İçel Sanat Kulübü binamız yıllarca Mersin’in yegâne Askerlik Şubesi olarak hizmet verdi. Halen yaşları yetmiş ve üstü birçok Mersinli erkeğin askerlik kayıtlarının, yoklamalarının yapıldığı bir mekândı Sankulüp binamız.
Herhalde bir iki takım askerde burada vatani görevini “ofis hizmetkârı” olarak yapardı. Binanın alt katı bu bir düzine kadar Mehmetçiğin koğuşu, banyosu, mutfağı herşeyi idi.
Sankulüp bahçemizde o zamanlar bu birkaç Mehmetçiğin günlük sporlarını yapmalarına veya askeri basit eğitimlerini yaptıklarına o çevrede oturanlar tanık olmuşlardır. (Örneğin ben.)
Bu binanın hemen yaya mesafesi ilerisinde Hükümet Binası vardı. Mersin Valisi’nin ve resmi dairelerin müdür ve idari memurlarının faaliyette bulunduğu bir bina idi. Örneğin Vali Yardımcıları, Mersin Nüfus Müdürü, Tapu Müdürü gibi… Hükümet Binası’nın alt katında ise “Ceza” Mahkemeleri yer alırdı. Asliye Ceza, Ağır Ceza…
Neden “Ceza” Mahkemeleri vardı, çünkü bu binanın arkasında Mersin Cezaevi vardı. Şimdi bu binanın yerinde il Jandarma Komutanlığı’nın modern karargâhı var.
Cumhuriyet’in ilanı ile 1932 yıllarında nüfus kâğıdı, pasaport ve resmi evraklara ve en önemlisi askerlik belgelerine, diplomalara fotoğraf konması zorunluluğu, fotoğraf çektirmek istemeyen bütçesi müsait halkında stüdyolara gitmesini zorunlu hale getirmiştir.
O yıllarda, halkın eğitim ve kültür düzeyini yükseltmeyi amaçlayan Halkevleri’nin amacı, “ortak manevi değerlere bağlı kişilerden oluşan bir birlik haline gelmektir.”İşte bu amaç doğrultusunda fotoğraf kursları düzenleyerek, 1932’den itibaren fotoğraf sanatı için yeni bir temel oluşturulmuştur.
Mersin Halkevi’ndeki eğitim, kültür çalışmaları arasında “Fotoğrafçılık” olması kuvvetle muhtemeldir. Bunun araştırmasını Mersin’de Fotoğraf Dernekleri mensubu değerli sanatçılarımızın, Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bilim insanlarının yapmasını dilerim.
Mersin’de Foto Remzi, Foto Aziz, Foto Koşar, Fota Yahya, Foto Abdullah, Foto İlyas, Foto Cemil, Foto Doğuş, Foto Mehmet Avcıdırlar, Foto Stüdyo G ve bu isimlere eklenecek olan esnaflar Mersin’de irili, ufaklı siyah beyaz stüdyo fotoğrafçılarının ilk sanatkârları olmalılar.
Hangileri fotoğrafçılığı Halkevi veya bir başka kaynaktan öğrendi… Kim kimin ustası veya kalfası idi. Ben bilgisizim. Bu sanatkârların “sanatsal” çalışmalarına stüdyolarında çektikleri, sonra bir ressam titizliği ile rötuş yaptıkları nişan, düğün, aile fotoğrafları örneklerinde rastlayabiliriz. Bu siyah beyaz fotoğraflar halen aile albümlerindedir ve giderek scanner’lerde taranarak sosyal medyada paylaşılmaya başlanmıştır.
Bu stüdyo fotoğrafçılarının o döneme göre teknolojik anlamda gelişmiş körüklü veya körüksüz fotoğraf makineleri ile çekilmiş Mersin kent manzaraları arşivi günümüze taşınmış ve çok sınırlı sayılarda olsa bile hâlâ arşivlerden taşınmağa devam etmektedir. Bu konuda Mersin’de Cumhuriyet Meydanı’nda Kokulu Büfe’mizin hemen yanı başında derme çatma bir “kondu” stüdyosu olan “Foto Aziz Işık ‘ın emeklerini saygı ile yad etmek borçtur.
Hani yukarıda dedik ki; Cumhuriyet’in ilanı ile 1932 yıllarında nüfus kâğıdı, pasaport ve resmi evraklara ve en önemlisi askerlik belgelerine, diplomalara fotoğraf konması zorunluluğu, fotoğraf çektirmek istemeyen bütçesi müsait halkında stüdyolara gitmesini zorunlu hale getirmiştir.”diye. Peki, bütçesi müsait olmayan veya “acele” fotoğraf çektirerek köyüne, kasabasına dönmek zorunda kalanlar ne yapacaklardı?
Şipşak çekeceklerdi.
Köşebaşı Şipşak fotoğrafçıları esnafına “Merhaba” diyebiliriz.
İçel Sanat Kulübü binasının yerindeki Askerlik Şubesi binası civarı, Hükümet Binası civarı serin gölgelik köşe başlarında, Hükümet Binası’nın güneyinde denize inen ağaçlıklı sokağın üzerinde arzuhalcilerle birlikte “Şipşak” fotoğrafçılara rastlamak mümkündü. İçel Sanat Kulübü kurucularından değerli ressam Sn. Mehmet Ali Meriç, bu şipşak’çıların yaşlı yorgun ustasına, onun rengârenk kasasına herhalde son örnek olarak İçel Sanat Kulübü kuruluş yıllarında sokağın başında rastladığına tanıklık eder. Yıl 1989 olmalı.
Şipşak’çıların sokak başlarında, güneş ışığını projektör yaparak çektikleri fotoğraflara teknik anlamda alaminüt (Frâ la minute) deniliyor. Çarçabuk, anında, hemen anlamında.
Bu fotoğraf makineleri kasası ve sökülüp takılabilen ayakları ahşaptandır. Kasasının arkasında siyah bir örtü vardır. Kasanın üst tarafında birkaç cm yüksekliğinde dürbünlü bir delik, gümüş ve tuz çözeltisi sıvısından ibaret film banyosu karanlık kutunun içinde, teneke kapaklı bir objektiften oluşan, lensi değiştirilemeyen, hazır çekim modlarına sahip, basit, körüklü fotoğraf makinesi idi bu Şipşak’lar.
Bakmayın tarifin karmaşıklığına… Şipşak’ların dış görünüşü ve yorgun duruşu bu tarifin zenginliği ile hiç ilgisi yoktu.
Askerlik Şubesi’nde işi olan, nüfus cüzdanı veya pasaport çıkartacak yetişkinler, diplomalarına fotoğraf yapıştıracak çocuklar ve gençler bu Şipşak’çıların karşısında önüne siyah perde çekilmiş duvarın önünde oturur, Şipşak’çı makine kasasının arkasındaki siyah beze kafasını sokarak karşısındaki objenin kaliteli görünmesi adına Şipşak kasasını, kasa ayakları ile ileri geriye götürür ve “Şimdi oldu.” diyerek, karşıdaki objenin kasanın önündeki objektifin kapağına dikkatle bakmasını ister ve adeta içinden bir “dua” okuyarak kapağı çeker, birkaç saniye bekler ve kapağı kapatırdı.
Artık fotoğraf çekilmiştir.
Sıra Banyo’sundadır. Negatif’inden beyaz kartına transfer etmektir. Bu işlemleri kasasının karanlık odacığında yapmaktadır. “Usta”lık budur.
Birkaç dakika sonra beyaz kartlar kasanın yanındaki çekmeceden çıkarılır ve hemen oracıkta kuruması için çamaşır mandalı ile oracıkta bir yere asılır. Beyaz karttaki obje görüntüsü güneş ışığına doydukça netleşecektir.
Hayırlı olsun… Fotoğraf çekme operasyonu “Şipşak”en fazla yarım saatte bitecektir.
Sıradaki gelsin…
Artık sırada kimse yoktur…
O devir, o moda, o sanat bitti…
Siyah beyaz albümlerde özenle saklanan vesikalık fotoğraflar kaldı geride…
Şipşak ustaları saygı ve sevgi ile anıyorum…
Bir Şipşak Fotoğraf Kasası arıyorum… Evimin en özel köşesinde anıtlaştıracağım.
Sokak başlarında, içlerinde icra-i fotoğraf esnafı “Şurup Tadında Mersinliler” kimlerdi?
Kimse hatırlamıyor bile…
İçel Sanat Kulübü 211 Nolu Aylık Bülteninden Alınmıştır.