,

KIZKALESÄ° SÖYLENCESÄ° – ArÅŸt. Åžahin ÖZKAN

kızkalesi.jpg

Deniz kalesi olarak ta bilinen bu yapı kıyıdan 200 m. içerde bir ada üzerinde kurulmuştur. Antikçağ yazarlarından STRABON’un sözünü ettiği ve Romalılar döneminde deniz hırsızlarının ve korsanların barınak olarak kullandıkları CRAMBUSA bu adadır.
Daha önceleri kıyı ile denizdeki kale bir yol ile birbirine baÄŸlı idi. Çokgen biçimli KIZKALESÄ° Bizanslılar döneminden kalmadır. Sınırlarını korumak amacıyla Bizans Ä°mparatorunun emriyle Amiral EUGENÄ°OS’un 1104 yılında yapımına baÅŸlattığı kıyı kale zincirinin halkasıdır. Aslında Kız Kalesi, tarihi KORYKOS kentini, denizden gelecek bir saldırıya karşı korumak için yapılmıştır.
CRAMBUSA adı bir araÅŸtırmacıya göre: Hellen dilinden gelmiÅŸ “Lahanalı” anlamında olduÄŸunu söylüyor ve ekliyor “Oysa bu adı taşıyan yerler hiç te lahana üretimi yapacak yerlere benzemiyorlar”, diyor.
Kale surları üzerindeki burçlar 8 adet olup, üçgen, dörtgen ve yuvarlak biçimlerdedir. Üç katlı ana burç (bastion) adacığın doğu ucundadır. Onarılmış olan bu ana burcun giriş kapısındaki yazıtlardan sağdaki kaybolmuştur. J. BARBARO bu yazıtlardan söz etmektedir. Fransız doğu bilimcisi LANGLOİS bu yazıtları yayınlamıştır.
Kızkalesi 1190 yılında Ermenilerin eline geçmiş ve 1361 de Kıbrıs krallığı tarafından alınmıştır. Bir söylenceye göre: Kadın kılığına girmiş ve kucağında bir çocuk taşıyan bir askerin hileyle kaleye girmesi sonucunda Kıbrıslılar kaleyi alabilmişlerdir.
1448 de Karamanoğlu İbrahim Bey burayı alarak yeniden imar ve tahkim etmiştir.
Kızkalesi’nin tarihimiz açısından özel ve çok önemli bir yeri vardır. Fatih Sultan Mehmet’in bahtsız ÅŸehzadesi CEM SULTAN, kardeÅŸi II. Beyazıt kuvvetlerine yenilince 16 Temmuz 1482’ de 30 kadar adamıyla Kızkalesi limanına inmiÅŸtir. Burada kaldığı birkaç gün içinde Rum dilberleriyle neÅŸeli günler geçirdiÄŸi söylenmektedir. Cem Sultan iç dünyasında endiÅŸeli ve huzursuz adamlarıyla Karaman gemisine binerek Anamur’a gitmiÅŸtir.
Söylencesine gelince, halk arasında çok iyi bilinen bu söylenceye göre: Korykos Kralının çok güzel bir kızı varmış, bu kız daha küçükken biliciler onun bir yılan tarafından sokularak öleceğini söylemişler. Babasıda kızını bu kötü sondan kurtarmak amacıyla, denizin ortasında yılanların erişemeyeceği bir kale yaptırmış.
Fakat kader oyununu oynamış. Kralın güzel kızı, babasına üzüm yemek istediğini söylemiş. Altın sarısı bir sepet güzel Tarsus beyazı üzümü kayıkla kaleye doğru yol alırken genç ve güzel kızın da yaşam süresi kısalıyordu. Genç kız üzüm almak için elini sepete uzattığında, üzüm sepeti içinde saklanan zehirli bir yılan genç kızı sokar ve öldürür.Dolayısıyla bu bahane ile kalenin yapıldığı söylenmektedir.
Tarsus-Sinap yolu üzerinde Karabucak ormanlarının batısında sarp bir yörede yapılmış bir yapı var. Köylüler buraya KIZLAR KALESİ diyorlar. Kızkalesi için söylenen öyküler burası için de söylenmektedir.

KIZKALESİ SÖYLENCESİ
1104 yılında Bizanslılar tarafından yapılan Kızkalesi’ne Hellenistik ÇaÄŸ’da Krambusa deniliyordu. Küçük bir ada üstünde olan Kızkalesi’nin halk arasında çok iyi bilinen güzel bir söylencesi vardı:
Korykos’ta yaÅŸayan krallardan biri, bir kız çocuÄŸunun olması için, gece-gündüz tanrılara dua edermiÅŸ. Sonunda dileÄŸi yerine gelmiÅŸ, dillere destan çok güzel bir kızı olmuÅŸ. Kralın kızı büyüdükçe daha da güzelleÅŸiyormuÅŸ. Güzel olduÄŸu kadar yardımseverliÄŸiyle de herkesin olduÄŸu kadar tanrılarında hayranlığını ve sevgisini kazanmış.
Bir gün Korykos kentine bir bilici gelir. Kral da onu saraya davet eder. YaÅŸlı kral kızının geleceÄŸini öğrenmek ister. Bilici kıza bakınca irkilir, korkar, fakat krala birÅŸey söylemez. Kral biliciyi zorlayınca, “Kralım, güzel kızınızı bir yılan sokacak ve kızınız ölecek. Bu yazgıyı kimse bozamayacak. Siz de engel olamayacaksınız” der.
Kral kızına bundan sözetmez, fakat üzüntüyle derin düşüncelere dalar. Sonunda Korykos Kalesi karşısında kıyıya yakın küçük bir adacık üzerine aktaşlardan bir kale yaptırır.
Hizmetçileriyle beraber güzel kızını bu kaleye kapatır. Olan bitenden haberi olmayan kız, çok üzülmekte, günden güne eriyip gitmekte, olan bitene bir anlam verememektedir. Kızın canı birgün altın sarısı “Tarsus Beyazı” üzümü ister. Saraydan gönderilen üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan onu sokar ve öldürür. Çok tanrılı dönemde de önemli olan kadere inancın altı bu öyküyle çizilmiÅŸ oluyordu.
Araştırmacı Yazar Şahin ÖZKAN

Öğretmen. Mitoloji konusunda bir çok makalesi var, Belgesel araştırmacısı. Amatör olarak gezi rehberliği yapıyor.

scroll to top