Kilikya’da yaÅŸayan Kilikyalılar, Defne gibi kutsal saydıkları bir bitki olan, fildiÅŸi renginde içi mini mini çekirdekli tadı hiç bir meyveye benzemeyen kendine has lezzeti olan mersini, bu zarif meyvesi dışında yapraklarını tıbbi amaçla, kıvrak ve esnek olan çubuklarını ise sepet küfe yapımında yoÄŸun bir ÅŸekilde kullanmışlardır.
Mersinin bu meyvesine murt dendiğini hepimiz biliriz ama, mitolojik adı ha hambelestir.
Henüz pudranın keÅŸfedilmediÄŸi çaÄŸlarda kurutulan yaprakları pudra kıvamına gelene dek dibekte dövülüp saklanırdı. Hemen hemen her Kilikyalı’nın evinde bulunurdu. Evde bir bebek dünyaya geldiÄŸi gün mersin yaprağından yapılan bu pudranın tıbbi görevi de baÅŸlardı. Mersin tozu, bebeÄŸin tüm-vücudu halis zeytinyağına bulandıktan sonra vücudunun her yerine serpilirdi. Bu iÅŸlem 40 gün sürerdi. Bu zeytinyağı ve mersin yaprağından elde edilen pudranın faydaları: Bebekte piÅŸiÄŸe engel olmak ve bebek yetiÅŸkin bir insan olup da terlediÄŸi zaman terinin fena kokmaması içindi. Mersin kokusu insanın doÄŸal kokusu ile özdeÅŸleÅŸirdi.
Ninelerimiz bu yöntemi, pudrayı bilmedikleri için yakın zamana kadar kullanmışlardı.
Pudra gibi başka alternatifler, mersin, defne, incir, zeytinyağı gibi kutsal ve şifalı bitkilerin unutulmasına neden olmuştur.
Mersin yaprağının diğer faydalı yönü,   kaynatılan banyo suyuna konursa bu suyla yıkanan insanın saçları ve teni ipek gibi pırıl pırıl olur. Günümüzde mersin yaprağı şampuan ve sabun yapımında seyrek de olsa kullanılmaktadır. Ninelerimizin vazgeçemedikleri bu yöntemle yetişmiş bir nesilden olduğum için kendimi şanslı sayıyorum.
Günümüz de hiçbir kozmetik mersin yaprağından yapılan doğal pudranın yerini tutmaz.
* Bu yazı “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Haziran 1993 -14. Sayı” sından alınmıştır.