,

Mersin Devlet Opera ve Balesi – İçel Sanat Kulübü – Prof. Nevit Kodallı

opera1.jpg

 Mersin, dolayısıyla merkezi olduğu  bütün İçel ili aslında çok şanslı bir yurt köşesidir ve bu şansa da her zaman layık olmuştur, çünkü Mersin’in çok eskiden beri süregelen bir kültür potansiyeli vardır. Bu potansiyel, birçok hemşehrimiz  tarafından tarih sırasıyla değerlendirilmiş ve değerlendirilmektedir.

Düşünün; yurdumuzun bir köşesindeki bir şehir!… Hem Opera ve Balesi  var!.. Hem eşine hiçbir yerde rastlanmayan bir Sanat Kulübü, sayıları hayli yüksek resim galerileri var! … Henüz  yedi yıllık bir geçmişi olan Mersin Devlet         Opera ve Balesi sahnelediği birçok güzel eser arasından “GiIgameş”  operası, yıllardır diğer operalarımızın giremediği İstanbul Müzik Festivali’nin  bu yıl ki programlarına kabul ile davet  edilmiş ve 24 Haziran 1999 günü Atatürk Kültür Merkezi salonlarında  yoğun bir İstanbul seyircisine sunulmuş, üstün başarıyla takdirler kazanmıştır.   Bu, Mersin ve Çukurovalılar İçin büyük bir onurdur. Bilmem acaba onlar bu   onurun farkındalar mıdır? O gece eserin sahibi, hem de bir Mersinli olarak ben  de çok gururlandım. Mersin Operamızın kadrosu henüz küçüktür. Bu eser aslında büyük kadrolar ister. Ama, Mehmet Ergüven’in harika rejisiyle kadro darlığı hiç hissedilmedi. Dekor, kostüm, bale ışığıyla sanatçıların hepsinin üstün icralarıyla, eseri idare eden Şef Nezih Seçkin’in ve orkestranın yorumuyla gerçekten muazzam bir opera şöleni oldu o akşam. Aynı eserle Mersin Devlet Operası daha önce Ankara’da büyük beğeni kazanmıştı. Bu Opera, yalnızca “Gilgameş”le değil, kuruluşundan bu yana birçok büyük opera ve bale eserlerini halkımıza beğeni ile sunmuştur. şu günlerde Prokofıev’in ünlü “Romeo ve Jüliette” balesini kesin, gene büyük başarıyla bizlere sunacaktır.
Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin bir ayrıcalığı da, diğer Devlet Operalarımızın hiçbirinin yapamadığı önemli bir görevi, senfonik konserleriyle, bir Devlet Senfoni Orkestrasının görevlerini de güzel konserleriyle yerine getirmesidir. Yalnız, bu ayrıcalıklara karşılık, Mersinliler’e ve yakın ilçelerle yerleşim merkezlerine, kısacası tüm Çukurovalılar’a, yerel basına TV’lere ve İletişim kuruluşlarına büyük görevler düşüyor. Opera sanatı, her zaman değindiğim gibi büyük ve yüksek bir sanat türüdür. Büyüklüğü ve etkinliği, bünyesinde müzik, tiyatro, şiir, şan, bale, resim, kostüm, mimari, dans ve daha birçok sanatçı taşımasıyla komple bir sanat oluşundandır. Gene her zaman belirtmeye çalıştığım gibi operayı sevmek ve anlamak da bir alışkanlık işidir. Opera ve bale sanatı türlerinin yüksekliğine erişebilmek için sık sık ve tekrar tekrar dinlemek, görmek gerekir. Bu sayede operanın, balenin sihirli dünyasına girilebilir, kültürlü bir insan olunabilir. Sanatçılar için hayatta en büyük teşvik ve destek, yarattıkları güzelliklerin büyük halk kitleleriyle paylaşılmasıdır. Onca zaman ve emekle bize sundukları bu yüksek insanlık ziyafeti karşısında yarı salonlar görmek bu değerli insanları İncitir, coşkularını kırar. Atatürk’ün bizlere öğüdünü, hatta “Mersin’e sahip çıkınız” emrini yerine getiremedik, hiç olmazsa bu büyük nimete, Mersin Devlet Opera ve Balesi’ne sahip çıkalım, bu operaya ve baleye layık olalım. Başta İçel Sanat Kulübü üyeleri, Mersin Üniversitesi mensupları, öğrencileri, liseler, meslek okulları ve birçok kurum mensupları ile Mersin halkının opera ve bale temsillerini doldurmaları, tekrar tekrar seyrederek alışmaları gerekir, böyle layık olunur. Bir sinema biletinden bile ucuz bu ulusal ve evrensel kültür hizmetine karşılık verelim, değerini bilelim, saygı gösterelim, bu şansı kaçırmayalım. İlgi görmeyen çiçek solar, yerine yabani dikenler çıkar.
İçel Sanat Kulübü’ne de aynı İlgiyi, özeni göstermemiz gerekir. Eski Halk evlerimizden daha geniş türler ve alanlarda halk kültürümüze hizmet veren, ışık tutan bu tek kurumumuza destek vermeliyiz. Kulübün sanatsal ve kültürel faaliyetleri rutin haline gelerek yerinde saymamalı, her gün, her yıl daha yeniliklerle ileriye gitmeli, daha çok sayılarda bölgemizin sanat hayatını güzelleştirmelidir. Faaliyetlerin yalnız komitelerce değil, tüm üyelerin ve sanat-kültür dostlarının katılımlarıyla sağlanmalıdır. Mersin’e sahip çıkma fırsatını kaçırmamıza karşın hiç olmazsa İçel Sanat Kulübü’ne bütün Mersinliler, Çukurovalılarca sahip çıkalım, şimdiye kadar ki faaliyetlerini daha da yüksek düzeylere eriştirelim, çağdaş kültür savaşımızı kazanalım. Yoksa; “İlgi görmeyen çiçek solar, yerine yabani dikenler çıkar.”
İçel Sanat Kulübü Bülteni Kasım 1999 – 86. Sayısından Alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top