Yazarın Şahmeran konulu iki başka yazısının veriyolu aşağıdadır.
(Çağdaş, Sözlü Anadolu Biçimi)
1001 Gece Masalları’ndaki “Şahmeran öyküsü” ile büyük benzerlik içindedir.
Bir zamanlar iki arkadaş dağlarda odun kesmeye gider. Bir gün dağların eteklerine varır, biraz odun keserler, fakat geri dönerken bal ve altın dolu küpler görürler. “Yarın bunları götürmek için gerekli malzemeyle gelelim, fakat bu arada hiç kimseye bir şey söylemeyelim ve ganimeti paylaşalım” derler.
Ertesi gün eşeklerini alıp dağlara giderler, odun keserler ve eşeklerine yüklerler. Yolun kenarındaki ballı kuyuyu bulurlar ve kuyunun dibine sırayla inmeye karar verirler: “Çek dediğim zaman çekeceksin vs.” Diye aralarında anlaşırlar, ama Hasip saftır: Bir arkadaş, bir dost nasıl kurnazlığa vurur da ihanet eder diye sorar kendi kendine . Hasip önce aşağıya iner, fakat diğeri suyu içtikten ve ganimeti aldıktan sonra kuyunun dibindeki arkadaşının ipini kuyuya salar. Geride kalan ise: “Ne yapacağım? “Diye ağlayıp sızlar.
Neyse ki, bir noktada kuyunun suyu alçalır ve Hasip bu arada bir delik görür. Delikten geçtikten sonra karşısına saltanat tabakları, kaşıklarıyla kurulmuş şahane bir sofra çıkar. Her şeyden bir parça alır ve karnını doyurur. Deliğe geri döner, kuyuya girer ve kendi kendini “Belki birisi gelip beni buradan çıkarır” diye avutur. Bu arada yer altı sarayının sakinleri sofraya oturur. Herkese göre yemek hazırlanmasına rağmen yiyecekleri yetişmez. Önce birbirlerini suçlarlar, sonra da saklanıp geleni beklemeye karar verirler. Üç dört gün bekledikten sonra Hasip yine yemek yemeye gelir. Bu kez Hasip yakalanır. Onu Şahmeran’a kraliçelerine götürmek üzere bağlarlar. Şahmeran, görkemli bir altın sedirde yatıyordur, belinden aşağısı yılan, üstüyse dolunay kadar güzel 15 yaşında bir kızın gövdesidir.
Kız Ona şöyle der: “Ey.. Şimdi sen beni gördükten sonra ben ne yapacağım? Beni gören bir daha insanların dünyasına dönemez.”
Hasip’e bir yer ve yatak hazırlarlar. Hasip, Yemlika’nın hayatını paylaşır, fakat günler geçince sızlanmaya başlar: “Bana acı ve beni yeryüzüne gönder”. Şahmeran’da der ki: “Senin yeryüzüne dönmene izin vereceğim ama, bilki, ergeç birgün sen benim mahfıma neden olacaksın.” Hasip: “Nasıl olur. Sana ihanet edemem. Benim kalbimde ihanete yer yoktur” diye yeminler eder.
Şahmeran emir verir, bir ejderha gelip adamı tepesine oturtur.
Ejderha ona: “Sıkı tutun” deyip yeryüzüne, ilk girdiği kuyunun kenarına çıkarır. Adam seke seke köyüne döner. Onu görmeye koşan herkes şaşkınlıktan donakalır: “İşte ölüp yeniden dirilen adam” Ana, babasına müjdeyi iletmek için koşarlar. Hasip ana babasına yokluğunu açıklayacak bazı şeyler uydurur. Bir, iki ay geçtikten sonra ülkenin kralı hastalanır, her yerini yaralar kaplar. Herkes çaresizlikten çırpınır.
Bunlar olurken Hasip’i kuyunun dibine bırakan arkadaşı ve bir de vezir devreye girerler. Hasip’e ihanet eden arkadaşı ihanetini yineler ve vezire derki: “Tek ilaç olacak şeyi ben bilirim. Şahmeran diye bir şey vardır, bu yılanların kraliçesidir ve Şahmeran’ın eti her derde devadır, kralı iyileştirmenin tek çaresi bu Şahmeran’ın etidir.”
Biraz büyücü olan vezirse Şahmeran’la bir kere yatan bir kimsenin böğründe silinmez kara bir lekenin belireceğini bilir. Hasip ise ki bu lekeyi kapmıştır. Ola ki görünmesin diye hiç hamama gitmez.
Vezir, uzun zaman kaybolup ortaya çıkıveren Hasip’in Şahmeran’ın yavuklusu olduğunu hemen anlar ve Hasip’in yakalanması için emir verir, yakalayıp getirirler.
Vezir der ki: “Gidip yeraltındaki yavuklun Şahmeran’ı bulup buraya getireceksin yoksa boynunu vuracağız”. Hasip’i bilinen o kuyudan tekrar sarkıtırlar. Hasip ağlaya sızlaya Şahmeran’a çıkar ve içinde bulunduğu çıkmazı sevgilisine anlatır.
Şahmeran, Hasip’e : “Sana insanlar dünyasına dönersen benim mahfıma sebep olacağını söylemiştim, dediğim çıktı. Yine de sana kötülük edemem. Seninle insanlar dünyasına gideceğiz. Beni kurban edeceksin ve ben kralı kurtaracak ilacı biliyorum diyerek onlardan bir kazanla ateş temin ederek seni yalnız bırakmalarını isteyeceksin. Yalnız kalınca benim gövdemi parçalara bölüp kaynatacaksın. Kazan iyice kaynayınca bir köpük belirecektir. O köpükten ilk üç kepçeyi alacaksın ve bir kaseye koyacaksın. Sakın içme yoksa ölürsün.
Üçüncü kepçeyi de ayırdıktan sonra hemen benim suyumdan bir bardak iç. Vezir sabırsızlanıp geldiğinde işte oldu diye düşünecek ve bu dünyada Lokman Hekim olabilmek için kasedeki zehiri iksir diye kraldan önce içecektir. İçtiği anda da düşüp ölecektir. O zaman Lokman Hekim olacak sensin.”
Her şey Şahmeran’ın öngördüğü şekilde olur, vezir ölür, kral iyileşir, Hasip ise Lokman Hekim’in sırrına erer, dünyanın en bilge kişisi olur.
KAYNAK: Prof. Dr. Altan GÖKALP Nanterre Üniv. Öğr. Üyesi – Sandoz dergisi 1993-2
İçel Sanat Kulübü Bülteni Nisan 2002 sayısından alınmıştır.
Şahmeran ve Camasbname – Şahin Özkan — için bu satırı tıklayınız.
Şahmeran ve Melusine – Şahin Özkan — için bu satırı tıklayınız.