,

Mersin ve İskelesi

Mersin-Iskelesi-2.jpg

Zamanında birkaç kulübeden oluşan Mersin köyü civarında sadece bir iskele vardı. 28 Haziran 1832 tarihli bir belgede Sahillerini muhafaza etmek şartı ile Adana Valiliği’ne Niğbolu Muhafızı Sadık Paşa’nın tayin olunduğuna. Karataş, Kazganlı ve Mersin iskelelerinde mevkiine göre tabyalar yapmak üzere,  bir mühendis ile top ve mühimmat gönderildiğine. Mısırlılar tarafından tecavüz vukuunda mukabele ve defolunmasına dair hüküm” yer almaktadır.

18 Aralık 1852 tarihli bir başka belgede “Fransız tüccarları için Mersin’de yapılması düşünülen bir iskeleyle buna bağlantılı yolun inşası ve 15 yıl süreyle işletilmesi hususunu incelemekle görevli Mühendis Mehmed Bey’e verilen talimatın müsveddesi” ilan edilir. Kısa bir süre sonra, 17 Ekim 1853 tarihinde “Adana’ya bağlı Mersin’de inşa olunmakta olan iskelelerin bittiği” haberi gelir. Şirket kumpanyası dâhilinde inşa edilen Taş İskele hizmete girmiştir.

Tarsus arasında yapımı bitmiş olan yol ve iskelelerden alınacak olan rüsumat hususunda Adana Valisine bir yazı gönderilir. Gelip giden yabancı gemilerin sayısı da giderek artmaktadır. 26 Ocak 1854 yılında Cemahir-i selase tarafından Tarsus ve Mersin iskelesine bir konsolos tayin edilmesi istenir. 1839 tarihli Cemaziyülevvel antlaşmasının 16.Maddesinde “tarafeyni muahedeyn sefaininden biri…” diğerinin liman veya kıyılarında kazaya uğrarsa nasıl muamele edileceği belirtilmekte, eşyanın Cemahiri selase konsolosuna teslim edileceği…” denilerek karşılıklı güven sağlanmış olur.

Aynı yıl Avusturya tarafından Mersin iskelesine konsolos tayin edilir. 4 Ocak1857 tarihine gelindiğinde Mersin Limanı’na ilaveten beş yeni iskelenin inşası talep edilir.

Her şey bir iskele ile başladı ve bu nedenle Kent Belgeliğine ışık olacak bültenimizin adı “Mersin İskelesi” oldu. Diğer sayılarda ve ilginç haberlerde görüşmek üzere…

Mersin ve yakın çevresine ilişkin tarih, kültür, sanat araştırmaları yapar, çok sayıda kitabı ve çevirisi vardır.

scroll to top