,

KIZKALESÄ°, OBRUKLARI – ÜÇ GÃœZELLER – POIMENIOS HAMAMI

Kız-Kalesi.jpg

KORYKOS OBRUKLARI, POIMENlOS’UN HAMAMI VE ÜÇ GÃœZELLER MOZAÄ°K’Ä° – LUDWÄ°G BUDDE – Çeviren : DAVUT OÄžUZCAN

Korykos ‘un batısında, ama ÅŸehir sınırları içerisinde, deÄŸiÅŸik yapıda Korykos Obrukları vardır. Türkler bunlardan birini Cennet, diÄŸerini ise dik inen kayalık duvarları nedeniyle giriÅŸe imkan vermediÄŸi için Cehennem olarak adlandırmıştır. Strabon bunları tam olarak tarif etmiÅŸtir. DiÄŸerinin şöhreti ise sadece Typhan ve Zeus arasındaki savaşın deÄŸil, aynı zamanda çok sayıda cadı hikayelerinin büyüsü üzerine kuruludur. Zafer zengini kilise halkın içinde kökleÅŸmiÅŸ eski Tanrıların ve kötü güçlerin hakimiyetini yok etmek için deÄŸiÅŸik yollara baÅŸvurmuÅŸtur. Günümüzde büyük bir kısmı halen ayakta olan ve Paulus adlı birisi tarafından Kutsal Meryem Ana adına esas çukurluÄŸun giriÅŸine yapılan Tanrı evinin Apsisinde duvar resimlerinin zayıf izleri vardır. GiriÅŸteki orijinal yerinde olan kutsama yatırı halen mevcuttur: “Hiçbir yerde sınırlanamayacak Tanrıyı nasıl sevinçle karşıladıysan, senin sadık kulun Paulus’un oÄŸlu Hz. Ä°sa’nın izinde yaptığı bu küçük evde yerleÅŸ.”
Obruğun batı ucunda bulunan eski Zeus Korykios Tapınağına bir Apsis eklenerek Hıristiyanlık Tanrısının bir kutsal mekanı haline getirilmiştir.
Korykos ObruÄŸu ile Poimenios Hamamı birbirleriyle sıkı sıkıya baÄŸlantılıdır. Bu hamam evinin taban mozayiÄŸinde onun kendisini “Ada Ä°linin Valisi” olarak adlandıran yazıttan ortaya çıkmaktadır. 1.Ciltte bununla ilgili her ÅŸey açıklandığı için burada sadece Üç Güzeller MozayiÄŸi ile notlara yer verilecektir. Bu yapının kalıntılarından geçmiÅŸte sadece Victor Langlois bahsetmiÅŸtir. Onun bahsettiÄŸi, iki yan duvarı ayakta kalmış kare ÅŸeklindeki yapıyı seneler önce yaptığım gezilerde ben de gördüm. Fakat bu yapı Kargloisin düşündüğü gibi Kaynak Tanrısı Nus’a adanmış bir tapınağın kalıntıları deÄŸil, bu arada tamamen yok olan Poimenios Hamamının parçalarıdır.
Üç Güzeller Mozayiği ise Kilikya araştırmacısının zamanında moloz altında bulunuyordu.
Narlıkuyu’daki mozayiÄŸin süs bölümlerinin benzerleri Adana ve Silifke’deki 4. Yüzyıl Kilikya tabanlarında bulunmaktadır ve bu ciltte yayınlanmışlardır. Sadece motiflerdeki buluÅŸ zenginliÄŸi ve ÅŸekillendirme açısından biraz daha basittirler. Taban döşemesinin tamamında aÅŸağıdaki deÄŸerlere sahip Tesserae’nin renkleri de mütevazidir. Beyaz, siyah, pembe, kırmızı, sarı, yeÅŸil ve kahverengi.
Üç güzellerin figür alanı ise Güzeller MozayiÄŸinin bütün sıralarında en ilgi çekici ve en iyi örneÄŸi sergiler. Bu konunun ÅŸimdiye kadar bilinen bütün mozayiklerinde birbirlerine kardeşçe sarılmış (tutunmuÅŸ) üçlü grup halinde çıplak Chariten canlandırılmıştır ve çevreyle ilgili detay yoktur. Üç kız daha ziyade tamamen nötr bir fon üzerinde (önünde) durmaktadır. Napoli’deki tanınmış Pompei Freski “Massen’a di Cuomo”da da bu mevcuttur ve Paul Hermann yine Napoli’deki IX Ins.2 No=16 ile kayıtlı kopyası ile resmi karşılaÅŸtırarak bunu ortaya çıkarmıştır. Orada kızların üzerinde durduÄŸu çiçekli çayır yerine buradaki nötr zemin sadece yerin silik bir taÅŸ bloktan oluÅŸtuÄŸu ince bir yatay ufuk bölgesi ile sınırlandırılmıştır. Güzeller Mozayıkleri arasında sadece M.C.Toynbee tarafından resmi yapılan Tripolitemya’daki Sabnatha MozayiÄŸinde bir geniÅŸlik (derinlik) tasarlanmıştır. Burada figür grubu kendilerini karanlık bir çerçeve gibi kaplayan ÅŸekilsiz bir maÄŸara ile baÄŸlantılıdır ve beyaz kız vücutları çok ışıklı bir ortamda özellikle canlı gibi gözükmektedirler. Grubun böyle bir manzara ile baÄŸlantılı olması Chariten’lerin baÅŸlangıçtaki uyanan ve çiçek açan doÄŸa tanrıçalarının gençlikteki vücut güzelliklerinin (tasvir edilmesi) anlamıyla baÄŸdaÅŸmaktadır. Buna karşın ve Barcelona’daki Barcino’da bulunan Güzeller MozayiÄŸi ne de en az 100 yıl sonra yapılan Cherchell’deki (Caesarea) Güzeller MozayiÄŸi hava ve geniÅŸlik (derinlik) açısından bir tasvire yer vermemiÅŸlerdir. Her ikisinde de Chariten’ler düz ve nötr, yan taraftan gelen ışığa raÄŸmen düz ama soluk ışıklandırılmış arka planın önünde durmaktadırlar.
O halde burada Pompei resimlerinden biriyle diğer kopya resimleri birbirleri ile benzeştiren aynı şekillendirme vardır. Ortaya çıkışları şüphesiz hellenistiktir; Figürler sahnedeymişçesine soyut bir fonun önündedirler ve bu diğer taraftan keskin çizgilerle kızların vücutlarının kıvrımlarını vurgulayarak ön plana çıkartır.
Narlıkuyu’daki Güzeller MozayiÄŸinin özelliÄŸi ise sanatçının genelleÅŸmiÅŸ figür grubuna bir motifle baÄŸlamasıdır ve bu motif Kadın Hamamının yakın çevresinden alınmıştır. Bir Louterionun iki tarafındaki çıplak kızlarla, kadınların tuvalet sahnesi motif olarak M.Ö. 5. Yüzyıldan beri Yunan Vazo ve küçük sanat iÅŸlemi boyamalarında sık sık kullanılmıştır. Mozaik sanatında ise bununla ÅŸimdiye kadar I kez Chersonece Müzesindeki M.Ö.2.Yüzyıldan kalma hellenistik bir çakıl mozayiÄŸinin Cherson tarafından tasvirinde karşılaşılmıştır.
Tıpkı Yunan Vazolarındaki tuvalet sahnelerindeki gibi banyo havuzunun iki tarafında karşılıklı duran, iki çıplak kadından biri bir direÄŸe yaslanmıştır. Güvercinin biri ikisi arasında uçuÅŸurken bir diÄŸeri havuzun kenarında durmaktadır. Narlıkuyu MozayiÄŸinin sanatçısı güzellerin toplu bir halde durması nedeniyle bir taraftaki çıkartılmış giysilerle direÄŸe karşıt olarak Louterionu bir baÅŸka kenara çekmeye mecbur kalmıştır. Çok sevilen güvercin motifi de tabi ki eksik deÄŸildir. Bu tuvalet eÅŸyaları ile verimli doÄŸal çevrenin çiçekler, çalılar ve keklikler ile temsil edilen motifleri baÄŸlantılıdır. Cheriten’lerin ortaya çıkışlarındaki tanrısal düşüncelerde onlar güzel çıplak kızları temsil ettikleri için elbiselerini çıkartmaları söz konusu deÄŸildir. Bunun için de bütün Chariten tasarımlarında çıkartılmış elbise yoktur. Evdeki banyonun bir tuvalet sahnesinde bunun olması ise yazıttaki ifade edildiÄŸi gibi bu güzeller mozayiÄŸinin yapılmasına neden olan aktüel bir durumdur.
Yazıta göre 4.yüzyılın son çeyreÄŸi olarak tanrısız eski çağın bitmesinden hemen önce tespit edilen Narlıkuyu Güzeller MozayiÄŸinin zamanı Cherchell Güzeller Mozayinini stilistik karşılaÅŸtırmasıyla örtüşmektedir. Aynı figür yaklaşık aynı dönemde yapılan Piazza Armenia’daki geç konstantin stili av evindeki “Sala Delle dieci Chariten (Charis’in Tanrıçaları (hoÅŸluk, yosmalık!) mozayiÄŸindeki “modern mayolar” içindeki çekici kadın atlerlerde görülmektedir.
KORYKOS / NARLIKUYU
Bu gün mükemmel bir durumda olan ve Silifke’den Mersin, Tarsus ve Adana’ya uzanan yol önce Göksu’nun denize döküldüğü ovadan geçer ve sonrasında da Akdeniz’in kıyısına ulaşır. Kuzeyinden de Toros DaÄŸları bir yay gibi uzanır. Yolun denizle birleÅŸtiÄŸi yerde bulunan (Çok Ören) 2 tepe üzerinde de antik Korasion’un kalıntıları vardır. Kuleli ÅŸehir duvarlarının, liman depolarının, hamamların, sütunlu giriÅŸ salonlarının su kemerlerinin, kahramanların kiliselerinin, evlerin ve mezarların kalıntıları bariz bir ÅŸekilde görülebilir. BomboÅŸ, hiç kimsenin yaÅŸamadığı bir alanda Krallar Valentinian,Valens ve Gratian dönemlerinde 367 — 375 yılları arasında Ä°saurya kiliseleri baÅŸ ruhbanı Flavius Uranins tarafından yeni kurulan ve henüz arkeolojik araÅŸtırılması yapılmayan bu ÅŸehir hakkında yazılı belge mevcuttur (7.Yüzyıldan itibaren önemini yitiren ve tamamen terkedilen).
4. Yüzyılın ikinci yarısından kalma ve tamamen Hristiyan bir Kilikya şehrini tanıyabilme şansı olması açısından burada kazı yapılması son derecede önemlidir.
DaÄŸlık Kilikyanın deniz kenarındaki en büyük ve önemli kalıntı alanının Korykos Korgos’taki yapı ve anıtlarında büyük bir kısım Hristiyanlık dönemindendir. Sonraki dönemlerde ötesine yapı inÅŸa edilmeyen antik ÅŸehir, tepeleriyle kıyıda yaklaşık iki kur boyunca uzanır. Yıkılmış, kısmen denizle örtülmüş iki liman onları antik dönemde denizle birleÅŸtiriyordu. Modern kimliÄŸiyle yol, sabah ülkesinin en görkemli kalelerinden biri olan küçük Ermenistan Kara Kalesinin kalıntıları ile ortaçaÄŸ ve antik çaÄŸdan kalan ÅŸehrin ana bölümünün ortasından geçer. Yolun iki tarafında yer yer son derece sık çalılıkların arasında tapınakların ve kiliselerin göğe doÄŸru yükselen kalıntıları ile ÅŸehir duvarları ve kapıları, kuyular, sarnıçlar, sütunlu yollar, kutsal Hristiyan mekânları, sayısız lahit ve kaya mezarları vardır.
Korykos’un tarihi halen az bilinmektedir. Cicero, Livius ve Plinius gibi Romalı yazarlar sikke basma hakkı olan bu ÅŸehirden sık sık bahsederler. Öncelikle deniz ticaretinden kaynaklanan ekonomik iyileÅŸme Korykos’u, geliÅŸmesi yüzyıllarca süren bir kent kimliÄŸiyle iddialı bir konumda tutmuÅŸtur.
Takma (?) adlarından biri tipik olarak Nauarchis’ti ve tanrılara tapma kültürünün odak noktasında Ticaret Tanrısı Merkur vardı, ve Deniz Tanrıçası Thalassa’da Korykos sikkelerinde görülür.
Fakat Korykos en parlak dönemine Hristiyanlık zamanında ulaÅŸabildi. Bizanslı Stephanos’un belgelerine göre ÅŸehir 5. ve 6. yüzyılda Silifke çevresindeki en önemli kent konumuna yükseldiÄŸinde, bir dizi önemli ve görkemli Tanrı evleri (kiliseler) yapıldı ve bunların bir zamanlar sahip olduÄŸu pek çok yer mozaiÄŸinin ancak bir kısmı bugüne ulaÅŸmıştır.
Bunların açığa çıkartılması ve kutsal mekânların araÅŸtırılması Kilikya arkeolojik araÅŸtırmalarının en önemli ödevlerinden biridir. Çünkü bunların her birinin oturum planları ile tek tek ÅŸekilleri Bizans Antakya-Suriye ve ön Asya mimarlık akımlarının tipik ürünleridirler. Justiman’dan sonra 365 yılında onun ailesinden Korykos’lu Prokopios’un Ä°stanbul’da Konstantinopel’de bır yıl süren hükümdarlığı döneminde antik ÅŸehrin çöküşü baÅŸladı. Abbasilerle Bizanslılar arasında süregelen anlaÅŸmazlıklar ve sürekli deÄŸiÅŸen hükümranlık ÅŸehrin kültürel yazgısını belirledi. Sadece Anital Eustathios’un 1104 yılında Bizans Ä°mparatorluÄŸunu korumak amacıyla yaptırdğı Adakalesi “Kızkalesi” bu çöküş döneminin tek mimari eseri olarak sivrilir.
OrtaçaÄŸda ise Korykos batı sınırındaki direnme noktası ve önemli bir liman olarak Küçük Ermenistan Krallığı döneminde ikinci kez parlak bir süreç yaÅŸadı. Özellikle 2.Leo (1199-1220) ve Hethum (1227-1271) gibi Ermeni Kralları hükümranlıkları altındaki diÄŸer Kilikya Åžehirlerinde olduÄŸu gibi Korykos’ta da ne yazık ki kısmen de antik yapı ve anıtların zararına yoÄŸun inÅŸaat faaliyetlerinde bulundular. Bu yüzyılların en önemli yapıtı olarak daha önceden bahsedilen Avrupa, özellikle de Fransız ve Haçlı döneminin yapısal izlerini taşıyan Kara Kalesi ön plana çıkmaktadır. Bu kalede 13.yüzyılın bitmesinden önce graf payesi verilen Korykos Baronları oturuyorlardı. Ermenilerin Kiliseleri ise Bizans geleneklerinin devamıydı. Eski olan Bizans Kiliseleri restore edildi ve deÄŸiÅŸtirildi.
Çöküşün çalkantılı döneminde ve küçük Ermenistan Krallarının politik güçlerinin çözülmesi döneminde ÅŸehrin kaderi uzun bir süre Kıbrıs Kralı 1. Peter ve onun elçisi Robert Von Lusignan (1361) ile onun yerine geçenlerin elinde kaldı. Kıbrıs ‘la yapılan ticaret sayesinde ÅŸehir, yüzyıla yakın bir süre son kez parlak bir dönem daha geçirdi.
Son Ermeni direnme noktası olan şehir 1448 yılında Karaman Sultanının eline geçti. Fakat Karamanlıların hükümranlığı sürekli tehdit altında ve güvensizdi ve kısa sürdü. Korykos 1482 yılında nihai olarak Osmanlı İmparatorluğuna dahil edildi.
Böylelikle bir zamanların parlak bir şehrinin tarihi de tamamen bitti, Tarihi kaynakların arkası kesildi, şehir harabeye döndü ve muhteşem ölçülerdeki bu tarihi yer arada bir batı dünyasının yaptığı bilimsel araştırma seyahatlerinin verdiği bilgiler haricinde her tarafını saran çalılar arasında unutuldu. Arkeolojik çalışmalar ise bugüne kadar tabii ki yapılmadı.
* Ludwig Budde, ANTIKE MOSAIKEN IN KILIKIEN,
Band II. Germany 1972
Türkçeye Çeviren : DAVUT OĞUZCAN
İçel Sanat Kulübü 2002 yılı Haziran 114 ve Temmuz/Ağustos 115 nolu Bültenlerinden alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top