Mersin’in ayakta kalan eski evlerinde görünen mimarisi çok yönlüdür. Çok yönlü yaÅŸayış ve olaylar, insanların toplu olarak bir kültür ve ortak mimari geliÅŸtirmesine imkan vermemiÅŸtir. Bu yüzden ayakta.kalan yapılara baktığımızda her kültürün izini görebiliriz. Ortak bir kültür yaratamama kaderini Mersin’le birlikte ticaretin yarattığı bütün Anadolu ÅŸehirleri paylaÅŸmaktadır. Hızla geliÅŸen bu ÅŸehir, kimliÄŸini kazanmaya hazırlanırken, ekonomik sebepler ve son yıllarda ortaya çıkan dikey yükselme arzusu, bu ÅŸehri mimari kimliÄŸinden koparıp, eski kimliÄŸini kaybettirerek apartmanlarla dolu, gürültülü, mimari yönden kiÅŸiliksiz bir ÅŸehir yaratmaya zorlamıştır. Eski evlerde doÄŸup büyüyenler, ya da eski sokaklarını, bahçelerini özleyen insanlar, sadece özlemekle yetinip kalan güzelliklerin yok olmasına seyirci kalmayı tercih etmiÅŸlerdir. Üç beÅŸ kiÅŸinin mücadelesi de bunları ayakta tutup korumaya yetmiyor.
Şehre girdiğinizde birden şaşırıyorsunuz, bu şehrin geçmişi nerde diye. Galiba 70-80 yıl önce insanlar buraya gelip yerleşip, bu apartmanları yaptılar diye düşünü¬yorsunuz. Sonra şehrin sokaklarında biraz gezinince apartmanlar arasında geçmişin izlerini taşıyan o güzel evleri görüyorsunuz. Yalnız ve bakımsız olan bu evler inatla yaşamaya çalışıyor.
Bugün ayakta kalan evlere baktığınızda Anadolu şehirlerindeki gibi mahallelerin bir çeşme, cami, mescit etrafında kurulmadığını görüyorsunuz. .
Bu şehrin bugün sadece. iki anıtsal çeşmesi mevcut. Ticaret merkezinde iki katlı kesme taştan yapılan evlerde, bahçe ve bahçe duvarı görülmüyor. Bu evlerde girişler direk sokağa açılmaktadır. Tek katlı ve ticaret merke¬zinden uzakta olan evlerin, yeni imarlaşma yüzünden hiç bahçeleri yokmuş gibi görünüyorsa da, her evin bir bahçesi mevcut. Bahçe-içinde meyve ağaçları, çardak, ufak bir havuz var ama kuyu yok. Bunun yerine evlerin bahçelerinde tulumba kullanılmış.
GeçmiÅŸte yedi iskelesi olan bu ÅŸehir denizle irtibat saÄŸlamamış, bütün yollarını denize paralel yapmıştır. insanlar pek denizle uÄŸraÅŸmamış, geçimlerini ondan saÄŸlamamışlardır. Binaların yapı malzemesi alt katlarda kesme taÅŸ, üst katlarda çıkma ve duvarlar baÄŸdadi ve hımıştır. iki katlı evlerin ayrı ayrı konut olarak kullanılanların yanı sıra alt katlarının çok büyük depolar olarak kullanılanları da vardır. Alt katları depo olan bu evler, ticaret merkezinde limana yakındır. Çatı örtüsü evlerde (denizi e baÄŸlantısı olsa gerek) Marsilya’dan gelen Marsilya kiremitleri ile örtülüdür. Çatılar kırma çatıdır. Saçaklar çok geniÅŸ tutulmamıştır. Saçakların süslü olduÄŸu örneklere rastlanır. Mersin’de taÅŸ ile yapılan evlerde süslemeler genellikle cephede toplanmıştır. Bu süslemeler cumbada, pencere sövenlerinde, kapı üstlerinde göze çarpar. Cepheleri düz olan yapılar yanında, cumbalı olanları da vardır. Son dönem yapılarda cumba ile birlikte balkonlar yapılmaya baÅŸlanmıştır. 19. yy’da kullanılmaya baÅŸlanan volta döşeme balkonlarda çok kullanılmıştır. Daha sonraları ahÅŸap ya da kesme taÅŸtan yapılan cumbalar geleneksel özelliklerini kaybetmeye baÅŸlamışlardır. Cumba altlan dökme demir ya da taÅŸ konsollarla desteklenmiÅŸtir. Evlere giriÅŸler alt katta ya direk sokaktan, ya da üç dört basamakla yükseltilmiÅŸ yuvarlak kemerli eyvan ÅŸeklinde, bir giriÅŸledir. Ãœst katlar ayrı konutlar olduÄŸu için dışarıdan çıkılan bir merdivenle eve ulaşılır. Tek katlı dış sofalı evler bahçe içerisindedirler. Akdeniz mimarisi özelliÄŸini taşıyan dış sofalı evler Mersin’de çok az kalmıştır. Bu evlerin alt katları sivri yüksek kemerlerle yapılmıştır. Ãœst katlara çıkış köşeden bir merdiven iledir. Üç ya da iki oda sofaya açılmaktadır. 19. yy’dan sonra bu dış sofalar geniÅŸ camlı yüzeylerle kapatılmıştır. Evlerin genellikle iç sofalı ve karnıyarık plan tipinde olduÄŸu görülür. Sofa etrafında genellikle iki yada üç oda vardır. Sofadan odalara geçiÅŸler köşelerden deÄŸil, ortadandır. Eklemelerle bozulan bu evlerde orijinal sofa bulmak zordur. Sofa gene odalar arası ortak kullanım özelliÄŸini korumaktadır. Yalnız yükseltilmiÅŸ eyvan (cumba) kısmı sofayla aynı hizada yapılmıştır. Odaların tavan ve yer kaplaması ahÅŸaptır. Sofada ve odalardaki tepe pencereleri kalkmıştır. Mobilyanın yaÅŸamımıza ¬girmesiyle (19.yy) odaların vazgeçilmez unsuru olan dolaplar ve ocaklar görülmez. Sofada ve odalarda tavan süslemesi sayılı birkaç evde mevcuttur. KalemiÅŸi olanların yanısıra, ortadaki çiçek ya da yıldız motifinden dışa doÄŸru ışınsıl olarak yerleÅŸtirilmiÅŸ oymalı ahÅŸap çıtalar ile oluÅŸan tavan göbekleri yaygındır. Pencereler dikdörtgen ÅŸekilde yapılmışlardır. Pencere söveleri ve lentolar vurgulanmıştır. Pencereler ahÅŸap pancur ve kafeslerle örtülüdür. Antik yapılardan gelen etkiyle ikiz pencereye çok rastlanır, renkli camlarla süslenmiÅŸtir. Çatı katlarında yer alan cihannüma Mersin evlerinde de mevcuttur. Evlerde kitabelere pek rastlanılmamaktadır. Bu yüzden evlerin mimari dönem ve üsluplarını tespit etmek oldukça zordur. Cephe biçimleri ve benzemesel ayrıntılar bu yapıların 19.yy ikinci yarısı ve 20.yy başında yapıldığını göstermektedir.
Orta Anadolu, Akdeniz, Levanten mimarilerin karışımından oluÅŸan yeni mimarisiyle Mersin’de çok yönlü güzel bir mimari mozaik oluÅŸmuÅŸtur. Ne yazık ki bugün yok olmak üzeredir.
(*) Sevil ERÇİN – Arkeolog – Sanat Tarihçisi
Bu yazı “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Kasım 1995 – 41. Sayı” sından alınmıştır.
Sevil ERÇİN in MUSTAFA GÃœNLÃœ EVÄ°  baÅŸlıklı yazısı için burayı tıklayınız……………..