YÖREYE ADINI VEREN KAHRAMININ ÖYKÜSÜ
Poseidon’dan olma ve Libya’den doÄŸma Agenor, Fenike ülkesinin kralıdır. Agenor, Telephassa ile evlenir. Bu evlilikten dört oÄŸlu, Phine, Kadmos, Phoeniks, Kiliks ile bir kızı, Europe olur. Europe güzel bir genç kız olduÄŸunda dünyayı deÄŸiÅŸtirecek bir olay meydana gelecektir.
BaÅŸtanrı Zeus, Fenikeli Agenor’un güzel kızı Europe’yi bir hile ile Girit adasına kaçırıp evlenir. Bu izinsiz evliliÄŸe kızan baba Agenor erkek çocuklarını kızkardeÅŸlerini bulmaları için aramaya gönderir. Bu kovalamaca sürecinde kızkardeÅŸlerini bulamayan aÄŸabeyler, geri dönmeyip gittikleri yerlerde yeni kentler kurarlar,yeni yurtlar edinirler.
Bu arada Europe’nin Zeus’tan üç oÄŸlu olur. Rhadamantes, Minos ve Sarpedon. Delikanlı olduklarında Minos, Girit adasında krallığını ilan eder. Rhadamantes Hades’te yargıç olur. Sarpedon ise arkadaÅŸları ile birlikte Küçük Asya’nın güneyine yerleÅŸir. Dayısı Kiliks çoktan Çukurova yöresine yerleÅŸmiÅŸtir. Bir öyküde Kiliks’in komÅŸuları Lykialılar’a karşı bir seferde yeÄŸeni Sarpedon’la ittifak belirtilir. Zaferden sonra Lykia’nın bir bölümünü müttefikine bırakır. Sarpedon Likya (Lykia) krallığını kurar. Lykia’yı yurt edinen Sarpedon buranın efsanevi kurucu kralıdır artık. Yani dayı-yeÄŸen Akdeniz kıyılarını paylaşırlar. Tarihin babası Herodot’a göre: “Bu ülke, (Çukurova) Kiliks’in geliÅŸinden sonra onun adına Kilikia olarak anılmaktadır”. Böylece Kiliks, Kilikia’nın efsanevi kurucusu ve atası olur. KardeÅŸi Europe’nın adı ise bir kıtaya verilecektir:”Avrupa”.
Efsanevi iki kardeşin adları, tarihten günümüze kadar işte böyle geliyor.
Kilikya ve Kilikyalılar Modern Mersin kentinin antik Kilikia Bölgesi içinde yer alması önemlidir.
Kilikia’yı tanımak için önce eski yazarlardan okuyalım. Tarihin babası sayılan Herodot kitabında Kilikia ve Kilikialılar hakkında şöyle bilgi vermektedir:
“Kilikia: Phrygia sınırında Halys ırmağına rastlanır, bu ırmağı geçebilmek için buraya hakim durumda olan sıradaÄŸları ve ırmağı gözaltında bulunduran önemli bir kaleyi aÅŸmak gerekir. Bunu aÅŸtıktan sonra Kilikia sınırlarına kadar, Kapadokya içinde yirmi sekiz konak, yani 400 parasang gidilir. Sınırda iki sıradağı aÅŸacak ve iki kalenin önünden geçeceksiniz. Oradan öte, Kilikia içerisinde geçilecek yol üç konak, on beÅŸ buçuk parasangtır. Kilikia ile Ermenistan arasında sınırı içinde gemilerin yüzebildiÄŸi bir ırmaktır ki adı Fırat’tır.” (V. Kitap – Kral Yolu 52 Sh:261)
“Medler’in toprakları ile Lydialılar’ın arasındaki sınır aslında Halys Irmağı idi.
…Halys Irmağı hemen hemen Küçük Asya’yı bir kıyıdan öbürüne kesmiÅŸ olur.
…Halys Irmağının beri yakasındaki ulusların Kilikia ve Lykia’dan gayrı hepsi boyun eÄŸmiÅŸ, Kroisos’un egemenliÄŸini tanımışlardı.” (l. Kitap 72-Sh.38)
“Kilikyalılar: Ä°ÅŸte bizim Suriyeliler dediÄŸi Kapadokyalılar; onların sınırında Kilikialılar, ÅŸurada denize çıkarlar.
… Fenikeliler ve Filistin Suriyeliler’i kendilerini dediklerine göre eskiden Erythreia denizinde oturuyorlarmış, sonradan Suriye’yi geçere Akdeniz kıyılarına yerleÅŸmiÅŸler.
…Kilikia büyük krala her yıl 500 talant gümü haraç verir. Kilikia’dan sonra Ermenistan gelir Kilikialılar’dan günde bir taneden 360 “Beyaz At” ve “500 Talant Gümüş”.(Büyük Pers Kralı’na vergi olarak verirler.)
…Bunun 140 talantı Kilikia’daki “Atlı Birlikler” garnizonuna ayrılmıştı.
…Burası dördüncü hükümettir. (III. Kitap – 90 Sh. 173)
FotoÄŸrafta 2500 yıl önce yazılmış sözlerin söylence olmadığı belgeleniyor. Bu Kilikyalılar panosu günümüzde Ä°ran’da antik Persepolis kentinin kraliyet sarayının giriÅŸ merdiven yanlarında, devasa boyuttaki taÅŸ duvarları üzerine yüksek kabartma olarak yaklaşık 2500 yıl önce nakÅŸedilmiÅŸtir.
İÇEL SANAT KULÜBÜ Bülteni 209. Sayısından alınmıştır.