşı konulamadı. İsmet İnönü’nün deyişiyle, “En az zararlı yol seçilerek bu ülkelerle 19 Ekim 1939’da Üçlü ittifaka gidildi.”
Buna karşılık aynı yılın Ağustos ayında Sovyetler ile Almanya anlaşarak saldırmazlık paktı imzaladılar.
“Üçlü İttifak” hükümlerine göre Fransa işgal edilince Türkiye’nin savaşa katılması gerekiyordu. Ancak Refik Saydam hükümeti dünyaya tarafsız kalacağını ilan etti.
Bundan bir yıl sonra Türkiye, 18 Haziran 1941’de Almanya ile karşılıklı saldırmazlık paktı imzaladı.   Ancak İngiltere, son ana kadar Türkiye’den umudunu kesmedi. 1943 yılının Şubat ayında, Churchill Adana’ya gelerek İnönü’yü safına çekmeye uğraştı. İsmet Paşa ülkenin savaşa hazır olmadığını, bunun için yüklü bir askeri yardıma ihtiyaç duyduklarını söyledi. Churchill’in vadettiği askeri yardım hiçbir zaman tatmin edici olarak gelemiyordu. Bu da İnönü’nün işine geliyor, savaştan uzak duruyordu.
1943 Kahire zirvesinde İnönü Churchill ve Roosevelt’le bir araya geldi. Numan Menemencioğlu’nun da katıldığı bu zirvede, İnönü yeterince yardım alamadığını öne sürerek, bu zirveden de savaşa bulaşmadan sıyrılmasını bildi.
TÜRKİYE İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA NASIL GİRMEDİ?
İkinci Dünya Savaşı’na kadar İngiltere ve Türkiye arasındaki siyasal ilişkiler olumluydu ve bu iki devlet 12 Mayıs 1939’da bir savaş ihtimaline karşı Barış cephesinde birleştiklerini açıklamışlardı.
Ne var ki savaşın, İngiltere üzerindeki tehdidi artıkça İngiliz yöneticileri, özellikle de Başbakan Churchill bu dostluğun bedelini ateş hattına çekerek Türkiye’ye ödetmek için her türlü çabayı harcamıştı.
1941’de artık Churchill, Türkiye’nin savaşa girmesini zorunlu görüyor ve Türkiye’yi savaşa sokabilmek için gerçekleşmeyecek sözler veriyor, hatta zaman zaman düşmanca tehditlerde bulunuyordu.
Churchill, tehditlerin sonuç getirmeyeceğini anlayınca 25 Ocak 1943’te bir çağrı göndererek, bir görüşme yapmak istediğini bildirdi.   30 Ocak 1943’te Churchill ve İnönü, Yenice Tren istasyonu’nda buluştu. Buluşmaya Türkiye’den Şükrü Saraçoğlu, Numan Menemencioğlu, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü katıldı.
Churchill kara ve hava harekâtı için Türkiye’nin müttefiklere yardım etmesini istiyordu. Böylece Sovyetlerin kuzeyden, müttefiklerinde Anadolu yoluyla Balkanlara yapacakları saldırılarla Almanya yenilecekti.
İnönü teklifler karşısında Türkiye’nin savaşa hazır olmadığını, savaşa girmesi halinde ordunun geniş ölçüde silahlanması gerektiğini, ayrıca Sovyetlerle ilişkilerinin tam bir güven içinde olmadığını; Almanya’nın yenilmesi halinde Sovyetlerin Avrupa’nın tek hâkimi durumuna gelmesinden endişelendiğini bildirdi. Bu görüşe katıldığını belirten Churchill, 2 Şubat 1943’te Roosevelt’e gönderdiği mektupta savaş sonrasında Türkiye’nin toprak bütünlüğünün güven altına alınacağını ve bu konuda Sovyetleri ikna edeceğini bildiriyordu.
YENİCE BELEDİYESİ – İÇEL SANAT KULÜBÜ

BASIN BÜLTENİ 24 TEMMUZ 1992

30 Ocak tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü duruma gelmesinde önemli rol oynayan dönemeçlerden biridir.
Bilindiği üzere devrin Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü ile İngiltere Başbakanı Sir Winston Churchill Yenice’de bir vagonda buluşmuştu. Bu görüşmenin ellinci yılına rastlayan 30 Ocak 1993 tarihinde Yenice ve Mersin’de bir dizi kutlama ve anma etkinlikleri planlanmaktadır.
Bu kapsamda ilk koordinasyon toplantısı 24 Temmuz 1992 Cuma günü Yenice Belediyesi’nde yapıldı. Başkan Ali Kuru’nun ev sahipliğini üstlendiği toplantıya katılanlar: Yusuf Ziya Ak (İçel İl kültür Müdürü), Sudi Abaç (görgü tanığı – Avukat), Semihi Vural iç Mimar (İçel Sanat Kulübü Genel Yayın Yönetmeni), M. Ali Sulutaş iktisatçı-işletmeci, (Türkiye-Avrupa Topluluğu Derneği Mersin Şubesi Genel Sekreteri), Haşmet Biçer, Daniş Boroğlu, Muhittin Kiriş, Hüseyin Sayar, Metin Gürkan.
Daha önce, İçel Sanat Kulübü’nün de programına aldığı 50. yıl kutlamalarını Yenice Belediyesi ile birlikte yürütmeye karar vermesi üzerine, oluşturulan çalışma gurubu ilk toplantıda şu konuları görüştü:

1) İkinci Dünya savaşı sırasında İnönü ile Churchill’in görüştüğü Barış Vagonu’nun Yenice’ye getirilerek görüşmenin yapıldığı yere konulması, bir Vagon – Müze haline getirilmesi.
2) Çevrenin düzenlenerek bir Barış Parkı ve kompleksinin oluşturulması,
3) Bu Projenin tanıtılması, tartışılması ve halkımıza aktarılması için 50. Yıl Barış Paneli düzenlenmesi, bu panele Türk ve İngiliz panelistlerin davet edilmesi.
Konunun ayrıntılı planlanabilmesi için 12 Ağustos 1992 Çarşamba günü saat 15.00’te Yenice Belediyesi’nde tekrar toplanılacaktır.

Ali KURU Yenice Belediye Başkanı

Semihi VURAL İçel Sanat Kulübü Yayın Yönetmeni
Not: İçel Sanat Kulübü Bülteni. Şubat 1993-10. sayısından alınmıştır.

BEYAZ VAGON

O yıllarda Mersin’de lise olmadığı için öğrenciler Adana’ya gidiyorlardı. İşte yine bir okul dönüşü tren Yenice’ye geldiğinde geçiş izni vermediler. Güvenlik nedeniyle bekletilen trendeki öğrenciler arasında konuya duyarlı bir genç vardı. Sudi Abaç. Neler olduğunu öğrenmek için dikkatle olayı izliyor, çevredeki insanları inceliyordu. Ağzında puro olan şişman şahıs belli ki yabancıdır, ama onu karışlayan güler yüzlü orta boylu amcanın kendi cumhurbaşkanı olduğunu anlayınca içi kıvançla dolar.
İnönü ve Churchill’in 30 Ocak 1943’de yaptıkları görüşmenin üzerinden elli yıl geçmiş, kimse bunun farkına bile varmamıştı. Oysa Türkiye tarihinin önemli yapıtaşlarından biri bu görüşmede konmuştu.
Hatta dünya tarihi ve İkinci Dünya Savaşının da yönü ve kaderi de bu vagonda belirlenmişti.
Aradan geçen yıllar boyu bu olayı hatırlar, zaman zaman bu anıyı kağıda döker Sudi Abaç. Tarihin yanlış olarak “Adana Mülakatı “olarak yazdığı bu olay adeta kimseyi ilgilendirmiyordu. Seksenli yılların sonunda İçel Sanat Kulübünün üyelerine de bu öyküyü anlatır. Artık daha fazla kişi Yenice Konferansının bilincindedir. Peki ne yapmalı, bu olayı Türkiye gündemine, dünya kamuoyuna açmalı.
Çukurova Radyosunda küçük programlar, ropörtajlar yapılır. Sosyal derneklerin kültür komitelerine bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verilir. Pozcu Lions kulübü olayı üstlenir ve Dünya Lions Fedarasyonuna bir yazı ile konu iletilir. Bu arada Proje gelişmiş, Milliyet gazetesindeki Sayın Mümtaz Soysal Hocanın AVEROF isimli yazısı bu fikri yeni bir tabana oturtur. Averof Yunanistan’da savaşa bile katılmamış bir denizaltının “Savaş müzesi” olarak hazırlanıp sergilenmesinin öyküsüdür. İyi de, bu zor proje nasıl gerçekleşebilir.
Kentimizde yaşayan bir tarih: Vagon – Müze
Bu projeye başta Sudi Abaç olmak üzere, Dr. Adil Bayram, M.Ali Sulutaş, İl Halk Kütüphanesi Müdürü Perihan Eren, Prof. Nuran Bilgin, Nurhan Akça, Barbaros Yarkın katkıda bulunurlar, konu hakkında bilgi ve belge toplarlar. Bir dosya oluşturulur, zamanın Devlet Demir Yolları genel müdürü Birkan Erdal’a yakın arkadaşı M. Burhan Öngeoğlu kanalıyla sunulur. Konuya yakınlık duyan Erdal ilgili birimden bir müsteşarı görevlendirir. Vagonun bulunması için Türkiye’nin tüm depolarına yazı yazılır.
Yenice Belediye başkanı Ali Kuru’ya Proje ile ilgili bilgi aktarılır.
15 Mart 1991 de Milliyet gazetesi 3. sahifesinde bir haber yayınlanır: BARIŞ VAGONU TARİHLE BULUŞTU İnönü-Churehill görüşmesinin yapıldığı vagon Konya garında enkaz halinde bulunarak Sivas garında restore edildi. Uzmanlarca 3 ayda tarihiyle buluşturulan vagon sergilenmek için işaret bekliyor. Haber şöyle noktalanır. TCDD Genel Müdürlüğü yetkilileri, vagonun Ankara’da sergileneceğini, şu anda yer arayışı içerisinde olduklarını ifade ettiler. Mesaj alınmıştır. Çalışmalar olumlu sonuç vermişti, artık vagonu ilimize getirmenin uğraşı başlamalıydı. Haberi okuyan Adanalılar da konuya   sahip çıkmak isterler. Seyhan Belediyesi şenliklerine Vagon’un getirilmesi için çaba sarfedilir. Ancak bu arada Sudi Abaç’ın Cumhurbaşkanlığına vagonun Yenice’ye gönderilmesi hakkındaki toplu dilekçesine olumlu yanıt alınır. Tekrar Yenice Belediye Başkanı Ali Kuru’ya konuya sahip çıkması için masaj verilir. Bu arada ülke genel seçimleri yapılıp Sayın Fikri Sağlar, Kültür Bakanı olunca kendisine gönderilen beş sahifelik destek ve bilgi mektubunda en önemli konu Vogon – Müze idi.
Geçtiğimiz Temmuz ayında Ali Kuru, Semihi Vural’ın ofisine geldiğinde konu yeni bir boyut kazanıyordu. Ali Kuru bir Barış Parkı oluşturacağını, beyaz trenin barış vagonu olarak getirilebileceğini, konuyla ilgili bir toplantının yapılacağını müjdeliyordu. Toplantı gerçekleşti.

4 Temmuz 1992 de Yenice Belediye Başkanının makamında yapılan toplantı   sonunda yayınlanan ortak deklarasyon, bir basın bülteni olarak kamuoyuna duyuruldu..
Ama İçel Sanat Kulübü’nün bu projedeki çabaları yok sayıldı. Olay farklı bir yöne kaydı. İçel Sanat Kulübünün adı anılmadı. Doğaldır ki önemli olan kişinin,ülkesi için, kültür adına, bir şeyler yapabilmenin sevinicini duyabilmesidir. Aferine ne gerek var.
Konuşmalar bitti. Çağdaş bir biçimde sergilenen Vagon’a Çıktığımızda bizleri güler yüzlü bir hostes karşılıyor. Tarihi görüşmenin yapıldığı masa başında açıklama yapan arkadaşa yöneldik. Bu “vagon benim” diyor. Rahim Küçükdülger Kendisini Konya Garı servis şefi olarak tanıtıyor. Yıllardır Konya işçi servis vagonu olarak kullandık bu vagonu. O günkü Türkçe ile karşımızdaki küçük kapının üzerine “Atdesthane” yazılı. Bilinçle değil ama saygıyla zaten koruyorduk onu. Bakın zaten her yeri orjinaldir. Sadece kumaş kısımları yenilendi, Genel Müdürlükten emir gelince, Ulukışla da adını unuttuğu bir görevli vagonu görüp tanır ve ilgilileri uyarır  ve böylece vagonun yeni macerası başlar.

Dün hayaldi, ancak bugün her yanı pırıl pırıl, zevkle izlediğimiz, bölgemize ait, yaşayan bir tarih müzesini gururla geziyoruz.
Bu Barış Vagonu bizim

30 Ocak 1993 cumartesi, 50. Yıl kutlamaları ilk kez yapılıyor. Yenice’de bir bayram havası esiyor. Erdal İnönü’nün konuşması sırasında sıkma-ayran dağıtılsa da. İnönü anlayanlara bir mesaj veriyordu. ” Tarihte yanlış olarak Adana Mülakatı denen bu görüşme, burada Yenice’de, bu vagonda gerçekleşmiştir. Artık tarih Yenice Görüşmesi diye yazılmalıdır.” . .
Teşekkürler Sayın İnönü Biz, İçel Sanat Kulübü üyeleri, biliyoruz ki bu vagonun bulunmasında, Tarih Müzesinin kazanılmasında, Yenice Görüşmesi’nin burada, bu vagonda yapıldığının dünyaya açıklanmasında, bizimde emeğimiz var.
Not: İçel Sanat Kulübü Bülteni. Mart 1993-11. sayısından alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top