,

MERSİN COĞRAFYASI – 25. BL.

Mersin-128.jpg

COĞRAFYA

MERSİN YER ŞEKİLLERİ – TOPRAK ÖZELLİKLERİ
Mersin, Türkiye’nin en değişik engebe şekillerini gösterir. Toros silsilesinin platolarında yaylalar yer alır. Yayla yüzeyleri “lapyeler”le (Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklar) delik deşik edilmiş görülürken, araya irili ufaklı “dolinler” de (Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurlukları) girmiştir. Sahilden başlayan tarım alanları, kuzeye ve kuzeybatıya doğru hafifçe yükselirken, yine ekilebilir alanlar özelliğini korurlar.

Daha kuzeyde toprak, birinci zamanın şist ve kireçtaşı karakterindedir. Toros Dağları’nın zirvesi Bolkarlar’dan Akdeniz’e doğru 1500 m’den başlayan platoları üzerinde, şehir halkının yaz sıcaklarından kaçarak mevsimi geçirdikleri serin yaylalar yer alır. Ova toprakları, tektonik yapıda çukur alanların yağmur ve kar sularının beslediği akarsularla taşınan alüvyonlarla dolmasıyla oluşmuştur.

MERSİN’DE DAĞLAR
Bölge içindeki Toroslar’ın en yüksek bölümü il sınırları içinde yer alır. Kente 50 km mesafe içindeki Tırmıl, Manıt, Tol, Turnaz, Sunturas, Şamlar, Boztepe, Kızıldağ, Cocakbaşı ve Mersin Dağı gibi 1500-2100 m’yi bulan tepeler sıralanır.

MERSİN’DE OVALAR
Özellikle Mersin’in batısından akan dört akarsu, etkili güneybatı ve alize rüzgârları etkisi ile sürekli sahili izleyerek Mersin’in doğusuna, Berdan Nehri’nin ağzına doğru sürülür. Böylece ova denizden yer kazanmaya devam eder. Binlerce yıldır süregelen oluşum, şehrin kurulduğu alan da olmak üzere tüm bölgeyi kapsar.

MERSİN’DE KIYILAR
Mersin kıyıları, plajlar, akarsu deltaları, bataklıklar, barınaklar ve kumsallar gibi zengin çeşitlilik gösterir. Önceleri kentin hemen kıyısında, neredeyse denize çıkan her sokağın ucunda (uygun alanı olan) bir iskele yapılandırılmıştır. Bu yapılanma Mersin’i bir liman kenti durumuna getirirken, Mersin limanı da, kent dışında bir yer aranmadan, bu alanda inşa edilmiştir. Bu dar görüş, sonunda kentin özgünlüğünü yok etmiştir.

Mersin’in 1970’li yıllara kadar yüzülebilir nitelikteki kent içi kumsalları, halk plajları vardı. Hızlı yapılaşma, Serbest Bölge Limanları inşaatı, sahilin doldurulmasıyla oluşturulan yolların araç
trafiğine açılmasıyla bu muhteşem özelliğini yitirdi.

MERSİN’DE AKARSULAR
Mersin Çayı  ( *1)
Mersin kentinin oluşmasına ve gelişmesine etkili olan akarsu Mersin Çayı’dır. Akdeniz’e dökülürken yayıldığı bitek küçük alanlarda yapılan tarım etkinlikleri, geçmişten günümüze hep verimli olmuştur. Bugün kent yakınındaki Karaisalı / Üseli Köyü, Emirler Köyü, Kocavilayet Köyü hep bu nehrin varlığının sonucu yaşayan köylerdir. Hele Karaisalı Köyü, arazi olanakları ve uygun iklim özellikleriyle turfanda yetiştiriciliği ile öne çıkar. Büyük olasılıkla Evliya Çelebi’nin anlattığı “Mersinoğlu Aşireti”nin de konuşlandığı yer burası olmalıdır. Ayrıca Yumuktepe Höyüğü’nün de tarımsal etkinlik alanı buraları olmalıdır. Arslanköy Yedigözler mevkiinden çıkan Efrenk Deresi, eski adı Sunturas (Santa-ıras: Kutsal su kaynağı) olan Çağlarca köyündeki gözelerle beslenir. Geçtiği yöreyi suladıktan sonra, Kızıldere adını alır. Eskiden Yumuktepe yanındaki Soğuksu akarı da bu dereye karışırdı. Kente indiğinde Mersin Çayı, döküldüğü alandaki toprak sahibi ailenin adını alarak, Müftü Deresi adıyla denize dökülür.

Deliçay (*2)
Değirmendere Köyü civarının sularını toplayarak orada Değirmendere adını alır. Mersin’in doğusunda Deliçay ismi ile Kazanlı ile Karaduvar arasında denize kavuşur. Tarihte, Serince ve Selinti adları ile anılmıştır.

Mezitli Deresi (*3)
Victor Langlois’in “Liparis” dediği dere Mezitli Çayı’dır. Geniş yatağının çevresinin defne, yaban gülü, mersin ve yabani asmalarla süslü olduğu çok eskilerde kalmış olmalı.

MERSİN’DE YAYLALAR
Toros silsilesinin Bolkar Dağı platolarında bölgenin sosyal yaşantısında önemli yeri olan yaylalar yer alır. Yöre yakın döneme kadar geçilmesi güç, sapa, ulaşılmaz köşeler topluluğu idi. Şimdi muntazam yollarla Mersin’e ve birbirlerine bağlanan yaylalar, günübirliğine bile gidilebilen yerleşim birimlerine dönüşmüştür. Pek çoğu aslında antik yerleşim merkezidir.
Yüksek rakımlı Gözne, Ayvagediği, Soğucak, Kızılbağ, Sunturas, Fındıkpınarı ve Mihrican yaylaları sıcak yaz mevsiminin geçirildiği yerlerdir. Yazın onbinleri geçen nüfusları, kışın sadece mahalli köylülere kalır.
Kültür Merkezi, Vali Konağı önü. 1950’li yıllar. Meriç Alkan Arşivi

MERSİN’DE İKLİM
Bölgede tam bir Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yüksek ve dağlık kesimler dışında yazlar sıcak ve kuru, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Yıllık ortalama 18.5 °C. En soğuk ay Ocak; ortalaması 9.5 °C. Sıfırın altındaki günler pek az, yılda beş gün kadardır. En sıcak ay Ağustos; ortalaması 27.9 °C. Arazinin rölyef şartlarına uygun farklı iklim özellikleri de görülür. En yüksek sıcaklık Mersin 40 °C iken, Silifke 43
°C. En düşük ısı Mersin 9 °C iken, Silifke -5 °C. Yıllık yağış Mersin’de 601, Silifke’de 649 cm/m2’dir. Kışın kar yağmaz, yağsa da tutmaz. Ama dağlarda kalır. Güneybatı ve kuzeydoğu rüzgârları egemendir.

MERSİN’DE BİTKİ ÖRTÜSÜ
Arazi rölyefine uygun olarak değişim gösterir. % 48’lik ormanlar görünmesine karşılık, ekilebilen alan %14 civarındadır. Ovada pamuk başta olmak üzere, her türlü tarım yapılır. Kurakçıl karakterdeki orman kıyılardan başlayarak, 600-800 m yüksekliklere kadar maki, kızılçam, pırnal, daha yükseklerde sedir, köknar ve
karaçam 2000 m’ye kadar yükselir, kuzeydoğuda, 2200 m’ye ulaşır.

MERSİN’DE DOĞAL GÜZELLİKLER
Mersin kenti, Akdeniz’in kıyısında bir liman kenti olmasına karşın, yakınındaki Toroslar’ın yarları, yamaçları, sedir ağaçları, akarsularıyla coğrafyanın verdiği zenginlikleri sergiler.
Mutlu Ya da Mutsuz İnsan, Ama Zengin Kültür

*1 – Mersin Deresi  hakkında daha fazla bilgi için bu satırı tıklayınız…………………………….

*2 – Deliçay  hakkında  daha fazla bilgi için bu satırı tıklayınız…………………………….………

*3 – Mezitli Deresi  hakkında daha fazla bilgi için bu satırı tıklayınız…………………………….

Biyografik Bilgi

scroll to top