Mut’a 15 Km. uzaklıkta Mağras dağı eteğinde bol sulu, bağlık, bahçelik ufacık sevimli bir köy. Üzümü, narı, inciri çok güzel. Köyün içi ve etrafı zeytin ağaçları ile süslü. Kavun, karpuz ve her türlü sebze yetişir. Köyün içinden çıkıp hemen Göksu’ya karışan Karasu kıyısında heryerde bulunmayan defne ağaçları vardır.
HOCANTI adı nereden , nasıl geldi?
1)En eski, kaynağımız “ŞU Destanı” Milattan önce 330 larda. Mekodanyalı İskender’in Asya seferinde Türk Hakanı ŞU, İskender’i gözlemek üzere Seyhun nehri üzerindeki HOCEND vadisine 40 gözcü koymuş. Buna göre HOCANTI adı günümüzden 24 yüzyıl geriden geliyor.
2) İkinci kaynağımız “KABUSNAME” (Mercimek Ahmet çevirisi Tercüman 1001 Temel Eser cilt 2 sahife 113 Hikayet bölümü.) “… vezir buyurdu ki Sehl-i Hucendi’yi Çağırın. Bu Sehil dedikleri Hucent şehrinden gelmişti, yahşi yazıcı idi.” Kabusnamenin yazım yılı M 1082 dir.
Nereden geldiğini böylece belgeledikten sonra şimdi de nasıl geldiğini hikaye edelim.
Orta Asya’dan ,göçün yoğun olduğu 11.yy. başlarında Seyhun nehri kıyısındaki Hocent şehrinden kopup dağılmadan Anadolu’ya gelmeyi başaran Hocendi’ler Konya’nın Belviran kasabasının Kozviran köyüne Yerleşirler. Şeyh Hocendi’nin orada bir zaviye yaptığını vakıf kayıtlarında görüyoruz. (İ.Hakkı Konyalı Karaman Tarihi s.745) Orada bir müddet oturduktan sonra Karamanlı’lara iltihak etmek üzere Mut’a gelirler. Anavatanlarında terk ettikleri Hocent şehrine çok benzeyen bir yere yerleşip köy kurarlar. O köye de “Hocendi” adını verirler. 11.yy. sonları. Köyde cami, hamam, türbe, zaviye ve hala ayakta durup hizmet veren bir köprü yaptırırlar.
(Köprüden başkasının şimdi yıkıntıları kaldı. Camiyi hatırlıyorum, kare taban üzerine oturtulmuş tek kubbeli ufacık bir yapı idi.)
Birçok alim ve devlet adamı yetiştiren Hocendi’liler, Karamanoğlu Devleti hizmetine girip önemli görevler aldıktan sonra Mut’ta da bir türbe yapmışlardır. Lala Paşa camii güneyinde olan bu türbe “Hocenti Türbesi” diye anılır. İçerisindeki dokuz sandukadan yalnız ikisinde kitabe vardır. Yazları kısmen harab olmuşsa da, kimliği ve tarihi okunabilen birisi 726 (M.1326) yılında ölen Hocendi oğlu Musa Bey’e aittir. (Neşri Atlay Mut Tarihi s.86)
Böylece en azından 560 sene HOCANTI diye anılan bu köy : “Buranın böyle olduğuna bakma Hocantıya karanlık çöktü” diye darb-ı mesellere bile konu olmuş .
Adını tarihin derinliklerinden (M.Ö. 4.yy.) dolayısı ile Orta Asya’daki Seyhun Nehri kıyısından getiren bu, köy ne yazık ki bir akıldanenin hışmına uğramış, tarihi adını hiç bir özelliği olmayan “Derinçay”a bırakıp unutulmağa terk edilmiştir.
Bu ve birçok benzerleri her anıldıkça içimizden bir yerleri koparıp yıkıp gidiyor.
Bu yazı “Mersin Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Yayın Organı” olan “İÇEL KÜLTÜRÜ” Eylül 1992 – 23. Sayısından alınmıştır.22.ci sayıda da kadınlarının çok büyük emekleri vardı.