,

KORYKOS / KIZKALESİ – (Kızkalesi / Korykos – 1. Bölüm)

Kizkalesi-SV.jpg

SEMİHİ VURAL

Editör : Ziya Aykın
Yayına Hazırlayan : İhsan Toksöz

Fotoğraflar: Bülent Akbaş
Kapal Fotoğrafı : Mustafa Eser
İç Kapak Ttoğrafı : Ömer Özgen / Mustafa Eser

Kapak Tasarımı : Tolga Şenkaler
Basım Koordinatörü : Ayşe Soysal

Katkıda Bukunanlar: Mustafa Eser, Aydın Sevim, Mehmet Toker, Tuncer Özmen
Bu Kitabın Her türlü yayın hakkı Semihi Vural’a aittir.

MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ / Kültür Yayınları no:32

DİZİN
TEŞEKKÜR
GİRİŞ
KORYKOS ANTİK KENTİ
Tarih içinde Korykos
Korykos Sikkeleri
KORYKOS KARA KALESİ
Kiliseler: Büyük Kilise – Kutsal Yol Kiliseleri
Manastır Kilisesi – Mezar Kilisesi – Transept/Haç Plânlı Kilise
Nekropol : Gizemli Bir lahid
KIZKALESİ
Kızkalesi’nin Mimarisi : Şapel -Yazıtlar
KIZKALESİ PRENSESİ SÖYLENCESİ
Kız Kalesi Efsanesi : Sur Duvarı Üzerindeki Lâhit Kimin?
Anıt Mezarı Kim Restore ettirdi – Nekropolde Bir Anıt Mezar
İstanbul Kız Kulesi Versiyonu – Kızkalesi’nde Konser
PORT CALAMIE / NARLIKUYU
KORYKON ANTRON/CENNET CEHENNEM
Cennet Obruğu – Cehennem Obruğu
TYPHON
Tartaros – Gaia – Mersin İçin Bir Fırsat – Stiks – Ekhidna
Çeşitli Kaynaklarda Typhon – Cehennem Kuyusu
Typhon Efsanesi – Kerberos – Orthos – Typhon Aile Resimleri
ADAMKAYALAR
Kuleler: Yapılı İn / Yapılı Kaya
ELAIUSSA SEBASTE / AYAŞ
Liman – Nekropoller – Tiyatro – Tapınak – Arkeolojik Kazılar
Hamam – Saray ve Sütunlu Cadde – Su Kemerleri – Sarnıç
AKKALE
Akkale : Kompleksin Ana Yapısı Akkale
Tarih Bilincinden Yoksun Uygulamalar
Yüreğimize Su Serpen Bir Gelişme
GÖZLEM, TESPİT VE ÖNERİLER
BİTİRİRKEN
EK: İLLUYANKA EFSANESİ
KAYNAKÇA
SEMİHİ VURAL – ÖZGEÇMİŞ

TEŞEKKÜR
Sevgili hemşerilerim,
Mersinliler,
Mersin’de yaşayıp, kendini Mersinli hissedenler!
Mersin ve Kızkalesi…
Bir yanda, bugün ülkemizin ve Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri olan, içinde yaşamaktan ve insanlarına hizmet vermekten gurur duyduğumuz modern Mersin… Öte yanda, 9000 yıllık prehistorik Yumuktepe’den itibaren sayısız yerleşimlere ev sahipliği yapmış olan Kilikya Ovası’nın üzerine kurulmuş onlarca antik kent içinde yer alan, 2400 yıllık geçmişe sahip, Türkiye’nin ve Mersin’in en önemli turizm merkezlerinden biri olan, Erdemli ilçemize bağlı Kızkalesi…
Kentimizin değerlerini fark etme ve ortaya çıkarma konusunda şimdiye kadar birçok kıymetli çalışmasına tanık olduğumuz Sayın Semihi VURAL’ın, “Mustafa Sağlam Anısına” ithaf ettiği bu çalışması; aynı zamanda Mersin kentinin ve Kızkalesi’nin binyıllardır nereden nereye geldiğini ve tarihsel gelişimini de ileriki kuşaklara aktaracak bir vesikadır.
Bu araştırmanın kitap haline getirilmesi, biz Mersin sevdalıları için çok büyük bir şanstır. Eğer Mersin’i seviyor ve tarihine ilgi duyuyorsanız; bu kitabın satırlarında, binyılların tanığı ören yerlerimizde dolaşırken hiç farkında olmadan o döneme kaptıracaksınız kendinizi. Korykos Antik Kentinde yaşamış; kimi zaman bir çiftçi, kimi zaman ise bir keşiş gibi hissedeceksiniz. Yazarın okuru sanki geçmişte yaşıyormuş gibi hissettirmesi, eminim tarih ve arkeoloji tutkunlarınca keyifli bulunacaktır.
Bu kitabın başında yer alan sunum yazısında şöyle yazmış Sayın Semihi VURAL: “Celal TAŞKIRAN ve Mustafa SAĞLAM; Işık içinde uyuyun. Sizler bana Kilikya’nın kapılarını açan yüce kişilersiniz.
Bir Mersinli, Mersin sevdalısı ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, Kilikya’nın kapılarını bize de açan, Sayın Semihi VURAL’a teşekkür etmeyi kendimde bir vazife görüyorum.
Nice üretimlere Semihi VURAL ! Tebrik ediyorum…
Vahap SEÇER – Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı

GİRİŞ

40 yıl önce yöre hakkında bilgi birikimini kitaplaştırmadan önce, bilgi kartonları bastırıp ilgi duyanlara sunmuş yüce bir insan tanımıştım: Mersin Kültür ve Turizm Şube Müdürü olan Celal Taşkıran. Ziyaretine gittiğimde dört ayrı dilde basılmış bu özel yayınlarını bedelsiz olarak vermişti. Beheri 1.000 kuruş olan bu kartonlar kitapçılardan temin edilebiliyordu.
Yöreye ait ilk bilgilerimi bu kartonlara borçluyum. Bir koleksiyon gibi hâlâ saklarım onları.
Mustafa Sağlam’ı bizlere tanıştıran ise 1995 yılında İçel Sanat Kulübü’nün düzenlediği Mitoloji Günleri’nde dillendirilen “Elaiussa’nın Gözyaşları” adlı destansı kitabı olmuştu. Dostluğumuz böyle başladı.
Mustafa, öğretmenlik görevinden emekli olunca çok sevdiği Elaiussa Sebaste (bu günkü Ayaş) antik kenti içinde yaşamayı seçti. Ortama farklı bir kültüre sahip olmasına rağmen, antik yol üzerinde bir arsa alıp geleneksel öğelere sahip çağdaş bir ev plânladı ve inşa etti. Bahçesinde doğal ortamda çeşitli bitkiler ve bu ortamı seçen kelebeklerle ortak bir yaşam sürdü. Emeklilik yaşamı boyunca yerel rehber olarak, amatör bir ruhla kentine hizmet etti.
Bu arada yurtdışından gelen konukların da onu asla unutmayacaklarını sanıyorum.
Mustafa Sağlam, İçel Sanat Kulübü Doğa ve Çevre Gezilerinin de rehberiydi. Bir gezi başlangıcında Aşağı Dünya’nın daha iyi bir fotoğrafını çekebilmek için uzun bir çatal merdiveni minibüsümüze yükleyişi hala gözümün önündedir.
Celal Taşkıran ve Mustafa Sağlam; Işık içinde uyuyun. Sizler bana Kilikya’nın kapılarını açan yüce kişilersiniz.
Semihi Vural / 2018

Kızkalesi – Ömer Özgen (Suluboya)

Türkmenler. Ft.:Gertrude Bell 1905

Çizim: Ertan Aykın 1991

Kızkalesi KORYKOS (Corycos-Corycus) Antik Kenti
Korykos, Mersin’in 63 km batısında, Silifke’nin 22 km doğusunda Erdemli ilçesi sınırları içindeki Kızkalesi beldesinde yer alan antik bir kenttir. Yaz mevsiminde büyük bir turizm yoğunluğu yaşanan Kızkalesi’ndeki mevcut turizm tesislerinden bütün yıl boyunca faydalanmak mümkündür.
Kızkalesi’nde yerli ve yabancı turistlerin güvenle kullanabileceği biri 300 metre, diğeri de 1200 metre uzunluğunda iki plaj vardır.
Yaz sezonunda yapılan kültür, turizm, spor festivalleri ve etkinlikleri yöreye canlılık getirmekte, yakın çevredeki tatil siteleri ve oteller, pansiyonlar için eğlence ve alışveriş merkezi olmaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çeken Adakale’ye yüzerek gitmek bile değişik bir deneyim olmaktadır.
Kızkalesi yerli halkının büyük kısmı Ayaş Türkmenlerinden oluşmuştur. Artık konar-göçer hayattan yerleşik düzene geçmiş, keçi sürülerini bırakıp genellikle tarıma yönelmiş olan halk, yaz mevsimi geldiğinde Avgadı ve Akpınar (Pınarbaşı) yaylalarına çıkmakta, adeta beldeyi yazlıkçılara devretmektedir. Kızkalesi’nde yetiştirilen ürünlerin başında domates, salatalık, fasulye, marul, ıspanak, kayısı ve narenciye gelmektedir. Seralardan çok, açıkta sebzecilik yapmak gelişmiştir.
Eskiden şehrin su ihtiyacını karşılayan, 15 km uzaklıktaki Lemas (Lamos-Lamas) Çayı’ndan uzanan su kanallarının kalıntılarını günümüzde bile görmek mümkündür. Halen içme suyu problemi olmayan Kızkalesi beldesinde sulama suyu Lemas Çayı’ndan cazibe yoluyla getirilmektedir. Bu su yeterli olmadığı için sondaj kuyuları ve keson kuyulardan da istifade edilmektedir.
Korykos adının geçmişte Görgüs / Görges / Korgus olarak da kullanıldığı görülür. Antik dönemlerde Korykos halkı – daha çok ticaret, yolcu ve habercilerin tanrısı Merkür’e (Yunan mitolojisindeki tanrı Hermes) taptıkları için – “Merkür Şehri” veya tanrı “Hermes’in Kenti” olarak da bilinir.
1526 yılında Akdeniz’i tarayan Piri Reis, Mersin çevresinden şu bilgileri aktarır:
Görges harap bir kaledir. Bu kalenin önünde bir limanı vardır. Bu limanın iki tarafında da harap binalar bulunmaktadır. O limana karşı bir de küçük ada vardır.
Bu küçük adacığın üzerinde de harap kale bulunur. Eğer Görges Limanı’na gelmek istenilirse; o küçük adayı sol tarafa alıp, bu ada ile kalenin arasına demir atsınlar. Palamarı da küçük adaya bağlasınlar. Demiri poyraz yönünde on kulaç suya atıp, öyle yatsınlar. Eğer o küçük adanın boğazından geçerlerse, buranın derinliği on yedi karış sudur.
Görges Kalesi’nin nişanı ise, kalenin üzerinde bulunan yüksek dağdır. Görges’den Silifke Kalesi on iki mildir.” [Kitab-ı Bahriye]
Bir de Evliya Çelebi‘nin Korykos için yazdıklarına göz atalım:
“Bu belin tepesinde Suhteler; ‘Bizim sınırımız burasıdır, bundan ötesi güvenlidir. Söz verdiğiniz 50 guruşu verin’ diye yolda tüfenklerine dayanıp durdular.
Aramızda büyük tartışma olup; Yok siz bizi ta Kara Görgüs Kalesi’ne güvenlice götürmeyince hepimiz kırılırız, size bir akçe vermeyiz’ deyince, onlar da ümidi kesip Lena Beli’nden tez aşağı inip deniz kenarından kâh toprak, kâh nice harap köyler, nice şeddadi viran binalar… Nice bulutlara çıkmış su kemerleri seyrederek sekiz saatte, Eski Takyanus tahtı ve kalesi olan şehre geldik.
13 Kasım 1671, Pazartesi Karagörgüs / Kızkalesi Kara Görgüs Kalesi’nin Özellikleri:
Bu da Silifke Sancağı’nda, Karataş kazası sınırında Türkmen sahili Kara Görgüs’tür. Burada konup kılavuzlarımız olan Suhtelere 50 guruşu verip ‘Cehenneme git’ diyerek dönüp giderler.
Bu şehir deniz kıyısında büyük bir şehir imiş ki; ne Mısır, ne Bağdat, ne Eski Kırım ve ne Ahlât şehirlerine benzer bir büyük şehir imiş. Eğer gezip gördüğümüz derece özelliklerini yazsak bir deve yükü kitap olup, okuyan bıkar usanır. Gerçekten bir viran şehrin anlatılmasında tat yoktur.
İmdi cihan gezginlerine ve insan tarihçilerine şöyle beyan olun ki; 256 tarihinde Memun Halife Abbasilerin önde geleni, gazi ve yiğididir. Bağdat’tan Mısır’a gelip, Mısır’da Ehram/Piramitler dağlarından tılsımlı definelerini çıkarıp, üstünden bir kat taşını yıkmıştır. Hâlâ kalıntıları bellidir.
Orada Ümmü’l-kıyas’ı tamir edip yolları kat ederek bu Kara Görgüs Kalesi’ni 7 ay dövüp, zorla İspanya elinden fethedip, İslâm beldelerine ekleyip, İslâm dini ibadeti icra olunmaya başlandı.(Sayfa 349)
Bu şehrin batısında, deniz kıyısında, şehirden bir kurşun menzili uzakta bir sağlam kalesi var, ama küçüktür. Büyüklüğü malum değil, ama dört köşe eski yapı bir binadır. (Kızkalesi, Adakale’den söz ediyor! SV.)
Bir büyük limanı var. Sekiz rüzgârdan emin olup iyi yataktır. Kayalar altından limana nice âb-ı hayat pınarlar akar. Bu liman Girit Adası’nda Suda Limanı’na ve (Sayfa 350) İstanbul Boğazı’na benzer büyük bir limandır, her an kâfir yatağıdır. Onun için haraptır. Harap olması, İslâm elinde iken (…) tarihinde İspanya kâfiri 1.700 adet gemi ile gelip bütün halkını esir, şehrini harap eder.
Kısacası büyük belde imiş, ama Allah saklasın bu şehrin üç tarafı o kadar taşlıktır ki insan ayak basacak yer bulmaz. Ancak eski zamanda mamur iken, insanlarla dolu iken dere ve tepelerde pamuk gibi topraklar yığıp bağ ve bahçeler yapmışlar. Hâlâ bazı bahçeleri bellidir. Gerçi taşlık yerdir, ama suyu ve havası o kadar hoştur ki Erzurum ve Sivas’tan bütün Türkmenler burada kış geçirirler. Havası hekimlere göre gayet dinçleştiricidir. Bütün buraya gelen Türkmenler ‘Hay yurttur, hay’ diye överler.” (Evliya Çelebi Seyahatnamesi. YKY Yayınları. İstanbul, 2011)
Bilge Umar “Türkiye’deki Tarihsel Adlar” kitabında Korykos hakkında şöyle yazar:
“Korykos, artık kumla dolmuş olan doğal limanı kuzeydoğudan güneybatıya sınırlayan alçak kayalık burnun üzerinde kurulmuş olmalıdır. Korykos kenti adını, Korykos Burnu’ndan alır. Kent, Korykos Burnu üzerine ve buna bitişik yöresine yayılmış görünür. Ancak bunun pek yakınındaki Korykos Mağaralarına (Cennet- Cehennem obrukları) ve çevresindeki yerleşimlere de Korykos deniyordu.

Ft: Bülent Akbaş

TARİH İÇİNDE KORYKOS
Korykos, Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Ermeniler, Fransızlar (Kıbrıs Krallığı), Karamanlılar ve Osmanlıların hâkimiyetinde kalmış önemli bir yerleşim bölgesidir.
Korykos’un Helenistik Çağ’dan önceki tarihi bilinmemektedir. MÖ II. yüzyıldan itibaren Polis Korykos olarak bilinen ve para basma yetkisi olan kent, Seleukosların yönetiminde iken Romalılara geçer. Onun ardından bir süre Kilikya korsanlarının neden olduğu huzursuz bir dönem yaşar ve tekrar Roma yönetimine girer.
Victor Langlois (1829-1869), “Eski Kilikya” adıyla Türkçeye çevrilmiş olan eserinde Korykos için şunları yazar:
“Korykos; bu isim Yunanca olup Yunanistan’dan gelen koloniler tarafından tesis edilmiştir. … Korykos, zağferan (safran) demektir. Bu havalide en güzel zağferan yetişmektedir. Romalıların istilâsından evvel, Korykos o derece mühim değildi. Koloni olunca, müstakil idi ve kendi namına sikke (para) kesilmişti. … Romahlar Kilikya’yı bir eyalet yapınca, Korykos şehri ehemmiyet kazandı. Çiçeron buranın valisi olmuştu. Sonra Korykos (Solöysi)nin iskelesi oldu. Bizanslı Etyen’in (Etien) yaşadığı devirde bu şehir en mühim iskelelerden biri imiş.” Burada bahsedilen Safran, Korykos’un 5 km güneybatısındaki Korykos Mağaraları’nda (Cennet-Cehennem obrukları) yetişmekteydi.
V. Langlois Korikos Kaleleri için “Şato” diye söz ederek şöyle der:
“Bu şatolardan biri karada, biri denizde küçük bir kara üzerindedir. Adadaki şatonun dört köşe olan kulesinde şu iki Ermenice kaydiye vardır:
“Ermeni tarihinin 637 senesinde, Yani 1206 Milâdi senede; Ademin, İskender’in, Ermenilerin, 160. Selvisit’in 1078 tarihinde Kral Leon bu şatoyu yaptırdı. Pare’ nin oğulları”
İkinci kaydiye:
“Ermeni tarihi ile hesaplandığında 700 senesinde 1251 Milâdi senede Dindar Kral Hetum tarafından bu şato inşa olunmuştur. Hetum’un Büyük Oğlu Prens Oşin”

KORYKOS SİKKELERİ
Korykos’a ait sikkelerde, başında kent surlarını tasvir eden bir taç taşıyan kentin koruyucu şans tanrıçası “Tyche” figürü vardır. Bunlar, MÖ I. – MS II. yüzyıllarda var olan ve günümüzde artık görülmeyen kent surlarını gösteriyor olmalıdır. Nekropol (mezarlık) alanını da içine alan sonraki kent suru ise MS IV. yüzyılın sonlarında yapılmıştır.
“Polis” (şehir devleti) statüsündeki Korykos, doğu komşusu Elaiusse Sebaste (bu günkü Ayaş) kenti ile rekabet sonucunda MS III. yüzyılda “kome” (köy) statüsüne indirilmiş, 260 yılında bu iki kent Sasani kralı Şapur tarafından fethedilip yıkılmıştır. Sonra tekrar Romalılara geçen kent, 395 yılında Roma İmparatorluğu bölününce Bizans’a bırakılmıştır. IV. yüzyılın sonlarında Hristiyanlık devlet dini olarak kabul edildikten sonra Korykos’un yeniden üstünlük kazandığı, ticarette atılım yaptığı ve zenginleştiği görülür. Bu durum, doğusundaki Korasion (Susanoğlu) kentinin yeniden inşa edilmesinde ve Lamos nehrinden su temin etmek için Korykos ve Elaiusse Sebaste’ye su kemerleri ve Korykos’ta çok sayıda dinsel yapının inşa edilmesinde de görülmektedir. V. yüzyılda Hierokles tarafından anılan Kilikya I (Metropolis Tarsos) kentleri arasında Korykos da vardır.
Kilikya’da XII. yüzyıl sonunda Bizans İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık savaşımını kazanan bazı Ermeni Beyleri bu yörede bir küçük Ermenistan Krallığı kurdular. Bunlardan II. Leon’a (1199-1220) Papa’nın temsilcisi Tarsus’ta taç giydirdi. Böylece Küçük Ermenistan Devleti’nin kralcıkları Korykos’ta da egemen oldular.
Korykos 1361 yılında Karamanlılar tarafından kuşatıldığında Kıbrıs Kralı Peter‘in yardımıyla kuşatmadan kurtulmuştur. Buna ilişkin Kral Peter’in Tripolis ve Tortosa’dan yağmalanmış demir kapıları getirtip Kara Kalesi’ne taktırdığı ve yine o kuşatma vesilesiyle bir kilise, gümrük binasının olduğu sütunlu bir cadde yaptırdığından ve bir mucize ikonu’ndan bahsedilmektedir.
Birkaç kez daha kuşatılan kent 1448 yılında Karamanlılar, 1482 yılında da Osmanlılar tarafından alınmıştır. Kitabın devamı için burayı tıklayınız. 

Biyografik Bilgi

scroll to top