,

İÇEL VE MERSİN HARS KOMİTELERİ – MEHMET KAYADELEN

Hatay.jpg

Bu yazıda, dönemin iktidarınca Seyhan ve İçel (1) illeri ile bu illerin merkez ilçeleri (Adana ve Mersin) ve Tarsus’un her biri için ayrı oluşturulan ve 1937-1939 yılları arasında çalışan hars komitelerinin kuruluş amaçları ile İçel Hars Komitesinin çalışmaları hakkında bazı bilgiler verilmekte ve kısa bir değerlendirme yapılmaktadır.

“Hars”, batı kökenli culture/kültür sözcüğünün eskimiş Arapça kökenli karşılığı olup bir dönem kullanılan ancak yeterince ilgi görmemiş bir sözcük.

1. Hars Komiteleri
CHP Hars Komitaları Talimatnamesi’ne göre: Hars Komitaları, bağımsız birer kuruluş olmayıp CHP ve Halkevlerine bağlı çalışmak üzere mahalli ihtiyaca göre kurulmuş heyetlerdir. İlçe hars komitaları il hars komitalarına, il hars komitaları da Ankara’da oluşturulan Merkez Hars Komitası’na bağlıdır. Komita toplantı yeri, CHP ve Halkevleri binaları veya Partinin belirleyeceği yerlerdir. İlçe ve il hars komitalarının seçimi; bulundukları ilin CHP il yönetim kurulu tarafından yapılır. Seyhan ve İçel mebusları, hem Merkez Komita’nın üyeleri hem de seçildikleri il komitasının doğal üyeleridir.

Aynı talimatnamede, hars komitalarının kuruluş amacı; “Öz ana dillerini düzgün konuşamayan Türklerin milli kültür seviyesini her suretle koruyarak, yükseltmek ve yaşadıkları muhitlerdeki Türk yurttaşları ile olan ailevi ve sosyal vaziyet ve münasebetlerinde daha sıcak ve daha kaynaşık bir duruma getirmek” olarak tanımlanmakta ve belli başlı görevlerinin kısaca şunlar olduğu belirtilmektedir:

Ana dili Türkçeyi düzgün konuşamayanların, her zaman, her yerde Türk dilini düzgün ve kolay konuşabilmelerini temin için:
I) Mahalle ve köylerde ilkokul kadrolarını genişletmek.
II) Ev, sokak, çarşı, kahve vb gibi genel ve özel yerlerde ana dili Türkçeyi konuşmayı teşvik etmek.
III) Sünni ve Nusayri mezheplerinden olan Türklerin karşılıklı kız alıp vermelerini teşvik etmek.
IV) Türkçeyi düzgün konuşamayan Türklere öz ana dilleri Türkçeyi konuşmanın yüksek milli şeref ve menfaatlerinin emrettiği kutsal bir borç olduğunu telkin etmek.
V) Nusayri mezhebinde olan Türklerin Türk ırkından oldukları ilmî ve tarihi hakikatini müdafaa ve yayın ile herkese öğretmek.
VI) Kendilerine (Arap uşağı, Fellah, Nusayri…) gibi sıfatlar verilen Türkler için bu gibi kelimeleri telaffuz etme yanlış alışkanlığını giderici tedbirleri almak.
VII) Yayın yapmak, konferans vermek, Türkçeden gayrı lehçede konuşan Türk köylerinde Türkçe milli türkü ve destanları öğretip söylemeyi adet edindirmek vb gibi Türk milli birlik ve dayanışmasını kuvvetlendirici her türlü vasıtalardan yararlanarak amaca ulaşmak için çalışmak.
VIII) İlçe komitaları, Türkçe konuşulup konuşulmadığını yoklayıp öğrenmek üzere güvendiği kişileri kendi sorumluluğu altında görevlendirebilir. (2)

İçel Hars Komitesi, bu talimatnameyi esas alarak kendi görev tanımlarını ayrıca yapmış ve Komiteye bağlı çalışacak grupların görevlerini de tanımlamış. Örneğin, gizli çalışması gereken ve üyeleri kadın ve erkeklerden oluşacak Propaganda Grubunun görevleri arasında; Etililerin düğününü şenlendirmek ve düğünde Türkçe konuşmayı temin için eğlenceler tertip etmek; bunlardan hamile olanlara hediye vermek; ölüsü olan, askere giden, askerden gelen ailelere teselliye/göz aydına gitmek; Arapça konuşanlar gördüğünde rica yollu ihtarda bulunmaları için ilk ve ortaokul öğrencilerinden gruplar oluşturmak, da var.(3)

2. İçel ve Mersin Hars Komitelerinin Üyeleri
İçel Hars Komitesi şöyle oluşturulmuş:
Reis: Ruknettin Nasuhioğlu (Vali ve CHP Başkanı).
Reis Vekili: Bahri (Avukat).
Sekreter: Nuri İmece (Kültür Direktörü).
Muhasip: Mahmut Kemal (Avukat).
Üyeler: Mansur Bozdoğan (Halkevi Başkanı), Sait Arif (Ticaret Odası Reisi), Mithat Toroğlu (Belediye Reisi), Muammer (Türkofis Müdürü), İsmail Kemal (Doktor), İbrahim Kurtuluş (Kazanlı’dan), Sıddık (Müftü), Hacıbey Ömer.
Doğal Üyeler (İçel Milletvekilleri): Hamdi Ongun, Fikri Mutlu, Emin İnankur, Ferit Celal Güven, Hakkı Saydam.
Mersin Hars Komitesi de şöyle oluşturulmuş: Halil Gazali [Akel], Fuat Osman, Cemil Eratlı, Asım Öğretmen, Cemil Mümessil, Ahmet Çalış (Karaduvar’dan), Haliloğlu Süleyman, Eyüpoğlu Salim, Ahmet Emiroğlu (Karaduvar’dan), Süleyman (Karacailyas Muhtarı ), Sait Çiftçi, Buddur, Vehbi Antakyalı, Ahmet Hallaç, Abdülhamit, Rifat Sinemacı, Veysel Arıkol, Necip Mecit, Halil Olgaçay, Dr. Abdullah, Veli Tevfik, Giritli Fazıl, Bayan Saide Ekrem, Bayan Cemil Eratlı. Bayan Rifat Sinemacı (4)

3. İçel Hars Komitesinin Çalışmaları
İçel Hars Komitesinin, mevcut durum ve önerilerin yer aldığı 22 Mayıs 1937 tarihli raporuna göre: İlk etapta Mersin’in Karacailyas, Kazanlı ve Karaduvar köyleri ile Tarsus’a bağlı 11 Eti köyü faaliyet sahası olarak belirlenmiş. Kazanlı ve Karaduvar köylerinde bulunan mektepler eğitime devam etmekte. Karacailyas Köyü’nde ve Tarsus’un Adanalıoğlu Köyü hariç, diğer 10 köyünde mektep bulunmamakta; adı geçen köyde de öğretmen olmadığı için eğitim faaliyetleri yapılamamakta. İlk icraat ise İçişleri Bakanı ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya’nın ziyareti sırasında işaret ettiği Mersin’in Bahçe Mahallesi’nde bir mektep [Necatibey İlkokulu adını alan okul olmalı.] inşasına başlamak olmuş. Bunun dışında Tarsus’un Deliminnet, Çatalkili, Kelahmet ve Karafakı köylerine de birer mektep yapılması teklif edilmiş. (5)

İçel Hars Komitesinin iki yılın sonundaki çalışmalarının bir kısmı da şöyle anlatılmış: Bahçe Mahallesi ile Kazanlı, Kelahmet, Deliminnet ve Çatalkili köylerinde birer ilkokul yaptırılmış. Tarsus’ta beş katlı bir ilkokulun projesi hazırlanmış [Projenin akıbeti hakkında bilgi yok.] Eti Türklerinin kendi mutat musikilerinden ayrılarak millî musikimizi öğrenmelerini sağlamak, tamamen Türk millî havalarını terennüm etmeleri için Eti Türklerinin köylerine birer gramofon ile seçilmiş 12 plak gönderilmiş. Arapça da konuşan Türklerle meskûn köy ve mahalle mekteplerinde, toplam 7 adet Millet Mektebi açılmış. Karacailyas Köyü’nde, Mersin İnönü okulunda ve Tarsus’ta dershaneler açılmış. Konferanslar verilmiş. Bu kapsamda Maraş Milletvekili Prof. Dr. Hasan Reşit Tankut 28 Şubat’ta Mersin Sineması’nda 500 kişilik bir topluluğa, ertesi gün de biri Halkevinde 250 kişilik, diğeri de Tarsus Sineması’nda 500 kişilik bir gruba hitap etmiş. Konferansların konusu genel olarak Eti Türklerinin Türk oldukları. Bu kesime yönelik olarak; köy gezileri, müsamereler, sportif ve müzikli eğlenceler düzenlenmiş; otuz kadar kadın Mersin’deki dikiş kurslarına gönderilmiş. Mersin’deki Isı Yuva adlı çocuk yuvasına, çoğunun ücretleri Hars Komitesi tarafından ödenmek üzere, bu kesimden 14 çocuk kaydettirilmiş. [Isı Yuva, 1934 yılında anaokulu, 1937’de ilkokulu faaliyete geçen özel bir okul.] İki kesim arasında ilk sene sonunda 5 çift evlenmiş. Daha sonra evlenecek kız ve erkeklere ellişer lira verilmesi öngörülmüş. [Bu konuda ne yapıldığı net değil.] Bu kesimin toplu çalıştıkları fabrika vd iş yerlerinde Türkçe konuşmaları için yetkililere rica edilmiş. (6)
Mersin Komitesi’nin çalışmalarına ilişkin ayrı bilgi yok.

4. Kısa bir değerlendirme
a) Öz ana dillerini düzgün konuşamayan Türkler ve Eti Türkü olarak adlandırılanlar, Arap Alevileridir. Bunların Türk ırkından oldukları tezi, o yıllarda revaçta olan, ama gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bir “resmi tarih kurgusu” idi. Bu kurgu, Arap Alevisi yazarların kendi tarihleri ile ilgili yazdıklarıyla da, ciddi araştırmacıların çalışmalarındaki bilgilerle de yanlışlanmış olmasına karşın, doğruymuş gibi, orada burada halen tekrarlanabilmektedir.

b) Hars Komiteleri ile, Çukurova Bölgesi’ndeki Arap Alevilerde güçlü bir Türk kimliği oluşturmak ve bunların politik tercihleri etkilenmek istenilmiştir. (7) Bu politika o dönemde iki hedef açısından kaçınılmaz görünüyordu: Biri, ulus devlet inşa sürecindeki homojen bir ulus oluşturma, diğeri de çözülünceye kadar Türkiye’nin gündeminde hep yer alan Hatay meselesi.

c) Homojen bir ulus oluşturabilmek için, Osmanlıdan devralınan çoğul etnisiteli nüfusun Türklük potasında eritilmesi ve dil birliğinin sağlanması gerekiyordu. Arap Alevilerin, Türk ırkından oldukları tezinin öne sürülmesi ve bunlara Türkçe öğretilmek istenmesinin nedeni bu gerekliliktir.

Dil birliğini sağlama çabasının başlangıcı, Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanmakta. 1927’de “Vatandaş Türkçe konuş kampanyası” uygulanmış. Atatürk’ün 1931 yılında geldiği Adana’da yaptığı şu açıklamalar, dil birliğine verdiği önemi ve Arap Alevilerle ilgili görüşlerini yansıtmaktadır.

“Türk demek dil demektir. Milliyetin çok belirgin özelliklerinden biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve behemehâl Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk düşüncesine bağlı olduğunu iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. Hâlbuki Adana’da Türkçe konuşmayan 20.000’den fazla vatandaş vardır. Eğer Türk Ocağı buna müsamaha gösterirse; gençler, siyasal ve sosyal bütün kuruluşlar bu durum karşısında duyarsız kalırsa en aşağı yüz seneden beri devam edegelen bu durum daha yüzlerce sene devam edebilir. Bunun neticesi ne olur? Efendiler! Herhangi bir felaketli gününüzde bu insanlar, başka dille konuşan insanlarla el ele vererek aleyhimize hareket edebilirler. Türk Ocaklarımızın başlıca vazifesi bu gibi unsurları, bizim dilimizi konuşan hakiki Türk yapmaya çalışmaktır. Bunlar Türk vatandaşlarıdır. Bugün ve yarın talihimiz ve kaderimiz birdir.” (8)

Şükrü Kaya’nın Çukurova gezisi sonrasında hazırladığı 29 Nisan 1937 tarihli raporundaki şu ifadeler de, Hars Komitelerinin kuruluş amacını belirtmektedir:

“Asırlardan beri, Çukurova’daki Türk halk kümesi arasında oturup yaşadıkları halde kırık dökük bir lehçe halinde Arapça da konuşan Alevî (Nusayrî) Türklerin, eski ana dilleri olan Türkçeyi çabucak öğrenip aralarında yalnız Türk dili ile konuşabilmelerini kolaylaştırmak ve müderris saltanat devrinin din esasına dayanan geri ve cahilane idaresinin; bu yurttaşlara diğer Çukurovalı Türkler arasında yaşattığı mezhep ihtilaflarından doğma ayrı gayrı cemaatler halinde duruş yerine Kemalist rejimin emrettiği milli vahdetin icabı olan; birbirini sever, kaynaşık fertlerden mürekkep müstenit bir kitle varlığına hizmet etmek.” (9)

Hars Komitelerinin görevleri belirlenirken, dönemin Mersin Belediye Baytarının İçişleri Bakanına, Bakan Mersin’de incelemeler yaptıktan sonra yazdığı 4.3.1937 tarihli mektubunda hars komitelerinin oluşumuna ve görevlerine dair önerileri de dikkate alınmış görünüyor. (10)

d) Arap Alevilerin Türkçe konuşamama sorunu o iki yılda değil ama zaman içinde çözülmüştür. Hatta şimdilerdeki gençlerinin çoğu ana dillerini konuşamamaktadır. O dönemde, durumdan vazife çıkarıp Arap Alevilere Türkçe konuşturmak için yapılan zorbalıklar da acı hatıra olarak tarihteki yerini almıştır. O dönemdeki zorbalıkları Mertcan şöyle aktarır: “Hatay’ın Türkiye’ye ilhakı sürecinde Mersin’de yaşayan Atıf Yılmaz da bu dönemde yoğun bir ‘ırkçı’ havanın Mersin’de kendini gösterdiğini aktarır. ‘Türkçe konuş’ kampanyasının yaygın bir biçimde kendini gösterdiğini, ırkçıların devletin de ‘hoşgörüsüyle’ saldırılara başladığını, nerede Arap Alevileri görseler dayak attıklarını, Türkçeyi pek konuşamayan bu insanların dayak yedikçe, zorla ‘Etim Türk, Etim Türk’ diye bağırdıklarını ifade etmektedir. Çağaptay’ın aktarımlarına göre de ‘… (B)u şehirde “yüzlerce insan” “Türkçe dışında diller konuştukları için” tutuklandı. (…) “Türkçe Konuş” kampanyası Arapça konuşan büyük bir cemaatin ve Rumca konuşan Müslüman Girit göçmenlerinin yaşadığı Mersin’de özellikle şiddetliydi. (…) Mersin’de Türkçe konuşmayanlara karşı olan antipati o kadar güçlüydü ki Temmuz 1934’teki Halkevi toplantısında bazı genç katılımcılar Türkçe konuşmayanların “dövülmesini ve sadece Türkçe konuşmaya zorlanmasını” talep ettiler.’ Fakat baskı ve asimilasyonun sadece etnik kimliğe yönelik olmadığının, dinsel kimliğe de yönelik olduğunun altını çizmek gerekir.” (11) İki kesimin kaynaşması ise Türkçe konuşturmaktan daha zorlu bir süreç. Bu süreç de zamanla bütünüyle olmasa da büyük oranda tamamlanmıştır.

e) Hars Komiteleri ile Hatay meselesi arasındaki ilişki de şöyle: Fransa’nın Suriye üzerindeki manda yönetimini kaldırması (1936) sonrasında, Ankara ve Paris arasında Hatay’ın (İskenderun Sancağı’nın) geleceği üzerinde görüşmelere başlanmış; Hatay meselesi ile ilgili etnik kimliğe veya mezhebe dayalı bir referandum olasılığı belirmiş ve böylesi bir durumda bu bölgede önemli bir nüfusa ve güce sahip olan Arap Alevilerin tavrının önemli olduğu görülmüş. İskenderun Sancağı’na “Ayrı Varlık” statüsünü hukuki olarak tanıyan Sandler Raporu’nun, Milletler Cemiyeti Konseyi’nde 27 Ocak 1937 tarihinde kabul edilmesinin ardından, 12 Mart- 28 Nisan 1937 tarihleri arasında Hars Komiteleri de kurulmuş. Hatay Millet Meclisi’ni oluşturacak milletvekili seçimi sürecinde Ankara etkili çalışarak bu Meclis’in istediği gibi şekillenmesini sağlamış ve bu Meclis de 23 Haziran 1939 tarihindeki oylamasında Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması kararını almış. Aynı yılda Hars Komitelerinin çalışmaları da sonlandırılmış. Mersin ve Bölge’deki, din adamları dahil birçok Alevi ileri geleninin, Türk tarafıyla birlikte hareket ettikleri, bu insanların Sancak’taki Alevilerin büyük kısmını etkilemeyi başardığı; Adana ve Mersin’de bulunan (Sancak kökenli) Arap Alevilerin bir kısmının da seçimlerde oy kullanmak üzere Sancak’a gittiği hem literatürde yer almış hem de bu kesimin yaşlılarınca belirtilmiştir. Mertcan’a göre, Arap Aleviler, Hatay’ın Türkiye’ye katılımında muazzam derecede etkili olmuşlardır.  (12) Bu anlamda Hars Komiteleri planlanan işlevlerini yerine getirmiş olmaktadır.

f) Dönemin iktidarı, Hars Komitelerinin çalışmalarını çok önemsemiş. Şükrü Kaya ve H. R. Tankut gibi dönemin önemli kişilerinin Bölgeye gelip araştırma yapması, konferans vermesi; komitelere, dönemin zor koşullarında bütçeden ciddi miktarlarda kaynak tahsis edilmesi ve Seyhan ve İçel valilerinin bu komiteleri himaye etmesi, bu önemin göstergeleridir.

g) İçel Hars Komitesin yaptırdığı Necatibey İlkokulu vd okulların web sayfalarında bu okulların ne zaman ve nasıl yaptırıldığı konularında hiç bir bilgi yok. Tarihe önem verme hamasetinde birinciliği kimseye bırakmayanların, yönettikleri okulların tarihçeleri hakkında hiç bir bilgi vermemeleri nasıl açıklanabilir?
____________________________
1- Seyhan, Adana ilinin; İçel de Mersin ilinin o dönemdeki adlarıdır.
2- Hakan Mertcan, Türk Modernleşmesinde Arap Aleviler: (Tarih Kimlik Siyaset), Karahan Kitabevi. Adana, 2013.
3- (i) Tekin Önal, Ulus-Devlet İnşasında Nusayrî Politikaları ve Hars Komiteleri, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi sayı 78 (2016), sf. 127. (ii) İrşad Sami Yuca, Tek Parti Dönemi Ulusçu Politikalarına Bir Örnek: Çukurova Bölgesi Hars Komiteleri (1937-1939), Route Educational and Social Science Journal, v. 2(3) (2015), sf.42-43. Atıfta bulunduğu kaynak: TDK, “Türk Dil Kurumu Bilim Kurulunun Kamuoyu Duyurusu”, Türk Dili Dergisi, sayı 595 (2001), sf. 104.
4- Mertcan, age.
5- Önal age, sf. 124.
6- (i) Önal, age, sf. 127. (ii) Bünyamin Kocaoğlu, Ulus Devletin İnşa Sürecinde bir Türk(çe)leştirme Politikası: “CHP Hars Komitaları” (1937-1938), Muhafazakâr Düşünce, sayı 12 (2007), sf. 40.
7- Yuca, age, sf. 48.
8- Yuca, age, sf. 43.
9- Önal, age, sf. 122.
10- Mersin Belediye Baytarının mektubunun tam metni için bkz. Mertcan, age.
11- Mertcan, age.
12- Hakan Mertcan, Nusayriler (Arap-Aleviler) ve Türkiye’de Ulus Devlet İnşa Sürecindeki Konumları, http://akunq.net/tr/?p=41359, Erişim tarihi 4 Ocak 2019.

 

Maden mühendisi. Ankara’da yaşıyor. Mesleki örgütlerde etkin görevler üstlendi. Çeşitli konularda yayımlanmış yazıları var.

scroll to top