MERSÄ°N’Ä°N BELLEĞİ
Åžinasi Develi
AraÅŸtırma ve Metin: Meriç Alkan – Semihi Vural
Editör ve Yayına Hazırlayan: İhsan Toksöz
FotoÄŸraflar: Åžinasi Develi ArÅŸivi
Kapak Fotoğrafı: Paris, makas sanatçısının kâğıt kesme eseri
Danışman: Selami Gedik
Kütüphane: Mutlu Köse
Kitap Grafik Düzenleme: Burçin Keseci
GÄ°RÄ°Åž
Sayın Åžinasi Develi, Mersin’i anlatan çok sayıda makale yazmış, kitaplar yayımlamış, bir ömür boyu hep Mersin’i anlatmıştır. Biz de onu anlatalım dedik. Yazılarının satır aralarında, yaptığı söyleÅŸilerde bulabildiÄŸimiz kendisine ait anı ve bilgilerden yola çıkarak bu kitabı oluÅŸturduk.
Åžinasi Develi yalnızca kendi yaÅŸadığı dönemi anlatmakla kalmıyor, Mersin’in kendinden önceki yıllarını da araÅŸtırıyor. Yazılı belgelere ulaÅŸmanın kolay olmadığı koÅŸullarda, geçmiÅŸe ait konuları araÅŸtırmanın ne kadar çok emek istediÄŸini tahmin etmek zor deÄŸil.
Åžinasi Develi’nin yazıları bir taraftan tarihe not düşerken öte yandan da eski Mersinlilerin anılarınıda tazelemekte; hele uzun yıllardan beri Mersin’den uzakta iseler…
Åžinasi Develi’nin anlattığı 1930’lu, 40’lı yılların Mersin’i ile 1950’li yılların Mersin’i arasındaki en önemli fark Lise’nin açılmış olmasında görülüyor. Öte yandan, 1951’de Halkevi’nin kapatılmasıyla, Mersin halkı önemli bir eÄŸitim merkezinden yoksun bırakılmış oluyor.
Mersin’de deÄŸiÅŸim 1960’ların ilk yıllarında baÅŸlamış ve arkası çok hızlı gelmiÅŸ. Sokakları portakal çiçeÄŸi kokan, 1950’lerde nüfusu elli bin olan o küçük ve sevimli kent, elli yıl içinde nüfusu milyonu aÅŸmış bir metropol oluvermiÅŸ.
Eski Mersin’i bilmeyenler ÅŸimdiki Mersin’in kıyı kesimlerini çok beÄŸeniyorlar. Ama acaba ÅŸehircilik uzmanları ne diyor bu büyümeye?
YoÄŸun bir meslek yaÅŸamının yanı sıra zamanını bu çalışmalara adamış olan Åžinasi Develi’nin araÅŸtırma alanı, Mersin’i bütünüyle kapsayan bir alan… Ele almadığı hiçbir konu yok. Kitapları ve makaleleriyle birçok yerel tarih araÅŸtırıcısına yol göstermekte.
Günümüzde yayımlanan Mersin konulu kitaplarda hep onun araÅŸtırmalarından izler var. Bunu kaynakça bölümlerinde görüyoruz. Ancak Åžinasi Develi’nin araÅŸtırmaları sadece kaynak sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yerel tarihe meraklı kiÅŸileri araÅŸtırmaya ve yazmaya heveslendiriyor. Kim bilir kaç kitap böyle meydana geldi ve gelecek!
Bu kitap, O’nun anısına armaÄŸan olsun… Meriç Alkan / Semihi Vural, 2021
ŞİNASÄ° DEVELI ÖZGEÇMİŞİ – Kendi Kaleminden
Åžinasi Develi aslen Tarsuslu. Ancak aile hayli eski yıllarda Mersin’e taşınmış Mersinli olmuÅŸlar. doÄŸmuÅŸ, bir süre sonra Tarsus’a dönülmüş. Ä°lk ve Orta tahsilini Mersin’de, Lise tahsilini (1937 yılında Mersin’de Lise olmadığı için) Adana ve Ankara’da yapmış ve 1944 yılında Ankara Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuÅŸtur.
Babasını küçük yaşta kaybetmiş olmasına rağmen, tahsile devam imkânı, annesinin terziliği bilmesi, kendisinin yaz aylarında bir yerde çalışması ve akraba yardımı sayesinde gerçekleşebilmiştir.
Fakülteden mezun olduktan sonra, herhangi bir memuriyet baÅŸvurusunda bulunmayıp doÄŸrudan avukatlık stajı için Mersin Barosu’na baÅŸvurmuÅŸ. 1928 yılında yeni harflere geçildiÄŸinde babası Maliyede memurmuÅŸ.
Memurlar çok zaman gece yarılarına kadar çalışırlar ve emir doğrultusunda Lâtin harflerini öğrenmekle beraber, eski yazı kayıtlarının da 6 ay içerisinde yeni harflere geçirilmesi ile sorumlu tutulurlarmış. Babası esasen zayıf olan gözlerini iyice kaybedince, malûlen emekliliğini istemiş.
25 sene hizmetinin bitmesine bir yıl varmış. Mersin’deki göz doktoru, “Memuriyetten mütevellit deÄŸildir” diye rapor verince, cline 500 liraya yakın bir para verip, memuriyetten çıkarmışlar.
Bu durum Develi’yi memuriyetten soÄŸuttuÄŸu için her tür zorluÄŸu göz önüne alıp, devletten hakimlik, savcılık veya o zaman revaçta olan müfettiÅŸlik gibi bir vazife talebinde bulunmamış.
Fakülteden mezun olduÄŸu 1944 yılında baÅŸladığı avukatlık stajını Mersin Adliyesi’nde sürdürmüş. Stajı ve askerlik hizmetleri bitince serbest avukatlığa baÅŸlamış.
45 yıl sürdürdüğü meslek yaşamı daha çok Hukuk Müşavirlikleri şeklinde olmuş, Bunlar; Umumi Mağazalar T.A.Ş., Çukurova Sanayi İşletmeleri T.A.Ş. Yapı ve Kredi Bankası ve İnterbank Mersin Şubesi, Tüdaş Tarım Ürünlerini Değerlendirme A.Ş., Anadolu Cam Sanayi A.Ş. gibi ticari işletmelerdir. Bu arada; 1963-1973 yıllarını kapsayan 10 yıl boyunca Mersin Barosu Başkanlık görevini de ifa etmiştir.
Develi’nin Mersin bağımlılığı Mersin’in 1836 yılında (Bkz. s. 90-93) kuruluÅŸundan bugüne geçmiÅŸini araÅŸtırmasına vesile olmuÅŸ ve halen süren bu araÅŸtırmalar zamanla yerel gazetelerde makale olarak ve ayrıca kitap sahifelerinde de yer almıştır.
“Dünden Bugüne Mersin” isimli kitap 1987 yılında yayınlanmıştır. Geliri Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Öğrenci Yardım Vakfı’na bağışlanmıştır. Kitabın 2. baskısı 1991; 3. baskısı 2001 ve 4. baskısı 2008 yıllarında yapılmıştır. Eser Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın 13.4.1991 gün, 2400 Sayılı Kararı ile öğretmen ve öğrencilere tavsiye edilmiÅŸtir.
“Eserleri ile AnıtlaÅŸan Vali: Tevfik Sırrı Gür” isimli, Sırrı Gür’ün hayat hikâyesi ve eserlerini muhtevi eser iki baskı yapmıştır.
“Akdeniz’de Ä°nci Kent Mersin” isimli, Mersin’in turizm etkinliklerini belirten eseri de 1998 yılında basılmıştır.
Yukarıda sayılan kitapların basım giderleri Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Belediyesi tarafından kültür hizmeti gayesine matuf olarak karşılanmıştır. Bu nedenlerle de isteyenlere bedelsiz verilmiş, ilgili yerlere de bu şekilde gönderilmiştir. Yazar Şinasi Develi de bu kurumlardan herhangi bir ücret almamıştır.
“Eski Mersin de YaÅŸam” adlı kitabı 2007 yılında piyasaya çıkmıştır. Baskı giderlerini bu defa kendileri karşılamış, küçük sayılan bir para karşılığı, yerine göre parasız, isteyenlerin istifadelerine sunulmuÅŸtur.
Bu kitaplar; Mersin’in geçmiÅŸini sonraki yıllara taşıyan bilgileri muhtevi olması yönünden, araÅŸtırıcı ve kent hakkında meraklı kiÅŸi ve kurumlara müracaat eseri hizmeti vermektedir.
“Sosyalist Ãœlkelerde 12.000 Km.” isimli seyahat notları dizi olarak yayınlanmıştır.
1950 yılından bu yana yayınlanmış Sabah Postası, Toros, Son Haber gazetelerinde devamlı yazdığı gibi halen günlük yayınlanan Ä°mece’nin yazı ailesi içerisindedir.
İçel Sanat Kulübü Dergisi’nde yıllardır yazmakta, Mersin Deniz Ticaret Odası ve diÄŸer yerel dergilerde zaman zaman – ekseriyetle de Mersin konusunu iÅŸleyen yazıları yayınlanmaktadır.
Sosyal yöndeki çalışmaları olarak, önemli sayılabilecek kurumlar olan İçel Turizm ve Tanıtım DerneÄŸi, Mersin AÅŸevi DerneÄŸi, Mersin Diyabet Cemiyeti kuruculuÄŸu ve yönetim kurulu üyelikleri yanında, Mersin Halkevi, Çocuk Esirgeme Kurumu yönetim kurulu üyeliÄŸi ve Ä°yilik Vakfı Huzur Evi Mütevelli Heyet BaÅŸkanlığı sayılabilir. Mersin Tüccar Kulübü’nde de 17 yıl süren yöneticilik hizmeti vardır.
Develi, Mersin Belediyesi seçimleri sonucu, (1973-1977), (1977-1980), (1980-1984) ve (1984-1999) dönemlerinde, Meclis Üyeliği ile birlikte Belediye Başkan Vekilliği ve Meclis Başkan Vekilliği gibi görevleri üstlenmiştir.
Åžinasi Develi’ye Mersin kültürüne hizmeti nedeniyle birçok kurum ve teÅŸekkül takdir ve teÅŸekkür belgeleri vermiÅŸlerdir. Bunlar arasında Mersin ValiliÄŸi, Mersin Ãœniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, İçel Sanat Kulübü, Uluslararası Mersin Müzik Festivali ve İçel ili adının Mersin’e dönüştürülmesinde gösterdiÄŸi gayret dolayısıyla MESÄ°AD tarafından verilen ödüller sayılabilir.
Develi bir oğul ve bir kız toruna sahip olup, her ikisi de kendisi gibi avukattır. 66 yıllık eşini 2011 yılında kaybetmiştir.
Åžinasi Develi – 21 Ekim 2018, AKOB Yazarlar BuluÅŸması
ÇOCUKLUK YILLARI
Åžinasi Develi, Osmanlı vatandaşı olarak dünyaya geldiÄŸini söyler, çünkü Cumhuriyet’in kuruluÅŸundan üç yıl önce, 1920 yılında doÄŸmuÅŸtur. Ailesi Tarsusludur ama onun doÄŸum yeri babasının memuriyeti nedeniyle bulundukları Karaman’dır. Bir süre sonra aile Tarsus’a döner; sonra da Mersin’e taşınırlar. Aile fertlerinin bir kısmı zaten daha önce Mersin’e yerleÅŸmiÅŸlerdir:
“Biz 1927 yılı yazında Tarsus’tan Mersin’e bir kaptıkaçtı ile herhalde üç saate yakın bir sürede tozlu yolları geçerek geldik. BaÄŸdadi bir evimiz vardı.”
O dönemde Mersin’e göçenler nerede yer bulurlarsa oraya yerleÅŸmektedirler. Develi ailesi de daha önce kurulmuÅŸ olan CamiÅŸerif ve Mesudiye mahalleleri dolmuÅŸ olduÄŸu için Mahmudiye Mahallesi’ne yerleÅŸir. Sokakta saÄŸlı sollu birçok arsa vardır. Evin bahçesinde meyve aÄŸaçları dikilidir.
“Kaptıkaçtıdan eÅŸyamızı indirip eve yerleÅŸince etrafımıza baktık. Karşımızda tek katlı bir evin kapısının üzerinde eski yazı bir levha ve Türk Bayrağına sadece renkleri benzeyen bir bayrak asılıydı. Sonra levhayı da evi de öğrendik. Fatma Hoca’nın Mahalle Mektebi imiÅŸ. Fatma Hoca’nın oÄŸlu arkadaşım olduÄŸundan eve girip çıkan talebeleri de görürdüm. …SokaÄŸa çabuk alıştık, çünkü sokak sakinlerinin birçoÄŸu bir yerlerden gelmiÅŸlerdi. Ekserisi bizim gibi Tarsusluydu. Ailemizin bir kısmı da daha önceleri Mersin’e gelip yerleÅŸmiÅŸlerdi. Biz bu nedenle Mersin’de hiç yabancılık çekmedik.”
Daha sonrası için de şöyle bir anısı vardır:
“Sokağımızın bir de hatırlı misafiri olmuÅŸtu. 1930 Türkiye Güzellik Kraliçesi Mübeccel Hanım eÅŸiyle birlikte Mersin’e geldiÄŸinde mahallemizdeki Fatma Hoca’nın evine de uÄŸradilar. Fatma Hoca’nın bir ucu Mersin’in yerli ailelerinden Haddat ailesine akraba imiÅŸ. Damat da Haddat’lar dan olunca Mersin’deki akrabalarımı ziyaret ederken Fatma Hocalara da uÄŸramışlar. Eve girip çıkıncaya kadar kapıdan seyretmiÅŸtik.”
Karşılarındaki Fatma Hoca’nın Mektebi 1928 yılındaki Harf Devrimi ile birlikte kapanır. Kendisi de o yıl Çankaya Ä°lkokulu’nda okula baÅŸlar. Atatürk, onun ilkokula baÅŸladığı 1928 yılında, Harf Devrimi’ni dile getirdiÄŸinde, çevresindekiler bunun hemen uygulanmasının imkânsız olduÄŸunu, bir geçiÅŸ süresi gerektiÄŸini öne sürerler. Fakat Atatürk kararlıdır ve hemen uygulamanın baÅŸlamasından yanadır. Öğretmenlerin Lâtin harflerini öğrenmeleri için Ankara’da kurslar düzenlenir. Okullar Ekim ayında açılır, ama derslerin baÅŸlaması Kasım ayı ortalarını bulur.
Yeni alfabe dağıtılır. Ayrıca harflerin deÄŸiÅŸik biçimlerde yazılışını gösteren kitapçıklar vardır. Öğretmenler de öğrencileriyle birlikte öğrenmeye devam ederler. Onun öğretmeni, ÅŸair Turhan OÄŸuzbaÅŸ’ın babası Zeki Bey’dir.
Okulların dışında da, kadın-erkek herkese Lâtin harfleriyle okuma yazma öğretmek için gece okulları açılmıştır. Gündüz çocuklara öğreten öğretmenler gece de halka öğretiyorlardır. Åžinasi Develi de gündüz kendisi Çankaya Ä°lkokulu’na giderken, gece de annesini Ä°nönü Ä°lkokulu’na götürmekte, o dersleri de izlemektedir. Böylece öğrenmesi daha çabuk olur. YetiÅŸkinler için açılan kurslarda, öğretmenlerin özverili çalışmaları sayesinde isteyen herkes Lâtin harflerini öğrenmiÅŸ olur. Onun annesi de kursu bitirip sertifikasını alır.
Çankaya Ä°lkokulu, bugünkü Bit Pazarı’nın bulunduÄŸu yerdedir. Eskiden orası bir Rum kız okuludur. Rumların Mersin’den ayrılmasından sonra Türk okulu olarak kullanılmaya baÅŸlanmıştır. Okulun güney tarafındaki bahçesinde mermer bir havuz ve üzerinde kuÅŸ heykelcikleri vardır. O bahçe 4. ve 5. sınıfların teneffüs yeridir. Küçük sınıfların teneffüs yeri, okulun kuzey tarafındaki bahçedir.
Okulda her şey için bir düzen vardır. Örneğin ders bitiminde öğrenciler gelişigüzel dağılamazlar. Her semtin ayrı postası ve posta başı vardır. Böyle gruplar halinde eve gidilir. Evleri uzakta olanlar sefer tasları içinde getirdikleri yemeklerini öğretmenlerinin gözlemi altında yerler. Hatta yemek sırasında uygunsuz davrananlar, tek ayak üzerinde durma cezası alırlar.
Okulun Rumlardan kalan laternasını da anımsamaktadır. Büyük bir piyano görünüşünde olan laterna, kolu çevrilince bir melodi çalmaya başlar. Çarşamba günleri öğrencilere bu laterna ile çalınan müzik dinletilir. Bu müziği dinlemek için başka okullardan da öğrenciler gelirler.
O yıllarda Mersin’de yedi ilkokul vardır. Çankaya Ä°lkokulu her velinin çocuÄŸunu göndermek istediÄŸi bir okuldur. Velilere göre böyledir, ama öğrenciler okulu çok sıkı bulurlar; zira Müdür Niyazi Bey (Arığ) ve öğretmenler disipline çok düşkündürler. Anımsadığı öğretmenleri Hakkı Akif Bey, Salih Bey, Zeki Bey, Ä°brahim Bey, Selahattin Bey, Hayri Bey ve Mahmut Bey’i hep saygıyla anar.
1930 yılına gelindiÄŸinde Çankaya Ä°lkokulu’nun ilk üç sınıfı kaldırılır; o da baÅŸka bir okula gönderilen öğrenciler arasındadır. O dönemdeki diÄŸer ilkokulları da hatırlamaktadır: Önemli bir ilkokul da ÅŸimdiki Özel Ä°dare Ä°ÅŸ Hanı’nın yerindeki Cumhuriyet Ä°lkokulu’dur. Bu ilkokulun binası eskiden Rum Erkek Okulu’na aitmiÅŸ. Daha sonra Mersin Ortaokulu olmuÅŸ, ardından da Cumhuriyet Ä°lkokulu. Bu okulda yardımcı ders malzemeleri olduÄŸu için diÄŸer okullara laboratuvar hizmeti de verilmektedir. ÖrneÄŸin insan vücudu iskelet üzerinde anlatılmaktadır.
Anımsadığı diÄŸer ilkokullar ise Gazi PaÅŸa, Kayatepe, KurtuluÅŸ, adı sonradan “Ä°nönü” olan bir okul ve adı sonra “Ä°smet PaÅŸa” olan “Tarla Mektebi”dir. Tarla Mektebi ÅŸehrin son bölümünde ve bir tarla ortasında olduÄŸu için böyle anılır. Bir de trahomlu öğrenciler için ilkokul vardır; ÅŸimdiki Çankaya Ä°lkokulu binasındaki KurtuluÅŸ Ä°lkokulu. O yıllarda, bir göz hastalığı olan trahom çok yaygındır. Bulaşıcı olan bu hastalığın gözleri saÄŸlıklı öğrencilere geçmemesi için okullarda tarama yapılır ve hasta olan öğrenciler ayrılarak bu okula gönderilirler. Åžinasi Develi’de de bu hastalık çıkar ve iyileÅŸene kadar trahomlu çocukların okuduÄŸu bu ilkokula gitmek zorunda kalır.
Maliyede memur olan babasının iÅŸi çok yoÄŸundur, Özellikle de Lâtin harflerine geçildikten sonra birçok evrakın yeniden yazılması gerekmektedir. O yüzden geç saatlere kadar çalışır, ama bir süre sonra gözlerinde bir sorun yaÅŸamaya baÅŸlar ve bunun aşırı yorgunluktan kaynaklandığını düşünür. Ancak durumu kabul ettiremez ve emekliliÄŸine az bir süre kala bir miktar ikramiye ile emekli edilir. Ardından bir damga pulu bayiliÄŸi alarak Uray Caddesi’nde, Azak Han’ın karşısında bir dükkân açar. “Develi Zade Ahmet Turan”. Böyle yazılıdır tabelasında. Damga pulu, resmî her türlü evraka yapıştırılması zorunlu olan bir puldur. (O dönemde Ä°stasyon büfelerini Demiryolu emeklilerine, damga pulu bayiliÄŸini de Maliye emeklilerine verirler.)
Åžinasi Develi daha sekiz yaşındayken çalışmaya baÅŸlar. Ä°lk iÅŸi Azak Han’da, Girit göçmeni, ihracatçı Ergirzade Ali Bey’in yanında çay-kahve söylemek, getir-götür iÅŸlerine bakmaktır. Azak Han’da, tanınmış tüccarların yazıhaneleri vardır. Adı da zaten daha önce “Tüccar Hanı” imiÅŸ. Yaz tatillerinde iki yıl orada çalışır.
Sonraki yıllar Mersin’deki iki fabrikadan biri olan Veli Tevfik’in mobilya fabrikasında çalışır. Mobilya ihracatı yapan bir fabrikadır bu. Orada da telefonlara bakar. Bir tatilde, Uray Caddesi’ndeki Abdülkadir Mirkelam (Sözmen) ve OÄŸlu Ticarethanesi’nde, iki yıl da Halk Eczanesi’nde çalışır.
O dönemde birçok çocuk yaz tatillerinde çalışıp okul harçlıklarını kazanırlar. Zenginlerin çocukları da babalarının yanında çalışırlar. Çocukların kazandıkları para ayda 5 lira gibi bir şeydir, ama etin kilosu 16 kuruş, bir kilo ekmek 5 kuruştur o zamanlar.