,

DEMİRCİ NİHAT USTA – Vahap KOKULU

TAS-BINA-KARSISI-FOTO.jpg

Bir de demiri indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için yararlar vardır.
Böylece Allah, görmeden iman ederek, kendisine ve peygamberlerine yardım edecekleri ortaya çıkaracaktır.
Şüphesiz Allah güçlüdür, üstündür. Hadîd : 25

DEMİRCİ NİHAT USTA – ŞURUP TADINDA MERSİN’LİLER
2025 yılının ilk günlerindeyiz.
Hadi Buyurun Mersin’de seksen yıl öncesine gidelim.
Uray Caddesinin sona erdiği ,Gümrük meydanından aşağı, Atatürk Caddesinde Taş Binaya doğru yürümekte olan insanlar o binanın tam karşısında 1870 ‘li yıllarda inşa edilmiş,1980‘li yıllarda tamamen mülkiyeti değiştirilerek yıkılan şimdilerde ise yerinde Mersin Çarşısı bulunan Messageri Maritimes ticari ünvanlı şirketin Gümrük İşleri ve depo aynı zamanda konut işlevini gören ihtişamlı binasına doğru yol alırlar.
NİHAT USTA’NIN ATÖLYESİ
Messageri Maritimes binasının alt katı bütünüyle taş tonozlarla kaplı bir depodur. Deponun caddeye bakan bölümü ise dükkan haline dönüştürülmüştür. Bu depoda ve dükkanlarda yıllar içerisinde Petek pastahanesi, Ulaştırma Bakanlığına ait Fener rüsumat memurluğu, Botros Good Pırelli Oto lastiği satış işyeri, Kadın Terzisi Ziya Erdal, Kel Hasan’ın işlettiği White Horse gece kulübü ve sol ucunda da Nihat Usta’nın demirci atölyesi bulunuyordu.
Nihat Usta , her akşam temizliği takiben iş önlüğünü ve dirseğine kadar olan kolluklarını, eldivenini dükkandaki dolabına yerleştirip, dükkanının kapattıktan sonra şık fötr şapkası, parlak iskarpinleri ve şık ceket pantolon ve kravatı yakışıklılığı ile “Nihat Bey” olarak anılır, selamlaşılırdı. Taş Bina karşısındaki Nihat beyin “Demirci” mini atölyesinin böylesine seçkin bir muhitte olmasının sebebi Taş binadaki Mustafa Alanya’nın nal ve çivi atölyesinin ,yakınlarındaki iskele yapılarının ,Mesageri Maritime binasının hemen arkasındaki han’a kırsal kesimden mal alışverişi için kente inen köylülerin ve yine o çevrede mevcut irili ufaklı tamirhanelerin ve yine yakınlarındaki Çamlıbel’deki konak ve villaların dekoratif ihtiyacına yönelik olmalıydı.
NİHAT USTA MARKA FERFORJE YAPILAR VE EŞYA ÖRNEKLERİ
Nihat Usta ,Atatürk caddesine bakan küçük atölyesinde büyük işler yapardı. Örneğin karyola başlıkları ,bebek beşikleri, balkon sandalyeleri, saksı aksıları, kiliselerde kullanılan haç ikonları ,balkon korkulukları, bina giriş kapıları, çevre duvarları üzeri korkuluklar, merdiven korkulukları, bahçe ve çiftlik ve avlu ana giriş kapıları ve çeşitli hayvan ve çiçek profilleri, Karagöz Hacivat gölge oyunu tiplerinin profillerini, Nihat beyin kişisel duygularla ürettiği çeşitli profilleri günlük kullanım kapsamında nice demir ferforje işleri..
Nihat beyin atölyesi önünden geçen Mersinliler onun demiri işleyerek ürettiği zarif ve estetik eşyaları bir sanatçı duyarlılığı ile sunulmuş eserler misali hayranlıkla izlerler ,kendi evlerinde Nihat beyin eserlerinden birisini satın alma veya yaptırma düşüncesine kapılırlardı.
Çamlıbel’deki iki katlısı envai çiçeklerle ve portakal bahçeleri ile dolu konakların bahçe duvarları ferforje yapılarının ,balkon ve merdiven korkuluklarının imalatçısı Nihat Usta’dır.
Demir parçalarına eritme ve dövme ve eğme gibi çeşitli işlemler yaparak konstrüktif şimdiki adı ile ferforje estetik yapılar, şekiller kazandırma Nihat Usta’nın yaradılışındaki ,genetiğindeki duygusal yapının etkisi çok olmalıydı.
NİHAT USTA’NIN KİŞİLİĞİNDEKİ SANAT SEVGİSİ MİRASI
Babası Mersin Ziraat Bankası Müdürlerinden Rıfat bey, tanbur ve ud gibi divan müziği sazlarını çalıyor ve gür sesiyle Klasik Türk Müziği şarkılarını çok iyi okuyordu ev yaşantısında. Kardeşleri Hayri bey ve Nimet hanıma müzik sevgisi babadan intikal etmişti ve Nimet hanım ud çalıyor ve Cumhuriyet İlkokulunda bulduğu yılların eskittiği piyanoda çalmayı biliyordu. Hayri bey küçük erkek kardeşine bir mandolin almış ve onu çalmayı öğrenme konusunda yüreklendiriyordu.
MERYEMLİK (AYA TEKLA ) MAĞARA KİLİSESİ
Demir ferforje Ustası Nihat Usta’nın yolu bahçenin giriş kapısı siparişini monte etmek ve ayarlamak amacıyla bir kış günü Silifke Taşucu’na düşer. Yardımcısı ile birlikte işini montajını yapar ve uzun zamandır görmediği Taşucu ve çevresinde orada rastladığı bir faytonla gezmeye koyulur. Hatta Mersin’deki evine balık bir Kefal balığı havyarı, bir iri lagos veya birkaç mavi yengeç veya karides götürecektir Taşucu ürünü..
Fayton sürücüsü onu ilgisini çekeceği bir Taşucu mahallesine götürür. Taşucu girişinde anayoldan birkaç yüz metre yukardadır burası. Adı Meryemlik’tir.
Bu alana sıklıkla yabancı turist konukları getirdiği anlaşılan faytoncu ,Nihat beye burasının öyküsünü anlatmaya başlar. Hristiyanlığın en eski azizesi 17 yaşındaki Aya Tekla ,Konya ve Yalvaç’ta yaşamını sürdüren bir genç kızken, Hristiyan olmuş ve dini yaymak için çalışmıştır. Hristiyanlık propagandası yapmak suç sayıldığı için, yaşamını Silifke yakınlarındaki bu mağarada saklanarak geçirmiş, Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hıristiyanlık inancını yayarken mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirmiş. Burada da öldürülmek istenince inanışa göre ortadan yok olmuştur. Hristiyanlık serbest bırakılınca yaşadığı mağarada çeşitli düzenlemeler yapılarak yer altı kilisesine dönüştürülerek bir tür hac yeri haline getirilmiştir.
Taşucu’ndaki bu tarihi yer altı kilisenin bakımsızlık sebebiyle giderek yok olma durumunda kalacağını anlayan Nihat bey mağaranın giriş kapısından çeşitli ölçüler alarak buraya en azından bir kapı imal ederek monte etmeye karar verir.
O akşam saatler süren yolculuk sonucu evine Mersin’e döner.
Taşucu dönüşünün ertesi günü Nihat beyin Mersin’deki Katolik, Arap Ortodoks ve Maruni kiliselerini ziyaret eder ve bu kiliselerdeki rahibe resim ve heykelciklerini inceler ve bunların genel yapısını bir fotoğraf makinesi doğruluğu hassasiyeti ile hafızasına kaydeder. Bu kiliselerdeki dini görevlilerden Hıristiyanlığa dair çeşitli ikonalar ve rahibeler hakkında bilgiler alır.
Atölyesine dönüşünde Meryemlik (Ayatekla) yer altı kilisesi mağara girişine hediye edeceği ikona ve kuş ve melek profillerinin kabaca resmini çizer ,malzeme hesabını yapar ve bu malzemeyi temin eder.
Birkaç gün içinde bu kapı ferforje işi parçaları bitmiştir ve iş montaja kalmıştır.
Uygun bir havada Taşucu’na ara sıra giden araçlardan birisine bu profil parçacıklarını yükler ve mağara önüne götürür. Taşucu’nda bulduğu bir kaynakçı kalfası yardımı ile birkaç saat içerisinde ferforje mağara kapısının montajını bitir bu iki usta. Son boya işlemlerini yaptıktan sonra imalatlarını hayranlıkla seyrederler ve oradan ayrılırlar. Bu olaya tanık olan kaynakçı kalfası, Nihat beyin talebi üzerine yaptıkları iş konusunda Taşucu muhtarı ve Jandarma komutanını haberdar eder.
Bu olay herhalde 80 yıl öncedir ve mağara kapısında bu ferforje yapı olduğu gibi durmakta ve gezginlerce hayranlıkla izlenmektedir.
Ferforje kapı ortasında yer alan profilin Hazreti Meryem Ana ‘ya veya Rahibe Ayatekla’ya aidiyeti konusunda çeşitli iddialar ortaya atılmış ve yazılmış olsa dahi buradaki görüntünün tarihi kimliği ne olursa olsun bir kadına ait olduğunun binlerce tanığı vardır. Dilerseniz siz de gözlemleyin bir münasip zamanda.
Nihat Bey’in ürettiği bu demir ferforje mağara kapısı sayesinde mağara içerisindeki kilise yapısına evcil veya yabani hayvanların, kötü niyetli şahısların giriş çıkışı önlenebilmiş ve bu yapı günümüze kadar “yok” olmadan gelebilmiştir.
Şimdi bu yapının yeni bir restorasyon işlemi sonrası uygar dünyaya kazandırılması bir tarihi vazifedir ve bu konuda Unesco ve Vatikan’ın girişimleri kıymetli olacaktır.
BİR METAL VİYOLONSEL
1940’li yılların sonu olmalı.
Nihat Usta nın atölyesi karşısındaki Mersin Tüccar Kulübü o zamanlar Mersin’in iş adamları ve yüksek dereceli bürokratları ve ailelerinin üyesi olabildiği ve kulüp etkinliklerden yararlanacağı biricik mekandı. Katı kuralları olmayan Nihat beyin atölyesi komşusu benzer mekan White Horse gece kulübü yıllar sonra açılacaktır.
II.Dünya savaşında Almanya’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Musevilerden bir grup müzisyen Mersin’e gelirler. Tüccar Kulübü misafirhanesinde yaşamaya başlarlar. Halit Oktar Caz Orkestrası bu müzisyen Musevilerden Batı müziğindeki son gelişmeleri öğrenirler, yeni melodileri temin ederler ve onlarla birlikte Mersin’in ilk oda orkestrasını kurarlar.
Oda Orkestrasının Viyolonseli yoktur ama yedek telleri vardır. Viyolonsel o yıllarda Türkiye’de bile yoktur. Bu ihtiyacın giderilmesi için Tüccar Kulübü’nün tam karşısındaki demir doğrama-metal işleri ile uğraşan Nihat Usta bir alternatif çalgı üretmeyi önerir..
Alternatif viyolonselin sapı ve akort düğmeleri ahşaptan yapılır bir güzel teller takılır. Gövdesi ise siyah saç’tan bükülerek, kaynak edilerek bir dörtgen boru oluşturulur. Bu garip gövde gramofon gövdesinin tekniğine de uygundur. Bu buluş Viyolonsel bir çok konserde kullanılır. Tarihte eşi olmayan bu metal gövdeli viyolonseli yapan usta Nihat Bey (Usta)’dır.
Ne yazık ki Musevi misafirler II.Dünya savaşının bitimiyle İsrail’e dönerler. Kimse kalmaz. Oda Orkestrası kapanır.
SON SÖZ
Şurup tadında Mersinlilerden bir örneği Nihat beyi (Usta) birkaç eseri ile hatırlayarak ve tanıtarak tanıtmak istedim. Bu çalışmam geleceğe bir armağanım olsun.
Yazımın başlangıcında yer alan Nihat Bey,(Usta)Hayrı bey ve Hamdi bey ve Nimet hanım, Ziraat Bankası Müdürü Rıfat Kodallı’nın evlatlarıdır ve Devlet Sanatçısı Prof. Nevit Kodallı bu ailenin en küçük bireyidir. Hayrı Kodallı küçük Nevit’e mandolin satın alarak onu müziğe özendiren ve Devlet Konservatuvarına 1939 yılında yatılı girişini sağlayan kişidir.
Kodallı’ları rahmetle anıyor ve halen İstanbul’da yaşayan Kodallı’ları başta Sn. Olcay Kodallı hanımefendi’yi Radyoloji Sn.Prof.Dr.Nihat Kodallı’yı ve Orkestra şefi Sn.Murat Kodallı’yı saygı ile selamlıyorum.
Yararlandığım Kaynaklar ;
1-Mersin’den yükselen Çağdaş bir ses Nevit Kodallı (Evin İlyasoğlu -Pan yayınları)
2-İçel Sanat Kulübü Dergisinde yer alan Nevit Kodallı yazıları
3-Sn.Ziya Aykın’ın “yumuktepe.com” web sitesi
4-Rahmetl Nevit Kodallı ve Sn.Turgay Oktar’dan dinlediğim anılar.
Yazımın içeriği ile ilgili gerçek tanıklar artık yaşamadığından bazı olayları kurgulayarak kaleme aldım.
A.Vahap Kokulu – vahapkokulu@gmail.com

İşletme ve Maliye Akademik eğitimi almıştır. Mersinde çeşitli dernekler yönetiminde, etkinliklerinde yer almıştır. "Şurup Tadında Mersinliler" yazı dizisi ile dergilerde, sosyal medyada kent yaşamı zenginliklerini araştırmakta, yazmakta ve anlatmaktadır.

scroll to top