30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes anlaşmasını imzalanır.37 yaşındaki genç Tümgeneral Mustafa Kemal 5 Kasım 1918 Mersin’de bir gece konaklayarak Kuvayı Milliye’nin ilk talimatlarını verir.17 Aralık 1918 de İngilizlerden sonra 1500 kişilik Fransız güçleri Mersin’i işgal eder. Bu Fransız birliğinin sadece150 kişi Fransızdır.2 Ağustos 1886 yılında açılan Adana Mersin Demiryolunun işletmesi bir Fransız şirketine aitti. İşgalci Fransızların bir niyeti ise Mersin ve Kilikya’da (Mersin’in batı coğrafyası) bir Ermeni Devleti kurulması bağlamında Ermenilerin niyetlerine sıcak bakmasıdır.
MANDA YÖNETİMİ GİRİŞİMİ
Mondros mütarekesinin şartları gereği Mersin’i işgal eden önce İngilizler ve sonra Fransızlar ilk işgal yıllarında bölgede “Manda” yönetimi kurma projesini de masaya yatırmışlar ve bu projelerini gerçekleştirmek amacıyla ve Milletler cemiyeti tarafından tayin edilecek bir “Mandater Devlet”i tespit etme girişimlerinde bulunmuşlardır. Bu proje kapsamında Çukurova’daki etnik dağılımı incelemek üzere Amerika’dan senatörler Henri King, Garis Grayn, Under Vud ve müşavir Prof. Koyboer denizyolu ile Mersin’e gelmişler ve incelemelerine başlamışlardır.(2)
Bölgede bir referandum kurgusu kararı alınır. İngilizler kurnazca ahaliye dağıttıkları bildirilerde Fransa ve Amerika’yı kötülemişler ve kendilerinin de bölgeden çekileceklerini açıklamışlardır. Fransa ise bölgenin bir Ermeni veya Suriye Devleti oluşumuna terkedileceğini açıklayarak bölgede yaşayan çeşitli etnik kökenlere ve mezheplere bağlı halkı etkilemeye çalışmışlardır. Mersin halkının çoğunluğunun yer aldığı Türk İslam Cemiyeti bu propagandaya şiddetli karşı çıkmıştır (Hacı Ömer bey KUTAY-Müftü Abdullah Saddık Efendiyi rahmet ve saygıyla anıyorum)Mersin’in hakiki sahibi olan Türk ahali ,Fransa mandaterliğine ikna edilmede başarılı olunamamıştır.
MİLLİ BİR RED
Mersin Türk İslam Cemiyeti “Çukurova’nın Osmanlı Devleti (Türk) idaresinde kalması “ esasını taşıyan bir İngilizce-Fransızca ve Osmanlıca yazılı bir mazbatayı hazırlarlar. Mazbatada aşağıdaki üyelerin imzaları yer alır.
• Başkan Müftü Abdullah Sıddık Efendi
• 2.Başkan Galip Hasip bey,
Bu mazbata Mandater (adayı) Fransız ve İngiliz makamlarına genç Nüfus Müdürü Ziya bey ve arkadaşı Yusuf Hacı Ağa zade Tahsin bey tarafından acilen ve hızla teslim edilir. Ancak bu mazbatanın Milletler Cemiyeti temsilcisi heyete ulaştırılmasını işgalci Fransız ve İngiliz makamları kurnazca ve küstahça engellerler.
BİR UZUN GECE
1919 yılının bir Nisan akşamı olmalı.. Mersin coğrafyasında henüz narenciye ekimi başlamamıştır. Evlerin avlularında tek tük limon ve turunç ağacı fidanlarına rastlanmaktadır. Oldukça fazla dut ve zeytin ağacı kentin süsüdür adeta. Zeytinlibahçe Mersin’in kuzeyinde geniş bir alandadır. Toros dağları etekleri murt çalıları ile hep yemyeşildir. Kıyıdan sahile uzanmış ama taş, ama ahşap ama beton birkaç iskele Mersin ekonomisinin zenginliğinin kaynağıdır. Kilise kuleleri çanları sesi, Eski ve Müftü ve Tahtalı Camiler minarelerinden yükselen müezzinlerin sesleri korosuna karışmaktadır. Adeta bir senfonidir Mersin semalarına yükselen.
Kiremithaneli Ahmet Zogo’nun ailesi Suriye’nin Lazkiye Tartous şehri karşısında balıkçı tekneler yapımı ve sığınağı olan “Arvad “adasından Mersin’e gelerek Kiremithane mahallesi Tahtalı Cami arkasında bir sokakta geniş avlulu bir evde ailesi ile yaşamaktadır. Balıkçı Ahmet Zogo babası Arap ,annesi Yalınayak köyündendir. Ahmet Zogo o evin avlusunda kocaman dut ağacı gölgesinde ,küçük balıkçı tekneleri üreten bir usta marangozdur da. Gümrük iskelesi yanındaki kumsaldaki teknelerde kendisinin de kiralayarak para kazandığı birkaç teknesi vardır.
Mersin açıklarında demirlemiş sağa sola hafifçe sallanmakta olan birkaç vapurun ışıkları yanmaktadır. Akdeniz’e demirlemiş onlarca siyah mavna şiddetli dalgalardan oturup kalkmakta ve rüzgar yönüne doğru dönmektedir. O gemilerden birisinin yolcu listesinde Milletler Cemiyeti temsilcileri Amerikalıların isimleri vardır. Birkaç saat sonra o gemi bir başka limana dümen çevirerek Mersin’den ayrılacaktır. Fırtınanın şiddetini arttırması vapurun Mersin’in daha uzak açıklarına bir an önce yola çıkmasını gerektirmektedir. Nisan yağmuru şiddetini arttırmaktadır. Fırtınanın şiddeti ile kıyıya çarpan dalgaların sesi, şehirde uymaya hazırlanan Mersinlilerde heyecan ve korku oluşturmaktadır. O gün öğleden sonra küreklerini çekerek avlanmaya çıkan balıkçılar süratle kıyıya dönmüşler, sandallarını kumsala çekmişlerdir.
Türk İslam Cemiyeti’nin çat/pat yabancı dil bilen idare heyeti üyeleri, Nüfus Müdürü Ziya Bey ve Yusuf Hacı Ağa zade Tahsin Bey karanlık çökmeye yakın ve şiddetli yağmur altında şemsiyelerinin altına sığınmış vaziyette Kiremithaneli Ahmet Zogo’nun evinin kapısını çalarlar. Ahmet Zogo bir elinde şemsiye diğer elinde gaz lambası ile kapıyı açar. O iki Mersinli cemiyet mensupları Ahmet’in bir teknesini kiralamak istediklerini ve çantalarındaki belgeleri Milletler Cemiyeti temsilcilerine teslim etmek üzere o açıkta bekleyen vapura bir an önce ulaşmak istediklerini açıklarlar. Fırtına, yağmur ve dalgaların kıyıya vuran sesi ,şiddetini arttırmaktadır. Şimşeklerin çakmasından kaynaklanan gök parıldamaları Toros dağlarını ve Akdeniz ufuklarını aydınlanmaktadır.
ÜÇ KİŞİLİK YELKENLİ
Kısa bir süre sonra Ahmet Zogo’nun “Zeytuni “adlı yeşile boyalı teknesi rüzgarın şişirdiği kaput bezinden yapılmış sağlam yelkenleri ile sahilden açıklarda duran o vapura doğru teknenin burnu denize bata çıka yol almaktadır. Nihayet o vapurun yanına yaklaştıklarındaki gaz yağı ile çalışan gemici fenerlerinden üçü ile vapura işaretler gönderilir. Ziya Beyin elindeki sopaya bir beyaz bez takılıdır. İngilizce ve Fransızca ve Arapça olarak bağırarak vapura yaklaşma sebebini açıklarlar. Sırılsıklamdırlar.
Nihayet Kayıkçı Ahmet Zogo’nun “Zeytuni’”si vapura yaklaşır, ve sarkıtılan merdiven ile Nüfus Müdürü genç Ziya Bey güçlükle vapura çıkar ve derhal Milletler Cemiyeti temsilcisi Amerikalı heyet tarafından kabul edilir .Genç Ziya, “Biz Mersinliler Osmanlı (Türk) kalmak istiyoruz İngiliz ve Fransız Mandaterliğine asla razı değiliz “mazbatasını zimmetle teslim eder. Nüfus Müdürü Ziya Bey, vapurdan sarkıtılan halat merdivenle “Zeytuni”ye döner ve o teknedeki üç vatansever el sallayarak vapur bordasından ayrılırlar. Yağmur ve fırtına devam etmektedir. Kıyıya vardıklarında yelken paramparça olmuştur.
Şurup tadında Kayıkçı Ahmet Zogo ve Zeytuni teknesi konukları o fırtınalı nisan akşamında Mersin halkının vatansever duygularını ve Osmanlı’ya, Türklüğe aidiyet kararlarını Milletler Cemiyetine bildirmenin huzuru ile kıyıya yaklaşmaktadırlar .
2 YIL 10 AY 3 GÜN SONRA
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Fransızlar arasında 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara anlaşması ile Fransızların işgal ettikleri coğrafyadan çekilmeleri ve teslim olmaları bağıtlanır ve bundan 99 yıl önce Mersin, Fransız işgalcilerinden geri alınır. İşgal kuvvetleri komutanı Gümrük iskelesinden açıkta bekleyen Paris kruvazörüne doğru bir tekne ile uzaklaşır gider. Çoğunluğu Ermeni ve bir bölümü sömürge Kuzey Afrika ,mağrip ülkeleri Müslümanları olan eratı da açıklardaki vapurlara mağlup yolcular olarak Mersin’e veda ederler. Tarih 3 Ocak 1922’dir.
Gümrük iskelesinden töreni izleyenler arasında Nüfus Müdürü Ziya bey ve Yusuf Hacı Ağa zade Tahsin bey ve kahraman kayıkçı Kiremithaneli Ahmet Zogo adında 3 genç vardır.
(1) Yrd.Doç.Dr Cihat Yıldırım Milli Mücadelede Mersin 1918-1922 (Sayfa 29)
(2) Yrd.Doç.Dr Cihat Yıldırım Milli Mücadelede Mersin 1918-1922 (Sayfa 47)