Gurbet elde bir hal geldi başıma
Ağlama gözlerim mevlam kerimdir.
Derman arar iken derde düş oldum
Ağlama gözlerim mevlam kerimdir.
Kağıda yazarlar ufak yazılar
Anasız olur mu körpe kuzular
Yürek yaralıdır,ciğer sızılar
Ağlama gözlerim mevlam kerimdir.
(Pir Sultan Abdal)
Mersin Limanı, silo arkasındaki rıhtıma bir ahşap yük teknesi yanaşır gece yarısı.
1960’lı yıllardan yağmurlu bir gün.
O gece yarısı sessizliğinde o gemiden çok uzaklardan duyulabilecek çığlıklar atılmaktadır.
Bu çığlıklar ıstırap çeken insanların duygularıdır ve bir Türk limanının rıhtıma yanaşmış olmanın verdiği sevincin, heyecanın ifadeleridir.
Gemideki bu insanların öyküsünde Mersin vardır, bir Mersin yaşam gerçeği yer almaktadır. (*)
BÖLGEDE TEK LÜBNAN RESMİ KONSOLOSLUĞU
Güney ve Güney Anadolu bölgesinde sadece Mersin’de resmi Lübnan konsolosluğu vardır ve bu konsolosluk Lübnan’a gidecek T.C uyruklularına vize vermekte ve Mersin Limanından Lübnan’a yapılan ihracatta Uluslararası anlaşmaların gereği olarak belgelerin tasdiki işlemlerini yapmaktadır.
TURİSTİK AMA ÖNCELİKLİ “İŞ” VE “AŞ”
Lübnan’da 1960’lı yıllardan sonraki zenginleşme ve imar ve yatırım faaliyetlerine bağlı olarak meydana gelen vasıfsız işçi istihdam açığının giderilmesine yönelik çalışmalarda Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının da yer alması girişimlerinde Türkiye’nin güney sınırındaki illeri ve ilçelerinde yaşayan vatandaşlardan da yararlanılır.
Bu bölgeden Lübnan’a resmen turistik amaçlı ancak gerçekte orada “iş” ve “aş” bulma amaçlı vatandaşlarımız yoğun olarak Mersin’e gelmekte ve birkaç gece Mersin’de konaklama zorunluluğuna rağmen bizzat kendileri veya vekilleri sıfatıyla bazı aracıların desteği ile Lübnan konsolosluğundan vize almaktadırlar.
LÜBNAN İÇ SAVAŞI
Lübnan’a iş için gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yanı sıra Filistinli mültecilerin ve Arap İsrail savaşı sonrasında Filistinli silahlı grupların ve Filistin Kurtuluş Örgütünün merkez yapılanmasının Ürdün’den şiddetle çıkarılıp Lübnan gelmesi, Lübnan içerisinde etnisite, dini mensubiyetler bağlamında çeşitli sosyal sorunlara neden olmuş ve bu sorunlar giderek bir iç savaşa dönüşmüştür.
Bu iç savaşta Lübnan hükümetinin ilk verdiği kararlardan birisi ülkedeki yabancı uyruklu, pasaportsuz, vizesiz erkek işçilerin yurtdışına çıkarılması olmuştur.
Bu yurtdışına çıkarma kararından nasibini alanların en kalabalık topluluğu ise Türkiye’den gelen ve herhangi bir siyasi eyleme katılmayan ancak bu eylemler için birer potansiyel grup korkusu taşınan kaçak Türk işçi ve esnaflardır. Bunlar gruplar halinde kamplara yerleştirilirler. Bulunacak ilk vasıta ile en yakın Türk limanına gönderileceklerdir.
HERKES GİDER MERSİN’E
Beyrut limanı rıhtımlarından birisine yanaşan “HARİS” adlı Lübnan bandıralı ahşap gövdeli orta boy yük teknesi ambarına bu kamplarda yaşayan işçilerden 50 adedi yüklenir. Ne yiyecek vardır ne içecek ne de yatacak bir yer ve ne bir tuvalet. Yolculuk 12 saat sürecektir.
Bu bir zulüm harekatıdır.
GEMİLERİN ÖNÜ MERSİN
1960’lı yıllardan bir gece Mersin limanına yanaşan İnsan hamuleli ahşap tekneden göğe yükselen çığlıkların nedeni işte bu kaçak oldukları ileri sürülen işçilerdir.
Halbuki hepsinin Mersin Beyrut konsolosluğu vizesi mührü taşıyan ama vizesi uzatılmamış pasaport sahibidirler.
O gece Haris adlı geminin acentesi o gemiye bir fırını çalıştırarak yüzlerce sıcak ekmek ve kilolarca zeytin ve Mersin musluklarından dolduran binlik cam şişeler dolusu su taşır.
Güvenlik amacı ile Geminin yanaştığı rıhtımında konuşlanan Jandarma bölüğü ve Mersin Sağlık Müdürlüğü mensubu doktor ve hemşirelerin gözetiminde o zulme uğramış güneydoğu illerimizde yaşayan TC vatandaşlarımız otobüslere bindirilir ve bir konvoy biçiminde yola koyulurlar.
Yolculuğun hedefi memleketleridir, aileleridir.
Ailenin telaş dolu özlem gözyaşları sona erecektir.
Acaba??
Bir kez daha Mersin Lübnan Konsolosluğundan vize alınacak mıdır.?
Muhtemelen Asla!
Vatanımız, toprağımızın bize daha çok ihtiyacı vardır.
(*) Bu hazin olayı 1960 lı yıllarda bir acentede çalışan Vahap Kokulu olarak ben bizzat yaşadım ve o insanların acısına derman olmaya çalıştım.
(**) Fotoğraf; Bitlis Gemisi – Ali Bozoğlu arşivi





