Mersin Tarihine Işık Tutan Bilgi ve Belgeler
Arşivler bir toplumun veya şehrin hafızası olarak nitelendirilebilir.
Mersin, Millî Mücadele ile başlayan ve günümüze kadar uzanan süreçte çok kıymetli ve önemli bilgi ve belgelere sahiptir. Bu yazımda bu belgelerin nasıl daha iyi korunabileceğini ve gelecek nesillere nasıl aktarılabileceği konusuna değineceğim.
Belge, kanıt niteliği taşıyabilecek her türden kaydedilmiş bilgi olarak tanımlanmaktadır. Arşiv, kurumsal değeri olan ya da tekrar kullanılmak üzere üretilen her türlü görsel, yazılı bilgilerinin muhafaza edildiği yerdir. Arşiv “belgelik” demektir. Arşiv sözcüğünün kökü, eski Yunanca arkheion sözcüğünün Latince’ye geçmiş hali olan archivum dur. Kültür ve Arşiv Kültürü birbiri ile bağlantılıdır. Kültür; “Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin sonraki nesillere iletilmesinde kullanılan araçların, düşünce ve sanat eserlerinin bütünü” olarak tarif edilir.
Mersin’in Kurtuluşunu ve Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu bir asırlık süreç içerisinde bugün bilgi, belge ve arşiv konusunda neredeyiz? Tarihimize ve kültürel mirasımıza tanıklık edecek bilgi ve belgelere sahip miyiz? Bazı şahıslarda ve kurumlarda arşiv değeri taşıyan az sayıda yazılı ve görsel belgeler olsa da bunların iyi değerlendirildiği veya korunduğunu söyleyebilir miyiz?
Millî Mücadele’de “Yılmaz EFE” olarak tanınan ve Mersin Grubu’na bağlı Yılmaz Müfrezesi Kumandanı Şeref (Şerafettin) GENÇ’in yaklaşık yarım asır önce bize anlattıklarına kulak verelim;
“Çürüyen Belgeler ve Yayınlanmayan Bilgiler” Mersin çevresindeki savaş ve olaylara başlamadan önce; Mütareke – İşgal arasında geçen günlere ışık tutacak çok kıymetli ve önemli olan Çukurova ile ilgili çürüyen belgeler yayınlanmayan bilgiler üzerinde duracağım.
“Niyazi Ramazanoğlu Not ve Belgeleri” Tarsus’un yetiştirdiği aydınlardan merhum Niyazi Ramazanoğlu, Mustafa Kemal Paşa’nın Yıldırım Orduları Grubu Komutanı bulunduğu 30 Ekim 1918 tarihleri arasındaki Toroslarda savunma ve ileri yurdu kurtarma hazırlık çalışmalarında ve bu tarihten sonra Adanalı aydın ileri gelenler ile yapılan görüşmelerde ve alınan kararlarda Mersin’in mümessili olarak bulunmuş, bunların notlarını ve belgelerin suretlerini almış hatta Tevfik Ramazanoğlu’nun annesi sayın Şefika Hanımın bağ evindeki toplantıda işgalin protestosunu bizzat yazmış ve düzenlemiştir. Bu notlarla belge suretlerini elde etmek için, Mersin’de rastladığımda başını ağrıtmış, Tarsus’ta evinin eşiğini aşındırmıştım… Sayın Damar Arıkoğlu ve Kasım Ener beylerin yayınladıkları eserleri ile büyük ödevlerini başarmışlardır. Ancak, bu eserlerinin derlemeye dayanan kısımlarında karşılaştığım hatalar az değildir. Bu bakımdan merhum Niyazi Ramazanoğlu’nun not ve belgeleri önem ve kıymet taşımaktadır.”
“Binbaşı Emin Mengenlinin Belgeleri” Binbaşı Emin Mengenli; merhum Emin Arslan Karakaş’ın Mut yönüne harekete geçtiğinin bildirilmesinden sonra, Silifke livası çevresinde hazırlığa başlamış ve Emin Arslan komutasındaki müfrezelerin sınırı aşarak Mersin çevrelerine girmelerinde ve Fransızlarla savaş sırasında kötü bir olayın yatıştırılmasında büyük yararlılıklar göstermiştir. Çalışmaları ile ilgili bütün yazışmaların aslı ile suretlerini muhafaza etmişti. Bunların yayınlanması veya suretlerinin verilmesi için çok uğraştımsa da elde edemedim. Vefatından sonra önce eşine sonra evli kızına geçen bu belgeler için oğullarından Beşiktaş’ta bulunan Hüsnü Mengenli ile yazışmalarımla, Mersin, Erdemli ve Silifke’de tapu takipçiliği yapan Muhittin Mengenliye de sürekli baş vurdumsa da bir sonuç alamadım… Merhum Emin Mengenlinin yararlılık ve fedakarlığını, Silifke livası çevresinin çabasını, Mersin çevresindeki savaş başlangıcını ve kötü olayların önlenmesini gün ışığına çıkaracak bu belgelerin yayınlanmamasından çok üzgünüm.”
“Fikri Mutlu’daki Çürüyen Belgeler” Mersin Grup Komutanı Emin Arslan Bey Bilan teşkilatına atanarak Mersin’den ayrılırken grupla ilgili bütün belgeleri karargâhta bırakmıştı… Osmancık müfrezesi komutanı Osman Tekeli (Heybetullah), Katarda ödevini aldıktan sonra Mersin Grup Komutanlığı ile ilgili bütün belgeleri cephane sandıklarına doldurarak İstiklal Savaşının sonuna kadar yanında taşımış, terhisinden sonra Mersin’e getirmişti. Bir süre sonra da Sayın Fikri Mutlu’ya teslim etmişti. Mücahit arkadaşım Fikri Mutlu, Ali Rıza Beyin Mersin’de çıkartmakta olduğu haftalık bilgi mecmuasında (Mersin’in işgali ve çevresindeki savaşla ilgili) hatıralarını yaymağa başlamış, bir süre sonra mecmuanın kapanması ile de seri yazısı durmuştu… Bu arada kendisine teslim edilen elindeki çok önemli belgelerden faydalanmak için sayın Mücahit arkadaşım Fikri Mutlu’ya baş vurmuştum. Aldığım cevap: ‘Sayın Mücahit Osman Tekeli arkadaşımızın bana verdiği belgeler ne yazık ki rutubetten tamamen bozulmuş ve farelerin didiklemesinden yok olmuştur. Faydalanılması imkânsızdır’ olmuştur. Sayın Osman Tekeli’nin başvurması da aynı şekilde cevaplandırılmıştır.”
Şeref Genç yazısında ayrıca Emin Arslan Bey’in Anı Eseri hakkında da bazı açıklamalarda da bulunmuştur. (Kuvayı Milliye Dergisi – Eylül 1968, Yıl:9, Sayı:97, Sayfa:14-19)
Bugün de durum çok farklı değildir. Şahısların veya kurumların tasarrufunda bulunan belgelerin özellikle Mersin gibi rutubetli bir şehirde sağlıklı korunabilmesi pek olası değildir. Mersin İl Halk Kütüphanesi yenilenmeden önce Uray caddesindeki eski yerinde Yeni Mersin gazetesinin bazı nüshalarını inceleme fırsatım oldu. Sayfaların çoğu nemli ve yıpranmıştı. Bugünkü yenilenen binanın çok daha iyi olması beni mutlu etti. Arşivlerde ayda en az bir kez nem ve tozlanma durumu kontrol edilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır.
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kapatılan Mersin Kuvayı Milliye Cemiyetindeki hatıra, bilgi ve belgeler de çeşitli şekillerde yok edildi. Bu kahramanların adları ve resimleri bir bakıma unutturuldu. İclal Tan Hanım Osman Muzaffer Koçaşoğlu’nun büyük kızıdır. (Osman Muzaffer Bey Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetlerinden dolayı, Mustafa Kemal imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti tarafından takdirname almıştır) Bu üzücü vefasızlığa dayanamayan İclal Hanım Kültür Bakanlığına yazarak, uzun süre uğraş verdikten sonra Atatürk Müzesi’ni kurdurmayı başarmış ve Kuvayı Milliye kahramanlarının hatıralarını burada toplayarak, onlara layık oldukları değerin verilmesini sağlamıştı.
Mersin eskiden beri nem, sel ve olumsuz hava koşullarının yanı sıra yangınlarla da mücadele eden bir şehirdir. Yangınlar nedeniyle sahip olduğumuz belgeler bir anda yok olabilmektedir. Bu nedenle bir an önce dijital arşivleme yapılmalıdır.
Mersin Hükümet Konağında Yangın “Haberde Mersin hükümet Konağı 1340 (1925) yılı bir Mart günü büyük bir yangın felaketine uğramıştır. Yukarı kat Tapu Dairesinde meydana gelen yangın önce yanındaki Nüfus Dairesini, arkadan bütün binayı sarmıştır. Mersin’e ait bütün tapu sicilleri tamamen yanmıştır. Mahkemeler Mersin’de gayrimenkul ihtilaflarında Ankara’daki sicilden kayıt getirmek zorunda kalmışlardır” denilmektedir. (22 Mayıs 1925, Stamboul Gazetesi)
“Silifke Hükümet Konağı Yandı” Gayretlere rağmen resmi evrak kurtarılamadı… Maliyeye, kaymakamlığa ve nüfusa ait evrak ve defterler kurtarılamamıştır… Hadise Silifke’de derin teessür uyandırmıştır. Yangının ne suretle çıktığı henüz malum değildir. Yalnız Hükümet odacılarından Hakkı, Mehmed ve memurlardan bazıları nezaret altına alınmıştır. (Cumhuriyet Gazetesi, 1937)
Resmî kurumların sahip olduğu arşiv ve belgelerin yanı sıra günümüzde yerel tarih araştırmacıların elinde çok önemli sayıda bilgi ve belge bulunmaktadır. Yeni bir koleksiyon türü olan efemera gündelik yaşama ilişkin, kısa ömürlü ve geçici materyal şeklinde değerlendirilmiştir. 1960 sonrasında kültür tarihi, sosyal tarih, yerel tarih, şehir tarihi, aile tarihi araştırmaları için önemli kaynaklar olarak görülmüştür.
Bilgi ve belgeye erişimin zor olduğu dönemlerde Mersin tarihine ve yakın geçmişine ışık tutan, Şinasi Develi ve Gündüz Artan gibi yerel tarih araştırmacılarımızın gayretleri ile bugün Mersin’i yakından tanıdık ve Mersin’i çok sevdik. Umarım onların arşivleri layık olduğu gibi korunur ve gelecek nesillere aktarılır.
29/09/2022 Aydın Sevim