,

Mersin’in BelleÄŸi ŞİNASÄ° DEVELÄ° – 4. Bölüm

MİLLET BAHÇESİ
Ve halkın dinlenme yeri olarak yararlandığı bahçeler vardır Mersin’de. Millet Bahçesi’ni Åžinasi Develi şöyle anlatır:
“Atatürk’ün 1923 yılında ‘Bu memleketin hakiki sahibi olunuz’ dediÄŸi yer olarak unutulmazlığını muhafaza ettiÄŸi gibi, yıllarca Mersin insanını eÄŸlendiren ve dinlendiren yer olarak unutulmazlığını korur. Hangi tarihte bu hizmete baÅŸlanıldığını bilmemekle beraber 1900’lü yıllarda mevcudiyetini biliyoruz. Bugün mevcut deÄŸil. Onun için biraz tanıtmaya baÅŸlayalım.
Cadde (Kışla Caddesi) bahçe önünde oldukça dardı. Vali Tevfik Sırrı Gür caddeyi ıslah ederken Arap Ortodoks Kilisesi arsasının bir bölümünü caddeye kattı. İzinsiz olan bu hareket, zamanında Kilise cemaatinin hayli şikâyetini mucip olduysa da durum değişmedi.
Bahçe arazisinin Hazine’den Vakıflara geçtiÄŸini sanıyorum. Mersin Belediyesi de burada hak iddia ediyordu. Vakıflarla Belediye arasındaki bu iddiadaki ihtilaf, 1936 yılında sonuca baÄŸlandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü Ä°dare Heyeti üyelerinden Hakkı Yerel ile Mersin Belediye Reisi Mithat ToroÄŸlu ve Vali Rüknettin NasuhioÄŸlu arasında varılan mutabakatla Millet Bahçesi Belediye’ye devredildi. Millet Bahçesi bundan sonra Belediye Bahçesi oldu.
Kışla Caddesi ile deniz arasında uzanan bahçe iki bölümden ibaretti. Cadde üzerindeki kapıdan girince üzeri sarmaşıkla kaplı bir pergoladan geçilip üzeri kubbeli, yarı açık bir oturma yerine gelinirdi. Burası sonradan değişti, betonarme oldu.
Denize küçük, ahşap bir iskele uzanırdı. Gardenpartilerde buradan havai fişekler atılırdı. Küçük deniz araçları bu iskeleye yanaşabilirdi.
Bahçenin doğu tarafı halka açık, parasızdı. İnsanlar buraya gelirler, banklarda oturup dinlenirler, kimisi caddeyi, kimisi denizi izler, hava alırdı. Yazın sıcak günlerinin aranan bir yeriydi. Simit, gazoz, limonata, ayran, meyan şerbeti, gibi şeyler satılırdı. Buranın ücra köşelerinde, cebinde getirdiği İnhisar (Tekel) üretimi rakısını içenler olduğu gibi, yine bir köşede sigarasına sardığı esrarı içenlere de rastlanırdı.
Bahçenin batı yönü paralı gazinodur. Bazı yıllar geceleri lokanta da olmuştur. Asıl özelliği bahçenin orkestrasının eşliğinde gençler burada dans ederlerdi. Bu gençlerin ekserisi Mersinli gayrimüslim aile çocuklarıydı. Bir süre sonra batı ucuna sahne yapıldı. Birçok tanınmış sanatçı burada program yapmıştır.
… 1953 yılında bahçe baÅŸka bir ÅŸekil aldı, akÅŸam yemeklerinde lokanta, saat 24’ten sonra betonarme bölümün üstü pavyon oldu. Sonra etrafı da kapatılıp Belediye Pavyonu’ olarak iÅŸletilmeye baÅŸlandı.”
ÇİÇEK BAHÇESİ
Eski Mersin’de, 1930’lu yıllarda halkın eÄŸlendiÄŸi mekânlardan biri de “Çiçek Bahçesi”dir. Åžinasi Develi bir yazısında bu bahçeden de söz eder:
“Mersin’de, özellikle Bahçe, Mahmudiye, Ä°hsaniye ve Mesudiye mahalleleri sakinlerinden yaşı yetmiÅŸ ve üzeri olanların hatırlayabileceÄŸini sandığımız çok cici bir bahçe vardı. Millet Bahçesi kadar merkezi bir mevkide olmadığı için her Mersinlinin burayı tanıması da mümkün deÄŸildir. Çiçek Bahçesi 1930’lardaki ÅžaÅŸati Fabrikası, ÅŸimdiki Gökdelen’in hemen güneyinde, Zeytinlibahçe ile Hastane Caddesi arasında geniÅŸ bir alan kaplıyordu. İçerisi güzel tanzim edilmiÅŸ, bol aÄŸaçlıydı ve çiçek tarhları vardı.
… Gece eÄŸlencelerinde deÄŸiÅŸik, zengin programlar yer alırdı. Kantolar, düettolar, tuluat tiyatroları, hanendeler, sazendeler, akrobatlar, ip cambazları, hokkabazlar bunlardan bazılarıdır. Ortalık kararırken bahçe kapısında bir cambaz ve elinde bir boru ile programı açıklayan bir çığırtkan geceye müşteri celp etmeye çalışırdı.”
KANTOLAR
“… Programın en sevileni kantolar ve düettolardı. Zira kantocu hanım, o günler için hayli açık sayılabilecek bir kıyafetle sahneye çıkardı. Bir taraftan söyler, bir taraftan oynardı.
…Söz kantodan açılmışken, Mersinli bir kantocu hanımın Türkiye’de çok meÅŸhur olduÄŸunu da belirtmeliyim. Adı Madam Mari; oÄŸlu Yakup ortaokulda sınıf arkadaşımızdı. Evine gittiÄŸimizde annesinin kantocu kıyafetiyle çekilip büyütülmüş resimleri misafir odasının duvarlarını süslüyordu. Vaktiyle çok para kazanmış olmalı ki, bu iÅŸi bıraktığı halde iyi bir yaÅŸantı sürüyorlardı.
Ben kantoyu daha küçük yaÅŸta iken, meraklı bir akrabam tarafından Tarsus’ta götürüldüğüm Sadık PaÅŸa Kıraathanesi’nde de izlemiÅŸtim. Bana verilen 10-20 para gibi nikel paraları sahneye attırırlardı. Bu protesto deÄŸil, beÄŸeni anlamında bir tutum oluyordu.”
TENÄ°S
“Çiçek Bahçesi’nin bir baÅŸka özelliÄŸi daha vardı. Yine Bodasaki’den kalma, etrafı boydan boya kafesli telle çevrili bir tenis kortu bahçenin batı yönünü kaplıyordu. Biz bazen burada tenis oynayanları seyreder, dışarı kaçan topları içeri atardık. Sonraları, rahmetli Fevzi Serdengeçti’den öğrendiÄŸime göre, bu çok modern bir tesismiÅŸ. Kendisi dâhil, o zaman tenis oynayan gençlerden bir kısmını saymıştı.
Mersin’de baÅŸka birkaç tenis kortu daha olmasına raÄŸmen en uygun bulunduÄŸu için tenis karşılaÅŸmaları buradaki kortta yapılırdı.
Çiçek Bahçesi’nin olduÄŸu alanın bir kısmı daha sonra fabrika alanı oldu, bir kısmından da yol geçti. Böylece bir güzellik daha tarihe karışmış oldu.”
MERSİN TÜCCAR KULÜBÜ
Ve Mersin Tüccar Kulübü… Burada anlatılanlar içinde, kendine ait eski binası yıkılmış olsa da, günümüzde hala mevcudiyetini koruyan tek kurumdur Tüccar Kulübü. Mersin Tüccar Kulübü de üyeleri için bir eÄŸlence ve dinlenme mekânıdır. 1927 yılında kurulmuÅŸ olup üyeleri arasında tüccarların yanı sıra serbest meslek sahipleri ve Mersin’in sosyal ve ekonomik hayatında yeri olan kiÅŸiler de vardır. Ãœye seçiminde çok titiz davranılır. Kulübün kuruluÅŸu, Atatürk ve Ä°nönü tarafından gönderilen telgraflarla kutlanır. Uzun süre yönetim kurulunda görev almış ve üç dönem baÅŸkanlık yapmış olan Åžinasi Develi Kulübü şöyle anlatır:
“Sosyal hizmetleri yanında kaliteli müzisyenlerden oluÅŸan orkestrası olduÄŸundan ve sık sık balolar, eÄŸlenceli geceler tertip edildiÄŸinden Mersin eÄŸlence yerleri arasında (bu) Kulübü de konu etme gereÄŸi duydum.
…kulüp, faaliyetlerini kiralık binalarda sürdürürken kuruluşundan on dokuz yıl sonra, Vali Tevfik Sırrı Gür döneminde, 1945 yılında yaptırılmış olan kendi binasına taşınmıştır. Daha sonra da Ticaret ve Sanayi Odası tarafından inşa ettirilen beş katlı binanın beşinci katına hükmi şahsiyetini koruduğu sürece kiracı olarak taşınmıştır.
Tüccar Kulübü’nün tarihinde bayrak direÄŸine CumhurbaÅŸkanı forsunun çekildiÄŸi de olmuÅŸtur. Celal Bayar birçok kez, Cemal Gürsel de bir kez kulüpte olmuÅŸlardır. Krallığı döneminde Mısır Kralı Faruk da kulübe uÄŸramış, bir süre istirahat ettikten sonra Mahrusa adlı yatla Mersin’den ayrılmıştır.
Mersin’de eski ve yeni halkevlerinden baÅŸka salonu olan ve etkinlikler düzenlenecek binalar yoktu. Cumhuriyet baloları dahil, bütün balolar Tüccar Kulübü salonlarında yapılırdı. Tüccar Kulübü’nün kendisinin geleneksel açılış ve kapanış baloları olurdu; 29 Ekim’de açılış, Mayıs sonunda bahar balosu yapılırdı. Açılış balosunda kıyafet frak, smokin veya siyah elbise, bahar balosunda beyaz elbise zorunluluÄŸu vardı. Hanımlar tuvaletle katılırdı.
Eskiden Pazar günleri aile geceleri tertip edilirdi. Sonradan aile geceleri Cumartesi günlerine alındı. Ãœye dışında kesinlikle Mersin’den bir kiÅŸi Kulübe alınmazdı. Mersin dışından gelenler ancak üyelerden birinin takdimi ile girebilirlerdi. Kravatsız girilmez, silah varsa kapıda bırakılır, eÄŸlencelerde para yapıştırılmaz ve ‘eÅŸsiz gelen üyeler ön masalarda oturamazlar’ gibi sıkı kurallar vardı.
… Ä°stanbul gazetelerine ilanlar verilir, gelecek sezon için orkestra baÅŸvuruları istenirdi. Kulüp, Ä°stanbul’daki sanatçılar tarafından iyi tanındığından çok müracaat olur, yönetim seçmekte zorlanırdı.
… Kulübün gelirleri üye aidatı ile oyunlardan alınan paraydı. Balolar, özellikle yılbaşı balosunda oynanan bakara dışında gündelik kâğıt oyunlarından para alınmazdı. Briç, bezik gibi oyunlarda alınan para kağıt parasını geçmezdi. Yılbaşı gecesi kulüpte bakara oynayabilme imkânımı kulüp tüzüğü tanımıştı…. Kulüpte üye hanımlar da kâğıt oynarlardı. Daha ziyade konken ve bezik oynanırdı.
… Tüccar Kulübü bir bakıma üyelerinin mesai ve iÅŸ sonrası bir araya gelip sohbet etmesi ve yemeklerde birlikte olmalarını saÄŸlaması açısından çok önemli bir kurumdu.”

Biyografik Bilgi

scroll to top