,

Tilkinin Başına Gelenler – Hilmi DULKADÄ°R

Dilki.jpg

BÄ°R MUT MASALI
Buralarda eskiden, kocayanlar kakalanıverilmiştir. (1) Tabii adam mi edecekler; yani, yeniden güçlü kuvvetli yapıp kullana mı bilecekler. Bu duruma düşenler azat (2) edilirmiş.
İşte böyle azat edilecek,(kakalanıverilecek) bir koca (3) koyun varmış. Koyun ihtiyar olduğu için kuzulayamaz olmuş. Dişleri dökülmüş; yünü çıkmaz olmuş. Hatta, eti dahi sertleşmiş ve yenilmez olmuş. Sahipleri karar vermiş:
– Bu koyunun ÅŸimdiye kadar yününü aldık, sütünü aldık, yavrularını aldık; bizde hakkı çok. Åžimdi yürüyemez oldu. En iyisi biz bu hayvanı kesmeyelim de yolda bırakalım. Daha ne kadar yaÅŸarsa kârına saysın!
Yolda koyunu bırakıp sürüler yürüyünce koca koyun ile yavruları arasında meleşmeler başlamış. Bu durumu gören kadınlar:
– Vah; Benim keleÅŸ (4) koyunum. Seni ne kesebildik, ne de götürebildik;
Acımışlar ama koyuna yapabilecekleri başka bir iyilik de yokmuş. Orda bırakarak yaylalara doğru yürümüşler. Koyun orda kalıp, sahipleri de yollarına devam ededursunlar, biz başka bir olaya geçelim.
Yaylaya çıkmakta olan bir başka sürüde de köpek ihtiyarlamış. Canavar (5) geldiğinde:
– Ay onmayasıca (6); bitmeyesice, yalı yedin de hendeeride (7) tan tan eden. Canavar koyunu bitirdi, sürüyü, bitirdi. Henderde çalıya kıçını soktun da… Eh seni o çalıda korsam bir görürsün…
Bunlar da biraz sonra sürüyü yaylalara çekerken köpeğe bir kaç taş vurup orda bırakmışlar:
Koyun, sürü tepeleri aştıktan bir süre sonra bakmış ki karşıdan bir kocaoğlan (8) geliyor:
Koyun : – Selamün aleyküm
Köpek : – Aleyküm selam arkadaş
Koyun : – Ne gezersin burda?
Köpek : – Beni burda bıraktılar. Ya sen?
Koyun : – Beni de bıraktılar.
Köpek : – Yav senin etin yenir, sütün yenir, neden kaldın arkadaÅŸ, deyince
Koyun : – Ay arkadaÅŸ sorma iÅŸte, döşümüz aşıldı, (9) dölümüz alındı, etimiz yenmez oldu. Bizi buracıkta bırakıp gittiler. Eh…Sen neördün (10). Sen bari kurtları kovalardın. Senin ÅŸerrinden bayağı kurtlar kaçardı.
Köpek : – Senin dediÄŸin gibi kurtları artık tutamadık; yerimizden kıpırdayamayınca kızıp bizi de burda koydular,
– Ey ne yapalım… ÅŸansımız. Kadere, kısmet yürüyelim bakalım.
Bir süre gidince koyun otlu bir yerde yayılmaya başlamış. Köpek bakarmış, koyun yayılıyor:
– Yav arkadaÅŸ sen karnını doyurursun ama ben?
Koyun :
– ArkadaÅŸ sen de kuyruÄŸunu dalına (11) koy gezele bakalım. Elbet kemik falan bulursun.
Köpek düşünmüş:
– Kemik bulabileceÄŸim doÄŸru olabilir mi? Eh… Beklesem elime birÅŸey geçmeyecek. En iyisi gezeleyelim bakayım ne bulacağım, deyip koyundan ayrılmış.
Koyunun yanından koca köpek ayrılır ayrılmaz kurdun biri tepeden çıkmış; koyunu görünce yasılmış (13) kulağını dikleştirmiş:
-Vah kurban olduÄŸum vah… Åžuna bak!
Geliverip koyuna:
– Sen ne aran (14) burda?
Koyun : – Ne var yayılıyom iÅŸte.
Kurt : – Burası benim babamın tarlası olduÄŸunu bilmiyor musun?
Koyun : – Nesini bileceÄŸim, burası hali (15) bir memleket, yıllarca burdan gelip geçtik, kimse bize buranın sahibi olduÄŸunu söylemedi.
Kurt : -Burası benim babamın tarlası.
Koyun : – Nereden bileceÄŸiz?
Kurt : – Daha (16) tarlası; daha devesinin çökeceÄŸi (17), daha kuzuluÄŸu; anladın mı? Daha koyunların arkacı, aha çadırımızın yeri; daha ne istersin?
Koyun gösterilen yerlere bakınca kurdun doÄŸru söylediÄŸine inanmak zorunda kalmış. Anlamış ki, kurt kendini yiyecek, KurtuluÅŸ yok… DemiÅŸ ki:
– Sen bu söylediklerine bir ÅŸahit bulabilir misin? Bir ÅŸahitlendirebilirsen tamam. O zaman beni yemen helal olur. Ne bileyim babayın tarlası olduÄŸunu?
Kurt : – Åžahide kesin inanacak mısın?
Koyun : -Tamam…
Demiş ama. yüreği de «güm, güm» diye korkuyla atmaya başlamış:
Kurt şahit aramak için tepeyi aşınca bakmış ki tilki geziniyor :
– Yahu arkadaÅŸ, bir av geldi elime ama ÅŸahit gerekiyor, deyince;
Tilki : – Nasıl?
Kurt : – Ben şöyle, böyle dedim, sen de doÄŸrudur diye benim söylediklerimi tasdik edersen avı birlikte yiyebileceÄŸiz.
Tilki : – Tamam yahu, ohoo…Ben sizin hududu zaten iyi bilirim (!)
Kurt ile tilki belenden (18) aşıp koyunun yanına gelirlerken tilki bir tantanadır (19) tutturmuş.
…Ooo, BozoÄŸlan (20) nın tarlasının hududu taa ÅŸu kâhtan (21) ÅŸu yanı iÅŸte… Bu yanları evi; ÅŸu yanları eÅŸmesiydi; Åžurası, atın tavlasıyla (22), ÅŸurası kuzuluÄŸuydu; ÅŸurası yurtlaÄŸydı (23), ÅŸu boduklarındı, (24) diyerek koynun yanına gelmiÅŸ,
Koyun : – Yorma kendini, he!… he!. he!…
demiÅŸ.
Kurt, şahit bulmak için koyunun yanından ayrıldığında koyunun kendisi gibi azat edilen arkadaşı köpek, yiyecek aramaktan dönünce, koyun olanları anlatmaya başlamış.
– Yahu arkadaÅŸ sen burdan gittin, başımıza Nuh tufanı koptu!…
Köpek : – Neci yahu?
Koyun : – Beni yemeÄŸe bir canavar geldi!
Köpek : – Eee?
Koyun : – Ben da dedim, ÅŸahit getir de yersen öyle ye…
Köpek : – Çabuk ol hadi, gelir ÅŸimdi. Madem ÅŸahit istedin hemen bir ÅŸey hazırlayalım!
Koyun: – Ne hazırlayacağız?
Köpek : – Åžurada bir çukur kazalım. Ben içine gireyim; sen üzerimi ört.
Yalnız burnum nefes almak için açıkta kalsın. Şahit yanına gelipte şahitliğe başlayınca sen de ki, elini şu kırmızı kitaba bir vur bakayım. O elini kırmızı toprağa vururken benim burnumu görür.
Sen o zaman bak tabanları (25) nasıl yağlayacaklar.
Köpeğin dediği, koyunun da aklına yatınca hemen toprağı kazmaya başlamışlar. Köpek yatmış çukura, Koyun da burnu hariç her yerini örtmüş. Tilki koyunun yanına gelip şahitliğe başlayınca, koyun:
– Yahu kendini çok yorma, kurbanım… Yiveceksiniz beni zaten; yemin edebilir misin?
Tilki : – Tabiî ederim.
Koyun : -Hadi bi et bakayım, şu kırmızı kitaba elini bir bas.
Tilki elini basmak için toprağa bakınca kocaoğlanın burnunu görmüş. Başlamış kuyruk sallamaya :
– Yahu ben buradan bir-iki sene önce geçtiydim amma neresinin BozoÄŸlan’ım olduÄŸunu bilmem, ben bunların tarlasını hatırlamıyorum, demiÅŸ.
Bozoğlan ise, tilkinin kalçasına süreklį elini dürterek :
– Yahu etme, hadi vemin et. Sen ne dediÄŸiyin farkında mısın? Hadi yemin et, hadi!…
Tabiî BozoÄŸlan, KocaoÄŸlan’ın burnunu görmüyor. Nedense biraz sonra dikkat edince o de KocaoÄŸlan’ın burnunu görmüş. Tam bu esnada KocaoÄŸlan topraktan silkelenip BozoÄŸlan’ın boÄŸazından yapışmaz mı? Tilki, «gürp» diye yerinden sıçramış. Bir korkmuÅŸ amma demeyin gitsin… Arkasından kurÅŸun atsalar yetiÅŸmez olmuÅŸ. Nefesi kesilene kadar kaçmış. Yorulunca ormanda kuru bir aÄŸaca sırtını yaslayıp derin derin solumaya baÅŸlamış.
– Ulan demiÅŸ, kendi kendine. Ulan, nene gerek senin BozoÄŸlan’ın tarlası bre dürzi. Gitsen de falan çiftlikte falanın öyle horozları var ki, kimi kırmızı, kimisi beyaz; getirsen deliÄŸiyin aÄŸzında buz gibi yesen de kuyruÄŸunu uzatıp yatsan olmaz mı?
Ah… Åžimdi, bir insanoÄŸlu olsa da kuyruÄŸumdan tutup beni taÅŸlara çarpsa, çarpsa!
Olacak ya…Meğer tilkinin kuru ağaç diye yaslandığı kepeneğine bürünüp yatan bir çoban değil miymiş? Çoban tilkinin kuyruğundan tutup çekmiş, tilki kaçmak için sıçrayınca havaya kalkıp düşmüş. Ama çobanın elinden çabuk kurtulup yine tabanları yağlamış.
Giderken yine kendi kendine söyleniyormuş:
– Ulen nereye dursam, her yer insanoÄŸlu; biz, demiÅŸ, hangarava (26) kıçımızı dayayıpta soluk alacağız. Dağın kara kütüğü dahi insan oldu da kuyruÄŸumdan tutup, taÅŸlara çarpa çarpa beni bir hal etti.
Masalımız bu kadar, görüldüğü gibi olanlar tilkiye olmuş. Zavallı, yalancı şahitlik yapayım da kemiklerden bari faydalanayım diye düşünürken az kalsın köpeğe ve insanoğluna kendi kemiklerini kırdıracakmış.
NOT : Masal, Mut’un AÅŸağı Köselerli köyünden 1934 doÄŸumlu, ilkokul mezunu ticaretle iÅŸtigal eden Ali Gülüş’ten 1986 yılında derlenmiÅŸtir.
Hilmi Dulkadir: Mersin Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürü.
1. Kakalayı vermek: Bir kenara ativermek.
2. Azat etmek: Serbest bırakmak
3. Koca: Ihtiyar
4. Keleş: Güzel, iyi
5. Canavar: Kurt
6. Onmayasıca; İyileşmeyesice
7. Hendeerde: Orada
8. Kocaoğlan : Köpek
9. Döşümüz aşıldı : Sütümüz alındı
10. Neördün : Ne yaptın
11. Dal : Sırt kısmı
12. Gezele : DolaÅŸ
13. Yasılmak: Gözükmemek için eğilmek
14. Aran : Ararsın
15. Hali: Sahipsiz, Issız
16. Daha : Ä°ÅŸte
17. Deve çökeği : Devenin toprakta yattığında bırakmış olduğu çöküntü
18. Belen :Tepe
19. Tantana : Sözde gürültü çıkarmak
20. BozoÄŸlan : Kurt
21. Kah: Küçük tepecik, sınır
22. Tavla : At baÄŸlanan yer
23. Yurtlak : Çadır kurulan yer
24. Boduk : Deve yavrusu
25. Tabanlar yağlamak: Korkup kaçmak.
26. Hangıraya : Nereye
İçel Kültürü Dergisi 1988 6. Sayısından alınmıştır.

Biyografik Bilgi

scroll to top