
Korikos Kara Kalesi hendek görüntüsü. Bülent Akbaş
KORYKOS (Corycos-Corycus) KARA KALESİ
Adakale’nin karşısında ana karadaki Korykos Kara Kalesi Orta Çağ’da, Ermeni döneminde, 1099 yılında yapılmıştır. Daha sonra değişikliklere uğrayan kale bugünkü haline XIII. yüzyılın ortalarında gelmiştir.
Tipik bir Haçlı kalesi şeklinde olan kalenin temelleri çok önceleri atıldıysa da, kale daha sonra değişikliklere uğradığından bugünkü haline XIII. yüzyılın ortalarında gelmiştir. Aynı merkezli iki sıra surdan oluşur. Dış sur daha geç inşa edilmiş olmalıdır.
Korykos Kara Kalesi’nin üç kapısından birisi doğuya ve şehir merkezine açılır. Kalenin ana giriş kapısı kuzey yönündedir. Üçüncü kapı ise, kalenin güneybatı yönündeki deniz kapısıdır. Batida, liman girişinden önce “cardo maximus” (Roma döneminde kuzey-güney yönünde uzanan cadde) eksenine işaret eden bir kemer vardır. İç içe geçmiş iki sıra surların çevrelediği avluda üç kilise, sarnıçlar ve kare görünümlü bir yapı; kalenin doğusunda kayanın kesilmesiyle oluşturulmuş bir hendek, küçük kesme taşlarla yapılmış geniş bir mezar vardır.
KİLİSELER
Ören yerindeki alana yayılmış, birçoğu yok olmuş, mimari parçaları ortalığa saçılmıştır. 14 adet kiliseden ayakta kalabilenler bölgedeki mimari üsluplardan etkilenmiş olmalarının yanı sıra kendilerine özgü yerel bir karakter de taşımaktadır. Korykos yerleşiminin kuzeyindeki Büyük Kilise (Katedral) dışındaki Manastır Kilisesi, Transept (Haç) Planlı Kilise ve Mezar Kilisesi, bir kutsal tören yolunun güney tarafına art arda yapılanmışlardır.
1907 yılında İsviçreli Guyer’e Müze-i Hümâyûn adına kısa süreli (Mersin) Korykos Kazısı izni verilmişti. (Gerber 2007, 39 vd.) Alman arkeolog Herzfeld ile birlikte yapılan çalışmalar sonucunda kutsal yol üzerindeki kiliselerin mimari özellikleri saptandı. Herzfeld ve Guyer görünümlerine göre yorumlayarak kiliselere “Mezar Kilisesi”, “Transept Kilisesi” ve “Manastır Kilisesi” gibi isimler verdiler.
Ören yerini birkaç kez ziyaret eden Finli profesyonel fotoğrafçı Mikael R.’nin internetteki ‘Blog’unda 2017 yılında çektiği güzel fotoğraflarının metin başlığı, yörenin bugünkü durumunu veciz bir şekilde açıklıyor: “Korykos Antik Kiliseleri: Unutulmuş Bir Yer.” (http://www.mikaelr.com/corycus-churches/ Erişim: 18.11.2020 / 22:00)
BÜYÜK KİLİSE
Büyük Kilise olarak anılan ve 429 yılına tarihlenen katedral, kent surlarının içinde, karayolunun hemen kuzeyinde yer alır. Yalnız apsis bölümü ayakta kalmış olan bu yapıyı, sütun başlığındaki “Koç” kabartmasından tanımak olasıdır. Kilisenin 19,50 x 4,60 metre ölçülerinde olan tabanı, aslında cennet kuşlarının resimleriyle süslenmiş, renkli mozaiklerle döşenmişti. Mozaikteki çerçeve içindeki kitabede yaptıran hayırseverin adı belirtilmemekteydi. Kitabede; “Adını yalnızca tanrının bildiği birisi, bu mozaiği kendisinin ve bütün ailesinin esenliği için sunu olarak yaptırdı” ifadesi yer almaktaydı. Görkemli dinsel törenlerin bu kilisede düzenlendiği bilinmektedir.
Celal Taşkıran; “Korykos halkı 1361 yılında Kıbrıs kralı (Lusignan) I. Peter’den yardım isteyince, bağlılık yemin töreni burada yapılmış olmalı” der.
KUTSAL YOL KİLİSELERİ
Kızkalesi beldesinde Korykos antik kentinin kuzeyindeki Mersin Silifke asfaltından zorlu bir tırmanışla Korykos antik kiliselerinin bulunduğu tepeye varılıyor. Burası özel ilgisi olanların dışında, ziyaretçisi az olan bir alandır. Doğudan batıya uzanan antik yol üzerinde görülmeye değer üç kilise sıralanıyor. Manastir Kilisesi – Mezar Kilisesi – Transept (Haç planlı) Kilise…
İnce işçilikli taş oymacılıkları ile yaklaşık 1500 yıllık bu eşsiz, büyüleyici mimarlık örneklerini Hill, kubbeli kiliseler olarak tanımlıyor. Erken Hristiyan kiliseleri arasında kendine özgü özellikleriyle dikkati çeken bu kiliselerin sonraki Hristiyan basilika plânlarının öncüsü olabileceğini de akla getirmektedir. Yörede yeterli kazı veya yüzey araştırmaları yapılmadığı için kiliseler hakkında bilgilerimiz sınırlıdır.
15. yüzyılda, Osmanlı-Venedik savaşlarının sürdüğü bir dönemde Venedik Cumhuriyeti adına Akkoyunlu Sarayına elçi olarak gönderilen Venedikli tacir Josaphat Barbaro, Anadolu’da geziler yapmış ve notlarında güzel yapılar, mermer sütunlar ve heykellerle donatılmış kiliseleri anlatmıştır. “Bizim diyarımızda olmayan birçok şey gördüm. Öyle ki Venedik’ten dışarı gitmemiş insanlar için efsane görünür” diyen Barbaro. Korykos kentini de kısaca anlatır.
MANASTIR KİLİSESİ
Kutsal yolun hemen güneye doğru büküldüğü yerde, eski kent kapısının az ilerisinde Manastir Kilisesi yer alır. Bizans yapısı kilisenin plânı alışılmışın dışında bir özellik sunar. Üç nefli olmasına karşın (kilisede apsise dik doğrultuda, birbirlerinden sütun vb. destek dizileriyle ayrılmış 1,3,5 gibi sayıdaki bölümlerden her biri) yedi tane apsisi (camilerdeki “mihrap” benzeri, kilisenin yönünü gösteren, genellikle yarım daire şeklindeki kısım) vardır. Yapının tabanı opus sektile (özel bir zemin döşeme) mozaik tekniğiyle döşenmiştir. Farklı dönem eklemeleriyle dikkati çeken kilise XI. yüzyıldan kalmadır.
MEZAR KİLİSESİ
İmparator Jüstinyanus (527-565) döneminden kalma Mezar (Şehitlik) Kilisesi, naos’un (tapınağın en önemli yeri) ortasındaki merkezi vurgulamasıyla Erken Hristiyan mimarisi içinde özel bir yere sahiptir.
Kent mezarlığının içinde yapılandığından bu isimle anılmaktadır Yapı boyutu bakımından en büyük kilisedir. 80 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğindedir. Yapının tabanı “opus sektile” mozaik tekniğiyle döşenmiştir. Kilisenin altında bir de sarnıç bulunmaktadır.
TRANSEPT/HAÇ PLÂNLI KİLİSE
Kutsal Yol’un doğu sonunda, primitif (ilkel) olmakla birlikte yöredeki tek Haç Plânlı (Transeptli) kilise yer alır. Bu kilisenin bir başka özelliği ise; batısındaki (Giriş), atrium (Avlu), apsis (Sunak odası) ve yanındaki küçük odaları (Pastophorion) plânlı, üç nefli bir yapı olmasıdır. Burada bulunan, ön yüzleri çerçeve işlemeli ve oyuk içinde kabartmaları bulunan, aşağıda çizimleri verilen iki mermer blok çok ilginçtir. Soldaki blok Tanrının Kuzusu’nu, sağdaki ise bir Bizans haçını alçak kabartma olarak göstermektedir. Bu kilise 600’lü yıllara tarihlenmektedir. Diğer kiliselerde doğu duvarı içine alınan Erken Hristiyan kiliselerinde ruhban sınıfı için ayrılmış yüksekçe platform Bema (özel basamak), yan odalar, Transept Plânlı Kilise’nin doğu yönünde yer almıştır.
Haç Plânlı Kilise’nin kuzey yönündeki kutsal yolun yapı ayağı, eskiden burada bulunan giriş kapısının bir köşesiydi. Her yabancı tüccar buradan Korykos kentine girerken vergi ödemek zorundaydı. (Celal Taşkıran. Bilgi kartonu.)
NEKROPOL
Korykos’daki görülecek yerlerin en başında kentin nekropolü (mezarlığı) gelir. Kara Kalesi’nin kuzey tarafına yukardan gelen küçük bir dereye Mezarlıklar Vadisi denir. Korykos halkının bütün mezarları o derenin iki tarafındadır.
Nekropolde Roma döneminden kalma kaya mezarları ile sabit lahitler ve Erken Bizans döneminden kalma sade lahitler çoğunluktadır.
Nekropolün kuzey ve batı kısmında daha çok kayalara oyma oda mezarları ile üzerine bukranion (öküz kafatasları ve askı çelenkleri bezemesi) ve girland (yaprak ve meyvelerden oluşan çelenk biçiminde bezeme) işlenmiş, üzerinde yazıtları bulunan Roma dönemi lâhitleri bulunur. Bunlar Geç Helenistik Çağ’dan itibaren limanın kuzey yamacında kurulmuştur. Orta Roma döneminde ise kent doğuya doğru genişleyince, konutlar nekropolün içine doğru yayılır.
Taşla örülmüş mezarlarının azlığı bize, bunların taşlarının kale yapımında kullanıldığını düşündürür. Antik Çağ’da Lamos Nehri’nden Korykos’un adasına kadar akvedüklerle (üzerinden su geçen köprü) su ileten mükemmel bir sistemin izleri görülür. Araştırmacılar yörede içme suyu sağlayan pek çok yapı saptamıştır. Korykos antik kentinde adım atılan her yer tarihi dokuya sahiptir.
Ören yerinde kulelere, kiliselere, sarnıçlara, su kemerlerine, kaya mezarlarına, lahitlere, taş döşemeli yollara rastlanılmaktadır. Büyük Kilise’ye giden taş döşeli kutsal yolda, yol boyunca dizilmiş irili ufaklı lahitler, görenleri hayrete düşürmektedir. (Mustafa Sağlam. Kızkalesi (Korykos) Dedikleri Yer, http://www.binrota.com/PageDetail.aspx)
Korykos ve Eliaussa Sebaste kentinin arasındaki, belki de ülkemizde en çok kaya ve lahit mezarların bulunduğu açık hava müzesi görünümü ne yazık ki makiler ve narenciye ağaçları ile gizlenmiş durumdadır.
GİZEMLİ BİR LAHİT
Korykos antik kentinin kuzeyinde Silifke – Mersin kara yolunun kuzey tarafında, nekropolde bulunan ve üzerindeki mükemmel Eros figürleri nedeniyle Dans Eden Eroslar Lahdi olarak isimlendirilen lahid bir başyapıt olarak nitelendirilebilir. Kitabın Devamı için bu satırı tıklayınız.