,

YUMUKTEPE DE TARÄ°HSEL ÇAÄžLAR – Prof.Ä°sabella CANEVA

Neolitik.bmp

Tarihsel çağlar
Sit alanı, Neolitik, Kalkolitik, Bronz, Hitit ve Ortaçağ katmanlarının üst üste bulunduğu büyük bir tell gibi biçimlenir. J. Garstang tarafından; ilk kazıları takiben oluşturulan ve yeni araştırmalarla genel hatları  doğrulanan stratigrafik taslakta aşağıdaki diziyi gösteren seviyeler görülür.
Neolitik  dönem, sit alanın stratigrafik devamlığının üçte birinden fazlasını oluşturur  ve yerleşim düzeni, seramik üretimi ve araç gereç kullanımında kendine özgü karakteristik özellikleri olan en azından 3 seviyeyi kapsar. Sonrasında köy, karakteristik olarak bir model içinde yapılanmış gibi görünmektedir: tepe üzerinde yüksek bir kale ve yanlarında, üzerlerinde konutların olduğu bir dizi teraslama. Kalenin berkitme duvarları Erken Kalkolitik’te anıtsal karakterlerini alırlar, fakat Geç Kalkolitik, Hitit çağı ve Bizans yerleşmesinde de önemli bir işlev görmeye devam ederler. Berkitmelerin yoğunlaşması, belki de Mersin Siti’ni Bronz Çağı’ndan başlayarak Batı Anadolu’nun uygarlıklarıyla ilişkiye sokan, sitedeki Yakındoğu’nun en antik metalurji üretimiyle bağlantılı olabilir.
Hitit Dönemi’nde sit alanı Kizzuwatna Krallığı’nın başkentiydi. Bu döneme ait olan seviyeler halen araştırılmayı beklemektedirler fakat yerleşimi çeviren çok geniş savunma duvarları tell’in çevresinde açıkca görünür durumdadırlar. Bizans yerleşmesiyse, yeni kazılarda önemli dini yapılar ve buna bağlı nekropolle ilgili doküman sağlamıştır.

Son Kalkolitik

Sonraki yerleşim döneminde berkitilmiş kaya, Mersin’in, tepedeki alanı gitgide azaltarak ve tellin tabanında konut gelişmesine ilklerinin yanına konan yeni bir dizi depo binaları oluşturuncaya kadar yardım ederek, karakteristik özelliği olacaktır. İ.Ö. 4200’e tarihlenen Geç Kalkolitik’te berkitmelerin planları gelecek seviyeler tarafından güçlüce rahatsız edilmiştir ve halen ayırt edilebilmektedir. Bu seviyelerin karakteristik seramiği, açık bir fon üzerine siyah bir boya içinde geniş bir çizgi motifli, kasenin yanına kazınmış bir yüzeyle beraber (flint scraped bowls, veya coba bowls) bir dekorasyon gösterir. Bu seviyeler Yakındoğu’yla son kültürel ilişkilerin şahitleridirler. Erken Bronz’da, sitenin ilgileri, belki de ana olarak Mersin’in başlayıcı olduğu metalurji teknolojisinin doğumuna ilgilenmiş Batı Anadolu kültürleri, üzerine yoğunlaşacaktır.

Erken kalkolitik
İ.Ö. 5000’den başlayarak, sit, tepede yüksek bir kaleyle ve yanında konutların yer bulduğu bir dizi teraslamayla gerçek ve tam bir berkitilmiş köy formunu kazanır. Kalenin içinde, Garstang tarafından XVI. olarak adlandırılan seviyede, bir dizi, askerlerin kalacakları yer olarak kabul edilen, değerli eşyayla ve büyük nitelikli, polikrom veya kahverengileşmiş seramik parçalarıyla kaplı savunma duvarına yaslanan konut ortaya çıkarılmıştır. Benzer konutlar teraslar üzerinde berkitmelerin dışında yerleşmişler, yan tarafları da, tepenin tabanından kalenin anıtsal girişini bağlayan bir cadde tarafından desteklenmişlerdir

Geç Neolitik
Konutların oluşumunda önemli yenilikler, İ. Ö. VI. binin başını karakterize ederler: sıklıkla absidli, taş döşemeli ve siloilerin bulunduğu açık alanlardan ayrı, büyük evler ortaya çıkarlar. Bu dönemin sonunda, taş ve ham tuğladan tekrar edilen büyük boyutlarda duvarlar yerleşimin merkezinin, tellin eteklerinde teraslar üzerinde genişleyen preferiden ayrılmasını anımsatırlar. Açık renk seramik, kırmızı/kahverengi boyalı geometrik motifli boyanmış dekorasyon göstererek ortaya çıkar. Bu dönemin son kısmında, motifler daha ayrıntılı olacak ve seramiklerin hamurları ve yüzeylerin kahverengilendirilme kaliteleri artacaktır. Bunları takip eden Halaf veya Halaf etkisi gösteren seviyeler yeni kazılarda araştırılmamışlardır.

Orta Neolitik
İ. Ö. VII. bin seviyeleri, çok mekanlı, temeli taş olan masif duvarlı; içlerinden seramik ve taş alet parçalarının, yarı kömürleşmiş kemik parçalarının geldiği depolar ve ocaklarla donatılmış kompleks bir mimari gösterirler. İ.Ö. 6200’e tarihlenen en antik basılı mühür bu depolardan gelmiştir. Seramik, Yakındoğu siyah seramiğinin (Dark Faced Burnished Ware) aşırı süslü örneklerinin ötesinde, sınırlı olarak çanak ve bardaklarla, açık renkli kahverengi olmayan oletteyi kapsar.

Erken Neolitik
İ. Ö. 7000 ve İ.Ö. 6100 arasına tarihlenen Mersin Erken Neolitiği, buğday, arpa, incir, zeytin ekimi ve keçi, koyun, öküz ve domuz beslenmesiyle genel hayvan ve bitki evcilleştirilmesi yönünden en antik belgelerden birini sağlamaktadır. Şimdilik küçük ölçülerdeki açmalarla sınırlı kazılar, kamıştan (wattle and daub) nadir olarak taş temelli konutlar gösterirler. Orta Anadolu kökenli obsidyen araç gereçler, yalnızca İ.Ö. VIII. Bin sırasında yüksek düzlük insanlarıyla ilişkilerin varlığını değil, fakat sit alanının Yakındoğu’da obsidyenin dağıtımında bir rol alabilebileceğine de anımsatır. Seramik, kahverengi, nadir olarak etkileyici bir biçimde dekore edilmiş, olasılıkla Mersin’in ilk sakinlerinin geldiği çağdaşı Amuq bölgesi kültürleriyle de benzer güçlü teknik ve biçilemler gösterirler.

Biyografik Bilgi

scroll to top