Yörenin giyim kuşamında, öteden beri değişik etkiler görülmüştür. Ekonomik durum, etnik ayrılık, doğa koşulları başlıcalarıdır. Yöre nüfusunun büyük bölümünü oluşturan Yörükler yaşamın her alanında ve giyim kuşamda geleneksel özelliklerini büyük ölçüde korumaktadırlar.
KADIN GİYSİLERİ
Baş: Kadınlar başlarına dokuma kumaştan veya keçeden yapılmış fes giyerler. Ön tarafı gök boncuklar ve altın pullarla süslüdür. Fesin alt kısmına alınlık dikilir veya bağlanır. Süslü ve altınlıdır. Kadının evli, bekar veya dul olduğu buradaki altınlardan anlaşılabilir. Gelinlerde sıra altınlar vardır. Genç kızlarda oyalar yer alır. Yaşlılarda ise altın dizileri olabileceği gibi gümüş dizilere de yer verilebilir. Fesin üstüne oyalı yazma örtülür.
İç giyim: Çiğ iplikten, culfalık denilen dokuma tezgahında iç göyneği dokunur. Bej, krem veya beyaz renkte olur. Yaka kısmı göğse kadar açık ve düğmelidir. Yaka kısmının kenarları yanışlarla işlenmiştir. Boyu diz üzerine gelecek şekildedir. Belden dize kadar olan kısım çeşitli desende ve renkte yanışlarla işlenmiştir.
Üçetek: Meydani, Altıparmak ve Kemha denilen kumaşlardan yapılır. Uzun kolludur. Üçetek adı, bu giysinin belden aşağı olan kısmının üç parçadan oluşmasından kaynaklanır. İç göyneğinin üstüne giyilir.
Trablus (Darabulus) Kuşak: Deniz yoluyla ve Göksu Irmağı vasıtasıyla bölgeye ticaret malı getirip götüren Arap, Beyrutlu ve Trabluslu tüccarlar tarafından getirilmiştir. İpekböcekçiliği sayesinde bölge kültürü üslubu içerisinde günlük yaşama geçirilmiştir. Renkli ipekten dokunur, uçları püsküllüdür ve üçeteğin üzerine bele bağlanır.
Bağcak: Keçi kılından yapılmış değişik renkteki ipliklerden örülür. Uç kısımları püsküllü ve boncuklarla süslüdür. Bele darabulus kuşağın üzerine sarılarak uçları arka kısma sarkıtılır. Cepken (Salta): Kadife üzerine renkli sim işlemelidir. Önü açık ve kısadır, uzun kolludur.
Çorap: Kuzu yününden ağaç millerle örülür, genellikle beyaz ve krem renklidir, desenli olanlar da kullanılır.
Edik: Üstü sığır derisi, altı köseledir. Tamamen el işçiliği ile yapılır. Genellikle kırmızı ve sarı renktedir.
ERKEK GİYSİLERİ
Hoka (Başlık): Kuzu yününden örülür. Orta kısmı başa geçecek şekildedir, uzun iki ucu vardır. Uçlar, soğuk havalarda boyna dolanarak soğuktan korur. Genellikle krem veya beyaz renktedir.
Kıl haba: Kuzuların güz yününden dokunur. Bu kumaşa şayak denir. Şayak, yün ile tepilerek kalınlaştırılır. Elde edilen tepme şayaktan haba dikilir. Bu habaya “beynamaz habası” diyenler de vardır. Yakasızdır. Kol altı, kol yenine kadar yırtıktır. Yenler kıl iplerle bağlanır. Namaz için abdest alırken çıkarma kolaylığı sağlasın diye böyle yapılmıştır.
Şalvar: Kıl habanın kumaşından dikilir. Kalça kısmı geniş, paçalara doğru daralma görülür. Bel, göklü bükme ve alacadan kesilmiş uçkurlarla bağlanır. Gömlek: Çiğ pamuk ipliğinden, çulfalık denilen dokuma tezgahlarında, beyaz ya da krem üzerine sarı veya mavi çizgili dokunur. Sarı çizgili olanlara “ipekli bükme”, mavi çizgili olanlara “göklü bükme” denir. Yaka kısmı hakim yakadır.
Kuşak: Beyaz kuzu yününden örülür. Uçları püsküllü olup şalvarın üzerinden bele sarılır, bir ucu sağ taraftan aşağıya doğru sarkıtılır.
Çorap: Beyaz kuzu yününden tek bir ağaç mil ile örülür. Üst kısmında siyah ve kahverengi renklerde desenler işlenmiştir. Dizaltına kadar şalvarın üzerinden çekilerek uçları ponponlu iplerle bacağa bağlanır.
SÜSLENME VE SÜS MALZEMELERİ
Süslenme işi çok pratik ve basittir. Gözlere sürme, kaşlara rastık çekilir. Ellere kına yakılır. Saçlar herhangi bir yağla yağlanıp parlatılır.
Buy Koku: (Trigonella faenum-greacum) Dağlarımızda yabani olarak yetişen, baklagillerden “fasıl”a benzer bir bitkinin tohumudur. Haziran ayında olgunlaşan bitkinin tohumlarını bazı meraklı genç kız ve kadınlar toplayıp ipliğe dizerek kolye gibi boyunlarına asarlar. Devamlı kokar. Kendine özgü, hoşa giden bir kokusu vardır.
Sürme: Çıra parçaları toplanıp ateşlenir, bir bakır tabağın ters tarafı yanan çıranın alevine tutulur. Çıranın tabağa iyice sıvanan isi tabaktan başka bir kap içerisine sıyrılarak alınır, üzerine bir parça tuzsuz tereyağı veya bir iki damla zeytinyağı damlatılıp iyice karıştırılır. Sürmedenliklere konulup muhafaza edilir. İçine de kibrit çöpü boyunca bir süpürge çöpü parçası bırakılır. Göze sürme çekileceğinde o çöple çekilir.
Rastık: Kaşları boyamakta kullanılır. Rastıktaşı denen bir madde iyice dövülerek toz haline getirilip biraz su ile karıştırılır, macun kıvamında kaşlara tatbik edilir. Buna “rastık yakma” denir. Rastık yakıldıktan sonra bir müddet ( 15 dakika kadar) beklenir, yıkanarak temizlenir. Kaşlar parlak siyah bir renk alır. Uzun müddet solmaz.
Kına: Meşhurdur. Çok eski zamanlardan beri bilindiğine dair notlar bulunmaktadır. Akdeniz sahillerimizde yabani olarak yetişir. Kına denen bir ağaççığın yaprakları toplanıp kurutulur, dövülerek pudra haline getirilir. Kullanılacağı zaman bir kap içerisinde biraz su ile karıştırılır, boyanması istenen yere (el, ayak, saç gibi) tatbik edilip sarılır. Buna, “kına yakma” denir. Kına yakıldıktan sonra birkaç saat beklenir, yıkanarak temizlenir. Siyaha yakın kırmızı bir renk bırakır. Yıkamakla solmaz. İnanmalar: Baharda budanan bağ uçları ağlayıp gözyaşları dökmeye başlayınca Yörük kadınları budanan bağ uçlarının altına kaplarını koyarlar. Damlayan suları toplayarak bu suyla saçlarını yuyarlar [yıkarlar]; bağ suyuyla yıkanan saçların asma dalları ve sürgünleri gibi uzun, gür olacağına inanırlar. HİLMİ DULKADİR