(Tarsus Halk EÄŸitimi Merkezi Müdürlüğü‘nce hazırlanmıştır)
1- TARSUS’TA DOKUMACILIK
İlçemiz coğrafi bakımdan çeşitlilik arz eden bir yerdir. Dağı, ovası ve denizi ile bütünleşmiş, tarihi özellikleri ile zenginleşmiş güzel yurt köşelerimizdendir. Geçmişte çeşitli uygarlıkları barındırmış,
günümüzde çalışma sahalarının (Sanayi – Tarım) geniÅŸ olması nedeniyle çeÅŸitli yörelerde yaÅŸayan insanların gelip ilçemizi yurt edinmelerine sebep olmuÅŸtur. Kültür etkileÅŸiminin yoÄŸun olduÄŸu böyle bir yerde ilçemize has el sanatları ile uÄŸraşı her geçen gün biraz daha azalmakla birlikte devam etmektedir.
Ä°lçemiz Tarsus’un köylerinde dokumacılık ve el sanatları geçmiÅŸe oranla daha az yapılmaktadır. AraÅŸtırmalarımız sırasında el sanatları ve dokumacılığın neden azaldığını sorduÄŸumuzda, yöre insanlarının verdiÄŸi cevap; maliyetin arttığı ve fabrikasyon iÅŸlerin daha ucuz mal olduÄŸu ÅŸeklindedir.
Dokumacılık, çulfalık ve ıstar denen tezgahlarda yapılmaktadır. Bu tezgahlar kırsal kesimlerdeki köylerimizde yaygın olmakla beraber her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Kilim dokuma konusunda yapılan araştırma sonunda aşağıda birkaç örneğini vereceğimiz köylerin çalışmaları ilçemizin bu konudaki durumunu belirtir kanaatindeyiz. Örneğin; ilçemiz merkezine 30 km. uzaklıkta olan Egemen köyünde kilim dokuma işlemi, desen, renk, kullanılan malzeme ve dokuma tekniği bakımından kendine has özellikler arz eder. Geçmişte hayvancılıkla geçimini sağlayan bu köyün insanları bu gün çiftçilikle, sebze yetiştirmekle hayatlarını kazanmaktadırlar. Bunun yanısıra koyun ve keçi besiciliği ile de uğraşılmaktadır. Her evde kilim dokuma tezgah bulunmasa da bazı evlerde kurulmuş tezgah başında oturmuş kilim dokumakta olan kadınları görmek mümkün. Kız çeyizlerinde kilim yastıklar, kilim heybeler, kilim çuvallar, seccadeler, duvar kilimleri, kilim paspaslar, kilim minderler ve odalarda -yere yaygı olarak kullanılan kilimlerin dokunması geleneği hala devam etmektedir. Köyde kilimler pazarlamaya yönelik değil, ihtiyaca cevap verecek ölçüde üretilmektedir. Egemen köyünde dokunan kilimlerde kullanılan desenlere; eğerkaşı, kaşı çatkılı, zili(sürekli),minareli gibi desenleri örnek olarak verebiliriz.
Bir başka örnek; Dedeler köyünde kilim, çul, çuval dokunmakta, bunun yansıra çulfalık denilen tezgahlarda savan dokumaları da yapılmaktadır. Dokuma İşlemi burada da eskiye oranla daha azdır. Dedeler köyünde de dokunan kilimli de kendine has desen özellikleri görülür. Dedeler köyü kilim desenlerine örnekler: Tahtalı, ayaklı, sulu, buturaklı, yare küstü, sülüklü, almalı, balıklı vb. .
Karadiken köyünde ise çul dokumalar yapılmaktadır. Çul dokumaların özelliği, dokumaların keçi kılından yapılmasıdır. Bu çulların desen özellikleri ve isimleri Karadiken köyüne özgüdür. Desen isimlerine örnekler : Egeli, Buturaklı, Çaprazlı, Kartal kanadı, Su motifleri. Yukarıda verdiğimiz köy örneklerini çoğaltmak mümkün. Karakütük, Böğrüeğri, Sağlıklı, Göçük, Taşobası, Alibeyli, Cinköy, Belen, Pirömerli gibi köylerimizi sayabiliriz.
Yörede kilim dokuma, ıstar denilen ilkel tezgahlarda yapılmaktadır. Kullanılan araçlar da aynıdır. Yalnız kullanılan malzemeler, yapılacak dokuma eşyalara göre değişmektedir. Kilimler, seccadeler, kilim yastıklar, kilim heybeler, kilim minderler, kilim paspaslar, kilim çuvallar, duvar kilimleri, yaygı kilimler, yünlerden, çullar ise genellikle keçi kılından yapılmaktadır. Dokuma tekniği, kullanılan boyalar, boyama tekniği ve iplerin dokumaya hazırlanması tekniği yörede genellik arzetmektedir.
Dokunan kilimler her ne kadar ihtiyaca yönelik dokunsa da, sipariş talebi ile gidildiğinde dokunabileceği tespit edilmiştir.
Kilim ve çul dokumasında kullanılan ;
ARAÇLAR : Istar denilen tahtadan yapılmış tezgahlar, (Halı tezgahının ilkel şekli), yay ve bu yaya bağlanan hayvan bağırsağından yapılan kiriş denilen ince ip, yün tarağı,kirman, yün oklavası, çıkrık ve demirden yapılan dokunan kilimi sıkıştırmada kullanılan tarak, cimbar.
GEREÇLER: Koyun yünü, pamuklu ipler, keçi kılı, önceden dokunmuş desenler, kök boyalar ve suni boyalar.
BOYAMA: Piyasada satılan hazır boyalarla yıkanıp, kurutulup taranan veya yayla atılan yünler boyanır. Bunun yanı sıra tabii boyalarla da boyama yapılır. Tabii boyalar ceviz kabuğu, asma yaprağı, nar kabuğu, soğan kabuğu, çay, saman vb. ile yapılır. Tabii boya ile yapılan yünlerin boyalarını sabitleştirmek için asma dallarının yakılarak elde edilen külü ile su hazırlanıp, durulan suda boyanan yün bekletilir. Sudan çıkarılan yünler kurumaya bırakılır.
YÃœNLERÄ°N DOKUNMAYA HAZIRLANMASI:
Kırkımı yapılan yünler yıkanır, taranır veya yay ile atılır. Bu işlemin amacı yün üzerindeki tozların ve diğer yabancı maddelerin temizlenmesini ve yünlerin kabarmasını sağlamaktır. Taranan veya yay ile atılan yünler, yün oklavası ile kalınca halat görünümünde sarılır. Yumaklar haline getirilir, kirmanla eğrilmeye hazırlanır. Dokunacak kilimin büyüklüğüne göre yün, kirmanla ince veya kalın eğrilir. Eğrilen ipler 2 kat yapılıp çıkrıkla sarılarak tek ip haline getirilir. Tek ip haline getirilen yünler, yumaklar yapılarak kilim dokuma işlemine hazırlanmış olur.
Kilimin boyu tespit edilir. Yere, arası kilimin boyu kadar 2 kazık çakılır. Bu kazıkların üzerine ipler dolanır. Dolanan iplerin sayısı, desenlerin ilmik sayısına ve kilimin geniÅŸliÄŸine göre sarılır. Bu ipler kilimin boy iplikleri olacaktır. Kilimin boy ipliklerine “ÇÖZGÃœ” adı verilir. Çözgü adı verilen bu ipler ıstara (tezgaha) geçirilir. Kilim dokunurken çözgünün arasından geçirilen ince uzun yumaklara “ARGAÇ” denir. Kilim dokunmasında kullanılan ve kilime desen verilen renkli iplere “Ä°LME” adı verilir.
Kilimlerin dokunma süreleri desen özelliğine göre değişmektedir. Örneğin: 4 metrekare büyüklükteki bir kilimi, sürekli deseni ile 1 kişi 15 günde dokuyabilmektedir. Aynı ebattaki bir kilimi eğerkaşı deseni ile 3 haftada dokunabilmektedir.
Dokunan kilimin genişliğine göre ıstarın başına fazla kişi de oturabilmektedir. Desenler daha önce dokunmuş kilimlerden alındığı gibi, dokuma esnasında kişinin yarattığı desenler de olabilmektedir.
İlçemiz Tarsus genelinde yapılan araştırmalar sonucu; yine dağlık kesimlerdeki köylerimizde eskiye oranla halkın az yaptığı el sanatlarından bir diğeri de el dokuması kumaşlardır.
Akbez, astar, bükme, peştamal, sekkoluk(ceketlik) gibi isimler verilen bu dokumanın ham maddesi pamuktur.
Dokumanın gerçekleştirilmesinde kullanılan araçlar: Yay, çıkrık, cimbar, masura, mekik, ilgıdır, çağ, dolap, ekmek tahtası, çulfalık denilen tezgah, haşır yapılan kazan, fitil çöpü.
GEREÇLER: Pamuk, boya, un, su.
– Pamuk yay ile atılarak pamuÄŸun kabarması ve içindeki yabancı maddelerden temizlenmesi saÄŸlanır.
– Atılan pamuk dulup (halat) haline getirilir. Ekmek tahtası üzerinde fitil çöpü ile sürtülerek fitil haline getirilir.
– Hazırlanan fitil çıkrıkta eÄŸrilerek ip yapılır.
– Çıkrıkta eÄŸrilen ip ılgıdır da kelep haline getirilir.
– Bir kazanın içerisine su ve un konarak kaynatılır. Böylece haşır denilen karışım elde edilir.
– Hazırlanan haşıra kelep halindeki ipler atılarak haşırlanır.
– Hazırlanan ipler çarkta toplu hale getirilir. ÇaÄŸ denen araçta ipler çözülür.
– Çözülen ipler dolaba alınır. Dolaptan alınan ipler dokunacak kumaşın boyuna göre ayarlanır, çulfalığa takılır.
– Çulfalığa gerilen iplerin (çözgünün) arasından argaç, mekik yardımı ile saÄŸa – sola kaydırılarak dokunur.
– Mekik çözgünün arasından bir yandan diÄŸer yana kaydırıldıktan sonra tefe denilen tahta, dokuyana doÄŸru sertçe çekilir ve dokunan kumaÅŸ böylece tefeye takılan tarak yardımıyla sıkıştırılır.
– Dokunan kumaşın ucu selmun denilen silindir ÅŸeklindeki tahtanın üzerine el kazığı yardımı ile sarılır.
– Dokunacak kumaşın boyu çulfalıkta 9 m’den fazla olmamalıdır.
– Daha fazla olursa, selmun daha fazla kumaşı saramayacak ve dokuyan insan zorlanacaktır.
El dokuması kumaşların çözgüsü piyasada satılan hazır iplerden alınarak yapılır. Arghaçı çıkrıkta eğrilen pamuk ipliktir. Dokuma kumaşlar düz, beyaz iplikle dokunduğu gibi, tabii veya piyasadaki boyalarla da boyanarak dokunur. Kumaşın eni arzu edildiği ende yapılabilir. Kumaşın eni, tarağın sayısına göre ayarlanır. Cimbar da ayarlanan ene göre takılır. Dokumada cimbarın rölü; dokunan kumaşın büzülmemesi ve kenarlarının düzgün çıkmasını sağlamaktır. Önceden boyanan iplerle dokumaya çizgili veya kareli desenler verilebilmektedir. Dokumalar satışa yönelik değil, ihtiyaca cevap verecek ölçüde yapılmaktadır. Dokuma kumaşın kullanıldığı alanlar; şalvarlık, iç gömleği, ceketlik, Çarşaflık, yorgan kılıfı, yastık kılıfı, kefenlik; perdelik vb. yerlerdir. Günümüzde kış aylarında, genç kızlar ve orta yaşlı kadınlar tarafından dokunmaktadır. Kız çeyizlerinde ağırlıklı olarak bulunur.
2- TARSUS’TA OYACILIK
Türk el sanatları içinde sanat yönü en ağır basan dalların başında oyacılık gelir. Oyacılık; ilçemiz kültürünün ve el sanatlarının çok renkli bir yönünü oluşturur. ilçe merkezinde bu el sanatı ile uğraşan ve pazarlamaya yönelik çalışıp, bu yolla hayatlarını kazanan pek çok kadın veya genç kız olmasına rağmen, eskiye oranla bugün bu işi yapanların sayısı azalmıştır. Bu el sanatı ile uğraşı belli yörelerde odaklanmış, bu işin seri üretimi yapılmakla birlikte, bu seri üretim ifadesine Tarsus geneli için kullanamıyoruz. Örneğin Namrun yöresinde iğne oyalarının zengin bir kültürel varlık olduğu gözlenmekle birlikte Kamber Hüyüğü köyü ve çevresinde bu el sanatı ile uğraşı daha az yoğunluktadır.
ilçe bazında yapılan oya türleri, işleme aracı bakımından 4 gruba ayrılmaktadır:
1- İĞNE OYALARI: Adından da anlaşılacağı üzere işleme aracı iğnedir. Kullanılan malzeme: ipler (ibrişim, naylon, misina), pul ve boncuktur.
Misina günümüzde yapılan iğne oyalarının şeklinin düzgün durmasını sağlamada kullanılmaktadır. Eskiden misina yerine atların kuyruklarından aldıkları kıllar kullanılmaktaydı. iğne oyaları kulanım alanı bakımından çeşitlilik arz eder. Kullanım alanlarına örnek verecek olursak; en çok yazma ve mevlüt örtüsü, fular, bantlar, yaka çiçekleri oda takımları, karyola takımları, masa örtüleri vb. Kullanılan kumaş özellikleri bakımından ince kumaşlara uygulanmaktadır. Kumaşlara örnek olarak da; yazma, demor, birman, ipek vb. sayabiliriz.
Uygulanacak kumaşın özelliğine göre iplik kalınlığı ayarlanır.
2- TIÄž OYALARI: Tığ oyalarında kullanılan araç tığdır. Gereç olarak sadece ip, boncuk ve pul kullanılmaktadır. Kullanılan iplerin özellikleri; pamuklu, keten, ipek, yün, orlon’dur. Kullanıldığı alanlar; Masa örtüleri, karyola , yatak örtüleri, yastık örtüleri, namaz örtüleri, iç giyim eÅŸyaları, perdeler, ÅŸallar, yazmalar, baş örtüleri vb.
– MEKÄ°K OYALARI: Adından da anlaşılacağı üzere mekikle yapılır. Kullanılan iplikler çeÅŸitli pamuklu ve keten kotonlar, naylon iplerdir. Kullanıldığı yerler; baÅŸ ör, yazmalar, oda takımları, iç giyim süslemeleridir.
– FÄ°RKETE OYALARI: Araçları firkete ve tığdır. Gereçleri; ip, boncuk ve puldur. Firkete ve tığ yardımı ile yapılan güzel bir iÅŸtir. Firkete oyaları yazma kenarları, kalın yün iplerle ÅŸallar, masa örtüleri vb.
Oyaların işlemeciliğinde, yapılan oyalara çeşitli isimler verilir. Bu isimler bazen tabiattan alındığı gibi, bazen de sevdayı, sılayı, hasreti, mutluluğu, kederi vb. çeşitli düşünceleri yansıtan isimler olmaktadır.
Oyalara isimlerine örnekler verecek olursak; Papatya, Karanfil, Nergis, Mandalina Çiçeği, Adalya, Isırgan çiçeği, Dağ menekşesi, Dilber dudağı, Sümbül, Kütüle, Elma çiçeği, Damat bohçası, Dutlu, Yayla yolları, Kalpli, Coşturan, Arpa çiçeği ve benzerlerini verebiliriz.
3- TARSUS HALK OYUNLARI
YAÄžLI KEMER: Daha çok Tarsus-Adana yöresinde oynanır. Oyun düğün eÄŸlenceleri içerisinde ve genellikle erkekler tarafından oynanmaktadır. 3’lü figür düzenine sahip olup, yöremiz ova oyunları statüsündedir.
TARSUS ÜÇAYAK HALAYI: Klasik üçayak düzeninde üçlü figürlerle uygulanır. Mertliği ve kahramanlığı sembolize eder. Ayak figürleri dik başlılık, azamet ve vakur olma duyguları verir.
TARSUS HALAYI: Yörenin ovalık ve daÄŸlık bölgelerinde bütün halayların sonunda final i niteliÄŸinde oynanır.  Oyun baÅŸlama düzeni eller yandaki oyuncu ile birbirine kenetlenir ve ritimle eÄŸip kalkılır, bu esnada “ABO” çekilir. YavaÅŸ, diz hareketleri ile devam edip oyun ilerledikçe hızlanır. Uzun yıllardan bu yana yöreye gelen tarım işçilerinin zamanla yöredeki eÄŸlence ve düğünlerine katılmaları sonucunda ortaya çıkan bir oyundur.
SEHMENÄ° OYUNU: Yöre ovalık kesiminde oynanır. Denize yakın olan köylerimizde AliaÄŸa, Çataltepe, Deliminnet, AliefendioÄŸlu ve YeÅŸilkuyu’da hala oynanmaktadır. Oyun dörtlü figür düzeninde olup yavaÅŸ ve hızlı olarak iki ritmle uygulanmaktadır. Oyun efsanesi ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.
MENGİ OYUNU: Oyun yöremiz dağlık kesimleri Türkmenlerinin bir bölümü menge, mengi veya büyüğe saygı diye adlandırdıkları semah tarzda icra edilen bir oyun türüdür. Eski Türkmen eğlencelerinin en baş oyunudur. Oyun oymak beyinin veya oymağın en yaşlı ve reisi durumunda bulunan kişiye sırtını dönmeden bir tür saygı belirtilen el figürlerine dayanır. Sade kadınlar oynadığı gibi erkekli kadınlı çiftli olmak üzere de uygulanabilir. Yöremiz Kaburgediği, Çamalan köylerinde halen oynanmaktadır.
SAYA HALAYI: Yöremiz dağlık kesimlerinde bir tür kahramanlığı sembolize eden kolların omuzlara atılıp sert ayak figürleriyle uygulanır. Oyun ismini dağlık kesimlerde sıkça rastlanan yumuşak türde saya denilen düz taşlardan almıştır. Ayakla oynandığı için müziksiz, sadece ritmle de oynanabilir. Oyun erkekler tarafından oynanmaktadır.
HANIM KIZLAR: Ä°lçemiz ova köyü olan ancak ÅŸimdi bir çiftlikten ibaret kalan Badnis köyüne Ceyhanlı Aşık Ferrahi uÄŸramış, sabahın erken saatlerinde pamuk otu döğmeye giden beli peÅŸtamallı, baÅŸları yüzlerini alından gölgelik yapan kızları, bir eÄŸlence sırasında aynı kızların Ä°ÅŸ kıyafetlerini deÄŸiÅŸtirip nasıl güzelleÅŸtiklerini sazıyla anlattığı esnada bir grup kızın ellerini serçe parmaklarına takarak yana, öne ve arkaya 4’lü figürle oynamaları ile meydana çıkmıştır.
KARGI OYUNU: Eski eğlencelerimizde erkeklerin kendi aralarında rekabete dayanan ve çeşitli iddialarla uyguladıkları bir oyundur. Gerek çizgi konumunda gerekse daire formunda iken elinde kargı bulunan bir oyuncunun çizgide veya dairede bulunan diğer bir oyuncuyu kovalayıp yakalayınca da sırtına kargıyı vurması ve yakalananın dönüp aynı olayı tekrarlaması ile devam eder. Çabukluk ve beceri isteyen bir oyun türüdür.
ARABÄ° ÇİFTE TELLÄ°SÄ°: Yöremizde eÄŸlence olarak yapılan küçük ve büyük her türlü toplantıların deÄŸiÅŸmez ve vazgeçilmez oyunlarındandır. Oyunun en büyük özelliÄŸi vücudun bütün bölümlerinin oyuna Ä°ÅŸtirak edecek olmasıdır. Oyun bitiÅŸik düzende halay olarak uygulandığı gibi tekli, çiftli ve grup halinde de icra edilebilir. Adını Yöreye Suriye ve Mısır’dan tarım işçiliÄŸi yapmaya gelen insanlarımızdan alır.
Bölgemizin Çukurova toprakları içerisinde olması sebebiyle Adana, Maraş ve Hatay il ve ilçelerinin birçokları ile ortak oyunları bulunmaktadır.
Bunlara Şirvani oyunu, Kırıkhan, Cihan Garibi, Köylü Kızı, Adanalı gibi oyunları örnek gösterebiliriz.
4- GÄ°YÄ°M VE KUÅžAM
Yöremiz giysi çeÅŸitleriyle de oldukça zengindir. Köylerimizde özellikle yazın ÅŸalvar ve üzerine uzun kollu yakasız renkli bluz giyilir. BaÅŸa iÅŸlemesiz veya renkli boncukla iÅŸlenmiÅŸ tülbentler baÄŸlanır. Yöremizde özellikle daÄŸlık kesimde kadınlarımızın geçim kaynağı durumunda olan iÄŸne oyası yaÄŸlık denilen tülbentlerin kenarlarına geçirilip örtünülür, Erkekler ceket ve kasket kullanırlar. Kışın yaÅŸlı kadın ve erkekler boyunlarına çalma denilen geniÅŸ ve uzun boyun bağı baÄŸlarlar. Yörük kadınları üçetek denilen elbiselerini giyerler. Altında göz alıcı renklerden yapılmış ÅŸalvar giyerler. Bluz yerine ceket giyerler. BaÅŸlarına poÅŸu baÄŸlarlar. Erkekler siyah ÅŸalvar, dokuma dik yaka gömlek üstüne kumaÅŸ yelek, bele kuÅŸak sararlar. Siyah sivri burunlu ayakkabılar giyerler. Köstekli saat, yelek üzerinde tesbih eldedir. Kadınlar “araplav” denilen parlak kumaÅŸtan dikilmiÅŸ bluz üzerine kalın kumaÅŸ ve pamukla sırınmış aba giyerler. Bele peÅŸtamal adı verilen yün dokunmuÅŸ kuÅŸak sararlar. Ayakta nakışlı çorap ve yemeni vardır. BaÅŸtaki örtü ince katlanıp alından sarılır. Bilezik ve beÅŸibirliler bu giysilerin aksesuarlarıdır.
Yukarıda saymaya çalıştığımız giysiler gerek erkeklerde, gerekse kadınlarda yöremiz giysileri olarak farklılık göstermesinin sebepleri çeşitlidir. Bunlardan en önemlisi ovada yaşayan köylü erkeklerin ve kadınların giysileriyle dağ yönündeki erkek ve kadınlarımızın giysileri oldukça farklıdır.
Buna Toroslarda yaşayan oba giysilerini de katabiliriz. Sahile yakın olarak ince giyilen giysiler yukarılara çıktıkça değişip hem kalın hem de gösterişli bir giysi şeklini alırlar. Bu giysiler halen bir çok köylerimizde rağbet görürken şehre yaklaştıkça bu giysilerin artık pek kullanılmadığı görülmektedir.
5- YÖREMİZ ÇALGILARI
Tezeneli sazlardan bağlama çeşitleri, üflemeli sazlardan zurna ve kaval çeşitleri ile çoban düdükleri, vurmalı sazlardan davul, def, deblek, kaşık, zil çampara, zilli maşa, yaylı sazlardan kemanedir.
6- YÖREMİZ TÜRKÜ VE MANİLERİ
Mani örnekleri:
Tabakta portakalsın
Sözüm burada kalsın
Yılda bir kabrime gel
Toprağın kokum olsun
Portakalım tekerlendi
Yedik sıra şekerlendi
Portakalım taş üstüne
Ne söylesin başüstüne
Bir incecik çay akıyor
Hadi- gidip bakalımın
Gurbete bir kız gidiyor
Kınasını yakalımın.
Atladı geçti eşiği
Sofrada kaldı kaşığı
Çıktı bu evin yakışığı
Kız kınan kutlu olsun
Biner atın iyisine
Gider yolun doÄŸrusuna
Kız anam yazgın buymuş
ALLAH’ta böyle buyurmuÅŸ.
Türkü örnekleri:
KELE TEYZE
Kele teyze de kele teyze
Ben yoruldum geze geze
Üç kızının birini bana versen
Ne olurdu hanım teyze.
Olur mu ola olur mu ola
Kavil yerini de bulur mu ola
Yollarına tuzak kursam
Kara gözlüm gelir mi mola
Evlerinin önü de nar ağacı
Kimi tatlı da kimi acı
Kurban olam da kele bacı
Vermen beni Tarsusluya
BÖLÃœM 2- YEMEKLER VE TATLILAR için bu satırı tıklayınız.Â
* Mersin Halk EÄŸitimi Merkezi ve AkÅŸan sanat Okulu Müdürlüğü’nün Yayın Organı olan “İÇEL KÃœLTÃœRÃœ” nün Åžubat 1991- 13.Saysından alınmıştır.