Gaye YEŞİLSOY
Sanatı belleklerde unutulmaz bir iz bırakan, gelenekle olan bağımızı bizlere geçmişin dinginliği içinde bir öykü anlatır gibi sunan usta sanatçı Nuri Abaç… Alımlayıcısına yaşanmışlıkları hatırlatırken, bir taraftan da gülümsetir. Çünkü onun sanatının ifade biçimi; naif ve çocuksudur.
Abaç 7926 yılında İstanbul’da doğdu. Darülbedayi’nin (İstanbul Şehir Tiyatrosu) ilk aktörlerinden olan babası Celal Abaç’ın 1931 yılında Mersin’e gelerek Halkevi Tiyatrosu’nu kurması ile 5 yaşından itibaren Mersin’de yaşamaya başladı ve ilk gençlik yılları Mersin’de geçti. Babası bu tiyatroyu 30 yıl yaşattı ve pek çok genç sanatçı yetiştirdi. Bu sürede Abaç; içlerinde Nevit Kodallı ve Atıf Yılmaz gibi isimlerin de bulunduğu geniş bir sanat çevresinde yetişti. Resim sanatı alanındaki ilk etkileri de, henüz orta öğrenim yılları olan bu yıllarda almıştır. Bazı devlet yapılarına ve Halkevine büyük boyutlu resimler yapmak üzere Mersin’e çağrılan Nurettin Ergüven ve gene Mersin’e resimler yapmak üzere gelen akrabası Kemal Zeren bu konuda önemli rol oynamışlardır. Bu nedenle o hep bir Mersin sevdalısı olarak kalmıştır ve Mersin’le olan göbek bağını hiç koparmamıştır.
1944 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’ne girdi. Mimarlık eğitimi alırken bir taraftan da, Leopold Levy’nin ve dönemin diğer hocalarının resim atölyelerinde çalıştı. 1950’de mimar olarak serbest çalışma hayatına atıldı. Çalışma hayatı ile beraber profesyonel sanat yaşamını birlikte sürdüren Abaç birçok resim yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır. 1991 yılından itibaren Hacettepe Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülteleri’nde “Perspektif ” dersleri vermiştir. 2009’da Ankara’da hayatını kaybeden sanatçının vefatını Cumhuriyet Gazetesi; “Anadolu Çağdaş Masalcısını Yitirdi” şeklinde duyurdu.
1949 yılında Mersin’de açtığı ilk sergi ile profesyonel sanat hayatına geçen Abaç daha sonraları ülkemizde ve yurt dışında pek çok şehirde kişisel sergiler açmış ve sayısız karma sergilere ve bienallere katılmıştır. Sanatçının ayrıca pek çok ödülleri vardır.
1950’li yıllarda Türk ressamları geleneksel değerlere yönelmeye başladılar. Böylece minyatürler, halılar, hatlar, çiniler, kimi zaman doğrudan doğruya, çoğunlukla da yorumlanarak resimsel anlatıma katılmışlardır. Bu yıllarda resim yapmaya başlayan Abaç, doğal olarak bu akımlardan etkilenmiştir. Sanat yaşamının ilk yıllarında Ankara’da Anadolu kültürlerinin ve Hitit esinlerinin etkisi ağırlıktadır. Abaç, bu yaklaşımla Hitit kabartmalarını yorumlayarak ve düşünsel sorunsalını irdeleyerek kendi anlatım diline ulaşmaya çalışmıştır. Ancak onun seçimi fantastik yorumlar olmuştur. Özellikle korkuları anımsatan dışa vurumlar üzerinde yoğunlaşarak; deformasyonlar yaratmıştır. Organik olarak parçalara ayrılmış gövdelerde yuvarlatılmış dokusal sarmallarla korkuyu fantastik dışa vurumla görselleştirmiştir. Mekân ve yaşam bağlamını temsil eden simgeler resme bağımsız olarak katılmıştır. Abaç’ın sanatında motifsel rozetlerin ortaya çıkması bu dönemdedir. Örneğin; Tekerlekler motiflere dönüşmeye başlar. 1970 öncesi bu dönemde, bu tür korku sarmalları ile Hitit etkisinin hissedildiği çalışmalar ağırlıktayken bu dönemden sonra çok farklı çalışmalar görürüz.
Abaç resimleri 1970 öncesi ve sonrası olmak üzere iki dönemde incelenebilir. Ancak her iki dönem için de temel aks; fantastik yorumdur. 1970’lerde resimsel anlatımın motifsel dili üzerinde yoğunlaşmaya başlar. Böylece bu dönemden sonra geleneksel kaynaklara yönelen sanatçılar arasına katılır. Sanatçının geleneksel kültürün öğelerini neşeli bir atmosferde ele aldığı çalışmalarının başlamasında arkadaşı şair İlyas Halil’in etkili olduğu bilinmektedir. İlyas Halil o dönemde bir şiir kitabı çıkarmak istemekte ve kitabına onun resimlerinden koymak istemektedir. Arkadaşına bu kitaba uygun olarak, biraz daha neşeli resimler yapıp yapamayacağını sorar ve sanatçının Karagöz- Hacivat ağırlıklı çalışmaları başlar. Abaç’ın “Gerçeküstü” bir sanat tarzı vardır. Osmanlı Sanatı’na ilgi duyduğundan minyatür estetiğiyle ilgilenmiş, minyatürlerdeki “doğa” kavrayışını ve kompozisyon düzenlemelerini özümseyerek bunları çağdaş yorumlarla kendi yapıtlarına uygulamıştır. Abaç ikinci ve geleneksel yaklaşımının öne çıktığı dönemde, çevremizde olup bitenlere ve yaşama ince bir gülümsemeyle bakmaktadır. Bu dönem resimlerinde, Karagöz ve Hacivat figür olarak değil ancak kurgu olarak yer alır. Perde üstüne yansıyan gölge oyunu; motiflere dönüşerek tuvale yansır.
1970 sonrası Hacivat- Karagöz dönemi yine geleneğe yönelen günlük yaşamın öğeleri ile devam eder. İnsanlar minyatürlerdeki gibi badem gözlü ve yandan iki boyutlu resmedilmiştir. El kol hareketleri Hacivat- Karagöz’ünkine benzer. Boğaz gemileri, ada vapurları, yandan çarklılar, İstanbul’un semtleri ve balıklarla sarılı denizler. Motifleşen kıvrımlara dönüşen dalgalar arasında motif balıkları motif gemiler, motif insanlar. Yandan çarklı gemilerin simitleri ortalarında kuşlar, atlar, saksıları portreler. Bu portreler kurgusal resmin dokusunda boşlukları dolduran öğelere dönüşür. Yer ve mekân seçimleri; müzik kameriyeleri ve bakırcı dükkânları gibi çok çeşitlidir. Bahçe, köşk ve kervansaray restaurantlar. Bir başka seri; fantastik ulaşım araçları üzerine kurulu anlatımlardır. Uçan balonlar, kanatlı zeplinler, lokomotifler, uçaklar, arabalar bu anlatıma katılırlar. Bir değişik Abaç yaklaşımı da kuğu gemilerdir. Bu kuğu gemiler; tek, çift veya üç büyük kuğunun gövdesinden oluşan deniz araçlarıdır.
Abaç; Türk resim sanatında eşi benzeri olmayan bir kişiliktir. Sanatçının resimlerinde karikatür sanatına özgü bir alaycılık ve öykücülük özelliği bulunur. Onun resmini illüstratif (bezemeci) bulanlar da vardır. İstanbul yaşamından görüntüler, Karagöz’le, ortaoyunuyla ilişkilendirilen resimler için ilk bakışta öne sürülebilen bu görüş için verilecek cevap; resmin kendisidir. Her şeyden önce bu resimlerdeki olağanüstü sağlam yapısal kurguyu göz önünde tutmak gerekir. Abaç’ın mimar yönü, konusunu resim düzlemi üzerine öylesine özenle ve bir birini tamamlayan dikey, yatay, köşegen, çembersel öğelerle kurar ve bütünleştirir ki ortaya sapasağlam bir yapı çıkar. Budan sonra bu yapının üzerine, hafif uçucu renklerle boyanmış sayısız figür, motif ve bezemeler yerleşir.
Korku sarmallarından sonra rahatlayıp, huzura kavuşmuş gibi görünen Abaç’ın mimar olduğu halde arı duru biçimlendirmelerden, geometrik yalınlıktan, perspektiften, espas duyumundan uzak kalması dikkate değer bir özellik sayılabilir.
Abaç insan varlığının temelindeki yaşamsal özü kavramaya ve resimlerini bu özle yaratmaya hep özen göstermiştir. Bütün sanat dallarının insanların birbirleriyle “kutsal” anlaşma sağlayabildikleri için bir iletişim aracı olarak gördüğünü ifade eder. Bu iletişimi gelenek üzerinden kurmaya çalışan Abaç; bireyin; kültürel, psikolojik ve sosyal kökenli ilişkiler ağını geliştirmekle var olduğu ilkesini biçimlendirir.
Restaurant, fantastik anlayışın ön plana çıktığı resimlerinden birisidir. Günlük yaşamdan seçilmiş, restoranda yemek yiyen insanlar, gerek mekân, gerekse tiplemeler bakımından değiştirilerek düşsel ve fantastik bir ortama taşınmış; badem gözleri, yerel giysileri ile Karagöz figürlerine dönüştürülüp bir yelkenli şeklinde hayal edilmiş olan restoranda eğlenirken canlandırılmışlardır. Yüzeysel ve dekoratif öğelerle zenginleştirilmiş mekân pastel renklerle minyatür estetiğine uygun boyanarak adeta bir masal dünyası yaratmaktadır.
Mimar kökenli olmaları ve ömürleri boyunca resimle iç içe yaşamaları bakımından, Nuri Abaç’la, Cihat Burak sanatçı kimlikleri açısından benzer tipleri oluşturmaktadırlar. Burak’ın Evliya Çelebi’ye hayran profiline karşılık Abaç da Hitit ve Mezopotamya kültüründen beslenen halk kültürüne ilgi ve Karagöz-Hacivat ikilisinin perde tasvirlerinin fantastik kurgusunu görürüz. Bütün naiflerdeki iyimser felsefe Abaç’ın resimlerindeki mutluluk havası içinde algılanır. Bu yönüyle de Burak’tan ayrılır. Onda ince alay yoktur. Eleştirebileceği bir dünyanın arayışı içinde değildir o; yalnızca kurguyu derinleştirmekten yanadır. Resimlerini izleyen alıcı gözlere, kurgu ziyafetleri çeker. Resimlerin eğlendirici atmosferi içine dalarak, yaşanan dünyanın gerçeklerinden bir parça da olsa uzaklaşmak isteyenlere fırsatlar yaratır.
İlk dönemin korku sarmallarından sonra, hayal perdesi tiplerinin ortaya çıkmasıyla oluşan değişim, kendi piyasasını kısa zamanda oluşturmuş ve “Nuri Abaç resmi” diyebileceğimiz bir kompozisyon şeması kendini göstermiştir. Kaynağını halk kültüründe bulan ve bu kültürle kolayca bütünleşebilen zorlamasız bir anlatım biçimidir bu. Nuri Abaç, bu anlatım biçiminden görsel masallar üretti, bunları birbirine bağlayarak kendine özgü bir şiir yarattı. Karagöz-Hacivat figürlerini yenidünyanın özgür ortamlarına taşıdı; onların hayattan zevk alarak yaşadıkları cennet dünyalar yarattı.
Çeşitli kaynaklarda mütevazı kimliği ön plana çıkarılan Abaç’ın, hakkında çok az yayın ve bilgi bulunmasını da, bu mütevazı kimliğinin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekir. Abaç çok sevilen ve resmi en çok satılan ressamlarımız arasındadır. İnsanlara masal dünyasının kapılarını aralamış, onları günlük dertlerinden kurtaracak güzellikler sunmuştur. Diğer taraftan onun iki boyutlu dünyası, çocukluğunda içinde yaşadığı tiyatro dünyasının perdelerini aralamak ister gibidir. Bu yönüyle yapıtlarını hiç zorlanmaksızın izleyenlerine sunuveren sanatçı çok özel bir üslup sahibidir. Abaç’ın çalışmalarında ön plana çıkan kavramlar; gelenek, Hacivat-Karagöz, minyatür, motif ve gerçek-üstücülüktür. (1 Nisan 2075)
KAYNAKLAR:
Giray, K. (1999). Nuri Abaç. İstanbul: Türkiye Emlak Bankası Yayınları
Ersoy, A. (2004).500 Büyük Türk Sanatçısı. İstanbul: Akdeniz Yayıncılık A.Ş.
Özsezgin, K. (2008). Nuri Abaç’ın ardından. Artist Modern. Nisan Sayısı. 18-21.
Abaç N. (201 7). Sergi Kataloğu
Nuri Abaç, (Aralık, 201 7). Erişim tarihi: 21 Ekim 2011.
http://www.resimkalemi.com/turksanatcilaribiyografisi/8893-nuri-abac-hayati-ve-resimleri.html
Nuri Abaç, (Aralık, 2011). Erişim tarihi: 21 Ekim 2011.
http://www.gorselsanatlar.org/cagdas-turk-sanati/nuri-abac/
Nuri Abaç (Aralık, 2011). Erişim tarihi: 21 Ekim 2011.
http://www.meleklermekani.com/turk-ressamlar/107441 -nuri-abac-resimleri.html
İçel Sanat Kulübü Aylık Bülteni Ocak-Şubat-Mart 2017 Sayı 214 den alınmıştır.