30 AÄŸustos Zafer Bayramı’ndan sonra günün anlamına uygun olması için 31 AÄŸustos’ta gezi dostlarımızla TaÅŸkale’ye Atatürk’ün “Ata yurduna” gezi düzenledik. Atatürk’ün hem anne, hem baba tarafının soylarının; Karamanlı olduÄŸu söylenmektedir. Söylentilere göre; buradan, Selanik’e göç etmiÅŸlerdir. Gezimiz esnasında TaÅŸkale’li insanlara baktığımız zaman, pek çoÄŸunun sarışın ve mavi gözlü olmasının, söylentiyi desteklediÄŸini düşünmek bile bizleri mutlu etmeye yetti.
Gezimiz 31 AÄŸustos sabah saat 7.30 itibariyle Cumhuriyet Meydanı’ndan hareketle baÅŸladı.
Erdemli yayla yolu ayırımına kadar gezi dostlarımızı toparlayarak yol aldık. Güzeloluk Ayrancı yolu üzerinde ErdoÄŸanlar Tesisi’nde kahvaltı molası verdik. 20 dakikalık bir moladan sonra TaÅŸkale – Ayrancı yoluna doÄŸru ilginç bir yolculuÄŸa baÅŸladık. Yolların ıssızlığı ve bomboÅŸ kıraç arazilerde bile defalarca kıvrılarak uzaması, saatlerce yol aldığımız halde sadece birkaç tane araçla karşılaÅŸmamız, yolculuk esnasında tarif edemeyeceÄŸimiz deÄŸiÅŸik duygular içinde olmamıza neden oldu.
Gezi otobüsümüz yolunu kısaltmak amacıyla ilk kez yeni açılmış bir yolu denemeye karar verdi. Ve 155. km. Pınarbaşı yol ayrımına sapıldı. Bir kısmı asfalt, bir kısmı oturtulmuÅŸ olan yoldan YeÅŸil Vadi’ye kadar yol aldık. Saatlerce kıraç arazilere gözlerimiz alışmışken bu arazilerin arasında saklanmış gibi duran yemyeÅŸil bir vadi ile karşılaÅŸmak, gezi dostlarının yüreklerinin çocuklar gibi kıpır kıpır kıpırdanmasına neden oldu. YeÅŸil Vadi’nin doÄŸusunda doÄŸa ile bütünleÅŸmiÅŸ TaÅŸ Vadi’yi resimlemek için kıvrılarak vadiye doÄŸru inen yol üzerinde kısa bir mola verdik.
İçel Sanat Kulübü Gezi sorumluları olarak Åžahin ÖZKAN ve ben yolculuk boyunca gezdiÄŸimiz gördüğümüz yerler hakkında bilgi verdik. Gezi öncesi Åžahin ÖZKAN, TaÅŸkale muhtarı Mustafa SOYYİĞİT ile iletiÅŸim kurarak, bize gezi boyunca refakat edilmesini saÄŸladı. TaÅŸkale’ye geldiÄŸimizde otobüsten inerek yol boyunca evlerin yapılarını, kapılarının orijinalliklerini, insanlarını ve daÄŸ yamacındaki oyukları ve güvercin yuvalarını inceleyerek, vadi havasını teneffüs ederek, huzur içinde TaÅŸkale tahıl ambarlarına kadar yürüdük. Uzaktan baktığımızda duvar gibi yükselen bir tepe ve üzerinde yüzlerce oyuk, maÄŸara ve bu maÄŸaralara çıkılacak yalnızca bir ayak sığacak büyüklükteki merdivenler görünüyordu.. Kaya yüzeyindeki bu niÅŸlere tutunarak yukarıya çıkılmakta, zincirli makara sistemi ile tahıl ürünleri taşınmaktaydı. O sırada yanımızda bulunan köyün gençlerinden birine bu maÄŸaraya nasıl çıkılacağını göstermesini istedik. Buraya çıkmanın bizlerin gözünde ürperti yarattığı bir durumda bu genç bu maÄŸaralara çevik bir ÅŸekilde çıktı. Onun çevikliÄŸi karşısında hepimiz içtenlikle onu alkışladık. Tahıl ürünlerinin killi kireç taşının ısı ve nemi sabit tutma özelliÄŸi sonucu uzun süre bozulmadan saklanabildiÄŸi bu ambarlar bugünün modern buzdolaplarının iÅŸlevlerini görmektedir.. 40 m. yükseklikte 251 tane olan bu taÅŸ ambarlar 165 m. uzunluÄŸunda ve derinlikleri yer yer 5-10 metreyi bulmaktadır. Her bir odacıkta 5 ila 60 ton ürün 30-40 yıl boyunca bozulmadan saklanabiliyormuÅŸ. Bu ambarlara çıkmamız mümkün olmadı ancak yerden 5 metre yükseklikte olan taÅŸ mescidi görmemiz mümkün oldu. 300 kiÅŸi alabilen kayadan oyma bu yapının dışarıya açılan 3 penceresi, taÅŸa oyulmuÅŸ mihrabın ve taÅŸ basamaklı merdivenle çıkılan mescidi vardı. TaÅŸ medrese olarak anılan caminin, ilk Hıristiyanlık döneminde, ÅŸapel olarak yapıldığı zamanla bölge, Türklerin zihinlerimizdeki maÄŸara imajından oldukça farklıydı. MaÄŸaranın giriÅŸi üzerinde bulunduÄŸu tepenin eteklerinde yerin altına doÄŸru küçük ve dik bir delikten 15-16 metre aÅŸağıya doÄŸru dönen merdivenle inilmekteydi… Ve 1356 metre uzunluÄŸunda, içinde sarkıtı dikit ve traverten havuzlarının bulunduÄŸu, aydınlatmasının ve yürüyüş yolunun mevcut olduÄŸu, astım ve kalp yetersizliÄŸi gibi hastalıklara iyi gelen müthiÅŸ bir maÄŸara… MaÄŸaranın yakın çevresinde yer alan diÄŸer kaya sığınaklarının bulunduÄŸu bölümlerde Roma devrine ait küçük bir yerleÅŸmeye ait izlere de rastlanmaktadır.
Gezi dostları maÄŸaraya tereddütle inerken, indiÄŸimizde gördüğümüz manzara ile havanın birden bire deÄŸiÅŸmesi, tüm bedenlerimizi saran serinlik ve rahat nefes alabilmeyle inanılmaz bir gevÅŸeme ve mutluluk hissiyle karşılaÅŸtık. Pek çok arkadaşımız bu hislerini “cehennemden cennete geldik” sözleriyle ifade ettiler. MaÄŸaranın muhteÅŸem görüntülerini, gizemini, etkileyiciliÄŸini, gözlerimize ve gönüllerimize nefis bir ziyafet çekerek izledik. Dönüşte pek çoÄŸumuz istemeyerek maÄŸaradan çıkmak zorunda kaldık. Çıktığımızda tüm vücudumuzu saran yakıcı bir hava ile karşılaÅŸmak pek çoÄŸumuzda yeniden maÄŸaraya inme arzusu uyandırdı. Ä°stemeye istemeye araçlarımıza bindik ve yöre halkının yaptığı sıkma-börek ve yayık ayranı ile karınlarımızı doyurmak için TaÅŸkale muhtarı Mustafa SOYYİĞİT’ in bizler için hazırladığı terk edilmiÅŸ bir mekân hissini veren serin, aÄŸaçların gölgelediÄŸi ve suların aktığı bir mekânda mola verdik.
Ä°ki saat dinlenme ve ihtiyaç molasının ardından YeÅŸildere Vadisi’nin kuzeyindeki doÄŸal kayalara oyulmuÅŸ Bizans dönemine ait beÅŸ katlı meskenin olduÄŸu, Manazan MaÄŸaraları olarak anılan yerleÅŸim yerine geldik. MaÄŸaralara gidilen yolun dik bir yamaç olması pek çok gezi dostunun gözünü korkuttu. Havanın sıcaklığı ve parkurun zorlu olması nedeniyle bir kısım arkadaÅŸlarımız aracımızı park ettiÄŸimiz yeÅŸil alanda dinlenme ve sohbeti tercih etti. Bir kısmımızda Manazan MaÄŸaralarılna kadar sıcakla boÄŸuÅŸarak, birazda zorlanarak çıktı. Rehberimiz Åžahin ÖZKAN bu bölümde de Manazan MaÄŸaraları hakkında detaylı, aydınlatıcı bilgiler verdi. Ä°lk ve ikinci kat gezilebildi ancak aydınlatma konusunda eksiklik ve yeterli donanım olmadığı için diÄŸer katlar gezilemedi.
Manazan Mağaraları yer yüzünün ilk manastırlarındandır, bütün katların güney cephesi yıkılmıştır. İlk iki katı, hücre şeklinde birçok odacıktan oluşmaktadır. Ortada bulunan yüksek kaya kütlesi içerisine oyulan diğer katlar yörede sırayla Kumkale, At Meydanı ve Ölüler Meydanı olarak adlandırılmaktadır. Üst katlara dar koridor ve bacalarla çıkılmaktadır. Her katın ortasında büyük galeriler ve bu galerilere açılan hücre odacıklar bulunmaktadır. İlk iki katta birçok mezar odası ve iki şapel tespit edilmiştir. Ayrıca en üst kat olan ve Ölüler Meydanı olarak adlandırılan galeride birçok ceset parçaları tespit edilmiştir.
Buradan elde edilen Bizans Dönemi’ne tarihlendirilen bir kadın cesedi Karaman Müzesi’nde sergilenmektedir. Manazan MaÄŸaraları’nın kil oranı yüksek kireçtaşı içerisinde ısı ve nemin sabit tutması nedeniyle organik maddelerin bozulmasını geciktirmektedir.
Mağaralar güvenlik nedenlerinin yanında bu ısı ve nemi sabit tutma özellikleri nedeniyle oyulmuş ve kullanılmış olmalıdır.
Keyifli ve yorucu bir gezinin daha sonuna gelmiÅŸtik kısa bir ihtiyaç molasının ardından dönüş yolculuÄŸumuz baÅŸladı. AkÅŸama doÄŸru havanın serinlemesi, hepimizi rahatlatmış yolculuÄŸumuzun daha da zevkli hale gelmesine sebep olmuÅŸtur. Hele de Sarıpınar’daki Osmanlı döneminden kalma çeÅŸmenin yanında verdiÄŸimiz mola, gezinin en zevkli en güzel en huzurlu anlarından birinin daha yaÅŸanmasına olanak verdi. Gezi boyunca birbirleriyle tanışıp, yakınlaÅŸan gezi dostları gördükleri yerlerin, sohbetlerin, havanın ve suyun güzelliÄŸinin de etkisiyle subaşında uzun süre konaklamak arzularını dile getirdiler.
Bir gezimizin daha sonuna gelmiÅŸtik…
Gezi dostlarımızdan gezi ile ilgili olumlu güzel dönütler aldık. İnsanlar yorgun ama bir o kadar da huzurlu ve mutlu idiler. Bütün gezi dostlarına İçel Sanat Kulübü adına sevgi ve saygılarımızı sunuyor, bir başka gezimizde birlikte olabilmeyi umuyoruz.
İÇEL SANAT KULÃœBÃœ BÃœLTENÄ° / AÄŸustos – Eylül – Ekim 2014’den alınmıştır.