Bilmeceler, halk kültürümüzün yaşayan en canlı örneklerinden biridir. İnsanlarımızı dinlendiren, eğlendiren ve düşündüren bilmecelerimiz bir zihin cimnastiğidir. Yörelerimize göre farklı özellikler gösterir. Yaşanılan yerin sosyal yapısı, coğrafi ve kültürel durumu bilmecelerde etkili olan unsurlardır. insanlarımız coğrafi duruma ve sosyal yapıya göre bilmeceler üretmişlerdir. Bu bilmeceler otantik özelliklerini yitirmeden ya da bazan değişiklikler yapılarak yeni nesillere aktarılmıştır.
Mut; Toros Dağları’nın kucağında, sırtını Büyük Eğre Dağı’na dayamış şirin bir Akdeniz ilçesidir. Bağrını güneyden esen rüzgarlara açmış, insanları cana yakın hoşgörülü, misafir sever kişilerdir. Köyde yaşayanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar. Buna yakın olarak Mut ve çevresinde söylenilen bilmeceler yörenin özelliklerini taşır. Ancak radyo ve kitaplar vasıtasıyla diğer yörelere ait bilmeceler de öğrenilip yaşatılmaktadır.
Modern eğlence araçlarının olmadığı zamanlarda köylerimizde, evlerde eğlence merkezleri ocak başları idi. Soğuk kış gecelerinde çocuklar, gençler ocak başlarında yada sobanın etrafında toplanıp, birbirlerine bilmece sorarlar hoşça vakit geçirirlerdi.
Bilmece sorma iki kişi arasında olabileceği gibi, karşılıklı ikişerli, üçerli gruplar arasında da olabilir. Sorular genellikle uyaklı cümlelerden oluşur. Bunun yararı : bilmecenin bu şekilde daha kolay ezberlenmesi ve gelecek nesillere daha kolay aktarılabilmesidir.
Bilmeceyi soran kişi sorudaki cümlede gizli olan cevabı ister. Cevap doğru olarak bilinmişse, bilmece sorma sırası karşıdaki kişiye geçer. Verilen cevap yanlış ise üç defa cevap hakkı kullanılır. Cevabı verecek olan kişi bilmeceyi sorandan ipucu isteyebilir.
– Yenilir mi ? Yenilmez mi ?
– İçilir mi ? İçilmez .mi ?
– Canlı mı ? Cansız mı ?
– Uçar mı ? Uçmaz mı ?
Bu ve buna benzer ipuçları istenilerek bilmece cevaplandırılmaya çalışılır. Doğru cevap verilince bilmece sorma sırası diğer kişiye geçer. İpuçları da verildiği halde doğru cevap verilememişse soruyu soran kişi karşısındakilerden bir şeyler ister. Bu, bir köy, mahalle, semt, şehir olabileceği gibi bir hayvan, ya da eşya olabilir. Pazarlık yapılır ve bilmeceyi soran kişi doğru cevabı kendisi verir.
Bu oyun beş, altı sorudan sonra sona erdirilebileceği gibi, on-onbeş sorudan sonra da sona erdirilebilir. Oyun sonunda en çok soruya cevap veren kişi ya da grup birinci olur.
AŞAĞI KÖSELİLER KÖYÜNDEN DERLENEN BİLMECELER
1- Ak yerde kara yılan kıvrışır.
(Kıldan örülmüş örme ip)
2- Evin başında aslan yatar.
(Yuvak)
3-Üstü çimendir biçilir, altı çeşmedir içilir.
(Koyun)
4- Sekmekten sekerim, yüz elli yumurta dökerim.
(Beze)
5- Biz bizidik bizidik,
Otuziki kız idik,
Kıran geldi kırıldık,
Yeniden yine dirildik.
(Diş)
6- Dam başında dana tepişir.
(Yuvak)
7 – Benim bir atım var, tepeyi dolanı dolanı gelir.
(Saç kesme makası)
8- Sarı kız sarkıp durur,
Düşeceğim diye korkup durur.
(Kaysı)
9- Evden eve allı gelin.
(Ateş)
10- Allah yapar yapısını, demir açar kapısını;
(Karpuz)
11- Öte yakada kız oturur, eteğini örtüp durur.
(Lahana)
12- ……
(Sümük)
13- Bir atım var haşarı, kuyruğu damdan dışarı.
(Duman)
14- Ben neyidim, neyidim,
Sabahlarda bey idim,
Felek beni ne yaptı,
Beli bağlı kul yaptı.
(Süpürge)
15- Altı mermer, üstü mermer,
İçinde bir gelin oynar.
(Dil)
16- Gelin uyandı,
Cama dayandı,
Cam kırıldı,
Kana boyandı.
(Nar)
17 – Terazi kılıklı, binbir delikli.
(Arı peteği)
18- Sarıdır safran gibi,
Okunur Kur’an gibi.
(Altın)
19- Dilim dilim nar,
Dizime çıktı kar,
Uçtu keklik,
Kaldı dilber.
(Saman ve buğday)
20- Uzunluğu urgan gibi,
Eni var yorgan gibi.
(Irmak)
21- Alaca mezer, dünyayı gezer.
(Göz)
22- Dalda durur elde durmaz.
(Kuş)
23- Ben giderim o gider,
Ardımda tin tin eder.
(Gölge)
24- EI üstünde kaydırmaca.
(Sabun)
25- Yol üstünde kırmızı bahçe.
(Domates)
26- Var varadan kar getirir,
Karlı dağdan kar getirir,
Kuzulamamış inekten,
Çalkanmamış yağ getirir.
(Bal)
27 – Ağaç üstünde kilitli sandık.
(Ceviz)
28- Gel gümüleyen gümüleyen,
Ebemgilin koca !eğen.
(Gök gürültüsü)
29- Ak yakada kara kuzu yayılır.
(Yazı)
30- Küçücük yastık, içine un bastık .
(iğde)
31- Bıttırıcık boynu eğricik.
(Nohut)
32- Ardında teke bağlı, boynuzu köke bağlı.
(Yuvak)
33- Dağda takılar, suda çipilir, arşınayaklı, burma bıyık!ı
(Keklik, balık, tavşan. kedi)
34- Ay ölemez ölemez, ocak başına gelemez.
(Tereyağı)
35- Başı fırlanır, dibi kıllanır.
(Kirmen)
36- Hey bitirinnesi, bitirinnesi,
Bilenler bilesi, bilmeyenler otuziki köy veresi .
(Çam yaprağı – pür)
37- Karlı dağdan kar getir, sütlü dağdan yağ getir.
(Bal)
38- Yer altında adı var,
Eğrim büğrüm budu var,
Şimdi çıkar görürsün,
Güle güle ölürsün.
(Yengeç)
39- Dağdan gelir tank gibi,
Kolları budak gibi,
Eğilir su içer,
Bağırır oğlak gibi.
(Kurbağa)
40- Kavağı yararlar, ninniği kurarlar,
Ağladık sıra, kulağını burarlar.
(Saz)
41- Düz alanlı, dört kıçlı.
(Ekmek senedi)
42- Sabahleyin kalktım, koca karıyı kakdım.
(Edik ayakkabı)
43- Ellez yatır, ellez oturur.
(İbrik)
44- Dışı kadifeli, içi unlu.
(İğde)
45- Yer altında akça düğme.
(Çiğdem)
46- Alası keklik alası,
Velesi (yapan) kızlar velesi,
Bilenler bilesi, bilmeyenler otuz iki köy veresi.
(Alaçuval)
47- Sarp yerden saman savrulur.
(Arı)
48- Akşam sererim, sabah toplarım.
(Yıldız)
49- Benim bir yorganım var,
Her yeri kaplar suyu kaplamaz.
(Kar)
50- Kayadan sarkıp durur,
Düşeceğim diye korkup durur.
(Üzüm)
51- Çıktım gittim havaya, elim battı kınaya.
(Ekin dudu)
52- Ak yakaya ağdırdım, kara köpeğe boğdurdum.
(Ekin)
53- Şıkı şıkı şıkılar, ulu kavak titirer, kökü benim elimde.
(Çulfallık)
54- Gark gark, bağırır, akça akça doğurur.
(Çıkrık)
55- Lamba yandı is dedi,
Tepsi düştü tan dedi,
Anam bunu bul dedi.
(İstanbul)
56- Küçücük kuşlar camları taşlar.
(Dolu)
57- Lap üstü,
Lap lap üstü,
En küçüğü daha üstte.
(İnek boku)
58- Üstü gül, altı göl.
(Lamba)
59- Kara lök yatıp durur, ak lök basıp durur,
(Ekmek)
60- Hay mıkılı mıkılı, gözünde küncü çakılı.
(Börbücü)
61- Say başında sarı altın.
(Keçi sidiği)
62- Geriden baktım, ıldır ışık,
Yanına vardım yüzü kırışık.
(Tosbağa-Kaplumbağa)
63- Yüksek yerde kazan kaynar.
(Deve gözü)
64- Dereye teke bağladım, ağzını çeke bağladım.
(Tuluk)
65- Öte gırt gırt, beri gırt gırt,
Ayağının üstüne duramaz gırt gırt.
(Süpürge)
66- Ay gibi ağacı, tuz gibi acı.
(Sarımsak)
67- Taştandır demirdendir.
Yediği hamurdandır.
Dandili dandan dandan.
Kuyruğu yandan.
(Değirmen)
68- Azar azar büyür, azar azar çoğalır.
(Ay)
69- Pencereden ay doğdu,
Görenler hayran oldu,
Annesi beşikteyken,
Kızının kızı oldu.
(Gül)
70- Elde kat kat, ocakta pat pat.
(Mısır)
71- Dedem gider, yanı başında iz eder.
(Baston)
72- Aydan acı, günden acı,
Bunu bilmeyen gunnacı.
(Sarımsak)
Derleme. tarihi : Kasım 1984
Rüştü Çetin: Mut Maraşal Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu Md. Yrd.
*Bu yazı “Mersin Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Yayın Organı” olan “İÇEL KÜLTÜRÜ” Ocak 1992 – 19. Sayısından alınmıştır.