,

NAGİDOS (Bozyazı) ANTİK KENT KAZILARI – Prof. Dr. SERRA DURUGÖNÜL

amphora.jpg

Prof. Dr. SERRA DURUGÖNÜL*
İçel ili, Bozyazı ilçesi sınırları içinde yer alan Nagidos örenyerinde yapılan kazı çalışmaları T.C. Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve Bakanlar Kurulu Kararı ile 1998 yılından bu yana yürütülmektedir. Devlet Planlama Teşkilatının 5 yıllık maddi desteği de Nagidos kazısı İçin sağlanmıştır.
1998 kazı mevsiminden bu yana ekibimizde aşağıda adı yazılı Mersin Üniversitesi öğretim elemanları ve öğrenciler çalışmıştır: Arş. Gör. Murat Durukan, Arş. Gör. Ümit Aydınoğlu, Öğr. Gör. Nesibe Kara.
NAGİDOS TARİHÇESİ
Nagidos, Orta Dağlık Kilikia’daki bir antik yerleşimdir. Anemurium’un 10 km. doğusunda, İçel ilinin, antik ismi Nagidos olan Bozyazı ilçesinin, bugün Paşabeleni diye adlandırılan tepesinin üzerinde akropolü, eteklerinde de nekropolü bulunmaktadır. Paşabeleni tepesi 68m yükseklikte, yaklaşık 400×300 m. ebatlarındadır. Akropol’ün batısında, Toroslar’dan gelen nehir (Bugünkü adı Sini Çayı) denize kavuşmaktadır. Nagidos’un konumu bilinçli olarak seçilmiş ve akropolü, denizden ırmak içersine girecek olan gemilerin görülebileceği nokta üzerine kurulmuştu. Hemen Nagidos akropolünün 200 m karşısındaki ada (Nagidusso) da Nagidos’un konumunu güçlendirmekteydi.
Hekataios’a göre Nagis Kubernetes adında semitik kökenli (belki de mitoloiik) birisi tarafından kurulmuş olduğu savunulan Nogidos hakkında daha kesin olan şudur ki yerleşim, İ.O. 2000 de Luvi halkının oluşturduğu Tarhundaşşa krallığının sınırları içinde bulunuyordu, Asur döneminde belirsizlik vardır: Asurlar’ın İ.Ö. 8. yy sonlarında Göksu nehrine kadar gelmiş oldukları bilinmekle beraber Nogidos ve civarındaki varlıkları kesinleştirilememektedir. Nagidos’un İ.O. 7. yy da bir Samos kolonisi, belki emporio’su olduğu ve böylelikle ticarete açılmış bir liman kenti kimliği kazandığı bilinmektedir. Asur metinlerinde geçen iamaniler’in (yani İonialıların) ve Greklerin, Kilikia’nın dağlık kısmında kendileri için üsler kurdukları ve Fenikeliler ile doğu ticaretini sürdürdükleri yönündeki bilgiler de ticaretin yoğunluğunu belgeler niteliktedir. Bölge hakkındaki kesin bilgiler, İ.Ö. 6.yy’da Yeni Babil metinlerinde geçen Pirindu ve kralı Appuaşu ile ortaya çıkar.
İSO. 557/556 yıllarında Pirindu kralı Appuaşu’ya karşı bir sefer düzenleyen Babil kralı Nergilissar’ın bu seferiyle ilgili metinlerde, kralın ordularının, atalarının başkenti olan bugünkü Meydancıkkale İle bağdaştırılan Kirşu’ya kadar geldiği bildirilmektedir. Pers döneminde (İ.Ö. 6.yy – 4.yy) Meydancıkkale’nin bir Pers garnizonu olduğunu bilmekteyiz, Bu dönemde Nagidos da Pharnabazus’a ait gümüş sikkeler bulunmuştur. Bu durum, Nagidos’un İ.Ö. 5.yy sonu ve 4.yy’Iarda ekonomik açıdan güçlü olduğunun da bir göstergesidir.
NAGİDOS ANTİK KENTİNDE BUGÜNKÜ DURUM VE ÇALIŞMALAR
1985 ve 1986 yıllarında Anamur Müzesi tarafından yapılmış olan Nagidos Kurtarma Kazıları “Paşabeleni Tepesi Atatürk Parkı” olarak nitelendirilen tepenin batı yamacı ve ayrıca da doğu yamacında sürdürülmüştür. Buralardan çıkan buluntular mezarlara ait olup, tepenin yamaçlarının nekropol olduğunu göstermiştir. Biz de çalışmalarımızı öncelikle nekropolde değil, tepenin zirvesinde, yani akropolde sürdürerek bir bütünlüğe ulaşmayı hedefledik.
Nagidos antik kentinin akropolü ve eteklerindeki nekropolü, bugünkü adı ile Paşabeleni Tepesinin Koruma Amaçlı İmar Planı, kazı amacına uygun olması açısından tekrar ele alınarak geliştirilmiştir. Tepenin zirvesini çevreleyen sur duvarı kuzey, doğu ve kısmen de güney taraflarda takip edilebilmiş ve tepe, mülhanileri ile birlikte yeniden ele alınarak, sur, bu yeni çalışmaya oturtulmuştur. Sur duvarı tepeyi çevreleyerek akropolü, nekropolden ayırmaktadır. Bu surun planı ve kesit çizimleri yapılmıştır. Mimari özellikleri, surun iki evreli olduğunu ve İ.Ö.5.yy’daki ilk evresinden sonra, İ.Ö. 4.yy’ın sonunda genişletilip, geliştirildiğini göstermektedir.
Çalışmalarımız kapsamında sekiz ayrı açmada çalışılmış ve böylelikle Paşabeleni Tepesinin yerleşim yoğunluğu ve dağılımı hakkında belli sonuçlara ulaşılmıştır. Sur duvarlarının içersinde gelişmiş olan yerleşim, dar mekanlı yapılara işaret etmektedir. Yapı özellikleri olsun, bulunan malzemenin günlük kullanıma ait kaplar ve bu türden diğer buluntulardan oluşması, tepenin akropol kısmının bir ticari üs olarak kullanıldığına İşaret etmektedir.
Tepenin güney yamaçları üzüm ve zeytin yetiştirmek üzere tarımsal amaca yönelikken, doğu yamacı nekropol olarak kullanılmıştır. Yerleşimin, nekropolün ve akropolün çağdaş olmadığını, farklı dönemlerde tepenin işlevinin değiştiğini somutlaştırmak ileriki yıllarda elde edilecek olan sonuçlara bağlı olarak gelişecektir. Nagidos (Bozyazı) çevresinin yüzey araştırmaları sırasında, hemen Paşabeleni Tepesinin doğusunda, aynı Paşabeleni gibi tahkimli bir yerleşim daha bulunmuştur. 4 km batısında ise 1960 lı yıllara kadar liman olarak hizmet vermiş olan ve bugün Orman İşletmesine ait arazide de PaşabeIeni’nİn antik limanını görmek mümkündür.
Bugüne kadar elde edilmiş olan buluntular İ.Ö. 7.yy ile İ.Ö. 2.yy’lar arasına aittir. Yerleşim İ.Ö. 2.yy’dan sonra terk edilmiştir, Bunun nedenleri kazı çalışmaları ilerledikçe ortaya konulacaktır.
Kazımızın, bölge ve yerleşimin tarihini aydınlatan en önemli buluntuları arasında sikkeler ve Mersin Müzesinde (env.no. 79.3.5 ) korunmakta olan bir yazıt bulunmaktadır. Sikkeler İ.Ö. 5. ve 4.yy’a ait olup kentin bağımsız sikke basma yetkisine sahip, yani İçişlerinde yetki kullanabilen bir yapıya sahip olduğunu ispat etmektedir. Pers egemenliğinin sürdüğü bu dönemde Nagidos sikkeleri Aphrodit ve Dionysos ya da Pan/Satyr ile amphora/kantharos betimlemeleri göstermektedirler. Anılan yazıt ise Nagidos ve komşu kent Arsinoe ile onun kuruluşu hakkında bilgi vermekle yetinmez, aynı zamanda her iki kentteki sınırlar ve düzenlemeler ama bunun ötesinde de kutsal alanlar (Aphrodit ve Arsinoe) hakkında ipuçları verir. Dönemin Ptolemaios soyundan olan yöneticileri ve Nagidos’a olan ilişkilerinin aydınlatıldığı bu yazıt İ.Ö. 238’e tarihlenmektedir.
2000 YILI ÇALIŞMALARI Agora (Pazar Yeri):
Tepenin güney yamacında yapılan çalışmalarda 10 basamaklı bir geçiş alanı ve yanında mekanları bulunmuştur. Basamakların ve mekan duvarlarının bu alanda yoğunlaşması ayrıca buluntuların niteliği tepenin bu kısmını bir nevi pazar yeri olarak yorumlamamızı mümkün kılmaktadır. Buluntular ağırlıklı olarak sikke (40 adet) ve (ticari ürün taşınmasında yaygın olan) amphoralardır.
Kerpiç Yapı:
Yoğun olarak arken dönem seramiklerinin ve figürinlerinin ele geçtiği bu alanda bulunan kerpiç duvarlar su geçirmez, ürünlerin uzun süre taze kalmasını sağlayan bir depoya işaret etmektedir.
Tepenin kuzey yamacında yapmış olduğumuz kazılarda harçlı bir tekne ve buradan su tahliye eden, son derece kaliteli bir künk dizisine rastlanmıştır. Künklerin İ.Ö. 4./3. yüzyıla tarihlenmesi mümkündür.
Amphoralar:
Amphora kulpları üzerindeki monogramlar, Doğu Akdeniz ve Ege’de M.Ö. 5-3. w’lar arasındaki ticaret ağını aydınlatmaya yönelik önemli bilgiler barındırmaktadır. Bu buluntular sayesinde Kilikia bölgesinin ticari açıdan yadsınamayacak bir önemi bulunduğu; Mısır, Kıbrıs, Güney ve Batı Anadolu İle Adalar arasındaki güzergahta Nagidos’ un önemli bir ticari liman olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bazı monogramlar ile formlar, Nagidos’un hem bir üretim merkezi olduğuna hem de farklı merkezlerde ele geçip, bugüne kadar lokalize edilememiş bazı mühürlerle formların orijinlerinin tesbit edilebilmesine yardımcı olabilecek niteliktedir.(1)
Figürinler:
Savaşçı, binici, çıplak kadın ve at, yaban domuzu gibi hayvan figürinlerinden oluşan örnekler Samos ve Kıbrıs figürinleri İle gösterdikleri büyük benzerlikten dolayı, Kıbrıs’ın Samos ve Samos Kolonisi olan Nagidos’a ihraç etmiş olduğu odak niteliğindeki figürinler kapsamında incelenmekte ve İ.O. 7./6. yy’lara tarihlendirilmektedirler. Bu buluntuların önemi, Nagidos’un Somos ve Kıbrıs ile olan bağını çıkarıyor olmaları ve Nagidos’un en erken buluntu grubunu oluşturuyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Sikkeler:
Altı ayrı mekanda yapılan kazılarda buluntu olarak 90 adet sikke ele geçirilmiştir. Daha önceki yıllarda bulunmuş olan 100 adet sikkeden elde edilen sonuçlara göre yerleşim İ.Ö. 5. yüzyıldan İ.Ö. 2.yüzyılın İkinci yarısına kadar İskan görmüştür. İ.Ö. 5.yüzyılda Pers hakimiyetinde olmasına rağmen Nagidos, bağımsız (Grek özelliklerine sahip) sikkelerini darp edebilmiştir. Ancak İ.Ö. 3. yüzyılda bağımsızlığını yitiren Nagidos’da, bu yüzyıldan itibaren Büyük İskender ve kumandanlarının darplarına rastlanmaktadır.
HEDEFLER:
1 )Seramik yoğunluğuna göre yerleşimin tarihlendirilmesi, üretimin boyutunun sorgulanması ve İthal boyutunun saptanmaya çalışılması.
2) Ticari ilişkilerin komşu kentler ve deniz aşrı boyutunun sorgulanması.
3)Soyulmuş mezarlar ve buluntuları ile geleneklerin araştırılması.
4)Nagidos’da İ.Ö.2.yy ‘dan sonra iskan olmayışının nedenlerinin araştırılması.
_________________
* Prof.Dr.Serra Durugönül, Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı – Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, 33 342 Çiftlikköy Kampüsü Mersin
(1) Mühürler ve Amphoralardan oluşan bu önemli buluntu grubu Yrd. Doç. Dr. Gonca Cankardeş Şenol ve Dr. Kaan Şenol tarafından incelenmektedir.
İçel Sanat Kulübü Aylık Bülteni 2001 – 104 sayısından alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top