MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE İÇEL’DE MÜDAFAA-İ HUKUK VE KUVA-YI MİLLİYE FAALİYETLERİ
* (Dörde bölünmüş olan yazının ilk kısmıdır) Giriş: – Birinci Dünya Harbi, bilindiği gibi Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) ile neticelenmişti. Mondros mütarekesi’nin hemen akabinde İtilaf Devletleri mütarekenin yedinci maddesi gereğince Anadolu’yu muhtelif mahallerden işgal etmeye başlamışlardır. Söz konusu işgaller karşısında Anadolu Türklüğü kendi imkanlarını kullanarak gönüllü birlikler oluşturmuşlar ve işgallere karşı milli mücadeleyi başlatmışlardı. Milli mücadele dönemindeki bu gönüllü ve milli birliklere “Kuva-yı Milliye” ismi verilmişti. Kuva-yı Milliye’lerin teşekkülünden düzenli ordunun kuruluşuna kadar ki zaman dilimine de “Kuva-yı Milliye Dönemi” denmiştir.
Bu dönemde askeriye mensupları ile kaynaşan millet Kuva-yı Milliye dediğimiz teşkilatları meydana getirmişlerdir. Kuva-yı Milliye’lerin teşekküllerinde orduların terhis edilmesi münasebetiyle görevden ayrılmış tecrübeli komutanlar ile o dönemde halen görevde olup ta gizli ve açık olarak, milli mücadele lehinde çalışan komutanların önemli hizmetleri olmuştur. Bu teşkilatlar işgalciler karşısında olağanüstü gayretler sarf ederek, imkansızlıklarla ve yokluklarla mücadele ederek memleketimizi müdafaa etmişlerdir. Kuva-yı Milliye güçleri sadece işgalcilerle mücadele etmeyip aynı zamanda Anadolu’nun muhtelif mahallelerinde Milli Mücadele aleyhinde çıkmış olan isyanlarla da ilgilenerek bu isyanların tesirsiz hale gelmesini temin etmişlerdir.
İşgaller karşısında Anadolu Türklüğünün tepkisini ve direnişini sadece askeri cepheden ele almamak gerekir. Zira Milli Mücadele’nin askeri cephesi yanında bir de siyasi ve iktisadi cephesi vardır. Milli Mücadele’nin bu cephesinde karşımıza teşkilat olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri çıkmaktadır, “Müdafaa-i Hukuk” Milli Mücadele Döneminin Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk ve Heyet-i Milliyelerin müşterek ismidir. Zira bu dönemde temeli Müdafaa-i Hukuk olan çeşitli isimlerde cemiyetler kurulmuştur. Müdafaa-i Hukuk’u bu milli cemiyetlerin genel adı olarak, onların yerine kullanıyoruz. Bu cemiyetler Milli Mücadele’nin siyasi ve iktisadi cephesini koordine etmişlerdir. Siyasi manada işgallerin kınanması ve Anadolu Türklüğü’nün hakkının müdafasını dünya kamuoyu önünde yaparken iktisadi manada da Kuva-yı Milliyelerin ihtiyacı olan, cephane yiyecek ve giyecekleri temin etmiştir.
Milli-Mücadelemizin temeli olan bu iki güzide teşekkül daha sonra asli fonksiyonlarını düzenli orduya ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne devretmişlerdir.
Bütün ,bunlar gösteriyor, ki Milli Mücadele tarihimizde Kuva-yı Milliyelerin ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin ayrı bir yeri vardır. Bunun için Milli Mücadele Dönemi tarihimizin aydınlığa kavuşmasında Anadolu’da teşekkül eden bütün, Kuva-yı Milliyeler’in ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin tek tek bütün incelikleriyle ele alınmasının ayrı bir önemi vardır. Bu düşüncelerden hareketle İçel’in Milli Mücadele Tarihi içerisindeki yerini tespit etmek maksadı ile İçel’deki Müdafaa-i Hukuk, ve Kuva-yı Milliye faaliyetlerini bu seminer çalışmasının dar çerçevesi içerisinde ele almayı uygun bulduk. İçel, Silifke, Mut, Gülnar, Anamur kazaları ile birleşik müstakil, bir sancak idi. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden Milli Mücadele ve Cumhuriyet Dönemine devredilen İçel’in sınırı bu şekilde idi. Silifke’de en yetkili makam şimdiki manada vali, kaymakam arası yetkilere sahip olan mutasarrıflıktı. Silifke İçel Sancağı’nın merkezi idi ve mutasarrıf Silifke’de oturmakta idi (1).
Milli Mücadele Döneminde şimdiki İçel’in bir parçası durumundaki Mersin ve Tarsus, Adana Sancağı’na bağlı idi. Bu münasebetle bugünkü İçel’in sınırlarına eski İçel’e ilaveten Mersin ve Tarsus”da dahil olmaktadır.
İçel’in coğrafi hududunu araşmamız açısından yaklaştığımız vakit, bugünkü bütünlük o günde mevcut idi. Zira Mut’taki, Silifke’deki faaliyetler Mersin ve Tarsus’daki faaliyetlerle koordineli ve irtibatlı idi. İçel’deki Milli Mücadele çalışmaları aynı zamanda Adana sancağı ve Konya Sancağı’ndaki faaliyetlerle de bağlantılı idi. Konya ile askeri manada olan bağlantı Adana ile hem askeri, hem siyasi ve hem de iktisadi manada idi. Her şeyden önce İçel Sancağı ve Adana Sancağı Fransız işgal bölgesi içerisinde idi. Bu münasebetle İçel’in Milli Mücadele Tarihi’ni Adana’dan bahsetmeden müstakil olarak ele almak pek kolay değil, hatta mümkün değildir.
Eski İçel’in merkezi olan Silifke 1933 yılında İlçeye dönüştürülerek Mersin merkez haline getirilmiş fakat İçel isim olarak yaşamaya devam etmiştir(2).
I.Dünya harbi neticesinde başlayan işgaller sırasında İçel İtalyan işgal bölgesinde kalıyordu. O zaman Mersin ve Tarsus’da Adana’ya bağlı oldukları için Fransız işgal bölgesinde idiler. Fransız işgal bölgesi ile İtalyan işgal bölgesinin sınırı Lemas Bucağı’ndaki ‘”Lemas Çayı”‘ idi. Fransızlar sonradan bu sınıra razı olmayarak bu paylaşmaya karşı çıktılar. “İşgal sınırlarının Silifke’nin batısında bulunan Boğsak Deresi’ne uzanmasını istediler. Gerekçeleri, önerilen yerlerin çok eskilerde Ermeni yurdu olmasıydı(3). İtalyanlar Fransızların bu teklifleri karşısında fazla direnmeyerek söz konusu teklifi kabul ettiler. Böylece Fransız işgal sahasının sınırı Boğsak Deresi’ne kadar uzanmış oldu. Ancak bu Sınır fiili işgal bölgesinin sınırı değildi. Zira Fransızların fiili işgal bölgesinin batı sınırı Tömük’den batıya sarkamamıştır.
Şimdi İçel’de Milli Mücadeleyi başlatan Müdafaa-i ” Hukuk Cemiyetlerinin teşekkülüne ve Kuva-yı Milliyelerin kurulmasına sebep olan Mersin’in işgaline ve akabinde gelişen olaylara yer verelim.
(1)ASLAN, İzzet, Atatürk Silifke’de, Adana 1981, s.1
(2)a. g. e.,s.l9.
(3)a.g.e.s.25
*Bu yazı “MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE İÇEL’DE MÜDAFAA-İ HUKUK VE KUVA-YI MİLLİYE FAALİYETLERİ” başlığı ile yayınlandığı “Mersin Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Yayın Organı” olan “İÇEL KÜLTÜRÜ” Ocak 1995 – 37. Sayısından alınmıştır.
*Dörde bölünmüş yazının ilk kısmıdır. ** BİR SONRAKİ BÖLÜM 27 NİSAN 2013 – SAAT 21 DE YAYINA GİRECEKTİR.