“Muhacirler, Kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Herhangi bir muhacir kardeşimin özen ve ilgiyle bakılmamasından dolayı uğrayacağı akıbet, vicdanım üzerinde acı ve elemli etkiler yapar. Sizde de ayni etkiyi yapacağından eminim. (Mustafa Necati-Mübadele ve İskan Vekili 1923)
ÖNSÖZ
Yumuktepe ve Pompeipolis bir yana ,İl merkezi Mersin’i bereketli deniz ve kara coğrafyası yoğun göçlere kucağını açmıştır. “Mersin’in yerlisi yoktur” deyimini doğrularcasına nüfus patlamalarına tanık olmuştur bu kent. Mersin’in zengin kültürel, dinsel, etnik mozaiğinin de kaynağıdır bu göçler.
Lozan andlaşması sonucu Mersin’e şimdiki Yunanistan topraklarından Osmanlı Türk ve Müslüman kökenliler de yerleştiler. Onlara kısaca “Mübadiller” denildi. Mübadiller ’de geliş coğrafyalarına göre “Giritli” ler ve “Selaniklli” ler olarak anıldılar.
Bu yazım Selanikli mübadiller üzerine akademik bir iddiası olmayan amatör bir araştırma ürünüdür.
BİR KUŞAĞIN KÖKLERİNDEN KOPARILMA ÖYKÜSÜ
Doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalan mübadil göçmenlerin yaşadıkları, aslında bir kuşağın köklerinden koparılma hikâyesi.
Dünyaya gözlerini açtıkları evlerini, ilk çocukluklarını, yaşadıkları bahçeleri, ilk oyunlarını oynadıkları meydanları, Yunanistan’da iç içe geçmiş hayatları ve Selanik’e ve Girit’e emanet edilmiş dedelerin ve ninelerin mezarlarını geride bırakarak; yeni bir hayata başlamanın tüm zorluklarını göğüslemek zorunda kalan hayatların hikâyesi.
Bir ağacın dalları ne kadar uzarsa uzasın, ne kadar yayılırsa yayılsın, beslendiği yer yine kökleridir. İnsanoğlu da biraz böyle değil mi? Nerede yaşarsa yaşasın, ekmeğini nerede kazanırsa kazansın, yine de köklerini beraberinde götürür. (Doç. Dr. Fahriye Emgili)
OSMANLI BALKAN’LARDA
Osmanlı yönetimi döneminde Selanik Vilayeti çok geniş bir alanı kapsıyordu. Kavala, Sarışaban, Drama, Serez, Demirhisar, Kılkış, Langaza, Karaferye, Vodina kentlerinden gelenlerin kendilerini Selanikli olarak adlandırmışlardır. Cumhuriyet Türkiye’sinde Selanikli olmak bir onur ve övünç kaynağı olmuştur.. Bu adlandırma 2.ve 3.kuşaklarda da aynı şekilde devam etmektedir.
Bu yerleşim yerlerinden gelen mübadillerin tümü Selanik limanından gemilere bindirilmişlerdir. Selanik memleketlerine son kez “Elveda doğduğum toprak” denilen yerdir. İkinci ve en önemli neden ise; Atatürk ile hemşeriliğe vurgu yapılmasıdır. Atatürk ile hemşeri olmak onlar için yeni vatanlarında dışlanmalara ve haksızlıklara karşı koruyucu ve kollayıcı bir kalkan olmuştur. Selanik’lilik kimliği kuşaktan kuşağa aktarımlarla bu gün de varlığını sürdürmektedir.
SELANİK’TE TARİHİ YAHUDİ KÜLTÜRÜ
1492’de İspanya’dan kovulan Yahudilerin bir bölümü başta Selanik olmak üzere Osmanlı topraklarına yerleştirildi.. Yahudiler, zengin kütüphanesi olan bir bilim akademisi oluşturdular. 16. yüzyılın başında Selânik’te kitap basımını tanıttılar. Selanik bu dönemden itibaren çeşit çeşit Hristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi.
SELANİK’TE TÜRK’LER
1800 yılı civarında Fransız konsolosu Felix Beaujour, Selânik’in 27.000 Yahudi sakini bulunduğunu, buna karşılık Rumların sayısının sadece 8000 olduğunu kaydeder. 35.000 kişiyle Türkler şehir halkının çoğunluğunu teşkil ediyordu. Selânik’ten Almanya’ya pamuk ve yün ipliği, İtalya’ya Selânik ipeği ve tütün ihracatı yapılıyordu. Şeker ve kahve Fransa’dan getirtiliyor, pamuk, yün ve tahıllar bu ülkeye ihraç ediliyordu. İngiliz tüccarları kurşun, demir, kalay ve sömürgelerden gelen malları ithal ediyordu.
Osmanlı dönemi Selânik’inin toplumsal ve kültürel profili basım faaliyetinden de görülebilir. Birçok kitap, dergi ve gazete Türkçe, İbranice, Rumca, Fransızca ve Bulgarca basılmıştır.
19. yüzyılın ikinci yarısında Selânik’teki hızlı nüfus artışı, dış dünya ile yapılan yoğun ticaret ve büyük ölçüde Rumeli demir yollarının yapımıyla ilgilidir. Selanik modern ulaşım olanaklarına sahip Osmanlı kentlerinin başında gelmekte idi. 1907’de elektrikli tramvay şehre geldiğinde İstanbul’da bile elektrikli tramvay yoktu.
BALKANLARDA EMEKTAR BİR LİMAN
1430 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren Selanik, 1912 yılına kadar yaklaşık 500 yıl Osmanlı idaresinde kalmıştır. Asya ile Avrupa kıtasının geçiş noktasında olan Selanik, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki önemli bir liman şehri olmuştur.
SELANİK TOPRAKLARINDA YETİŞEN KAHRAMANLAR
Selanik, Osmanlı siyasi tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Hürriyetçi fikirler ve akımlar bu şehirde doğduğu için “Kâbe-i Hürriyet (Hürriyetin Kâbe’si)” olarak adlandırılmıştır. Mustafa Kemal dahil Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda aktif rol alan sivil ve askeri şahsiyetlerin ya doğum yeri Selanik’tir ya da görev yaptıkları yer. Pek çok edebiyatçımızın, sanatçımızın ve bilim insanımızın doğum yeri de Selanik şehridir. Bunlar, Kurtuluş Savaşı kahramanları başta Mustafa Kemal, Salih Bozok, Nuri Conker, Refet Bele, Şükrü Naili Paşa, General Ahmet Derviş Paşa ,Mithat Şükrü Bleda, Tarihçi Afet İnan ve şair Nazım Hikmet, Dr. Nazım Bey, ve Bestekar Yesari Asım Arsoy’; Maliyeci Cavit Bey ; Türk milliyetçisi Moiz Kohen’(Munis Tekinalp); Beşiktaşlı Hakkı Yeten Rejisör Hürrem Erman; yazar Aka Gündüz ;Prof. Oktay Sinanoğlu ile Cevdet ve Mithat Perin kardeşler; yazar Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ilk akla gelen isimlerdir.
ELVEDA DOĞDUĞUM TOPRAKLAR
1912-1922 yılları arasındaki savaşlar nedeniyle yüz binlerce Müslüman korku ve panik içinde doğdukları toprakları terk ederek Anadolu ‘ya sığındılar. 1 buçuk milyon kişi gitti, “suyun öte yanına”. 400 bin kişi geldi bu yana. Bunun 80 bini Girit ve Ege adalarından; kalan 320 bini kuzey Yunanistan topraklarından. Gelenlerin çoğu giden Rumların boş bıraktığı yerlere iskân edildiler. Yunanistan’dan gelecek olan Müslüman göçmenler Selanik, Kalikratya ve Kavala’dan alınarak Tekirdağ, İstanbul, Mudanya, Zonguldak, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, İzmit, Gelibolu, Bandırma, Burhaniye, ADANA ‘ya yerleştirildiler.
BALKAN COĞRAFYASINDA “DEMİRHİSAR”
Demirhisar, Yunan topraklarında Serez Sancağına bağlı kaza merkeziydi. Adı yakınından bulunan bir demir madeninden gelmektedir ki Yunanca adı olan Sidirokastro da aynı anlamdadır. Kasaba 3366 nüfusu barındırıyordu. 1900 yılına gelindiğinde kasaba içinde 6 cami, 1 dergah, 4 medrese, 5 mektep, bir kilise bulunuyordu. Kazanın 80 köyü vardı. Ahalisi, ziraatçilik, bağcılık ve ipekçilik ile geçinirdi.
MERSİN COĞRAFYASINDA “DEMİRHİSAR”
Demirhisar (Selanik)mübadillerinin çoğunluğu Adana ve Mersin illerine iskan edilmişlerdir. Mersin kent merkezi 15 km kuzeydoğusunda Demirhisar köyü (mahallesi) bunlardan birisidir.
OSMANİYE
Osmaniye mahallesi (Hristiyan Köyü) Mersin şehir merkezi 10 km kuzeyinde Tarsus’un Gökçeli ağalarının değirmen, bağ, bahçe işlerinde çalışan bir kısım Rum ailelerinin yerleşimi ile teşekkül etmiş bir Rum köyü idi.1900’lü yıllarda nüfusu 150 kişi kadar olmasına rağmen 1 kilisesi (Aya Nikola)ve 2 Rum öğrenci okulu vardı. Okulların masrafını o tarihte Mersin’in en zengin Rumlarından Mavromati karşılıyordu.1923 yılı mübadelesinde bu mahallenin Rum nüfusunun tamamı Yunanistan’a gönderildi, Aya Nikola Kilisesi Cami’ye dönüştürüldü. Osmaniye Camii adını aldı. Yunanistan (Selanik)ten gelen Türk kökenlilerin bir kısmı bu mahalleye yerleştirildi.
NURSEL,GÜRSEL,AYSEL’LER
Selanik muhacirleri ırkdaşlarımızın torunlarının hepsinin olmasa da bir kısmının soyadının Selanik’in ilk üç harfi -SEL ile bitmesi. soyadı -sel ile bitenler illa ki Selanik göçmeni olacak değildir.
Soyadı kanununda; Aksel, Göksel, Ersel, Tansel, Gürsel gibi soyadlarını, bilerek isteyerek alan Selanik göçmeni aileler de mevcuttur.
BULGARİSTAN ‘IN MUHACİRLERİ
1951 yılında Bulgaristan’dan gelen Mersin’e getirilenler için bir mahalle oluşturulmuştur. Göçmen mahallesi olarak bilinen şimdiki Barboros Mahallesi böylece kurulmuştur.
BALKANLAR’DAN GELENLERLE DÖNÜŞÜM
“…Balkan Savaşı ile başlayan, I. Dünya Savaşı ile devam eden ve Kurtuluş Savaşı ile sonuçlanan yaklaşık on yıllık zaman diliminde savaşın getirdiği koşullar nedeniyle Anadolu nüfusunu hayli azalmış durumdaydı. Öyle ki bu göçlerden önce Anadolu nüfusu, 17,5 milyondan 12 milyona geriledi. Balkanlardan ve Girit’ten gelen Osmanlı- Müslüman kökenli nüfus bu açığın olumlu yönde kapanmasına katkıda bulundu. Balkanlardan Anadolu’ya yapılan bu göçler, Osmanlı Devletinin demografik yapısını hem nitelik hem de nicelik olarak değiştirdi ve bu değişim, çoğunlukla olumlu yönde oldu.
Makedonya’dan gelip de kendisini Selanikli kabul eden mübadiller, geldikleri şehri Atatürk’ün şehri adıyla anmakta ve terk ettikleri yerleri Türklük merkezi olarak görmekteydiler.
Bu anlayışın siyasi elit haline dönüşmesi sonrasında İmparatorluktan ulus devlete geçiş sürecini daha da hızlandırmış oldu. Gerçekten de yeni modern Türk ulusu, Balkan göçlerinden sonra yeniden tanımlanmaktaydı.
Göçmenlerin Bursa, Balıkesir, Bandırma, Adana ve Ege kıyıları çevresindeki verimli topraklara yerleştirilmiş olmaları, göçmenler için iyi bir fırsattı.
Muhacirlerin modern tarım usul ve yöntemleri kullanmalarının yanında patates, tütün gibi yeni ürünler yetiştirmeleri, Onları Anadolu’daki Türk köylüsünden farklı bir konuma taşıdı…” (Ali Aksoy – Artaştırmacı Yazar)
SON SÖZ
Mersin’e özellikle Ortadoğu ve Girit ve Balkan Coğrafyasından gelerek yerleşen veya yerleştirilen Müslüman veya Müslüman olmayan toplulukların en azından yaşadıkları bölge ve aileleri bazında bilimsel bilgi anı ve efsaneler den öte sosyolojik gerçeklerinin akademik bağlamda araştırmalarını yapan ve yapacak olanlara başarılar dileriz.
Bu vesile ile Mersin’de yaşayan ve aile kökenleri itibarı ile “Selanikli olan saygıdeğer hemşehrilerimizin tıpkı Girit kökenli aileler gibi bir araya gelerek anılarını, belgelerini ,bir kültüre saygı adına Mersin kamuoyu ile paylaşmalarını ,hatta bir “Dernek” kurmalarını temenni ediyor, kendilerini saygıyla selamlıyorum. Vahap Kokulu
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR ; (Teşekkür ederim)
1. Türk Yunan Nüfus Mübadelesinin Mersin Sosyo-Ekonomik Yapısına etkileri (Doç. Dr. Fahriye Emgili -Mersin Üniversitesi)
2. Selanik’ten Bursa’ya – (Araştırmacı Yazar Ali Aksoy)
3. Selanik’lilik Kimliği üzerine bir deneme (Araştırmacı Yazar Sefer Güvenç)
4. İslam Ansiklopedisi
5. Dünden Bugüne Mersin (Araştırmacı Yazar Av. Şinasi Develi)
Şurup Tadında Mersinliler – SELANİK
