Ä°ngiliz YaÄŸ Fabrikası, Mersin’in korunması gerekli tarihi yapılarından biridir. Bu yazıda, bugün terk edilmiÅŸ halde olan bu binanın yeniden nasıl kullanılabileceÄŸi ve hangi yeni iÅŸlevlere sahip olabileceÄŸi üzerine bir öneri
sunulacaktır.
Bu bina bir ÅŸehir müzesi olmaya çok uygundur. “Åžehir müzesi” kavramının DoÄŸan Kuban, Ä°stanbul için önerdiÄŸi kent müzesi ile ilgili yazısında şöyle açıklamaktadır:
Böyle bir müzede kiÅŸi de hayalinin gücü oranında geçmiÅŸe doÄŸru uzanan bir mekansal – iÅŸlevsel strüktürün (Bir Kent Tarihinin) yapısını görebilmeli, anlayabilmeli ya da hayal edebilmeli. Gözlemciye her adımda imge olarak canlandırabileceÄŸi geçmiÅŸ dönemlerin kesitlerinin kesitlerini sunmalı “(1).
İngiiz Yağ Fabrikası binasının hem yapısal ve tarihsel, hem de konum olarak bu işleve çok uyun bir yapı olduğuna inanıyorum.
Mersin Otogarı yakınlarında, tren hattının güney batısında yer alan yapı, 1853 yılında Ä°ngiliz asıllı Levanten Gold tarafından kurulur. 1910 yılında bir Ä°ngiliz kuruluÅŸu olan Wittal Åžirketi öncülüğünde The Mersyna Oil and Cake Mill Co. Ltd. tarafından fabrika yeniden kurulup iÅŸletilir. “Ä°ngiliz YaÄŸ Fabrikası” ismi o zamanlardan kalmış olmalıdır. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransızlar tarafından denizden bombalanan bina, Cumhuriyet’in ilanından sonra ikinci Dünya Savaşına kadar yaÄŸ fabrikası olarak önce TuryaÄŸ, Ziraat Bankası ve en son olarak da Türkiye YaÄŸ ve Mamulatı Sanayi Limited Åžirketi tarafından iÅŸletilir.
Ä°kinci Dünya Savaşı sırasında iÅŸlevi deÄŸiÅŸen bina, Ä°stanbul’dan Mersin’e taşınan Deniz Astsubay Okulu’na ev sahipliÄŸi yapar. Bir ara askeri depo olarak kullanıldıktan sonra terk edilir.
Yaklaşık 18×24 m. boyutlarında, kesme taÅŸtan Ä°ngiliz koloniyal üslubunda yapılan binanın bir ÅŸehir müzesi ne dönüştürülmesi halinde, Mersin ÅŸehrinin ve civarında görülen ilk yerleÅŸim tarihi ve hatta Mersin ve yöresinin Türkiye’nin sanayileÅŸmesindeki rolü ve yeri açıkça izleyiciye gösterilecektir.
DoÄŸan Kuban yazısında: “Müze Ä°stanbul’u nasıl yansıtmalı deÄŸil, Ä°stanbul’un neyini yansıtmalı diye sormakla iÅŸe baÅŸlamak gerek” (2) demektedir.
Mersin kenti bir müzeye nasıl aktarılır? En önemli sorun budur. Burada DoÄŸan Kuban’ın yazısındaki bir paragraf bu soruyu yanıtlamaktadır.
“Gözlemci bu müzede kentin fiziksel geliÅŸimini kent içinde göremeyeceÄŸi katlar, mekanlar, yok olmuÅŸ fiziksel deÄŸerler, bugün toprak altında kalmış, ya da yanmış yapıların rekonstrüksiyonlan olarak görmeli (3).
SavunduÄŸumuz müze kuruluÅŸu da bunu saÄŸlamalı. Çünkü hızlı bir yapılaÅŸma ve deÄŸiÅŸim süreci geçiren Mersin’de,
“… kentte dolaşırken farkına varılmayan kent boyutlarını ve kent yaÅŸamının ve efsanesinin altyapısını oluÅŸturan derin boyutlu oluÅŸumları, bir süreklilikler ağı kuran fiziksel, davranışsal, folklorik strüktürleri anlatmalı” (4).
Mersin’de yayınlanan çeÅŸitli dergilerde Mersin’in eski yapılarından, meydanlarından, kahve sohbetlerinden vb. söz edilmektedir. Oysa Mersin’e yeni gelen birisi sözü edilen “kültürel miras” tan yoksun kalmaktadır. Böylesi bir müze ise kentin eski bir meydanını (örneÄŸin Gümrük Meydanı) bir maket üzerinde izleyiciye sunarak, kentin tarihsel geçmiÅŸinden izin paylaşılabileceÄŸi kültürel bir zemin hazırlamış olacaktır.
Yapının onarım ve dönüşüm projelerinin hazırlanması, gerekli izinlerin alınması, müzede yer alması düşünülen harita, maket, fotoğraf vb. görsel malzemenin sağlanması, kişisel koleksiyonların (örneğin bir çeyiz sandığı) bağışlanmasının teşvik edilmesi, gerekli maddi kaynakların sağlanması başlıca işlem aşamalarını oluşturmaktadır.
Binanın geniş bahçesi, şehrin değişik yerlerine dağılmış antik devir malzemelerinin bir araya getirileceği açık hava müzesi olarak düzenlenebilir.
Önerimiz gerçekleÅŸirse, hem Mersin’deki tarihi bir yapı yeni iÅŸlev kazanmış, hem de yapının kendisi de korunarak gelecek kuÅŸaklara aktarılması yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.
Gelecek yıl için Mersin’in kuruluÅŸunun 160. yılı kutlamaları planlanmaktadır. Bu tarih belki tartışılabilir. Ama bu etkinlikler arasına böylesi bir müzenin yapılanması için ilk adımların atılacağı umuduyla..
Ä°ngiliz YaÄŸ Fabrikası ile ilgili bilgileri saÄŸlayan, Semihi VURAL’a teÅŸekkür ederim.
Yrd. Doç. Dr. Candan ÃœLKÃœ – ME.O. Fen – Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü
Notlar:
1) Kuban, D. 1993., “Müze Kenti Nasıl Yansıtmalı?”, Sanat Dünyamız – 53,18, Yıl. Güz 1993, Yapı Kredi Yay., Ä°stanbul, 1993, s. 38.
2) Kuban, D. agm. s. 37.
3) Kuban, D. agm. s. 38.
4) Kuban, D. agm. s. 37.
* Bu yazı “İçel Sanat Külübü” Aylık Bülteni “Ekim 1995 – 40. Sayı” sından alınmıştır.